27 Nisan 2009 Pazartesi
"TÜRKİYELİ", SON DEFA OLARAK İNŞALLAH
Baskın Oran
Bugüne kadar anlatmayı başaramadıysam, son bir defa da şöyle deneyeyim:
Hayattaki en saygıdeğer insanlardan Ahmet İsvan’ın telefonda anlattığı öykü: “Annemin amcası Sâtı El Husrî, o zamanın en önemli eğitimcisi imiş. Cumhuriyet kurulduktan sonra Mustafa Kemal çağırmış, milli eğitim bakanlığı önermiş. Sâtı Bey şöyle demiş: “Efendim, ben Arap’ım. Biz Osmanlı iken bana yer vardı. Şimdi siz bir Türk Devleti kurdunuz. Bana yer kalmadı. Müsaade ederseniz ben kendi memleketime gideceğim”. Ve gitmiş. Bunun “grup” halinde ve toprağını da
bohçasına alarak yapıldığını düşünün, anlarsınız.
Benimle ilişkiyi 30 yıldır hiç kesmemiş ve her gittiği yerden yazmış öğrencim Fikret’in Cezayir’den gönderdiği eposta: “1975’te Kıbrıs’a 16 yaşında ilk gittiğimde bana ‘Sen Türkiyeli misin?’ diye sormuşlardı. İlk defa orada duymuştum. Bir de, 30 yıl sonra burada. Cezayir’de Arap, Berber, Tuareg, Mozabit vs. değişik gruplar yaşıyor. Bir Berber ‘Ben Arap’ım’ demiyor ama ‘Cezayirliyim’ diyebiliyor. O zaman tabii ki bir Kürt ‘Ben Türk’üm’ diyemez; Türk bir ırkın adı. ‘Türkiyeliyim’ diyebilir gururunu incitmeden. Zaten dedirtmedik de ne oldu? Adamlar dalga geçerek ‘TeeeCeee’liyim’ demeye başladı (...)”
Üst kimlik etnik/dinsel oldu mu, parçalayıcıdır
Acaba bu sefer anlatabildim mi? Ne olur ne olmaz, bir de teorik açıdan yazayım. Ulus denen şey iki türlü inşa edilir: Kan yöntemi, toprak yöntemi. Eğer ülkede çok sayıda etnik/dinsel grup varsa, ki Türkiye böyledir, ikincisi mecburidir. Bu durumda, ülkenin üst-kimliğinin (devlet tarafından vatandaşa biçilen kimliğin) adı, bütün bu alt-kimlikleri (vatandaşın kendine biçtiği kimliği) kucaklayabilmek için, bütün bunların adlarından farklı bir ad olarak seçilir. Yoksa, bunlardan üstün olanının adı üst-kimlik ilan edilip, sonra da “Bu herkesi temsil ediyor” denemez.
İran, Fransa, B.Britanya, İspanya... Bunlarda, sırayla: İran, Frank, Breton, İspanyol diye bir alt-kimlik yoktur. Birincisinde Farslar, Azeriler, Kürtler, Beluciler vs. vardır. İkincisinde Korsikalılar, Bretonlar; Oksitanlar, vs. vardır. Üçüncüsünde İskoçlar, İngilizler, Galliler, İrlandalılar vardır. Dördüncüsünde Katalanlar, Basklar, Andaluzyalılar, Kastilyalılar vs. vardır. Yani, bütün bu ülkelerde üst-kimliğin adı bütün alt-kimliklerden tamamen bağımsızdır.
Son olarak, Org. Başbuğ’un 14 Nisan konuşmasından sonra Genelkurmay açıklama yapıyor: Türkiye Halkı nitelemesinden Türkiyelilik çıkartmak saptırmadır, çünkü Atamız “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” demiştir. Kanıtını da fotokopi olarak yayınlıyor: Prof. Dr. Afet İnan tarafından yazılan ‘Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları’ kitabından.
Atatürk’ün bir yazısı daha var
İyi de, bendenizin elindeki fotokopiyi ne yapacağız:
“Madde 12: Türkiye’de ahval-i fevkalade müstesna olmak üzere, Türkiyeliler için seyr-ü sefer serbesttir”.
“Madde 13: Emr-i tedris serbesttir. Kanun dairesinde her Türkiyeli umumi ve hususi tedrise mezundur”.
“Madde 14: Mektepler ve bilumum irfan müesseseleri devletin taht-ı nezaret ve murakabesindedir. Türkiyelilerin talim ve terbiyesi bir siyak-ı ittihat ve intizam üzere olmak mecburidir”.
“Madde 15: Türkiyeliler nizam ve kanun dairesinde ticaret ve sınaat ve felahat için her nevi şirketler teşekkülüne mezundurlar”. (Türkiye Cumhuriyeti İlk Anayasa Taslağı, tıpkıbasım, İstanbul, Kentbank Yayını, 1998)
Bu da bizzat M. Kemal’in yazısı. Öyle manevi kızına yazdırılmış da değil, kendi eliyle Temmuz 1923’te hazırladığı ilk anayasa taslağı. Bazı maddeleri eliyle düzeltmiş ama, bu maddeleri bastırırken düzeltme bile yapmamış. Lozan ve Cumhuriyet’ten önce; Çerkesleri, Lazları, Kürtleri vs. dışlamamak için Türk Halkı değil Türkiye Halkı, Türk Ordusu değil Türkiye Ordusu vb. dediği dönemden. “Atatürk Milliyetçiliği” kitabımın 343a sayılı dipnotuna bir göz atınız.
Kemalizm din midir?
Şimdi ne olacak? Olacağı söyleyeyim; “Kemalist” kardeşlerim şöyle
diyecekler: “Efendim, önce böyle yazmış olabilir, sonradan fikir değiştirerek doğrusunu yazmıştır”. Ama o zaman Atatürk’ün yanılmazlığına halel gelmez mi? Veya: “O şartlar altında öyle icap etmiştir” diyebilirler, o zaman da Atatürk’ü oportünist ilan etmiş olmazlar mı? İki ucu sakıncalı bir durum.
Hepsini bırakın, yukarıda Genelkurmay’ın kanıt gösterdiği Medeni Bilgiler kitabında ulusun unsurlarını sayarken Atatürk “Irk ve köken birliği” diyor. Madem kendisinin her dediği Kitab-ı Mukaddes gibidir, tartışılmaz gerçeğin kanıtıdır, şimdi ne olacak? Nasrettin Hoca’nın dediği gibi, ötekini hallettik, bunu ne yapacağız?
Ama asıl vahim olan durum başka: Bu vaziyette Kemalizm’in dinden ne farkı kalıyor? Koşup ziyaret edilen Anıtkabir’in kurban kesilen Eyüp Sultan’dan, kanıt gösterilen Nutuk’un mehaz gösterilen Kuran’dan ne farkı var Ulusalcı müminler açısından?
“Türkiyeli” terimi kimleri rahatsız ediyor?
“Türk”, kesinlikle etnik bir terim. Bunu da bin defa anlattım ve “Türkiye’de Azınlıklar” kitabımda örnekleri sayfalarca var ama, insanların bunu anlamamak için nasıl cansiperane direndiklerine ilişkin bir örnekolay daha vereyim ve artık geçeyim:
Geçen hafta “Bugün tek bir gayrimüslim subay veya astsubay yok” yazmışım ve başka devlet daireleri de aynıdır demişim, efendiden bir okur diyor ki: “Ordunun içinde gayrimüslim ve ateistler olduğu gibi Müslüman olanlar da var. Eminim diğer bahsettiğiniz yerlerde de vardır”.
Olmayan vaktimi kullanarak cevap veriyorum; ama bu sefer de: “Aslında beni ordu içinde gm subay astsubay olup olmaması hiç etkilemiyor, çünkü onların [gayrimüslimlerin-B.O.] seçimidir diye düşünüyorum”. Ezber olağanüstü. Ama böylesine can kurban, çünkü bunun bir de hem cahil hem küstah türü var.
İlk olarak Atatürk’ün kullandığı bu “Türkiyeli” terimi Türk-İslam Sentezi’nden gelenleri özellikle rahatsız ediyor. Çünkü en fazla ezilmiş ve dışlanmış etnik/dinsel grupları, yani Kürtleri ve gayrimüslimleri ulus’a dahil ediyor. Etmesiyle birlikte, LAHASÜMÜT’leri (laik olmak şartıyla Hanefi, Sünni, Müslüman, Türk’leri) yani “Beyaz Türk”leri tepemizdeki tahttan indirip biz normal insanların arasına katıyor.
İyi ki katıyor. Yoksa, şimdiye kadar bin defa anlattığım gibi “Türk” üst kimliği bal gibi etnik ve hatta dinsel anlamda kullanılıyor. Kürtleri ve gayrimüslimleri dışlıyor.
Siz gidi bölücüler sizi! Böyle dışlayarak bu memleketi tek parça halinde götürebileceğinizi sanıyorsanız aklınızı karış karış karışlarım sizin.
__._,_.___
Bugüne kadar anlatmayı başaramadıysam, son bir defa da şöyle deneyeyim:
Hayattaki en saygıdeğer insanlardan Ahmet İsvan’ın telefonda anlattığı öykü: “Annemin amcası Sâtı El Husrî, o zamanın en önemli eğitimcisi imiş. Cumhuriyet kurulduktan sonra Mustafa Kemal çağırmış, milli eğitim bakanlığı önermiş. Sâtı Bey şöyle demiş: “Efendim, ben Arap’ım. Biz Osmanlı iken bana yer vardı. Şimdi siz bir Türk Devleti kurdunuz. Bana yer kalmadı. Müsaade ederseniz ben kendi memleketime gideceğim”. Ve gitmiş. Bunun “grup” halinde ve toprağını da
bohçasına alarak yapıldığını düşünün, anlarsınız.
Benimle ilişkiyi 30 yıldır hiç kesmemiş ve her gittiği yerden yazmış öğrencim Fikret’in Cezayir’den gönderdiği eposta: “1975’te Kıbrıs’a 16 yaşında ilk gittiğimde bana ‘Sen Türkiyeli misin?’ diye sormuşlardı. İlk defa orada duymuştum. Bir de, 30 yıl sonra burada. Cezayir’de Arap, Berber, Tuareg, Mozabit vs. değişik gruplar yaşıyor. Bir Berber ‘Ben Arap’ım’ demiyor ama ‘Cezayirliyim’ diyebiliyor. O zaman tabii ki bir Kürt ‘Ben Türk’üm’ diyemez; Türk bir ırkın adı. ‘Türkiyeliyim’ diyebilir gururunu incitmeden. Zaten dedirtmedik de ne oldu? Adamlar dalga geçerek ‘TeeeCeee’liyim’ demeye başladı (...)”
Üst kimlik etnik/dinsel oldu mu, parçalayıcıdır
Acaba bu sefer anlatabildim mi? Ne olur ne olmaz, bir de teorik açıdan yazayım. Ulus denen şey iki türlü inşa edilir: Kan yöntemi, toprak yöntemi. Eğer ülkede çok sayıda etnik/dinsel grup varsa, ki Türkiye böyledir, ikincisi mecburidir. Bu durumda, ülkenin üst-kimliğinin (devlet tarafından vatandaşa biçilen kimliğin) adı, bütün bu alt-kimlikleri (vatandaşın kendine biçtiği kimliği) kucaklayabilmek için, bütün bunların adlarından farklı bir ad olarak seçilir. Yoksa, bunlardan üstün olanının adı üst-kimlik ilan edilip, sonra da “Bu herkesi temsil ediyor” denemez.
İran, Fransa, B.Britanya, İspanya... Bunlarda, sırayla: İran, Frank, Breton, İspanyol diye bir alt-kimlik yoktur. Birincisinde Farslar, Azeriler, Kürtler, Beluciler vs. vardır. İkincisinde Korsikalılar, Bretonlar; Oksitanlar, vs. vardır. Üçüncüsünde İskoçlar, İngilizler, Galliler, İrlandalılar vardır. Dördüncüsünde Katalanlar, Basklar, Andaluzyalılar, Kastilyalılar vs. vardır. Yani, bütün bu ülkelerde üst-kimliğin adı bütün alt-kimliklerden tamamen bağımsızdır.
Son olarak, Org. Başbuğ’un 14 Nisan konuşmasından sonra Genelkurmay açıklama yapıyor: Türkiye Halkı nitelemesinden Türkiyelilik çıkartmak saptırmadır, çünkü Atamız “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” demiştir. Kanıtını da fotokopi olarak yayınlıyor: Prof. Dr. Afet İnan tarafından yazılan ‘Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları’ kitabından.
Atatürk’ün bir yazısı daha var
İyi de, bendenizin elindeki fotokopiyi ne yapacağız:
“Madde 12: Türkiye’de ahval-i fevkalade müstesna olmak üzere, Türkiyeliler için seyr-ü sefer serbesttir”.
“Madde 13: Emr-i tedris serbesttir. Kanun dairesinde her Türkiyeli umumi ve hususi tedrise mezundur”.
“Madde 14: Mektepler ve bilumum irfan müesseseleri devletin taht-ı nezaret ve murakabesindedir. Türkiyelilerin talim ve terbiyesi bir siyak-ı ittihat ve intizam üzere olmak mecburidir”.
“Madde 15: Türkiyeliler nizam ve kanun dairesinde ticaret ve sınaat ve felahat için her nevi şirketler teşekkülüne mezundurlar”. (Türkiye Cumhuriyeti İlk Anayasa Taslağı, tıpkıbasım, İstanbul, Kentbank Yayını, 1998)
Bu da bizzat M. Kemal’in yazısı. Öyle manevi kızına yazdırılmış da değil, kendi eliyle Temmuz 1923’te hazırladığı ilk anayasa taslağı. Bazı maddeleri eliyle düzeltmiş ama, bu maddeleri bastırırken düzeltme bile yapmamış. Lozan ve Cumhuriyet’ten önce; Çerkesleri, Lazları, Kürtleri vs. dışlamamak için Türk Halkı değil Türkiye Halkı, Türk Ordusu değil Türkiye Ordusu vb. dediği dönemden. “Atatürk Milliyetçiliği” kitabımın 343a sayılı dipnotuna bir göz atınız.
Kemalizm din midir?
Şimdi ne olacak? Olacağı söyleyeyim; “Kemalist” kardeşlerim şöyle
diyecekler: “Efendim, önce böyle yazmış olabilir, sonradan fikir değiştirerek doğrusunu yazmıştır”. Ama o zaman Atatürk’ün yanılmazlığına halel gelmez mi? Veya: “O şartlar altında öyle icap etmiştir” diyebilirler, o zaman da Atatürk’ü oportünist ilan etmiş olmazlar mı? İki ucu sakıncalı bir durum.
Hepsini bırakın, yukarıda Genelkurmay’ın kanıt gösterdiği Medeni Bilgiler kitabında ulusun unsurlarını sayarken Atatürk “Irk ve köken birliği” diyor. Madem kendisinin her dediği Kitab-ı Mukaddes gibidir, tartışılmaz gerçeğin kanıtıdır, şimdi ne olacak? Nasrettin Hoca’nın dediği gibi, ötekini hallettik, bunu ne yapacağız?
Ama asıl vahim olan durum başka: Bu vaziyette Kemalizm’in dinden ne farkı kalıyor? Koşup ziyaret edilen Anıtkabir’in kurban kesilen Eyüp Sultan’dan, kanıt gösterilen Nutuk’un mehaz gösterilen Kuran’dan ne farkı var Ulusalcı müminler açısından?
“Türkiyeli” terimi kimleri rahatsız ediyor?
“Türk”, kesinlikle etnik bir terim. Bunu da bin defa anlattım ve “Türkiye’de Azınlıklar” kitabımda örnekleri sayfalarca var ama, insanların bunu anlamamak için nasıl cansiperane direndiklerine ilişkin bir örnekolay daha vereyim ve artık geçeyim:
Geçen hafta “Bugün tek bir gayrimüslim subay veya astsubay yok” yazmışım ve başka devlet daireleri de aynıdır demişim, efendiden bir okur diyor ki: “Ordunun içinde gayrimüslim ve ateistler olduğu gibi Müslüman olanlar da var. Eminim diğer bahsettiğiniz yerlerde de vardır”.
Olmayan vaktimi kullanarak cevap veriyorum; ama bu sefer de: “Aslında beni ordu içinde gm subay astsubay olup olmaması hiç etkilemiyor, çünkü onların [gayrimüslimlerin-B.O.] seçimidir diye düşünüyorum”. Ezber olağanüstü. Ama böylesine can kurban, çünkü bunun bir de hem cahil hem küstah türü var.
İlk olarak Atatürk’ün kullandığı bu “Türkiyeli” terimi Türk-İslam Sentezi’nden gelenleri özellikle rahatsız ediyor. Çünkü en fazla ezilmiş ve dışlanmış etnik/dinsel grupları, yani Kürtleri ve gayrimüslimleri ulus’a dahil ediyor. Etmesiyle birlikte, LAHASÜMÜT’leri (laik olmak şartıyla Hanefi, Sünni, Müslüman, Türk’leri) yani “Beyaz Türk”leri tepemizdeki tahttan indirip biz normal insanların arasına katıyor.
İyi ki katıyor. Yoksa, şimdiye kadar bin defa anlattığım gibi “Türk” üst kimliği bal gibi etnik ve hatta dinsel anlamda kullanılıyor. Kürtleri ve gayrimüslimleri dışlıyor.
Siz gidi bölücüler sizi! Böyle dışlayarak bu memleketi tek parça halinde götürebileceğinizi sanıyorsanız aklınızı karış karış karışlarım sizin.
__._,_.___
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder