27 Haziran 2010 Pazar
GERİLİM VE ÇATIŞMANIN ÖTESİ
Mustafa Köse
27 Haziran 2010
Mkose1955@hotmail.com
Olan oldu. Ortalık kan gölüne döndü. Bunu isteyenler yine başardı. Oysa bu, oynanan kaçıncı oluyor. Olanlar cana, mala ve geleceğe bedeldir. Bu bir çılgınlıktır bir trajedidir.
90 yıl boyunca cumhuriyetimiz nedense demokrasi üretmedi. Muasır medeniyete de ulaşamadı. Bölgesel farkları kaldıramadı. Ülkeyi yönetenler, darbe ve müdahale işleriyle uğraştığından bunları yapacak zamanı olmadı. Anlaşılan bugünde öyle. Galiba yine zamanımız olmayacak.İddiaya göre AKP şeriatı getirmek üzere Kürtler de ülkeyi bölmek üzereler. Bu haldeyken çağdaş demokrasi neyimize. Barış neyimize. Şeriat gelince veya ülke bölününce zaten demokrasi mi olacak. Huzur mu olacak. Her zaman söylendiği gibi önce vatan kurtulmalı. Sonra bakarız. Zaten toplum ikiye bölündü. Silahsız bir savaş var. Bir tarafta cumhuriyeti ve bölünmeyi koruyacak güçler öbür tarafta bilinen iç düşman. Bunun için AKP ye ve Kürtlere vurmak lazım. Ne yazık ki bu böyle. Bu uyduruk filmi daha kaç kez izleyeceğiz. Bilmiyorum ama bu yalan hikaye tutmuşa benziyor. Biraz daha kan biraz daha kaos olursa işler rayına girecek. Sonrası kolay. Önce olağan üstü hal ve akabinde sıkıyönetim.
Sonrasını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunları hep böyle oluyor. Var olan ve sınırlı demokrasiyi ortadan kaldırmak artık çok kolay. 1960-1970 ve 1980 askeri darbeleri böyle olmadı mı? Şimdi heveslilere soralım böyle olmayacak mı? Daha önceleri gibi, komünizm veya şeriat gelecek, ya da Kürtler ülkeyi bölecek uydurmasıyla yapılmadı mı? İddialara rağmen, darbeler ülkeyi mi kurtarmıştı? İnsanlarımızın yaşam kalitesi mi yükseltmişti? Yoksa toplumsal barışı mı sağlamıştı? Batı tipi demokrasi mi oluşturulmuştu. Yoksa tersi mi oldu? Bence her şey ortada. Bu darbeler ile hep geriye gidildi. Geriye olan her gidiş eski sorunları arttırırken yeni sorunlar daha eklemiştir. Bunu dışındaki varsayımlar veya savunma yorumları sadece bir aldatmaca olarak kaldı.
Ne yazık ki aynı kulvara girilmiştir. AKP bu kulvara koşar adım girmiştir. Milliyetçi, şoven birkaç oy uğuruna barışı ve demokrasiyi tehlikeye atmıştır. Olayların tırmanmasına göz yummuştur.Olayları kontrol edeceğini bundan faydalanacağını düşünüyorsa aldanacaktır. Ok yaydan çıkınca bundan kimlerin faydalanacağı belli değil mi? Gerilim ve çatışma ortamından olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilan edilmeden çıkılacağını sanmak saflık olmaz mı?.Ağlayacak analar yanacak canlar hariç, sıkıyönetim altında nasıl bir genel seçim olur. Seçim sonuçları şimdiden belli değimli? Veya seçim olur mu? Yaşayarak göreceğiz.
Şimdi, yakın tarihimizin ışığıyla gerçek solculara, demokratlara, inançlılara ve vicdan sahibi olanlara önemli iş düşüyor.Sivil meslek örgütleri tarafsız kalmamalı. Akacak kana, doğacak gerilime dur denmeli. Çatışma, gerilim ve kaosa hayır denmeli. Gerilim ve çatışmalara hayır demek, askeri darbelere hayır demektir. Gerilim ve çatışmalara hayır demek, Kürtlerle, Alevilerle ve diğer mağdur vatandaşlarımızla çözüm bulmak demektir.Barışa ve toplumsal huzura evet demektir. Tekrar pişirilen bu oyunu bozmak ülkemiz için hayırlı olacaktır. Bozulan bu oyun sivil ve çağdaş bir demokrasiyi yaratacaktır.
Henüz yapılacaklar var. Barış için ve darbelere karşı olacaklar küçümsenmemeli. Bilişim çağı bu olanağı fazlasıyla sunuyor. Yeter ki bu imkanlar doğru kullanılsın.
27 Haziran 2010
Mkose1955@hotmail.com
Olan oldu. Ortalık kan gölüne döndü. Bunu isteyenler yine başardı. Oysa bu, oynanan kaçıncı oluyor. Olanlar cana, mala ve geleceğe bedeldir. Bu bir çılgınlıktır bir trajedidir.
90 yıl boyunca cumhuriyetimiz nedense demokrasi üretmedi. Muasır medeniyete de ulaşamadı. Bölgesel farkları kaldıramadı. Ülkeyi yönetenler, darbe ve müdahale işleriyle uğraştığından bunları yapacak zamanı olmadı. Anlaşılan bugünde öyle. Galiba yine zamanımız olmayacak.İddiaya göre AKP şeriatı getirmek üzere Kürtler de ülkeyi bölmek üzereler. Bu haldeyken çağdaş demokrasi neyimize. Barış neyimize. Şeriat gelince veya ülke bölününce zaten demokrasi mi olacak. Huzur mu olacak. Her zaman söylendiği gibi önce vatan kurtulmalı. Sonra bakarız. Zaten toplum ikiye bölündü. Silahsız bir savaş var. Bir tarafta cumhuriyeti ve bölünmeyi koruyacak güçler öbür tarafta bilinen iç düşman. Bunun için AKP ye ve Kürtlere vurmak lazım. Ne yazık ki bu böyle. Bu uyduruk filmi daha kaç kez izleyeceğiz. Bilmiyorum ama bu yalan hikaye tutmuşa benziyor. Biraz daha kan biraz daha kaos olursa işler rayına girecek. Sonrası kolay. Önce olağan üstü hal ve akabinde sıkıyönetim.
Sonrasını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunları hep böyle oluyor. Var olan ve sınırlı demokrasiyi ortadan kaldırmak artık çok kolay. 1960-1970 ve 1980 askeri darbeleri böyle olmadı mı? Şimdi heveslilere soralım böyle olmayacak mı? Daha önceleri gibi, komünizm veya şeriat gelecek, ya da Kürtler ülkeyi bölecek uydurmasıyla yapılmadı mı? İddialara rağmen, darbeler ülkeyi mi kurtarmıştı? İnsanlarımızın yaşam kalitesi mi yükseltmişti? Yoksa toplumsal barışı mı sağlamıştı? Batı tipi demokrasi mi oluşturulmuştu. Yoksa tersi mi oldu? Bence her şey ortada. Bu darbeler ile hep geriye gidildi. Geriye olan her gidiş eski sorunları arttırırken yeni sorunlar daha eklemiştir. Bunu dışındaki varsayımlar veya savunma yorumları sadece bir aldatmaca olarak kaldı.
Ne yazık ki aynı kulvara girilmiştir. AKP bu kulvara koşar adım girmiştir. Milliyetçi, şoven birkaç oy uğuruna barışı ve demokrasiyi tehlikeye atmıştır. Olayların tırmanmasına göz yummuştur.Olayları kontrol edeceğini bundan faydalanacağını düşünüyorsa aldanacaktır. Ok yaydan çıkınca bundan kimlerin faydalanacağı belli değil mi? Gerilim ve çatışma ortamından olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilan edilmeden çıkılacağını sanmak saflık olmaz mı?.Ağlayacak analar yanacak canlar hariç, sıkıyönetim altında nasıl bir genel seçim olur. Seçim sonuçları şimdiden belli değimli? Veya seçim olur mu? Yaşayarak göreceğiz.
Şimdi, yakın tarihimizin ışığıyla gerçek solculara, demokratlara, inançlılara ve vicdan sahibi olanlara önemli iş düşüyor.Sivil meslek örgütleri tarafsız kalmamalı. Akacak kana, doğacak gerilime dur denmeli. Çatışma, gerilim ve kaosa hayır denmeli. Gerilim ve çatışmalara hayır demek, askeri darbelere hayır demektir. Gerilim ve çatışmalara hayır demek, Kürtlerle, Alevilerle ve diğer mağdur vatandaşlarımızla çözüm bulmak demektir.Barışa ve toplumsal huzura evet demektir. Tekrar pişirilen bu oyunu bozmak ülkemiz için hayırlı olacaktır. Bozulan bu oyun sivil ve çağdaş bir demokrasiyi yaratacaktır.
Henüz yapılacaklar var. Barış için ve darbelere karşı olacaklar küçümsenmemeli. Bilişim çağı bu olanağı fazlasıyla sunuyor. Yeter ki bu imkanlar doğru kullanılsın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder