11 Kasım 2009 Çarşamba
YOLDAŞLIK KAVRAMI
Zeki BAYTERİN
11 Kasım 2009
kavrayış ve devrimci pratiğin tarihini doğru ele alış, kolay örgütçü anlayışlardan uzaklaştırır. İlkeli politik duruş mütevazi adımlarla olumlulukları oluşturabilirliğin politik zeminini devrimci politikanın her gün canlı bir biçimde yaşandığı kitle örgütleri siyasal çevreler ve yoğun ilişkilerin geliştirildiği bu alan, ununu elemiş insanların bir çoğunun kafasındaki yanlış anlayışın küçümsemenin aksine insanın daha çok geliştiği, politikayı, politik insiyatifi öğrendiği, kararlar verip sonuçlarını gözlemlediği, gözlem imkanları geniş, politik bilgilenme koşulları daha yaygın olan bir alandır. Çalışma tarzı, doğal olandan biçimsel olana, kişisel insiyatiflerden, sorumluluk uygulamalarına geçiş sürecidir. Bu çalışma tarzı demokratik alandır, yaşam kaynağıdır. Mevcut insan yapısını geliştirip, alttan gelen yeni dalgaya sosyalist proğramlar sunacak olan kollektif çalışma tarzıdır.
Sıradan ilişkilerden birçok alana, yarı yoldaş bağlardan yoldaşlık ilişkilerine bilimsel bir eldir. Yoldaş, sözcüğünün ruhsuz alaycı bir sıfat olarak kullanılması, kavramın özüne ulaşan bir deformasyon yaratıyor olmasından dolayı hatırlanmalı ve bir daha asla unutulmamalı. Yoldaşlık, kavram değil yaşayan canlı bir ilişkidir, bu ilişkinin adı Ekim günlerinin, Sierra Maestra süreçlerinin yaşayan ruhudur. İlişki sonuçta insani ilişkidir insanların yan yana gelişidir, insanların yan yana geldiği her durumda kişisel boyutlar vardır. Uyuşmaların kolay yada zor yakalandığı durumlar söz konusu olabilir, yetiştirme tarzından gelen güçlükler gözlenebilir. Bütün bunlar ancak çabayla aşılabilir ve aşılabilmesinin çok sağlam bir ön zemini vardır.
Yoldaşlık, çatışmasız bir ilişki olarak algılanmamalıdır. Yapı, içinde hep olumlu ve uyumlu ilişkilerin yaşandığı bir gül bahçesi değildir. Siyasal seyir serttir, özellikle yürüyen bir oluşumda bir dizi olumluluk ve olumsuzluk bir arada yaşanır. büyük acılarla, büyük kırıklıklarda gelir etkiler. Ama biz birliktelikten, bir ilişkiden, eleştirel acı söylemli iyi ve kötü durumların paylaşıldığı kötü durumlara müdahalelerin de gerçekleştirildiği dostluktan söz ediyoruz.
Yoldaşlık ilişkilerinin doğal bir bileşenidir. Gözlerin gözleri, kulakların kulakları, beyinlerin beyinleri tamamladığı bir ilişkiler ağıdır. Yekpare bir güç olunur ve öte yandan bilinir ki bu yekpare güç yüzlerce farklı gücün bileşimidir. Yoldaşlık, eleştirel tavırla anlamlanır, daha da netleşmek için, eleştiri sözcüğünün karşısına bir eşittir işareti koyup yardım sözcüğünü de yazmak gerekir. Gerçekten de eleştiri kavramının özü ve kendisi olan bu unsur çoğu kez hatta tümden unutulur ve eleştiri yanlış bulunan şeylerin sıralandığı bir sözel yığın olarak düşünülür. Yanlışı ya da yanlış olarak algıladığımız şeyi görür, bu yanlıştır der birbir sıralarız ve işimiz bitti zannederiz. Oysa eleştiri, yoldaşlık ilişkisinin gereği olarak birlikte çalışan insanların birbirlerine verdikleri omuzdur, yoldaşça yardımdır. Onun görmediğinin görülmesi yada, aynı olguya bir başka cepheden bakışla farkedilenin dile getirilmesidir ve çoğu zaman söze dökülmesi de gerekmeyebilir.
Bazen tek bir söz, bazen yalnızca bir bakıştır bazen gösterilen canlı bir örnektir, ya da bazen gerektiği yerde yalnızca suskunluktur. Eleştiri kavramı yalnızca negatif bir anlam içermez. Solun geleneğinde de insana böyle negatif yaklaşan, onun yalnızca hatalarını kollayan ötesini kendisi yaratan evlere şenlik bir kinci alışkanlık vardır. Oysa güzelliği başarıyı, olumlu birçok gelişmeyi de dile getirmek, paylaşmak gerekir. İnsanımız, yoldaşça ilişkilerin yüksek örneklerini anımsamalıdır. Hiçbir şeyi idealize etmemek gerekir. Ama devrimci pratiğin yüz yılı aşkın sürecinden süzülüp gelmiş ilişkilerin anıları hiç de boş hikayeler değildir. Che' nin Savaş anıları Bolivya günlüğü ya da Marx' ın biyografi si Krupskaya' nın anıları ciddi başvuru kaynaklarıdır.
Bu insanların ilişkileri üzerine en çok spekülasyon üreten, burjuva yalan üretim merkezlerinin hedef seçtiği ama onlar bile sonuç olarak çoğu kez bu ilişkilerin kompleksten uzak ve dopdolu içeriğini teslim etmek zorunda kalırlar. Gerçekten bu insanlar kendi aralarında ve çevrelerinde en sıkıntılı ve en mutlu günlerinde herşeyi paylaşmış. Aralarındaki ne kuru bir politik ilişki ne de sıradan bir dostluk ilişkisidir.İlkeliilişkilerdir.
Biyografi'ye tek bir açıdan bakarsanız korkunç uzlaşmaz bir Marx görürsünüz, belki seçiciliğinin çok aşırı olduğunu düşünürsünüz. Oysa gerçekte, birlikte yürüdüğü insanlarla ilişkisi çok yoğundur ve bu yoğunluk her zaman sevgiyle çatışmayı birlikte barındırır. Gerçek görüntüler için gerçek bir aynaya gereksinim vardır. İnsanoğlu, şu bildiğimiz, sıradan gerçek aynaları pek sevmez, çoğu kez durumu biraz daha iyi gösteren kendi aynalarını tercih ederler.
11 Kasım 2009
kavrayış ve devrimci pratiğin tarihini doğru ele alış, kolay örgütçü anlayışlardan uzaklaştırır. İlkeli politik duruş mütevazi adımlarla olumlulukları oluşturabilirliğin politik zeminini devrimci politikanın her gün canlı bir biçimde yaşandığı kitle örgütleri siyasal çevreler ve yoğun ilişkilerin geliştirildiği bu alan, ununu elemiş insanların bir çoğunun kafasındaki yanlış anlayışın küçümsemenin aksine insanın daha çok geliştiği, politikayı, politik insiyatifi öğrendiği, kararlar verip sonuçlarını gözlemlediği, gözlem imkanları geniş, politik bilgilenme koşulları daha yaygın olan bir alandır. Çalışma tarzı, doğal olandan biçimsel olana, kişisel insiyatiflerden, sorumluluk uygulamalarına geçiş sürecidir. Bu çalışma tarzı demokratik alandır, yaşam kaynağıdır. Mevcut insan yapısını geliştirip, alttan gelen yeni dalgaya sosyalist proğramlar sunacak olan kollektif çalışma tarzıdır.
Sıradan ilişkilerden birçok alana, yarı yoldaş bağlardan yoldaşlık ilişkilerine bilimsel bir eldir. Yoldaş, sözcüğünün ruhsuz alaycı bir sıfat olarak kullanılması, kavramın özüne ulaşan bir deformasyon yaratıyor olmasından dolayı hatırlanmalı ve bir daha asla unutulmamalı. Yoldaşlık, kavram değil yaşayan canlı bir ilişkidir, bu ilişkinin adı Ekim günlerinin, Sierra Maestra süreçlerinin yaşayan ruhudur. İlişki sonuçta insani ilişkidir insanların yan yana gelişidir, insanların yan yana geldiği her durumda kişisel boyutlar vardır. Uyuşmaların kolay yada zor yakalandığı durumlar söz konusu olabilir, yetiştirme tarzından gelen güçlükler gözlenebilir. Bütün bunlar ancak çabayla aşılabilir ve aşılabilmesinin çok sağlam bir ön zemini vardır.
Yoldaşlık, çatışmasız bir ilişki olarak algılanmamalıdır. Yapı, içinde hep olumlu ve uyumlu ilişkilerin yaşandığı bir gül bahçesi değildir. Siyasal seyir serttir, özellikle yürüyen bir oluşumda bir dizi olumluluk ve olumsuzluk bir arada yaşanır. büyük acılarla, büyük kırıklıklarda gelir etkiler. Ama biz birliktelikten, bir ilişkiden, eleştirel acı söylemli iyi ve kötü durumların paylaşıldığı kötü durumlara müdahalelerin de gerçekleştirildiği dostluktan söz ediyoruz.
Yoldaşlık ilişkilerinin doğal bir bileşenidir. Gözlerin gözleri, kulakların kulakları, beyinlerin beyinleri tamamladığı bir ilişkiler ağıdır. Yekpare bir güç olunur ve öte yandan bilinir ki bu yekpare güç yüzlerce farklı gücün bileşimidir. Yoldaşlık, eleştirel tavırla anlamlanır, daha da netleşmek için, eleştiri sözcüğünün karşısına bir eşittir işareti koyup yardım sözcüğünü de yazmak gerekir. Gerçekten de eleştiri kavramının özü ve kendisi olan bu unsur çoğu kez hatta tümden unutulur ve eleştiri yanlış bulunan şeylerin sıralandığı bir sözel yığın olarak düşünülür. Yanlışı ya da yanlış olarak algıladığımız şeyi görür, bu yanlıştır der birbir sıralarız ve işimiz bitti zannederiz. Oysa eleştiri, yoldaşlık ilişkisinin gereği olarak birlikte çalışan insanların birbirlerine verdikleri omuzdur, yoldaşça yardımdır. Onun görmediğinin görülmesi yada, aynı olguya bir başka cepheden bakışla farkedilenin dile getirilmesidir ve çoğu zaman söze dökülmesi de gerekmeyebilir.
Bazen tek bir söz, bazen yalnızca bir bakıştır bazen gösterilen canlı bir örnektir, ya da bazen gerektiği yerde yalnızca suskunluktur. Eleştiri kavramı yalnızca negatif bir anlam içermez. Solun geleneğinde de insana böyle negatif yaklaşan, onun yalnızca hatalarını kollayan ötesini kendisi yaratan evlere şenlik bir kinci alışkanlık vardır. Oysa güzelliği başarıyı, olumlu birçok gelişmeyi de dile getirmek, paylaşmak gerekir. İnsanımız, yoldaşça ilişkilerin yüksek örneklerini anımsamalıdır. Hiçbir şeyi idealize etmemek gerekir. Ama devrimci pratiğin yüz yılı aşkın sürecinden süzülüp gelmiş ilişkilerin anıları hiç de boş hikayeler değildir. Che' nin Savaş anıları Bolivya günlüğü ya da Marx' ın biyografi si Krupskaya' nın anıları ciddi başvuru kaynaklarıdır.
Bu insanların ilişkileri üzerine en çok spekülasyon üreten, burjuva yalan üretim merkezlerinin hedef seçtiği ama onlar bile sonuç olarak çoğu kez bu ilişkilerin kompleksten uzak ve dopdolu içeriğini teslim etmek zorunda kalırlar. Gerçekten bu insanlar kendi aralarında ve çevrelerinde en sıkıntılı ve en mutlu günlerinde herşeyi paylaşmış. Aralarındaki ne kuru bir politik ilişki ne de sıradan bir dostluk ilişkisidir.İlkeliilişkilerdir.
Biyografi'ye tek bir açıdan bakarsanız korkunç uzlaşmaz bir Marx görürsünüz, belki seçiciliğinin çok aşırı olduğunu düşünürsünüz. Oysa gerçekte, birlikte yürüdüğü insanlarla ilişkisi çok yoğundur ve bu yoğunluk her zaman sevgiyle çatışmayı birlikte barındırır. Gerçek görüntüler için gerçek bir aynaya gereksinim vardır. İnsanoğlu, şu bildiğimiz, sıradan gerçek aynaları pek sevmez, çoğu kez durumu biraz daha iyi gösteren kendi aynalarını tercih ederler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder