29 Nisan 2009 Çarşamba
1MAYIS
Farklılığımızın mücadele zenginliğiyle
ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ İÇİN YÜRÜYELİM.
Ortak ülkemizin tüm meydanlarında, özellikle tüm başkentlerinde; İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Antakya’da etkin katılımlarla, farklılığımızın mücadele zenginliğiyle
özgürlük ve demokrasi taleplerimizi
haykıralım.
Mihrac Ural
28 Nisan 2009
Ülkemizde özgürlük ve demokrasi sorunu var. Bu sorunu, resmi hiçbir statü, verili Osmanlı aklıyla çözemez. 29 Mart 2009 yerel seçimlerinin de gösterdiği gerçek çözüm yolu, özgürlük mücadelesinin yükseltilmesinden, Anadolu mozaiğinin her bir renginin kendi özgün örgütlenmesiyle, demokrasi mücadelesine bir manivela olarak katılmasından geçmektedir. Özgürlüğümüzün geleceği farklılığımızın mücadele zenginliğindedir. Bunu örgütlü bir güç olarak meydanlara yansıtmak, Kürt halkının gösterdiği başarıyı kendi yerelimizde de ortaya koyup desteklemek, 1 Mayıs bayramının öncelikli görevi olarak karşımızda durmaktadır.
Gericiliğin ülke sathında gösterdiği yayılma karşısında ne ulusalcılar, ne liberaller ne de “Sol” ciddi bir duruş sergileyebilmiştir. Siyaset sahnesinde bu eğilimler marjinal bile olamamıştır. Tüm Türkiye solunun hali pür meali, seçmenin değil, seçimlere katılanların %1’i bile olamamıştır. Bu güçlerin musalla taşındaki mevta halleri, halkımız üzerine örülen karanlık bir sürecin kökleşmesini güçlendirmiştir.
Buna rağmen; ortak ülkemizin toprakları, özgürlük ve demokrasi taleplerini hepimiz adına yükselten Kürt halkının mücadelesine tanık olmuştur. Bu topraklar aynı zamanda yüzyılların baskısı altında olan inanç farklılıklarımızın mücadele zenginliklerini de hepimiz adına ortaya koymuştur. Bu süreçte Alevilerin gösterdiği demokratik örgütleniş ve büyük kitlesel eylemler, gericiliğin pervasızlığına dur demiştir.
Gerici egemenlik karşısında ortaya konan başarılı duruşlar aynı zamanda demokrasi taleplerimizin hangi zemin üzerinde gerçekleşebilecek talepler olduğunu göstermiştir. Bu zemin, ülkemizde tüm farklılıkların kendi özgün örgütlenmeleriyle mücadele sürecine katılması gerektiğini işaret etmektedir. Özgürlük ve demokrasi talebinde bulunan her bir farklımız; Kürdü, Türk’ü, Arap’ı, Ermeni’si, Alevi’si Sünni’si, Hıristiyan’ı ve diğerleri özgün örgütlenmeleriyle meydanlarda gericiliğe karşı demokrasi mücadelesini sürdürmelidir.
Anadolu bir halklar mozaiğidir. Bu halklar bin yıllık bir karabasan altında yaşamaktadır. Kendi anavatanlarında mülteci konumunda her türlü siyasi haklarından mahrum edilmişlerdir. Bu halkların hak ve hukuk mücadelesi aynı zamanda bir emek ve insan hakları mücadelesidir. Bu hakların kazanımı, kurum ve kuruluşlarıyla yasa ve anayasalarıyla bir demokratik yeniden yapımlaşmayı gerekli kılıyor. Demokratik bir devlet olmaksızın bunun kalıcı olması da mümkün değildir. Ortak ülkemizin eşitleri olarak, farklılığımızın tüm etkinliklerini bu amaca yöneltmeliyiz. Fırat’ın ötesini berisine, Toroslar’ın güneyini kuzeyine bağlamanın yolu buradan geçiyor. Bu, birlik ve toplumsal barışın da temelidir. 1 Mayıs kutlamalarına ülkemiz gerçekliğinde anlam verecek algılar bu zemin üzerinde yükselmelidir. Bu yanıyla 1 Mayıs kutlamalarında işçi sınıfı daha çok halklaşmalı, kapsayıcı olmakla kalmayıp halkın bir parçası olmasını gerektirmektedir diyorum; mücadele alanını fabrikanın dar çitlerinden çıkartıp ülkemizin orijinal değerleri ve hepimizi temsil eden siyasal taleplerinin savunulmasına yönelmeliyiz.
Anadolu gerçeği bunu gerekli kılmaktadır. Ortak ülkemizde 1 Mayıs bayramının gerçekçi anlamı da burada yatmaktadır. Tek boyutlu algılar, ithal malı siyasal yönelimler her ne ad altında olursa olsun bu gerçekten uzakta kalmaktadır. Bu anlamıyla İşçi sınıfı halklaşmalıdır diyoruz. Bu anlamıyla 1 Mayıs farklılıklarımızın tekleşerek zayıflatılmasına artık yer yoktur diyoruz. Her bir farkımız kendi özgün güç ve örgütlenmesiyle mücadelede omuz omuza olmalıdır. Birlik olmak, tek olmak değildir, farklılığımızın eşitliğini, tek olma adı altında eşitsiz kılacak önermelerle mağdur etmek demokratik bir önerme değildir. Bundan çıkmayan sol, son tahlilde milliyetçi bir sol olmuş ve vefat etmiştir.
Bu gün siyasal hedeflerimiz için gerekli olan, her alandan farklılıklarımızın özgün örgütlenmelerini oluşturmak ve bunu mücadele sürecine bir manivela olarak katmaktır. Her kim özgürlük istiyorsa, kendi bağımsız örgütüyle aynı mücadele yoluna koyulmalıdır. Kimse kimsenin omzuna taşıyamayacağı yükleri bindirerek demokrasi ve özgürlüğü kazanacağını sanmasın. Bu önerme daha çok bölünme değil, daha çok sonuç alıcı mücadele sürecine daha çok ve etkin katılım önermesidir. 1 Mayıs bayramı kutlamalarını bu açıdan ülkemiz gerçeğine uyumlu olarak algılamak birleşmenin, dayanışmayla ortaya konmasıdır. Bu mücadele sürecinde farklılıklarımızın eşitliği kuracağımız demokratik toplumunda belirtisi olmalıdır. Farklılığımızın dayanışması birimizin öncü olup kaldıramayacağı sorumluluklar altına girmesi hiç olmayacaktır. Demokrasi ihtiyacı olan her etkinliğimiz kendi gücüyle öncü olmaya çalışmalıdır. Ayrı varlığımızın kendini bağımsızca ortaya koyması bu sürece dinamik katacak tek yoldur.
Kürt halkı, mücadele sürecinde farklılığıyla, ortaya koyduğu bağımsız örgütlenme ve etkinliğiyle bu kararı verdi. Bu karar bölünme değil, hepimiz adına daha çok sorumluluk üstlenmekti. Nitekim bu gün, ortak ülkemizin demokrasi mücadelesinde Kürt özgürlük hareketi en önemli güvence olarak ortaya çıkmış oldu. Bunu desteklemek ve demokrasi mücadelesine ivme katmak için farklılıklarımızın daha çok ve etkin olarak özgün örgütlenmeleriyle sürece katılmasını gerekli kılıyor; ülkemiz mozaiğinin tüm etkinlikleri Kürtleriyle, Türkleri, Araplarıyla, Ermenileri, Alevileriyle, gayri Müslimleri, özgürlük ihtiyacı olan her kesim bu sürece özgün örgüt ve etkinliğiyle katılmalıdır. Bu yönelim dağılma değil, binlerce kez denenmiş ve her defasında yalan olduğu ortaya çıkıp iflas etmiş olan sahte birliklerden bin kat daha birleştirici ve sonuç alıcıdır. Yerel seçim sonuçları, bu gerçeği Kürt halkının mücadelesi ve sonuçlarıyla bunu tartışmasız ortaya koymuştur. 1 Mayıs’a bu bilinçle gidebildiğimiz ölçüde, ortak ülkemizin her alanında demokrasi mücadelesi sürecine güç katabiliriz.
Ortak ülkemizin siyasal süreci böylesi bir yönelimi zorunlu kılmaktadır. Bu ülke birimizin değil de hepimizin ise, bu ülkenin bir tek alanı 1 Mayıs için yetersiz demektir. 1 Mayıs İstanbul’da Taksim’de kutlanmalıdır, ancak ortak ülkemiz sadece İstanbul değildir. Fiili başkent İstanbul olsa da.
Ortak ülkemizin tek başkentli olması bile anti demokratiktir. Anadolu, mozaik yapısına uygun birden çok başkenti kapsayacak bir coğrafi-kültürel özelliktedir. Ankara resmi başkent. Bu kalsın, bir sorun değildir. İstanbul’da fiili başkent. Ancak bu ülkenin tek boyutlu dayatmalarını aşmak ve gerçek bir özgürlükçü düşünceyle demokrasi yönelimlerimizi ortaya koymak için Diyarbakır’ı ve Antakya’yı da ihtiyari başkentler olarak algılamaya alışmalıyız. Bu gerçeği içselleştirmedikçe, ortak ülkemizde eşitler olarak demokratik bir yaşam şansı mümkün olamaz. Bu yanıyla 1 Mayıs’ın Anadolu’nun tüm başkentlerinde, merkezi meydanlarında kutlanmasını hedef olarak önümüze koymalıyız. 1 Mayıs bayramının İstanbul’da Taksim meydanında kutlanmasına en büyük desteği de bu algı sağlayabilir. Bu hakkı kazanmak için farklılığımızın mücadele zenginliğiyle direnmeli, on yıllardır sürdürdüğümüz mücadeleyi, bir gece ansızın verdikleri siyasi kararla 1 Mayıs’ı bayram ilan etmek isteyenlerin eline bırakmamalıyız.
Her 1 Mayıs bayramını korku ve gerginlik ortamına sürükleyen bu devletin, bu günü resmi tatil ilan ederek yapmaya çalıştığı hamle, seçimlerde Kürt oylarını beyaz eşya rüşvetiyle kazanma çabasından başka bir şey değildir. Bu çabanın beyhude olduğu seçim sonuçlarında açığa çıktı. 1 Mayıs’ı tatil günü yapma çabaları da aynı amaçla ele alınmaktadır. Oysa resmi kararlar olsa da, olmasa da, 1 Mayıs halkların demokrasi mücadelesini yükselttiği bir bayram günüdür. Böyle olmaya da devam edecektir.
Çağrımız:
Anadolu haklarının özgürlüğü ve demokratik talepleri için ortak ülkemizin tüm meydanlarında, özellikle de başkentlerinde; İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Antakya’da daha etkin olarak kutlamalara yönelmeliyiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder