10 Ocak 2010 Pazar
"KAPİTALİZİM Mİ? SOSYALİZM Mİ?" BROŞÜRÜNÜ NASIL BİLİRSİNİZ
Mihrac Ural
10 Ocak 2010
Polis İşbirlikçisi, itirafçı Engin Erkiner'e sormuşlar; " İbrahim Yaçın'ın el yazılı belgesi ortada duruyor, bu kadar açık MİTten para almış, onlarla oturup pazarlık yapmış, Kongreyi ihbar için yola çıkmış, sence bunun savunulur bir yanı var mı?"
Engin Eniginer; "O, İbrahimin sorunudur, beni ilgilendirmez"
Soran kişiler: "ama olurmu öyle şey, senin sitende yazıyor ve açıkça para almış, rakamda 150 000 Tl. Bundan daha fazlası ne olsun"
Engin erkiner: " Bu, onunu sorunu, buna rağmen bu yükten kurtulmanın bir yolunu bulacağım..."
Soran kişiler: "Bu cevap değildir, sizi anlamıyoruz..."
Evet bu diyalog ilginç. Arkası gelecek....İtiirfaçı Engin, kendi kamburunun belasıyla uğraşırken, MİT ajanı ortağının kamburundan nasıl kurtulur bunu bilemeyiz. Gereceğiz. Her zamanki gibi, birbirlerini ne zaman arkadan hançerleyecekler hepimiz göreceğiz...
"Teknik operasyon" uydurması bir vicdansızın el teslimi ahlaksızlığı gerçekleri örtmüyor. Hüseyin Şenol adlı Ahlaksıza gelince, yazışmaların tümü yayınlandığında gerçekler daha iyi görülecek. İkili yazışmalarda onurlu duruş, izinsiz yayınlamamaktır. Ama kişi ahlaksız ise yapacak bir şey yok, tümü yayınlanınca gerçek ortaya çıkar
Bildiğiniz gibi, burada Acilciler konuşuyor, belgesiz, kanıtsız hiç iddia ortaya atılamaz.
Biraz ahlak, biraz akılla, bu soruları herkes soracak. Bu ikili hiç bir yere kaçamaz. Nereye kadar kaçarsa oraya kadar kovalanacak(mı), yakalanacak, bunun başka yolu yok, ya ka la na cak...
Birisi itirafçı, birisi MİT ajanı, devrimci örgütleri tasfiye etmek için çırpınıyorlar. TKEP'in işini 20 yılda halletiler,
Acilciler tılsımlı, baş edemediler, 27 yıl sonra bir kez daha deniyorlar: Bilirsiniz önceki tarjediydi...
Konumuz bu değil.
Konumuz, "HDÖ'den ACİL'e siyasal evrimimiz" gerçeği karşısında Polis işbirlikçisi, itirfaçı Engin Erkiner'in gerginliğidir; nereden geliyor onu ortaya kayacağız.
İtirfaçının sinirli haline yol açan çok neden var. Ne zaman belgeler, kanıtlar ortaya konuyorsa eli ayağı titriyor kabuslar basıyor. HDÖ'den ACİL'e siyasal evirmimizde itirafçının hiç bir katkısı olmadığını ortaya koyduk. Sırada son yalanının ortaya çıkaramak kaldı; elimizeki bilgilere göre TDAS'ın kollektif olarak yazıldığı bilgisi çok eskidir. Bunu HDÖ kaynaklı bir yazıda da onaylayan şu cümleyi bulduk: "broşürün hazırlanmasında ve yayınlanmasında yer almış pek çok yoldaşımız artık yaşamamaktadırlar." (TDAS, üçüncü baskıya önsöz 1993, http://www.kurtuluscephesi.com/eris/tdas.html )
Bu konunun aydınlığa kavuşturulmasında O güne tanık kişinin beyanı gerek, bu satırlar da onun.
HDÖ-ACİL ayrımı ve sonrasında tek satırlık yazısı olmadığını ise hepimiz biliyoruz. Bunun tüm belgeleri hatta el yazıları bile örgüt arşivinde korunmuştur ( Arşivini koruma işi, örgüt adına şehit olanlar ve işkencede, zindanda, mültecilik koşullarında direnen yoldaşlar adına ve onların ölümsüz eseri Acilciler örgütü adına yapılmaktadır)
74-78 kuşağının başına gelenleri anlatmayacağım. Bu kuşaktan olanlar, zindanlarda ve mültecilik koşullarının ağır sancılarında diploma almak için değil, kendilerini eğitmek için çırpındılar.
İtirfaçı soytarıya bu kuşak, Mahirler şehit olurken sen nasıl resmi bir diploma alabildin; önderler, kadrolar, militanlar işkence, katliam, zindan yatarken sen neredeydin, nasıl bir boşluk buldun da diploma alabildin.?
Diploma almak, imkan varsa bunu ihmal etmemek herkesin görevi olmalı. Bunu bizler önemle dile getirirz. Ama bunu bir marifet sayıp, acıların girdabı içinde kıvrananlara, hiç bir hesap yapmadan kin ve nefret saikleriyle soracak onlanlara söylenecek çok şeyimiz olur. Hukuki durumunu temin edemeden, aile yaşam ve sürünüşlerini düzeneğe bağlamadan, yoldaşları güvenceye almadın, 12 Eylül rejiminin kovuşturalmaları koşulunda kim hangi fırsatla diploma peşine koşabilir, böyle bir çabaya hangi örgüt yöneticisi girişebilir, bunun maliyesini nasıl karşılanır bunları soramak yeterli Bilen biliyor, bu saaten sonra kimin neler yaptığı ve yapmaya çalıştığı önemlidir gerisi teferuat.
Sen diplomasını sordouğun insanların siyasal yazım performansına bak kendini bununla kıyasla gerisin okura bırak .
Konumuza gelelim;
Çığrından çıkan ve kimseye yarar getirmeyen bu tartışmaları izleyenler bilirler, Polis işbirlikçisi itirafçı Engin Enginer, terbiyesi gereği karşısındakini küçük göstermek için her uslubu kullanır. Bu yönelimi en son İnanaç değerlerine kadar uzanması bu mantığın sonucu olmuştur.
Bana gelince, itirafçı, önceleri benim hiç bir şey yazmadığım ve yazamayacağım üzerine atıp durdu. Şimdi borşürlerimin olabileceğini, ama "ipe sapa gelmez" olduğunu dile getiriyor. Kitap yazabilirmiyim sorusuna ise hiç ihtimal vermiyor. Bunak adam, evreni kuyunun ağzı kadar biliyor.
Kitap yazan devrimcileri tenzih ederek söyleyeyim, kitap yazmak devrim yapmak anlamına mı geliyor da bunu yapmayan devrimcileri ötekileştirelim. Bu salaklara, kitap ve borşür listemi sonra aktaracağım şimdi bir ikisin burada yazayım da natırlamaya çalışsınlar.
"Ulusal Sorun", "Kapitalizm mi? Sosyalizim mi?", "Türkleşmiş Kürt Tavrı", " Anadolu'da Çanlar Kimin İçin Çalıyor", "DEV-SOL Anayasasının eleştirisi" "Osmanlı Aklı" "Sosyal Demokrasi Üzerine", "Faşist Askeri Diktatörlük Ve Uyarılar", "Ortadoğu Yazıları (makale derlemesi kitap)" "Sol Sapma" ve daha niceleri...
Bunları sıralamanın ne analmı olabilir ki? İtirfaçının hangi kitabını kaç kişi okumuş ki; kitap yazıp bastıramayanlara, kitap yazıp esamisi bilinmeyenlere ne diyeceğiz. Bu anlamsız sorular ve sorunlar içinde önemli olan, yazamadıklarımız ve yapamadıklarımızdır. Ben onların peşindeyim...
Broşürü nasıl bilirsiniz,
Genelkurmay destekli bu cemaatın cephesinde oluşan anlaşmazlık üzerine kısaca duralım. Nedir bu anlaşmazlık, Mihrac Ural sendromu içinde olduklarına göre konu yine Mihrac Ural olacağı açık.
Bu ikli, Mihrac Ural'ın,"Sovyet Sosya-Emperyalizmi Tezlerinin Saçmalığı" borşürünü nasıl bilirsiniz? Sorusuna birbirine ters cevaplar veriyor.
Polis işbirlikçisi Engin Erkiner diyor ki:
"Ya senin şu “meşhur” broşürün, “Sosyal Emperyalizm Tezlerinin Saçmalığı” başlığını taşıyan broşür… Bu broşür Konya Cezaevi’ne geldi… İpe sapa gelmez, ifadesi ise rezalet bir broşürdü"
Mit ajanı İbrahim Yalçın ise tam tersini:
"Belleklerimizi yoklayalım. 1976’77–78 Türkiye’sini gözlerimizin önüne getirelim. Adı geçen dönemde ülkemiz devrimci kamuoyunu meşgul eden konuların başında yer alan “Sovyet-Sosyal emperyalizmi” saçmalığı değilmiydi? Bu karşı-devrimci teorinin savunucuları hemen her yerde alabildiğince saldırıya geçmişken. Sadece bu teoriye dayanarak yedi-sekiz tane örgütün doğması muhtemelken –sonradan doğdu- her gün sosyalizme açık açık saldırılırken, sosyalizm adına ona küfredilip genç beyinler anti-Sovyetizm bataklığına sürüklenirken. Üstelik bu tezin karşıtlarınca ciddi bir savunma yapılamazken, ilk kez örgütümüzün, bu konuda son derece ciddi ve seviyeli olduğu karşıtlarınca dahi kabul edilen “Kapitalizm mi? Sosyalizm mi?”-Sovyet Sosyal emperyalizmi tezlerinin saçmalığı” adlı geniş kapsamlı broşürü bile basılamadı. Kapalı kapılar ardında üç-beş kişinin okumasıyla yetinildi. Bugün dünyanın hiçbir yerinde, ülkemizdeki kadar taban oluşturamayan bu saçma tezin savunucusu örgütlerin oluşumunda örgütümüzün ve örgüt yönetimine çöreklenmiş o günkü yöneticilerinin sorumluluğu büyüktür.
Sosyalizmin kalesi yüce Sovyetler Birliği başta olmak üzere, kardeş sosyalist ülkelerin hepsini hedefleyen, Emperyalist basın-yayın tekellerince ideolojik-politik karalama kampanyasına tutulan yüz kızartıcı politikanın sol’dan destekçilerinin, içimizdeki bu beşinci kolların deşifre edilmesinde, daha doğmadan boğulmasında önemli görevler üstleneceğine kesinlikle inandığım adı geçen broşürün yayınlanmasının engellenmesi bir gaf değilse ihanet olarak değerlendirilmelidir."
(MİT ajanı İbrahim Yalçın el yazısı, Basın Yayın Üzerine s:2-3, örgüt arşivi, şahıs dosyaları)
Bu kirli ortaklar birbiriyle tartışsın ve sorunlarını çözsün, Devletleri karşısında uyumlu olsun gerisinyle ilgilenmesinler yeter.
İşin gerçeği,
Broşürümü yazdığımda İtirafçı Engin Erkiner'i hiç tanımazdım. Polis ifadesinde de Broşürü basılmış haliyle Antaky'dan aldığını itiraf ediyor.
“… Yakarıda da söylediğim gibi 4-5 gün MİHRAÇ’ın evinde kaldıktan sonra malzemelerle birlikte BEN, ALİ, NEBİL beraberce İstanbul’a döndük. Yukarıda söylemeyi unuttum MİHRAÇ’ın evine gittiğim vakit... tahminen 10 adet “SOVYET SOSYAL EMPERYALIZM TEZLERİNİN SAÇMALIĞI” başlıklı 212 sahifelik ve HALKIN DEVRİMCİ ÖNCÜLERİ imzasını taşıyan broşürü vermişti…” (Engin Erkiner Polis İfadesi, s:11)
Bu nedenle Broşüre müdahalesi kocaman bir yalandır. Broşürün ikinci baskısı 1979'da Ankarada yapılır. Kitap olarak basılır, birinci ve ikinci baskıları arasında tek harf değişiklik yoktur. İki baskı da örgüt arşivinde bulunmaktadır. Bunu da geçelim.
1976 yılında basılan ve örgütümüzün bir baş vuru kitabı haline gelen "Sovyet Sosyal Emperyalizmi Tezlerinin Saçmalığı" kitabım malum. Bu kitap iki baskı yaptı. Sonuncusu 1979'da Ankara'da. İki nusha da Örgüt arşivinde.
Bu broşür, zamanında yapması gereken görevi yerine gitirdi. Bölgemizde özellikle Doğu Perinçek'in pompaladığı "sosyal emperyalist"çi iddiaları yerle bir etti. Bu güne taşıdığı başarı de ulusalcıların bölgemizde köklüce dışlanmasına yol açmasıydı. Bu broşürle bilgi dönüşümü yapabilen militan ve kadrolar Türkiye'nin her yerinde siyasal görüşlerimizi güçlüce savundaular.
Bu ikilinin bröşür üzerinde farklı şeyler söylemesinin hiç önemi yoktur. İkisi ne söylerse söylesin, ne dün için ne de bu gün için bir anlama sahiptir.: biri kin nedeniyle öyle konuşuyor diğeri kendini örtmek için öyle konuşuyordu. İkisi de dürüst ve doğru değiller. Biri itirafçı, biri mit ajanı gerisi teferruat.
Bu tartışmaları geçelim. Kimseye bir kar getirmez. Tarih adına cevabını arayan soru "TDAS'ı kim yazdı?" Sorusudur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder