29 Mayıs 2010 Cumartesi
KARDEŞLİK VE DOSTLUK ÜZERİNE
Mustafa Elveren (Em.Öğrt.)
29 Mayıs 2010
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
Web : www.gomanweb.com
Hiç birimiz kardeş(ler)imizi seçme özgürlüğüne sahip değiliz. Fakat, dostumuzu/dostlarımızı özgürce seçebiliriz. “Dostun attığı gül yaralar bizi”, “Dostluk başka, alışveriş başka” gibi halkların kültüründe dostlukla ilgili epeyce özlü sözler bulunmaktadır.
Dünya barışı için kardeşlik her zaman iyi sonuçlar vermeyebilir. Kardeşlikten daha önemli olan iyi dostlukların kurulması bence sağlıklı sonuçlar verecektir. Barışın sağlanabilmesi için çıkarsız ilişkiler üzerine iyi dostlukların kurulması gerekir. Kötü bir kardeşim olacağına, iyi bir dostumun olmasını tercih ederim.
Ne yazık ki, Türk(iye) eğitim sisteminin fabrikasında yetişen bir çok öğretmenin tornasından dostluk yerine düşmanlık çıkabilmektedir. O nedenle, ülkemizde sürmekte olan ”alçak yoğunluklu” ve “kirli” savaş devam etmekte olup, bir türlü barış sağlanamamaktadır. Hepimizin bundan bir parça suçu olduğunu düşünüyorum.
Barış, düşünce özgürlüğü, insan hakları savunucuları ile demokrat ve devrimci yazarların, bilim adamlarının aleyhine emniyet ve adliyelerde açılan soruşturmalar-davalar hızla artmaktadır. Bu duruşmaları izlemek için sivil toplum aktivistleri adliye binalarının önünde yaptıkları demokratik destek eylemlerinden dolayı diğer günlük işlerini yapamaz duruma geldiler.
Barış, dostluk ve kardeşlik konusunda Solun durumu ise, çok vahimdir. Bir zamanlar Birleşik Sosyalist Parti kurulduğundan çok sevinmiştim. Bu gün görüyorum ki, o partinin bazı bileşenleri birbirleriyle “kanlı-bıçaklı”dırlar. Yine geçmişte aynı örgütün çatısı altında devrim mücadelesini verdiklerini sandığımız bazı eski “devrimci”lerin de bu gün birbirleriyle “kanlı-bıçaklı” olduklarını biliyoruz. Bu tür sol örgütlerle barışı tesis etmek, kardeşlik ve dostluk kurmak mümkün görülmemektedir.
Dünya’da ve ülkemizde kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için dostluk ve kardeşliği sadece soldan beklemek zaten doğru da değildir. Dostluk ve kardeşliği halkların her alanına taşımak gerekir. Aksi takdirde başarılı da olunamaz.
Ülkemizde savaşın en önemli nedenlerinden biri Kürt sorunudur. Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte demokrasinin de önü açılacaktır. Dolayısıyla, Alevi ve diğer etnik, inanç kimliği sahibi olan halkların veya bireylerin sorunlarını çözmek daha kolay olacaktır. Bu da iyi dostlukların ve dürüst kardeşliğin sağlanmasıyla ancak mümkün olabilir.
Artık; “Ne kardeşliği yahu! Bu barış masalı dış mihrakların işidir. Barış-marış yok… Vatan hainlerinin kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecektir…” diyen ve bu savaşta bi biçimde çıkarı olanlara karşı mutlaka yine barışta ısrar etmeliyiz.
Bir örnek vermek gerekirse; “Kürtler, RojTv ve PKK” başlıklı yazım TUNCELİ EMEK GAZETESİ’nde yayınlandığı için Tunceli Cumhuriyet Savcılığı tarafından adı geçen gazete hakkında soruşturma açılmıştı. Gazete’nin sorumlu yazı işleri müdürü Sayın Çiğdem Duymaz’ın ifadesi alınmış olup, dört gün önce de bağlı bulunduğum Polis Karakoluna çağrılarak talimatla benim de ifadem alınmıştır. Bu tür soruşturmalar bizi barış ve dostluk çalışmalarımızdan alıkoyamaz.
İnadına barış! İnadına dostluk! İnadına kardeşlik! Aksi halde, AKParti Hükümeti’nden barışın sağlanmasını beklemek, bizi hayal kırıklığına uğratacaktır.
29.05.2010
29 Mayıs 2010
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
Web : www.gomanweb.com
Hiç birimiz kardeş(ler)imizi seçme özgürlüğüne sahip değiliz. Fakat, dostumuzu/dostlarımızı özgürce seçebiliriz. “Dostun attığı gül yaralar bizi”, “Dostluk başka, alışveriş başka” gibi halkların kültüründe dostlukla ilgili epeyce özlü sözler bulunmaktadır.
Dünya barışı için kardeşlik her zaman iyi sonuçlar vermeyebilir. Kardeşlikten daha önemli olan iyi dostlukların kurulması bence sağlıklı sonuçlar verecektir. Barışın sağlanabilmesi için çıkarsız ilişkiler üzerine iyi dostlukların kurulması gerekir. Kötü bir kardeşim olacağına, iyi bir dostumun olmasını tercih ederim.
Ne yazık ki, Türk(iye) eğitim sisteminin fabrikasında yetişen bir çok öğretmenin tornasından dostluk yerine düşmanlık çıkabilmektedir. O nedenle, ülkemizde sürmekte olan ”alçak yoğunluklu” ve “kirli” savaş devam etmekte olup, bir türlü barış sağlanamamaktadır. Hepimizin bundan bir parça suçu olduğunu düşünüyorum.
Barış, düşünce özgürlüğü, insan hakları savunucuları ile demokrat ve devrimci yazarların, bilim adamlarının aleyhine emniyet ve adliyelerde açılan soruşturmalar-davalar hızla artmaktadır. Bu duruşmaları izlemek için sivil toplum aktivistleri adliye binalarının önünde yaptıkları demokratik destek eylemlerinden dolayı diğer günlük işlerini yapamaz duruma geldiler.
Barış, dostluk ve kardeşlik konusunda Solun durumu ise, çok vahimdir. Bir zamanlar Birleşik Sosyalist Parti kurulduğundan çok sevinmiştim. Bu gün görüyorum ki, o partinin bazı bileşenleri birbirleriyle “kanlı-bıçaklı”dırlar. Yine geçmişte aynı örgütün çatısı altında devrim mücadelesini verdiklerini sandığımız bazı eski “devrimci”lerin de bu gün birbirleriyle “kanlı-bıçaklı” olduklarını biliyoruz. Bu tür sol örgütlerle barışı tesis etmek, kardeşlik ve dostluk kurmak mümkün görülmemektedir.
Dünya’da ve ülkemizde kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için dostluk ve kardeşliği sadece soldan beklemek zaten doğru da değildir. Dostluk ve kardeşliği halkların her alanına taşımak gerekir. Aksi takdirde başarılı da olunamaz.
Ülkemizde savaşın en önemli nedenlerinden biri Kürt sorunudur. Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte demokrasinin de önü açılacaktır. Dolayısıyla, Alevi ve diğer etnik, inanç kimliği sahibi olan halkların veya bireylerin sorunlarını çözmek daha kolay olacaktır. Bu da iyi dostlukların ve dürüst kardeşliğin sağlanmasıyla ancak mümkün olabilir.
Artık; “Ne kardeşliği yahu! Bu barış masalı dış mihrakların işidir. Barış-marış yok… Vatan hainlerinin kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecektir…” diyen ve bu savaşta bi biçimde çıkarı olanlara karşı mutlaka yine barışta ısrar etmeliyiz.
Bir örnek vermek gerekirse; “Kürtler, RojTv ve PKK” başlıklı yazım TUNCELİ EMEK GAZETESİ’nde yayınlandığı için Tunceli Cumhuriyet Savcılığı tarafından adı geçen gazete hakkında soruşturma açılmıştı. Gazete’nin sorumlu yazı işleri müdürü Sayın Çiğdem Duymaz’ın ifadesi alınmış olup, dört gün önce de bağlı bulunduğum Polis Karakoluna çağrılarak talimatla benim de ifadem alınmıştır. Bu tür soruşturmalar bizi barış ve dostluk çalışmalarımızdan alıkoyamaz.
İnadına barış! İnadına dostluk! İnadına kardeşlik! Aksi halde, AKParti Hükümeti’nden barışın sağlanmasını beklemek, bizi hayal kırıklığına uğratacaktır.
29.05.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder