5 Temmuz 2010 Pazartesi
BU BİR REJİM BUNALIMIDIR
Mustafa Köse
5 Temmuz 2010
Mkose1955@hotmail.com
Bunun başka bir adı yok. Seçimle iktidara gelmiş bir hükümet ülkeyi yönetemiyorsa bunu adı rejim bunalımdır. Sebep veya gerekçeler ne olursa olsun çağdaş demokrasilerde bunun adı böyledir. % 47 oy almış ve tek başına iktidara gelmiş AKP yönetemiyor.
Daha önceki iktidarların durumu kuşkusuz bundan farklı değildi. Eski hükümetler de kendileri ülkeyi yönetemiyordu. Ancak rejim bunalımı olmuyordu. Ama bu gün var. Hem de gittikçe derinleşen bir bunalım.
Bunun iki önemli sebebi var. Birisi AKP den kaynaklı. İkincisi değişen dünya şartlarıyla ilgili nesnel ihtiyaçlardır.
AKP ‘den kaynaklanan durum. AKP’yi güçlü ve iktidarda olacak şekilde vesayetçi sistem istemiyordu. AKP’yi zayıf, istendiğinde ürkütülecek veya kapatılabilecek şekilde arzulandı. Ancak bu böyle olmadı.Bu böyle olmadığı gibi devletin kırmızı çizgi dediği, kürt sorunu, türban meselesi, Ermenistan ile yakınlaşma alevi açılımı gibi alanlara da AKP müdahale etti.Bu kabul edilir bir durum değildi.Bunun için iktidar ile vesayetten beslenen diğer kesimlerin körlemesine savaşı başladı. Kürt meselesi, alevi sorunları, Sünni kesimlerinin bazı talepleri öcü gösterilerek, ‘’bölünüyoruz, şeriat geliyor’’ diye saldırıya geçtiler.Daha önce AB ye evet diyen kesimler de kavgaya karıştı. Şuan yönetime kim hakim belli değil.Kavga basına yansıyacak kadar tırmanmıştır. Kurumlar allak bullak vaziyette.Yargı, yürütme ve yasama bağımsız olmadığı gibi kendi sınırlarından taşmış durumda.Hiç bir kurum gerçek işini yapmıyor.Özellikle yasama sınıfta kalmıştır. Parlamento iktidar ve muhalefeti ile kuruma sahip çıkamamaktadır. Yasamanın yüceliğini savunacakları yerde kavgaya dahil olmuşlardır. Bu durun düpedüz rejim bunalımıdır. Çünkü demokrasilerde böyle bir şey olmaz.
Diğer bir sebep tarihsel şartlarla ilgilidir.Değişen ve küreselleşen yenidünya normları eski ve köhnemiş yapıları kaldıramaz hale gelmiştir. Kapalı, yerelci aynı zamanda vesayetçi rejimler bu yeni durumun sorunlarına cevap vermemektedir.Ülkeler yeni dünyanın normlarına uymayınca nesnel baskı artıyor.Toplumun ihtiyaçları ile istekleri eski yapılarla artık karşılanamıyor.Çağdaş ve sivil bir demokrasiye olanak verilmiyor. Eski ve tek tipçi toplumu devam ettirme arzusu gericiliği körüklüyor. (gericiliği çağ dışı olarak kullanıyorum). Bizde belli oldu ki; Kürtler, aleviler, azınlıklar ve diğer inanç gurupları eskisi gibi yaşamak istemiyorlar. Küresel ekonomiye dahil olan sermaye gurupları da yeni şartlardan yanalar.Dolayısıyla yenilik ve değişim kaçınılmaz hale gelmiştir.
Seçim atmosferine girdik. İktidar değişim ve yenilenmeyi bir kenara bırakmış durumda.Devletle yakınlaşmayı ve şahinleşmeyi tercih etmiştir.Bu pozisyonun lehine olacağını düşünüyor.Ve yanlış yapıyor. Lakin bu bir çeşit aldatıdır. Rejim kavgasını örtmüyor. Herkes zamana oynuyor. Hükümet gerilimden faydalanacağını hesap ediyor. Vesayetçiler gerilimden medet bekliyor.Çatışmaların marifetiyle AKP’yi engellemeye çalışıyor. Kim galip gelecek göreceğiz. Ama ve kim galip gelirse gelsin sorunlar çözülmeden rejimin bulanımı geçmeyecektir.Toplum artık iş güç veya dünyavi işlerle ilgili değil. İnsanlar önce kimliklerini istiyor. Tarihlerini istiyor. Tarihle yüzleşmek istiyor. Açıkçası insanlar rejimden ciddi bir özeleştiri istiyor.
Bence de aklın yolu budur. Bu yapılmalıdır. Bu olmadan toplumsal barış sağlanmayacak. Barış sağlanmadan demokrasi olgunlaşmayacak. Demokrasi olmadan da ekonomi düzelmeyecek. Artık her şey birbirine bağlı. Her şey iç içe girmiş durumda.
5 Temmuz 2010
Mkose1955@hotmail.com
Bunun başka bir adı yok. Seçimle iktidara gelmiş bir hükümet ülkeyi yönetemiyorsa bunu adı rejim bunalımdır. Sebep veya gerekçeler ne olursa olsun çağdaş demokrasilerde bunun adı böyledir. % 47 oy almış ve tek başına iktidara gelmiş AKP yönetemiyor.
Daha önceki iktidarların durumu kuşkusuz bundan farklı değildi. Eski hükümetler de kendileri ülkeyi yönetemiyordu. Ancak rejim bunalımı olmuyordu. Ama bu gün var. Hem de gittikçe derinleşen bir bunalım.
Bunun iki önemli sebebi var. Birisi AKP den kaynaklı. İkincisi değişen dünya şartlarıyla ilgili nesnel ihtiyaçlardır.
AKP ‘den kaynaklanan durum. AKP’yi güçlü ve iktidarda olacak şekilde vesayetçi sistem istemiyordu. AKP’yi zayıf, istendiğinde ürkütülecek veya kapatılabilecek şekilde arzulandı. Ancak bu böyle olmadı.Bu böyle olmadığı gibi devletin kırmızı çizgi dediği, kürt sorunu, türban meselesi, Ermenistan ile yakınlaşma alevi açılımı gibi alanlara da AKP müdahale etti.Bu kabul edilir bir durum değildi.Bunun için iktidar ile vesayetten beslenen diğer kesimlerin körlemesine savaşı başladı. Kürt meselesi, alevi sorunları, Sünni kesimlerinin bazı talepleri öcü gösterilerek, ‘’bölünüyoruz, şeriat geliyor’’ diye saldırıya geçtiler.Daha önce AB ye evet diyen kesimler de kavgaya karıştı. Şuan yönetime kim hakim belli değil.Kavga basına yansıyacak kadar tırmanmıştır. Kurumlar allak bullak vaziyette.Yargı, yürütme ve yasama bağımsız olmadığı gibi kendi sınırlarından taşmış durumda.Hiç bir kurum gerçek işini yapmıyor.Özellikle yasama sınıfta kalmıştır. Parlamento iktidar ve muhalefeti ile kuruma sahip çıkamamaktadır. Yasamanın yüceliğini savunacakları yerde kavgaya dahil olmuşlardır. Bu durun düpedüz rejim bunalımıdır. Çünkü demokrasilerde böyle bir şey olmaz.
Diğer bir sebep tarihsel şartlarla ilgilidir.Değişen ve küreselleşen yenidünya normları eski ve köhnemiş yapıları kaldıramaz hale gelmiştir. Kapalı, yerelci aynı zamanda vesayetçi rejimler bu yeni durumun sorunlarına cevap vermemektedir.Ülkeler yeni dünyanın normlarına uymayınca nesnel baskı artıyor.Toplumun ihtiyaçları ile istekleri eski yapılarla artık karşılanamıyor.Çağdaş ve sivil bir demokrasiye olanak verilmiyor. Eski ve tek tipçi toplumu devam ettirme arzusu gericiliği körüklüyor. (gericiliği çağ dışı olarak kullanıyorum). Bizde belli oldu ki; Kürtler, aleviler, azınlıklar ve diğer inanç gurupları eskisi gibi yaşamak istemiyorlar. Küresel ekonomiye dahil olan sermaye gurupları da yeni şartlardan yanalar.Dolayısıyla yenilik ve değişim kaçınılmaz hale gelmiştir.
Seçim atmosferine girdik. İktidar değişim ve yenilenmeyi bir kenara bırakmış durumda.Devletle yakınlaşmayı ve şahinleşmeyi tercih etmiştir.Bu pozisyonun lehine olacağını düşünüyor.Ve yanlış yapıyor. Lakin bu bir çeşit aldatıdır. Rejim kavgasını örtmüyor. Herkes zamana oynuyor. Hükümet gerilimden faydalanacağını hesap ediyor. Vesayetçiler gerilimden medet bekliyor.Çatışmaların marifetiyle AKP’yi engellemeye çalışıyor. Kim galip gelecek göreceğiz. Ama ve kim galip gelirse gelsin sorunlar çözülmeden rejimin bulanımı geçmeyecektir.Toplum artık iş güç veya dünyavi işlerle ilgili değil. İnsanlar önce kimliklerini istiyor. Tarihlerini istiyor. Tarihle yüzleşmek istiyor. Açıkçası insanlar rejimden ciddi bir özeleştiri istiyor.
Bence de aklın yolu budur. Bu yapılmalıdır. Bu olmadan toplumsal barış sağlanmayacak. Barış sağlanmadan demokrasi olgunlaşmayacak. Demokrasi olmadan da ekonomi düzelmeyecek. Artık her şey birbirine bağlı. Her şey iç içe girmiş durumda.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder