24 Temmuz 2010 Cumartesi
KEMAL TÜRKLER İKİNCİ DEFA NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ
Mustafa köse
24 Temmuz 2010
Evrende olan hiçbir şey kaybolmuyor. Yaşanan her şey bir kenarda duruyor. İnsanlığa katkı sağlayacağı bir anda ortaya çıkıyor. Kötülüklerin sorgulanmasında rol oynuyor. Kemal Türkler cinayeti işte böyle bir şeydir.
Kemal Türkler birileri için ölümü hak etmişti. Hem de birkaç defa ölmeliydi. Öldürülmesine karar verenler böyle düşünüyordu. Nitekim de böyle oldu. Kurşunla öldürülürken katiller zaman aşımıyla kurtuldular.
Ülkemizde İster faili belli olsun ister faili belli olmasın cinayetler toplumsal yapımızı bozmuştur. Gerilim ve çatışma ortamı kardeşi kardeşe düşürmüştür. Bunları sorgulama zamanı gelmiştir. Tıpkı evrende kaybolmayan ve bir kenarda durup sırasını bekleyen olaylar gibi. Bundan dolayıdır Kemal Türkler neden öldürüldü ve öldürenler neden hüküm giymedi açığa çıkarılmalıdır. Derinde gizlenmiş sebepler açığa çıkarılmalıdır.
Bu arada Kemal Türkler ile ilgili çok şey anlatılabilir. Kemal Türkler ile ilgili anlatılacak iyi şeyler az gelir biliyorum. Tarih Kemal Türkler tarihe mal olmuştur. Orada her zaman iyi bir şekilde kalacak. Sırası gelmişken ve benimde içinde bulunduğum bir anıyı yazmak istiyorum. Yazacaklarım Kemal Türklerin bir yönünü açıklamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Kemal Türkler DİSK genel başkanıyken ben de sendika il başkanıydım. Milliyetçi Cephelere (MC) karşı DİSK Ulusal Demokratik Cephe (UDC) önermişti. Ulusal Demokratik Cepheyi anlatmak, kamuoyunu ikna etmeyi Kemal Türkler üstlenmişti. Bunun için bölge bölge il il dolaşıyordu. Adana bölgesindeki toplantıya gelince gerilim artmıştı. Kemal Türklerin öldürüleceği haberleri geliyordu. Emniyetin bize ilettiği istihbarat (ne kadar doğru ve ne amaçla bildirildiği kuşkulu) ‘’Kemal Türkler havaalanından gelirken o zamanın halkın kurtuluşu (HK) tarafından vurularak öldürülecekti’’.Bu açıdan emniyet teşkilatının koruması yanında sendika olarak bizde koruma tedbiri almıştık. Başında bulunduğum bir koruma ekibi oluşturuldu. Bu ekip iri yarı işçilerden oluşuyordu. Öldürülecek korkusuyla Kemal Türkleri çevreleyip duruyorduk. Kemal Türkler bir yerde koruma tedbirine öyle kızdı ki, ne yapacağımızı şaşırdık. Bizi azarlayıp durdu. Ancak onu dinlemiyorduk. Araya rahmetlik Sıtkı Coşkun girerek bizleri ikna etti. Türkler Kesinlikle koruma istemiyordu. Ve hiçbir şeyden korkmuyordu. Güvenlik tedbiri alanları etrafında çömelmek şartıyla ancak onu ikna ettik. Orada gördüm ki, Kemal Türkler sadece akıllı bir sendika lideri değil aynı zamanda çok cesur bir insandı. Kemal Türkler Adana da öldürülmedi ama kıssa zaman sonra evinin önünde öldürüldü. Belliydi ki öldürülme kararı çoktan verilmişti. Bu cesur ve yiğit sendika liderine yakışacak şekilde cenaze töreni yapıldı. Yaklaşık 500 bin kişi arkasında yürüdü.
Kemal Türkleri kimler ve neden öldürttüğü bu günümüzü de ilgilendirmektedir. Onun neden öldürüldüğünün gizli bir yanı kalmadı. Darbe arzuları her şeyi açıklıyor. Gerisi öldürülmesi gereken başkalarında olduğu gibi artık figüran işiydi. Nitekim böyle oldu. Ancak Caniler teşhis edilmelerine rağmen hüküm giymediler. 30 yıl korunabilen tetikçiler her halde çok özeldi.
Buraya kadar yazdıklarım trajik bir olayın tanıklığıdır. Zaman aşımına uğramış bir cinayet dosyasından yola çıkarak rejimin sorgulanması gereğidir. Ünlü veya sıradan insanlarımız uluorta ve rahatça bu güne kadar nasıl öldürülebildikleridir. Cinayetler neden önlenmedi. Şimdi anlıyoruz ki cinayetler bir stratejiymiş. İnsanlar öldürülsün, çatışmalar artsın gerilim ve korku hakim olsun sonra kurtarıcılık rolüne ihtiyaç olsun. Kemal Türkler bunun için öldürülmüştü. Bununla beraber DİSK korksun, dağılsın istenmişti.
İkinci bir şey yargı sistemimizle ilgilidir. Özellikle bu günlerde çokça tartıştığımız yargıya müdahale konusudur. Anayasada yapılan değişiklikle Yargının eli kolu bağlanacağı savı. AKP’nin yargıyı ele geçireceği uydurması. Biraz düşünüp incelersek Yargı bu güne kadar iyi mi çalışmıştır? Önemli kararlarda vicdanları rahatlatmış mıdır? Yargılama süreleri normal mıdır? 30-40 yıl bir dava sürer mi? Bir mahkemenin suç saydığı bir fiili bir başka mahkeme farklı düşünebilir mi? Bunların hepsi normal mi? Yani yargı sistemimiz ideal bir yapı da mı? Her şey çok iyiydi de onu ısrarla korumaya çalışıyoruz. Başta değişikliğe hayır diyen sayın Çelebiye sormalı. Tüm bunlar normal mı? Eski genel başkanın ikinci defa ve zaman aşımıyla öldürülmesine gönlü razı mı? Onun için mi değişikliğe hayır diyor. Kemal Türkler ülke sorunlarına hayatını koyarak ödedi. Çelebi elbette ölmesin. Ancak CHP ‘ye ve statiko ya sığınarak DİSK’e halel getirme hakkına sahip mi? Tüm bunları görmüyor mu? DİSK ‘in tarihini geleneğini bilmiyor mu? Yoksa CHP ‘den vekil olmak için mi böyle yapıyor. İleride ibretle göreceğiz. Ve sebebini anlayacağız.
Son söz, Yenidünyada artık eski kurumlarla yaşayamayız. Yenilenirken tarihimizle yüzleşmeden, sorgulamadan yapamayız. Evrensel hukuk merkezli bir ülke yapmadan ve toplumsal barışımızı sağlamadan görülüyor ki huzura kavuşmayacağız.
24 Temmuz 2010
Evrende olan hiçbir şey kaybolmuyor. Yaşanan her şey bir kenarda duruyor. İnsanlığa katkı sağlayacağı bir anda ortaya çıkıyor. Kötülüklerin sorgulanmasında rol oynuyor. Kemal Türkler cinayeti işte böyle bir şeydir.
Kemal Türkler birileri için ölümü hak etmişti. Hem de birkaç defa ölmeliydi. Öldürülmesine karar verenler böyle düşünüyordu. Nitekim de böyle oldu. Kurşunla öldürülürken katiller zaman aşımıyla kurtuldular.
Ülkemizde İster faili belli olsun ister faili belli olmasın cinayetler toplumsal yapımızı bozmuştur. Gerilim ve çatışma ortamı kardeşi kardeşe düşürmüştür. Bunları sorgulama zamanı gelmiştir. Tıpkı evrende kaybolmayan ve bir kenarda durup sırasını bekleyen olaylar gibi. Bundan dolayıdır Kemal Türkler neden öldürüldü ve öldürenler neden hüküm giymedi açığa çıkarılmalıdır. Derinde gizlenmiş sebepler açığa çıkarılmalıdır.
Bu arada Kemal Türkler ile ilgili çok şey anlatılabilir. Kemal Türkler ile ilgili anlatılacak iyi şeyler az gelir biliyorum. Tarih Kemal Türkler tarihe mal olmuştur. Orada her zaman iyi bir şekilde kalacak. Sırası gelmişken ve benimde içinde bulunduğum bir anıyı yazmak istiyorum. Yazacaklarım Kemal Türklerin bir yönünü açıklamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Kemal Türkler DİSK genel başkanıyken ben de sendika il başkanıydım. Milliyetçi Cephelere (MC) karşı DİSK Ulusal Demokratik Cephe (UDC) önermişti. Ulusal Demokratik Cepheyi anlatmak, kamuoyunu ikna etmeyi Kemal Türkler üstlenmişti. Bunun için bölge bölge il il dolaşıyordu. Adana bölgesindeki toplantıya gelince gerilim artmıştı. Kemal Türklerin öldürüleceği haberleri geliyordu. Emniyetin bize ilettiği istihbarat (ne kadar doğru ve ne amaçla bildirildiği kuşkulu) ‘’Kemal Türkler havaalanından gelirken o zamanın halkın kurtuluşu (HK) tarafından vurularak öldürülecekti’’.Bu açıdan emniyet teşkilatının koruması yanında sendika olarak bizde koruma tedbiri almıştık. Başında bulunduğum bir koruma ekibi oluşturuldu. Bu ekip iri yarı işçilerden oluşuyordu. Öldürülecek korkusuyla Kemal Türkleri çevreleyip duruyorduk. Kemal Türkler bir yerde koruma tedbirine öyle kızdı ki, ne yapacağımızı şaşırdık. Bizi azarlayıp durdu. Ancak onu dinlemiyorduk. Araya rahmetlik Sıtkı Coşkun girerek bizleri ikna etti. Türkler Kesinlikle koruma istemiyordu. Ve hiçbir şeyden korkmuyordu. Güvenlik tedbiri alanları etrafında çömelmek şartıyla ancak onu ikna ettik. Orada gördüm ki, Kemal Türkler sadece akıllı bir sendika lideri değil aynı zamanda çok cesur bir insandı. Kemal Türkler Adana da öldürülmedi ama kıssa zaman sonra evinin önünde öldürüldü. Belliydi ki öldürülme kararı çoktan verilmişti. Bu cesur ve yiğit sendika liderine yakışacak şekilde cenaze töreni yapıldı. Yaklaşık 500 bin kişi arkasında yürüdü.
Kemal Türkleri kimler ve neden öldürttüğü bu günümüzü de ilgilendirmektedir. Onun neden öldürüldüğünün gizli bir yanı kalmadı. Darbe arzuları her şeyi açıklıyor. Gerisi öldürülmesi gereken başkalarında olduğu gibi artık figüran işiydi. Nitekim böyle oldu. Ancak Caniler teşhis edilmelerine rağmen hüküm giymediler. 30 yıl korunabilen tetikçiler her halde çok özeldi.
Buraya kadar yazdıklarım trajik bir olayın tanıklığıdır. Zaman aşımına uğramış bir cinayet dosyasından yola çıkarak rejimin sorgulanması gereğidir. Ünlü veya sıradan insanlarımız uluorta ve rahatça bu güne kadar nasıl öldürülebildikleridir. Cinayetler neden önlenmedi. Şimdi anlıyoruz ki cinayetler bir stratejiymiş. İnsanlar öldürülsün, çatışmalar artsın gerilim ve korku hakim olsun sonra kurtarıcılık rolüne ihtiyaç olsun. Kemal Türkler bunun için öldürülmüştü. Bununla beraber DİSK korksun, dağılsın istenmişti.
İkinci bir şey yargı sistemimizle ilgilidir. Özellikle bu günlerde çokça tartıştığımız yargıya müdahale konusudur. Anayasada yapılan değişiklikle Yargının eli kolu bağlanacağı savı. AKP’nin yargıyı ele geçireceği uydurması. Biraz düşünüp incelersek Yargı bu güne kadar iyi mi çalışmıştır? Önemli kararlarda vicdanları rahatlatmış mıdır? Yargılama süreleri normal mıdır? 30-40 yıl bir dava sürer mi? Bir mahkemenin suç saydığı bir fiili bir başka mahkeme farklı düşünebilir mi? Bunların hepsi normal mi? Yani yargı sistemimiz ideal bir yapı da mı? Her şey çok iyiydi de onu ısrarla korumaya çalışıyoruz. Başta değişikliğe hayır diyen sayın Çelebiye sormalı. Tüm bunlar normal mı? Eski genel başkanın ikinci defa ve zaman aşımıyla öldürülmesine gönlü razı mı? Onun için mi değişikliğe hayır diyor. Kemal Türkler ülke sorunlarına hayatını koyarak ödedi. Çelebi elbette ölmesin. Ancak CHP ‘ye ve statiko ya sığınarak DİSK’e halel getirme hakkına sahip mi? Tüm bunları görmüyor mu? DİSK ‘in tarihini geleneğini bilmiyor mu? Yoksa CHP ‘den vekil olmak için mi böyle yapıyor. İleride ibretle göreceğiz. Ve sebebini anlayacağız.
Son söz, Yenidünyada artık eski kurumlarla yaşayamayız. Yenilenirken tarihimizle yüzleşmeden, sorgulamadan yapamayız. Evrensel hukuk merkezli bir ülke yapmadan ve toplumsal barışımızı sağlamadan görülüyor ki huzura kavuşmayacağız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder