25 Mayıs 2010 Salı
GENEL GREV...
TEK SES, TEK YUMRUK OLUP 26 MAYIS'TA GENEL GREVE!
Mehmet GÜZEL
Antakya Demokratik Kültür-Sanat Derneği Başkanı
Filler tepişirken çimler eziliyor!
Egemenler, devletin yeniden yapılandırılması alanında birbirleriyle boğuşurken toplumun emek kesimi ayaklar altında ezilmeye devam ediyor.
Egemen güçler arasındaki savaşın boyutu sınır tanımıyor. Ergenekon soruşturmaları, yargı alanındaki "yargılamalar", HSYK'nın düzenlenmesi çalışmaları, Anayasa değişikliğindeki kapışmalar... Derken bu alandaki mücadele bel altı vurmalarına dayandı; Kaset ifşaatlarıyla Deniz Baykal'ın siyasal arenadan uzaklaştırılmasına kadar dayanan filler arası tepişme tüm hızıyla devam ediyor.
Ancak bu tepişmede çimler de ezilmeye devam ediyor.
Emek ve emekçilerin sorunları çığ gibi büyüyor. İşsizlik toplumsal dengeleri sarsacak bir boyut kazanıyor. Özelleştirmelerden kaynaklı işsizlik bu sorunu daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor. Özelleştirme mağdurlarının 4/C, 4/B gibi düzenlemelerle insanlıktan uzak, kölelik statülerine sokulması emek dünyasının sorunlarını ağırlaştırıyor.
Sistemin yaşadığı ağır ekonomik krizin faturası tarih boyunca yapılageldiği üzere yine emekçilerin sırtına yıkılmaktadır. Üretimin maliyetinin azaltılması amacıyla işten çıkartmalar yapılmakta, oluşan boşluk iş yoğunluğu ile kalan işçilerin sırtına yıkılmaktadır. İş alanlarındaki yoğun sigortasız, sefalet (asgari) ücretleriyle çalıştırmalar, kamu alanlarında 4/C statüleriyle iş güvencesinin kaldırılması, 4/C ve 4/B statülerinin daha da geniş bir kamu emekçileri kesimine yayılmak istenmesi (belediye emekçilerinin güvencesiz statüye alınmak istenmesi), memur statüsünün değiştirilerek tüm kamu emekçilerinin de bu güvencesizlik kapsamına alınmak istenmesi, sağlık alanında gittikçe artan oranda (ilaç katkı payları, muayene ücretleri, döner sermaye sistemi) gibi sorunların birikmesi, ücret adaletsizliğinin sürmesi ve daha da dengesiz hale gelmesi, Toplu Sözleşme ve Grev hakları alanında yoğun sorunların yaşanması... Ve daha da devam ederek uzayan sorunlar emekçiler dünyasının sorunlar deryasını oluşturmaktadır.
Bu ekonomik sorunlarla çok yakından ilgili ve hatta bu sorunların belirleyeni niteliğindeki siyasal sorunlar ise gündemimizi işgal etmektedir. Sahte açılımlarla halklarımızın temel sorunlardaki yaralarına parmak basılıyor ve bu yaraların iyileştirilmesine yönelik hiçbir çözüm getiremeden kangrenleşmeye bırakılıyorlar. Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Roman ve bir bütün olarak halklarımızın kimlik sorunları, inançların özgürlüğü temelinde laiklik sorunları, şiddetin son bulmasını sağlayacak halkların özgür-gönüllü birlikteliğini esas alan adil, demokratik Anayasa değişikliği sorunu, halklarımızın iradesinin yansımasını sağlayacak, özgür siyasal mücadelenin önünü açacak yasal düzenlemelerin yapılması sorunları siyasal gündemin temel sorunlarıdır.
Kısacası ülkemizin demokratikleşmesinin önündeki engellerin kaldırılması, halklarımızın özgür-gönüllü birlikteliğinin sağlanması ve emek dünyasının adil-insanca yaşam koşullarının sağlanması için bu sorunları yaşayan, hisseden tüm kesimlerin seslerini-güçlerini birleştirmeleri gerekir.
Tekel direnişindeki kararlılık ve mücadeledeki ısrar olmasaydı egemenlerin 4/C'de değişiklik yapması mümkün olmayacaktı.
32 yıllık Taksim ısrarı ve mücadele kararlılığı olmasaydı Taksim'in emekçiler için özgürleşmesi mümkün olmayacaktı.
Görülüyor ki örgütlü ve kararlı mücadele olmasa egemenlere geri adım attırmak mümkün değildir. Örgütlü ve kararlı mücadele ise başarıyı mutlaka sağlamaktadır.
Fillerin tepişmeleri sürerken ayaklar altında ezilen çimler olmaktan çıkma zamanıdır. Çim yerine diken olup egemenlere batma zamanıdır.
Ülkemizin demokratikleşmesi, halklarımızın özgür-gönüllü birlikteliği, emekçilerin adil, insanca yaşam koşullarının sağlanması için tüm emekçilerimizin, ezilen halklarımızın, seslerini ve güçlerini birleştirme zamanıdır.
Tüm halklarımızın kimlik haklarının tanındığı, özgür siyasal mücadelenin koşullarının sağlandığı, şiddete yönelimin koşullarının ortadan kaldırıldığı, emek dünyasının insani normlara kavuşturulduğu bir ülke için, tüm halkımızı 26 Mayıs 2010'daki GENEL GREVDE seslerini ve güçlerini birleştirmeye davet ediyoruz.
Mehmet GÜZEL
Antakya Demokratik Kültür-Sanat Derneği Başkanı
Filler tepişirken çimler eziliyor!
Egemenler, devletin yeniden yapılandırılması alanında birbirleriyle boğuşurken toplumun emek kesimi ayaklar altında ezilmeye devam ediyor.
Egemen güçler arasındaki savaşın boyutu sınır tanımıyor. Ergenekon soruşturmaları, yargı alanındaki "yargılamalar", HSYK'nın düzenlenmesi çalışmaları, Anayasa değişikliğindeki kapışmalar... Derken bu alandaki mücadele bel altı vurmalarına dayandı; Kaset ifşaatlarıyla Deniz Baykal'ın siyasal arenadan uzaklaştırılmasına kadar dayanan filler arası tepişme tüm hızıyla devam ediyor.
Ancak bu tepişmede çimler de ezilmeye devam ediyor.
Emek ve emekçilerin sorunları çığ gibi büyüyor. İşsizlik toplumsal dengeleri sarsacak bir boyut kazanıyor. Özelleştirmelerden kaynaklı işsizlik bu sorunu daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor. Özelleştirme mağdurlarının 4/C, 4/B gibi düzenlemelerle insanlıktan uzak, kölelik statülerine sokulması emek dünyasının sorunlarını ağırlaştırıyor.
Sistemin yaşadığı ağır ekonomik krizin faturası tarih boyunca yapılageldiği üzere yine emekçilerin sırtına yıkılmaktadır. Üretimin maliyetinin azaltılması amacıyla işten çıkartmalar yapılmakta, oluşan boşluk iş yoğunluğu ile kalan işçilerin sırtına yıkılmaktadır. İş alanlarındaki yoğun sigortasız, sefalet (asgari) ücretleriyle çalıştırmalar, kamu alanlarında 4/C statüleriyle iş güvencesinin kaldırılması, 4/C ve 4/B statülerinin daha da geniş bir kamu emekçileri kesimine yayılmak istenmesi (belediye emekçilerinin güvencesiz statüye alınmak istenmesi), memur statüsünün değiştirilerek tüm kamu emekçilerinin de bu güvencesizlik kapsamına alınmak istenmesi, sağlık alanında gittikçe artan oranda (ilaç katkı payları, muayene ücretleri, döner sermaye sistemi) gibi sorunların birikmesi, ücret adaletsizliğinin sürmesi ve daha da dengesiz hale gelmesi, Toplu Sözleşme ve Grev hakları alanında yoğun sorunların yaşanması... Ve daha da devam ederek uzayan sorunlar emekçiler dünyasının sorunlar deryasını oluşturmaktadır.
Bu ekonomik sorunlarla çok yakından ilgili ve hatta bu sorunların belirleyeni niteliğindeki siyasal sorunlar ise gündemimizi işgal etmektedir. Sahte açılımlarla halklarımızın temel sorunlardaki yaralarına parmak basılıyor ve bu yaraların iyileştirilmesine yönelik hiçbir çözüm getiremeden kangrenleşmeye bırakılıyorlar. Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Roman ve bir bütün olarak halklarımızın kimlik sorunları, inançların özgürlüğü temelinde laiklik sorunları, şiddetin son bulmasını sağlayacak halkların özgür-gönüllü birlikteliğini esas alan adil, demokratik Anayasa değişikliği sorunu, halklarımızın iradesinin yansımasını sağlayacak, özgür siyasal mücadelenin önünü açacak yasal düzenlemelerin yapılması sorunları siyasal gündemin temel sorunlarıdır.
Kısacası ülkemizin demokratikleşmesinin önündeki engellerin kaldırılması, halklarımızın özgür-gönüllü birlikteliğinin sağlanması ve emek dünyasının adil-insanca yaşam koşullarının sağlanması için bu sorunları yaşayan, hisseden tüm kesimlerin seslerini-güçlerini birleştirmeleri gerekir.
Tekel direnişindeki kararlılık ve mücadeledeki ısrar olmasaydı egemenlerin 4/C'de değişiklik yapması mümkün olmayacaktı.
32 yıllık Taksim ısrarı ve mücadele kararlılığı olmasaydı Taksim'in emekçiler için özgürleşmesi mümkün olmayacaktı.
Görülüyor ki örgütlü ve kararlı mücadele olmasa egemenlere geri adım attırmak mümkün değildir. Örgütlü ve kararlı mücadele ise başarıyı mutlaka sağlamaktadır.
Fillerin tepişmeleri sürerken ayaklar altında ezilen çimler olmaktan çıkma zamanıdır. Çim yerine diken olup egemenlere batma zamanıdır.
Ülkemizin demokratikleşmesi, halklarımızın özgür-gönüllü birlikteliği, emekçilerin adil, insanca yaşam koşullarının sağlanması için tüm emekçilerimizin, ezilen halklarımızın, seslerini ve güçlerini birleştirme zamanıdır.
Tüm halklarımızın kimlik haklarının tanındığı, özgür siyasal mücadelenin koşullarının sağlandığı, şiddete yönelimin koşullarının ortadan kaldırıldığı, emek dünyasının insani normlara kavuşturulduğu bir ülke için, tüm halkımızı 26 Mayıs 2010'daki GENEL GREVDE seslerini ve güçlerini birleştirmeye davet ediyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder