25 Haziran 2010 Cuma
DEVRİMCİ TANIMI
Zeki BAYTERİN
25 Haziran 2010
Devrimci, her şeyden önce kendini doğru tanımlayabilmek zorundadır. Bir devrimcinin, kendini doğru tanımlayamaması, önemli bir başlangıç noktasında yanılması, onun her şeye karşı yanılgılarla örülmüş bir yaşamı sürdürmeye çalışmasını doğurur, böyle bir durum hem kendisine ve hem de yaşamını adadığını söylediği inançlarına büyük zararlar verir.
Devrimci tanımının sağlam ve sağlıklı olması, ön koşuldur. İnsanın kendini tanıma çabası, tüm yaşamı boyunca süren bir mücadeledir. Gerek sosyalist bilincin gelişmesi, gerek mücadele pratiği içinde somutlaşan verilerle kendini her gün biraz daha fazla keşfedecektir, kendini tanıma ve tanımlama mücadelesindeki başarısı, kuşkusuz kendisine ve kendisiyle ilgili olarak yoldaşlarına karşı içtenliğiyle bire bir bağlantılıdır. Kendini olduğu gibi ortaya koyamayan ya da koymayan bir insanın devrimci olabilmesi de mümkün değildir, mücadeleye katkıda bulunabilmesi de. Tam tersine, bu tür insanların sürekli zarar veren, yıpratan ve sonunda safları şu ya da bu biçimde terk eden insanlar oldukları saptanmıştır.
Devrimci saflara gelirken kendisini yaşamının en önemli kararını almaya yönlendiren duygu ve düşüncelerini çok net olarak ortaya koyabilmesi gerekir. Mücadelesinin ilerleyen yıllarında, ona ilk adımları attıran duygular ve düşünceler değişebilir ve doğal olarak aldığı bilincin, yeni kültürün etkisiyle bu duygu ve düşünceler de yeni boyutlar kazanacaktır. her aşamada bu yeni boyutların da tekrar değerlendirilmesi, analizinin yapılması gerekmektedir. Böylelikle ben neden devrimciyim, şu an toprağa basmakta olduğum noktanın önemi ve bana yüklediği sorumlulukların ne kadar bilincindeyim ve devrimcilikle, kişiliğimi ne ölçüde bütünleştirebildim tanımlamaların da doğru olmasını getirir. Bu tanımlamaların doğruluğu ise mücadele içindeki kararlılığı doğurur. Bireylerin sahip oldukları özelliklerin değil de, sahip olmayı istedikleri arzuladıkları özelliklerin yansıtılması genel bir insan gerçekliğidir, ne yazık ki saflarda da bu gerçeklikle sık karşılaşılır. Oysa sosyalist eğitimin ilk basamağı ve sosyalist teori, insanın her şeyden önce kendisine karşı açık ve dürüst olmasını gerektirir. Yeterliliklerini yetersizliklerini, bilgi sahibi olduğu konuları, bilgi boşluklarını ve endişelerini, değiştirmeyi istediği yönlerini iyi saptamak ve iyi aktarmak zorundadır.
Bu konuda sağlanan başarı, onun değişim ve gelişimi için kendisine kapıları sonuna kadar açan ve artık bundan sonra sadece doğru bir programa irade ve emeğe ihtiyaç duyulan bir dönemeci tanımlar. Öte yandan, insanın doğal değişim ve gelişim süreçlerinin de ötesinde, devrimcinin sürekli değişen gelişen buna bağlı olarak değiştiren geliştiren insan olması, ona yönelik tanımlamanın da süreç içerisinde değişmesini doğurur.
Devrimci mevcut düzenden gelen, mevcut düzen içinde yetişen, yetiştirilen insandır düzenin ilişki ve çelişkileri içinde kaçınılmaz ve doğal bir biçimde düzenin insan biçimlendirmesinden payına düşeni almıştır. Kendisinde dönüşüm ve değişim görevi, en önemli görevlerinden biri olarak belirginleşir, düzenden alınan özelliklerin devrimci olmaya karar verildiği andan itibaren bir çırpıda sökülüp atılması olası değildir. İnsan özellikleri alışkanlıkları bilinçaltına yerleşen birikimler mücadele süreci içinde bizzat mücadele edilerek değişir dönüşür.
Bunların yerine sosyalizmin ve alternatif toplum düzeninin özellikleri yerleşir, bir insanın mücadele içindeki işlevlerinin yoğunluğuna, düzen ilişkilerinden ve çelişkilerinden kopmasına, amaçlara yönelmesine bağlı olarak dönüşüm süreci uzun ya da kısa ama iyi niyetli unsurlarda genelde olumlu olur. Olumsuz, kendini gizlemeye ve farklı göstermeye çalışan unsurlara da sıkça rastlanır, bunların saptanması düzenli ve sistemli kurumsal yaşamdır. Onların en çok korktukları ve tepki gösterdikleri, çeşitli bozgunculuk yöntemleriyle, gerçekleşmesini istemedikleri tarz sistematiktir, kendilerini özel olarak çeşitli sebeplerle yakından tanıyan bazı insanların yıpranmasına yönelik çaba gösterirler. Dolayısıyla, kendileri hakkında da gereken verilere sahip olanları saf dışı bırakmak, onların bilgi birikimlerinden yararlanılmasının önüne geçmek ve onların sözlerinin değer kazanmasına, engel olmak isterler. Sınıf bilinci pekişmemiş psikoloji bilmeyen bir psikolog, matematik bilmeyen bir mühendis, anatomi bilmeyen bir doktor gibi yapay ve gelişigüzel dururlar.
Oysa sınıflar mücadelesinin hiçbir gelişi güzelliğe tahammülü yoktur. Hem bir yandan bütün çağların zorlu ve uzun erimli, en kritik sınıf savaşımının elemanı olacaksın, bir yandan da sınıf bilincinden, bu bilinçle gerektiği gibi donanmış olmaktan uzak kalacaksın. Hem söylemde bir sınıfın diğer sınıflar üzerindeki egemenliğini, baskı ve terörünü, eşitsizliğini ve sömürüsünü yıkmak için, bunun yerine nihai amaç olarak sınıfların olmadığı bir dünyayı yaratmak için var olacaksın, öte yandan Bizanslıyı dahi kıskandıracak Bizans oyunlarıyla haşır neşir olacaksın. Sınıf bilincinden, kesinlikle soyut olarak biriktirilmiş bilgiyi anlamayınız. Söz konusu olan insanların ne kadar bilgi biriktirdiği ölçüsü değildir. Devrimciyi belirleyen kıstas öğrenilen kazanılan bilginin bilinç haline getirilebilme, tavra dönüştürülebilme ölçüsüdür, İnsanlar görürsünüz yıllar boyu çeşitli nedenlerle okuduğu, yine çeşitli nedenlerle içinde bulunduğu çevrelerden duyduğu, tartışmalardan tanık olduğu bilgiler, kafasında yolu belirsiz karıncalar gibi dolaşır. Bu tür insanlar çoğu kez bu uçuşan bilgilerini satarak politik değil ama sosyal bir konum ve saygınlık elde etme uğraşı içine girerler. Oysa sıra devrimci mücadele için üretim yapmaya, sınıflar savaşımının pratiğine geldiğinde, yine bu uçuk kaçık bilgileriyle kaçacak bin tane delik bulurlar ve yine bu uçuk kaçık bilgileriyle kaçamaklarına vakit geçirmezsizin bol yaldızlı laflarla gerekçeler yaratırlar. Teorileriyle pratikleri, özleriyle sözleri bir olmadığı için de, sözlerinin ve yaşamlarının tutarlılığı ve sistematiği yoktur.
Kuşkusuz, sınıf bilinci ile tanımladığımız birikim bu değildir, bunun tam tersidir kazanılan her bilginin, sınıf mücadelesinde bireyin bir adım daha ilerlemesini ve pratiğinin bir ölçüde daha sağlıklı, üretken olmasını sağlaması gerekir, sosyalist birikim budur. Ayrıca, bilgi satan insan tipi en lapacı olanıdır bilgi satmaktan kasıt nedir, özellikle cezaevleri, yurtdışı, legal platformlar gibi herkesin çeşitli durumlardan ve düzeylerden insanları tanıma olanaklarının olduğu ortamlarda, saygınlık elde etmek için askerlik anılarını anlatma rahatlığı, duyduğu bildiği uydurduğu, hayallerinde yarattığı bilgileri konuştuğu görülür. İnsan merakının dayanılmazlığı ile, ilkeleri bilen birçok unsurun da iyi niyetine rağmen bu tür unsurları dinlediği, Özellikle söz konusu ortamda şu bizim karganın durumunu ve geçmişini yeteri kadar bilen bir unsur yoksa, var olan da bizim bağın gereğidir.
Kırmamak adına sesini çıkarmıyorsa, karga bir anda şahin kesilir ve anlattıkça açılır, birileri ağzını açıp onu dinledikçe o çok daha yükseklerden uçmaya başlar gizlilik kurallarından söz etmek, bu tür kargalar için lüks olduğundan, daha genel çerçevede tanımlar yapıyoruz. Devrimciler ununu eleyip eleğini duvara asmış emekli askerler değil, eleği hala elinde ve unu elemek için henüz hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyor olmalı, bundan dolayı bilgileri çok daha fazla su verilmiş çelik yüreklere saklamalı. Devrim, binlerce erdemli insanın adsız imzalarının eseridir ve tarihi yazmak için orta yerde bulunmanın gerçek anlamı, işte bu imzalardan birine sahip olmaktır. Gözlerinizi sonsuza yumarken, isimlerin nerelere yazıldığı değil, sırtınızda taşıdığınız üretim torbanızı dostlarınıza ne denli doldurarak emanet ettiğiniz önemlidir. Devrimciliğin, anlamı işte budur
25 Haziran 2010
Devrimci, her şeyden önce kendini doğru tanımlayabilmek zorundadır. Bir devrimcinin, kendini doğru tanımlayamaması, önemli bir başlangıç noktasında yanılması, onun her şeye karşı yanılgılarla örülmüş bir yaşamı sürdürmeye çalışmasını doğurur, böyle bir durum hem kendisine ve hem de yaşamını adadığını söylediği inançlarına büyük zararlar verir.
Devrimci tanımının sağlam ve sağlıklı olması, ön koşuldur. İnsanın kendini tanıma çabası, tüm yaşamı boyunca süren bir mücadeledir. Gerek sosyalist bilincin gelişmesi, gerek mücadele pratiği içinde somutlaşan verilerle kendini her gün biraz daha fazla keşfedecektir, kendini tanıma ve tanımlama mücadelesindeki başarısı, kuşkusuz kendisine ve kendisiyle ilgili olarak yoldaşlarına karşı içtenliğiyle bire bir bağlantılıdır. Kendini olduğu gibi ortaya koyamayan ya da koymayan bir insanın devrimci olabilmesi de mümkün değildir, mücadeleye katkıda bulunabilmesi de. Tam tersine, bu tür insanların sürekli zarar veren, yıpratan ve sonunda safları şu ya da bu biçimde terk eden insanlar oldukları saptanmıştır.
Devrimci saflara gelirken kendisini yaşamının en önemli kararını almaya yönlendiren duygu ve düşüncelerini çok net olarak ortaya koyabilmesi gerekir. Mücadelesinin ilerleyen yıllarında, ona ilk adımları attıran duygular ve düşünceler değişebilir ve doğal olarak aldığı bilincin, yeni kültürün etkisiyle bu duygu ve düşünceler de yeni boyutlar kazanacaktır. her aşamada bu yeni boyutların da tekrar değerlendirilmesi, analizinin yapılması gerekmektedir. Böylelikle ben neden devrimciyim, şu an toprağa basmakta olduğum noktanın önemi ve bana yüklediği sorumlulukların ne kadar bilincindeyim ve devrimcilikle, kişiliğimi ne ölçüde bütünleştirebildim tanımlamaların da doğru olmasını getirir. Bu tanımlamaların doğruluğu ise mücadele içindeki kararlılığı doğurur. Bireylerin sahip oldukları özelliklerin değil de, sahip olmayı istedikleri arzuladıkları özelliklerin yansıtılması genel bir insan gerçekliğidir, ne yazık ki saflarda da bu gerçeklikle sık karşılaşılır. Oysa sosyalist eğitimin ilk basamağı ve sosyalist teori, insanın her şeyden önce kendisine karşı açık ve dürüst olmasını gerektirir. Yeterliliklerini yetersizliklerini, bilgi sahibi olduğu konuları, bilgi boşluklarını ve endişelerini, değiştirmeyi istediği yönlerini iyi saptamak ve iyi aktarmak zorundadır.
Bu konuda sağlanan başarı, onun değişim ve gelişimi için kendisine kapıları sonuna kadar açan ve artık bundan sonra sadece doğru bir programa irade ve emeğe ihtiyaç duyulan bir dönemeci tanımlar. Öte yandan, insanın doğal değişim ve gelişim süreçlerinin de ötesinde, devrimcinin sürekli değişen gelişen buna bağlı olarak değiştiren geliştiren insan olması, ona yönelik tanımlamanın da süreç içerisinde değişmesini doğurur.
Devrimci mevcut düzenden gelen, mevcut düzen içinde yetişen, yetiştirilen insandır düzenin ilişki ve çelişkileri içinde kaçınılmaz ve doğal bir biçimde düzenin insan biçimlendirmesinden payına düşeni almıştır. Kendisinde dönüşüm ve değişim görevi, en önemli görevlerinden biri olarak belirginleşir, düzenden alınan özelliklerin devrimci olmaya karar verildiği andan itibaren bir çırpıda sökülüp atılması olası değildir. İnsan özellikleri alışkanlıkları bilinçaltına yerleşen birikimler mücadele süreci içinde bizzat mücadele edilerek değişir dönüşür.
Bunların yerine sosyalizmin ve alternatif toplum düzeninin özellikleri yerleşir, bir insanın mücadele içindeki işlevlerinin yoğunluğuna, düzen ilişkilerinden ve çelişkilerinden kopmasına, amaçlara yönelmesine bağlı olarak dönüşüm süreci uzun ya da kısa ama iyi niyetli unsurlarda genelde olumlu olur. Olumsuz, kendini gizlemeye ve farklı göstermeye çalışan unsurlara da sıkça rastlanır, bunların saptanması düzenli ve sistemli kurumsal yaşamdır. Onların en çok korktukları ve tepki gösterdikleri, çeşitli bozgunculuk yöntemleriyle, gerçekleşmesini istemedikleri tarz sistematiktir, kendilerini özel olarak çeşitli sebeplerle yakından tanıyan bazı insanların yıpranmasına yönelik çaba gösterirler. Dolayısıyla, kendileri hakkında da gereken verilere sahip olanları saf dışı bırakmak, onların bilgi birikimlerinden yararlanılmasının önüne geçmek ve onların sözlerinin değer kazanmasına, engel olmak isterler. Sınıf bilinci pekişmemiş psikoloji bilmeyen bir psikolog, matematik bilmeyen bir mühendis, anatomi bilmeyen bir doktor gibi yapay ve gelişigüzel dururlar.
Oysa sınıflar mücadelesinin hiçbir gelişi güzelliğe tahammülü yoktur. Hem bir yandan bütün çağların zorlu ve uzun erimli, en kritik sınıf savaşımının elemanı olacaksın, bir yandan da sınıf bilincinden, bu bilinçle gerektiği gibi donanmış olmaktan uzak kalacaksın. Hem söylemde bir sınıfın diğer sınıflar üzerindeki egemenliğini, baskı ve terörünü, eşitsizliğini ve sömürüsünü yıkmak için, bunun yerine nihai amaç olarak sınıfların olmadığı bir dünyayı yaratmak için var olacaksın, öte yandan Bizanslıyı dahi kıskandıracak Bizans oyunlarıyla haşır neşir olacaksın. Sınıf bilincinden, kesinlikle soyut olarak biriktirilmiş bilgiyi anlamayınız. Söz konusu olan insanların ne kadar bilgi biriktirdiği ölçüsü değildir. Devrimciyi belirleyen kıstas öğrenilen kazanılan bilginin bilinç haline getirilebilme, tavra dönüştürülebilme ölçüsüdür, İnsanlar görürsünüz yıllar boyu çeşitli nedenlerle okuduğu, yine çeşitli nedenlerle içinde bulunduğu çevrelerden duyduğu, tartışmalardan tanık olduğu bilgiler, kafasında yolu belirsiz karıncalar gibi dolaşır. Bu tür insanlar çoğu kez bu uçuşan bilgilerini satarak politik değil ama sosyal bir konum ve saygınlık elde etme uğraşı içine girerler. Oysa sıra devrimci mücadele için üretim yapmaya, sınıflar savaşımının pratiğine geldiğinde, yine bu uçuk kaçık bilgileriyle kaçacak bin tane delik bulurlar ve yine bu uçuk kaçık bilgileriyle kaçamaklarına vakit geçirmezsizin bol yaldızlı laflarla gerekçeler yaratırlar. Teorileriyle pratikleri, özleriyle sözleri bir olmadığı için de, sözlerinin ve yaşamlarının tutarlılığı ve sistematiği yoktur.
Kuşkusuz, sınıf bilinci ile tanımladığımız birikim bu değildir, bunun tam tersidir kazanılan her bilginin, sınıf mücadelesinde bireyin bir adım daha ilerlemesini ve pratiğinin bir ölçüde daha sağlıklı, üretken olmasını sağlaması gerekir, sosyalist birikim budur. Ayrıca, bilgi satan insan tipi en lapacı olanıdır bilgi satmaktan kasıt nedir, özellikle cezaevleri, yurtdışı, legal platformlar gibi herkesin çeşitli durumlardan ve düzeylerden insanları tanıma olanaklarının olduğu ortamlarda, saygınlık elde etmek için askerlik anılarını anlatma rahatlığı, duyduğu bildiği uydurduğu, hayallerinde yarattığı bilgileri konuştuğu görülür. İnsan merakının dayanılmazlığı ile, ilkeleri bilen birçok unsurun da iyi niyetine rağmen bu tür unsurları dinlediği, Özellikle söz konusu ortamda şu bizim karganın durumunu ve geçmişini yeteri kadar bilen bir unsur yoksa, var olan da bizim bağın gereğidir.
Kırmamak adına sesini çıkarmıyorsa, karga bir anda şahin kesilir ve anlattıkça açılır, birileri ağzını açıp onu dinledikçe o çok daha yükseklerden uçmaya başlar gizlilik kurallarından söz etmek, bu tür kargalar için lüks olduğundan, daha genel çerçevede tanımlar yapıyoruz. Devrimciler ununu eleyip eleğini duvara asmış emekli askerler değil, eleği hala elinde ve unu elemek için henüz hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyor olmalı, bundan dolayı bilgileri çok daha fazla su verilmiş çelik yüreklere saklamalı. Devrim, binlerce erdemli insanın adsız imzalarının eseridir ve tarihi yazmak için orta yerde bulunmanın gerçek anlamı, işte bu imzalardan birine sahip olmaktır. Gözlerinizi sonsuza yumarken, isimlerin nerelere yazıldığı değil, sırtınızda taşıdığınız üretim torbanızı dostlarınıza ne denli doldurarak emanet ettiğiniz önemlidir. Devrimciliğin, anlamı işte budur
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder