16 Mart 2012 Cuma
26 ŞUBAT 2012 II. ANTAKYA MİTİNGİ ve ÖDP YASAKÇI ZİHNİYETİ
Mihrac Ural - 26 Şubat 2012 / Pazar
Antakya halkı, büyük bir coşkuyla, 19 Şubat 2012 I. Antakya mitinginden çıkmıştı. Bu mitinge “SURİYE’Yİ KORUYALIM” adını verdim. Vali yasakladı. Ardından Miting organize komitesi alttan alta yasaklarını sıralamaya başladı. Ancak halkımız meşru hakkını kullanarak bu yasakları ayakları altına alıp ezdi geçti. Yer gök halkın siyasi iradesini yansıtan haykırışlarla doldu. Kadınlarımız zılgıtlarıyla bu haykırışı dillendirirken, balkonların coşkun sevinci kendini gösterdi. İşte halk gerçeği buydu. Halkın iradesi I: mitingin ruhuyla tam bir kesişme içinde Suriye’yi halkçı yönetimi ve liderini dünya şer güçlerine karşı desteklediğini ilan etti.
Aradan bir hafta geçmedin Samandağ ÖDP teşkilatının, zamanlama aralığı itibariyle çok anlamlı olmayan II: Antakya mitingi gündeme geldi:"Suriye'ye Emperyalist Müdahaleye Hayır” diyorlardı. Bu mitingi kendi adıma “SURİYEYE DESTEK “ adını verdim. Çağrımı da bir yazıyla yaparak desteğimizin tüm gücümüzle olacağını söyledim. I. Mitingi kadar olmasa da çağrıma uyup uzaklardan gelenler az değildi. Halkının kimlik haklarını savunma istenci gösterenler, Suriye’yi ikinci anavatan görenler savaşa karşı barış için her iki mitingde de olumlu bir duruş sergileyerek, bu halkın evlatları olduğunu gösterdiler II. Miting de, birincisi gibi valilikçe engellenmek istendi. Bu kez ÖDP, “bu benim mitingim benim borum öter” tavırlarıyla on yıllar önceki sekter tutumlarını tekrar sergilemeye koyuldu. Bir yandan devletin polisi idari amirlerinin yasakları , gaz bombaları kuşatmaları, diğer yandan mitingin ruhuyla hiçbir uyumu olmayan ÖDP yasakları halkın iradesi üzerinde kol gezmeye başladı.
Aldığım ilk bilgiler korkunç isabetsiz ve utanç verici bir tavır sergisini çağrıştırıyordu. Tek tek tüm arkadaşlarımla tel ve net yazışmalarından sonra nazikçe bir tutum belirlemesi olması için bir yorum yaptım. Bu yorumu birlikte okuyalım;
”26 Şubat ÖDP'nin Antakya mitingi, halkın iradesine yapılmış bir çabanın gölgesi altında kaldı....ÖDP, on yıllardır aynı noktada, milliyetçiliğin esiridir. Samandağ halkı bunu bilince çıkartmalıdır. Türkiye'de ÖDP denilen bir varlığın yolu Arapların Kabe’si Samandağ'ından geçtiğini onlara öğretmelidir. Bu ırkçı-milliyetçi gidişe, bu aymaz ve soytarı duruşa, kendi reklamını yapacak diye halkları hiçe sayan kalpazanlığa sert bir şamar vurulmalıdır. 19 Şubat 2012 I. Antakya mitingi Antakya ruhu ve kimliğinin kendiliğindenci dışa vurumuydu, bu mitingde ortaya konan engeller ise ÖDP-polis devleti işbirliğinin baskısıydı.
Tarihin kirli entrikalarıyla aynı halkı iki ayrı devlet altına sokan militarist milliyetçiliğin uzantısı olan ittihatçı ÖDP aymazlığı, Antakya halkının haykırışını engelleyemeyecektir. Dün “Kürt yok” diyordunuz, bu gün ise “Kürtlerden sakının” diye piç bir milliyetçilik bataklığı içindesiniz. Yarın “Araplar yok” diyeceksiniz ve bu halkın kimlik haklarına karşı elinizden gelini polisiye devletinizle yapmaya çalışacaksınız. Bu mitingde ortaya koyduğunuz engeller bunun adıdır. Sizi, Arap halkı adına lanetliyorum, Antakya'nın Türkleşmiş-Araplarıyla (Hatay denge gazetesinin yarım pabuç yazarları gibi) birlikte bu zalim duruşlarınıza karşı mücadeleyi her alanda yürüteceğimizi bilmenizi istiyorum. Halkın iradesini çiğneyen provakatörler tamamıyla sizlersiniz, derin devletinizle, liberal faşistlerinizle Türkiye Arap halkının sesini kısamayacağınızı bilmelisiniz. Erdoğan'ın üçüncü sınıf martavalları olarak siz ve barbar devletiniz bu toprağın sahibi, uygarlığın temsilcisi Arap halkının karşısında er ya da geç boyun eğeceksiniz...,” Dedim.
Bunun üzerine, "Suriye'ye Emperyalist Müdahaleye Hayır… Gün dayanışma günüdür..” adlı facebook sayfasından ( http://www.facebook.com/events/185110981597527/ ) ÖDP Samandağ teşkilatından bir cevap geldi. Birlikte okuyalım;
“Ödp Samandağ ÖDP nin yapacağı bir etkinlikte ,hangi sloganın atılacagı,hangi bayragın taşınacagı ÖDP nin belirleyecegi bir şeydir...Biz sadece partimizin bayragını taşıyacagız...Kendi bayraklarını taşımak isteyenler,kendi etkinliğini organıze etsinler...Miraç Ural Suriye'de yaşayıp,bizim etkinliğimizde hangi bayragın taşınmasının çagrısını yapacagına gelsin kendi etkinliğini organize etsin...Biz kimsenin yanında degiliz ,olmayacagız.Biz bulundugumuz yerde durmaya devam edecegiz...Suriye üzerinde oynanan empeyalist oyunları açıga çıkarmak ve bu senaryolara karşı durmak şiarimizdır.Bu böyle biline....”
BENİM DE CEVABIM ŞU OLDU…
Hatay halkının iradesi, yaşadığı ve bulunduğu toprakların da iradesidir. Bu iradeye rağmen bu topraklarda mitin yapmak sonuçta da görüldüğü gibi komik duruma düşmek olur. I. Antakya mitingi (19 Şubat 2012) Kendiliğinden gelen bir miting, orada halkın iradesi de kendiliğindendi balkonları coşkun sevinci de; posterlerde Beşşar Esad, ellerde Suriye bayrağı anlamlı mesajlar taşıdı. Oysa, bu iradeyi hiçe sayıp ayaklar altına almak isteyen ÖDP bir iflas seremonisi içindeydi. Bu aynı zamanda Samandağ halkının kimliğine de ağır bir yara oldu. Yorumları izleyin, bunu görmekte zorlanmayacaksınız..."Suriye'ye emperyalist müdahaleye hayır" başlığı altında miting düzenleyip Suriye'ye ilişkin hiç bir şey konuşmamak, uğradığı gerici saldırılara, karşı-devrim şebekelerine, siyonist oyunlara, Arap gericisi öbeklere ve bunların komplolarına işaret etmeden, telin etmeden bu mitingin bir göz boyama mitingi olmaktan öte bir anlamı olur mu. Bu iki yüzlülük nede....Mihrac Ural'ın duruşunu, Suriye'de ikamet edip etmemesi üzerinden ele almak (Fransa'da ya da Almanya’da ilticacı sürgün olsam daha mı iyi olurdu????) yerine siz kendi doğrularınızın halkın iradesiyle uyumlu olup olmadığına baksanız daha yerinde değil mi?
Ben ikinci anavatanımdayım, Sürgünüm elimde de değil, her bir kaç yılda yeni davalar açılıyor hakkımda sırf zaman aşımından geri dönüş hakkımı kazanmayayım diye. Bunu neden dile getirip ayıp işliyorsunuz. Son davam,26 Mart 2010 tarihle kovuşturmayla, soruşturma no: 2010/634 esas no: 2011/373 iddianame no 2011?139 Adana özel yetkili ağır ceza mahkemesinde açıldı, 14 yoldaşımla yargılanıyorum... Bu sizi tatmin eder mi? Öyle olmasa ne olur ki...
Buyurun sizler "Suriye bizi hiç ırgalamaz" deyin ve halkınızın önüne çıkın da görelim sizleri. Bugün çıktınız ve sonuçları birlikte görmüş olduk. ÖDP bu mitingde ortaya koyduğu tutumla intihar etti beyler haberiniz olsun.... Yakın gelecekte bunun sonuçlarını da hep birlikte göreceğiz.... Osmanlıcı ittihatçılığın militarist-milliyetçiliğiyle ÖDP’nin derin bağlarını hepimiz biliyoruz. On yıllar geri gidin o günlerde de aynı sorunlarla yüz yüze kaldık, Hatırlatmakla yetiniyorum... Bu akıl Ortak ülkemizin tüm farklılıklarına karşı acımasızca yaklaşan bir akıl, Kürt politikanıza bakın mideniz kaldırır mı? Bilmem ama, özgürlük ve kimlik hakları gasp edilmiş bir Arap devrimcisi olarak benim midemi alt üst ediyor... Suriye'ye gelince, sorunu bir çok makalede tekrarla anlattım. Tek tek tüm olayları iç ve diş verileri akademik ölçekte belgelerle kanıtlarla açıkladım. İkinci anavatanım Suriye bu gün dünya şer güçlerinin akıl almaz bir gerici, karşı-devrimci saldırısı altındadır. Bu tamamıyla Suriye'nin direnme çizgisine karşı bedel ödetme hareketidir. Suriye'nin bu rolünü bilmeden ne Suriye'nin dostu olunur ne de Suriye'nin biz gibi dostlarını anlamanız mümkün olur; ucuzca bizleri "Suriye'nin adamları, muhabaratları, Esad'ın militanları" sayarsınız o kadar (Açıkça yazmasanız da eleştirinizde bu çirkin ifadenin ruhu dolaşıyor); bu da Özel Harp dairesinin dili olur çıkar....
Suriye'nin halkçı yönetimi ve direnme etkinliğini, onu arkasında durduğu bayrağını ve liderini bu mitingde simgesel olarak taşamadan, siz neyin Suriye desteğini yapmış olursunuz, kimi aldatıyorsunuz... Kendi reklamınız için halkın iradesini istismar etmeniz siyasi bir ayıp değil mi? Bu halk sizin köleniz mi? Bu akılla, cahil cühela olan kimi solcuların marjinal bile olmayan hallerine düşmüyor musunuz? Bana göre ÖDP'nin yasakçılığı, Erdoğan iktidarının polisiye devlet yasakçılığıyla bir arada Hatay Arap halkına ve burada yaşayan tüm halkların iradesine tecavüz etmiştir. "Bizim mitingi biz, sizin miting siz yapın" diyerek bu sorumluluktan kurtulacağını sananlar, siyasi toyluk içindedirler. Bu tıfıllara önerim, halka çağrı yapmayın, bu halk miting yerine gelir ve iradesini ortaya koyarak sizleri rezil eder...
Halkın siyasal iradesini bilmeden miting yapmaya kalkışmak, halkın iradesini hoyratça yönlendirme icazeti anlamına gelmiyor bu böyle biline...Ben bu halkın bir insanıyım, Suriye'de olup olmamanın ne anlamı var, iletişim dünyasının etkinlikleriyle, çağdaş bilgi dönüşümleriyle, ÖDP’nin Ankara'daki merkezinden çok daha Antakya'nın içindeyim... Bu demagojilere sarılarak Mihrac Ural'a saldırmak ayıplıdır, zayıflıktır.
Mihrac Ural sürgünde bedel ödüyor, itirafçıların, MİT ajanlarının karalamalarına muhatap oluyor bunlara ortak olmayın. Buna rağmen ben Samandağ halkına inanıyorum ve güveniyorum. Bu halk benim halkım. Samandağ ve Antakya Türkiye Arap halkının Kabe’sidir. Bu Kabe'de vaftiz olmayanlar beri gelsin... İttihatçı milliyetçilik yaparak toprağın dilini, toprağın ve halkın sesini kimse kısamaz. Ben ne kendin ne de siyasal yaklaşımlarım için değil halkımın kimlik hakları için konuşuyorum, tarihin kirli cilveleriyle iki ayrı devlet altında yaşamaya mahkum edilmiş aynı halkın ortak reflekslerinin dile getirmesinden söz ediyorum. Bu halkın ruhu bu gerçeklerle siyasal iradesini dile getiriyor. Bu gün, aynı zamanda Suriye'de sivil, çoğulcu, katılımcı özgürlük ve demokrasiyi esas alan bir anayasa referandumu onaylandı. Böylece, ikinci anavatanımız Suriye, onur ve övünç duyacağımız bir siyasal sisteme kavuştu. Bu ülkenin, neden yok edilmek istendiği bu noktada çok açıktır. Bu nedenle Suriye'yi savunuyoruz ne Esad'ın kara kaşı ne de kara gözü için.
Biz Suriye halkıyla aynı halk olduğumuz kadar özgürlük ve demokraside attığı ileri adımlar nedeniyle de savunuyoruz. Bölgemizde savaş istemiyoruz bunun için bu mitingler burada yapılıyorsa bu ülkenin simgeleri neden yasak olsun, bir akıllı çıksın da bunu anlatsın. Küba'yı Amerika’ya karşı savunursak Castro'nun posterlerini, Küba'nın bayraklarını taşımak ne kadar normal ise Suriye’nin bayrağını ve demokrat liderinin posterlerin taşımak o kadar normaldir. Sizin burada ortaya koyduğunuz tepkiyi bu nedenle küçümsüyorum. Haksızsınız kaçamak yaparak olayı şahsileştirmenin kirli söylemlerine yamanıyorsunuz. Siz bu tutumunuzla,Türkleşmiş-Arap rolü oynuyorsunuz ( Türk halkına tüm saygımı belirterek, kendisi ve simgelerini tenzih ederek ) Türk milliyetçisi, ittihatçı militaristlerin Araplar arasındaki kolları olarak davranıyorsunuz. Önermelerimde halktan yana, yasal ve meşru hakları kollanmaktan yana olmayan tek bir satır bulamazısınız. Siz demokrat iseniz bu görüşlere saygı duyun bunu da bu halkın farklı siyasal duruşu olarak içselleştirmeye çalışın; demokrat olmanın kıstası farklılıkların eşitliği değil mi? Ama siz yasakçısınız, siz üstten dayatmacısınız, bunun için tutumunuz Erdoğancı polis devletinin baskıcı ve yasakçı tutumundan hiçte farklı değildir. Bırakın halk istediğini söylesin, istediği posteri taşısın, istediği pankartı, bayrağı dalgalandırsın…Türk kardeşlerimiz de gelsin Türk bayrağıyla buna destek versin saygı duyalım. Bunda ne var? Sizi anlamak mümkün değil.
Ben halkımın kimlik haklarını savunuyorum, bu benim en doğal hakkım değil mi? Ben Arap'ım siz de Türkleşmiş-Arap olun, benim için sorun değil, herkes özgürce bu topraklarda siyasal duruş sergilesin. Ama Arap halkının yerlisi olduğu toprakta, siyasal iradesinin sesini kısmaya çalışmayın bunun altından kalkamazsınız
Antakya halkı, büyük bir coşkuyla, 19 Şubat 2012 I. Antakya mitinginden çıkmıştı. Bu mitinge “SURİYE’Yİ KORUYALIM” adını verdim. Vali yasakladı. Ardından Miting organize komitesi alttan alta yasaklarını sıralamaya başladı. Ancak halkımız meşru hakkını kullanarak bu yasakları ayakları altına alıp ezdi geçti. Yer gök halkın siyasi iradesini yansıtan haykırışlarla doldu. Kadınlarımız zılgıtlarıyla bu haykırışı dillendirirken, balkonların coşkun sevinci kendini gösterdi. İşte halk gerçeği buydu. Halkın iradesi I: mitingin ruhuyla tam bir kesişme içinde Suriye’yi halkçı yönetimi ve liderini dünya şer güçlerine karşı desteklediğini ilan etti.
Aradan bir hafta geçmedin Samandağ ÖDP teşkilatının, zamanlama aralığı itibariyle çok anlamlı olmayan II: Antakya mitingi gündeme geldi:"Suriye'ye Emperyalist Müdahaleye Hayır” diyorlardı. Bu mitingi kendi adıma “SURİYEYE DESTEK “ adını verdim. Çağrımı da bir yazıyla yaparak desteğimizin tüm gücümüzle olacağını söyledim. I. Mitingi kadar olmasa da çağrıma uyup uzaklardan gelenler az değildi. Halkının kimlik haklarını savunma istenci gösterenler, Suriye’yi ikinci anavatan görenler savaşa karşı barış için her iki mitingde de olumlu bir duruş sergileyerek, bu halkın evlatları olduğunu gösterdiler II. Miting de, birincisi gibi valilikçe engellenmek istendi. Bu kez ÖDP, “bu benim mitingim benim borum öter” tavırlarıyla on yıllar önceki sekter tutumlarını tekrar sergilemeye koyuldu. Bir yandan devletin polisi idari amirlerinin yasakları , gaz bombaları kuşatmaları, diğer yandan mitingin ruhuyla hiçbir uyumu olmayan ÖDP yasakları halkın iradesi üzerinde kol gezmeye başladı.
Aldığım ilk bilgiler korkunç isabetsiz ve utanç verici bir tavır sergisini çağrıştırıyordu. Tek tek tüm arkadaşlarımla tel ve net yazışmalarından sonra nazikçe bir tutum belirlemesi olması için bir yorum yaptım. Bu yorumu birlikte okuyalım;
”26 Şubat ÖDP'nin Antakya mitingi, halkın iradesine yapılmış bir çabanın gölgesi altında kaldı....ÖDP, on yıllardır aynı noktada, milliyetçiliğin esiridir. Samandağ halkı bunu bilince çıkartmalıdır. Türkiye'de ÖDP denilen bir varlığın yolu Arapların Kabe’si Samandağ'ından geçtiğini onlara öğretmelidir. Bu ırkçı-milliyetçi gidişe, bu aymaz ve soytarı duruşa, kendi reklamını yapacak diye halkları hiçe sayan kalpazanlığa sert bir şamar vurulmalıdır. 19 Şubat 2012 I. Antakya mitingi Antakya ruhu ve kimliğinin kendiliğindenci dışa vurumuydu, bu mitingde ortaya konan engeller ise ÖDP-polis devleti işbirliğinin baskısıydı.
Tarihin kirli entrikalarıyla aynı halkı iki ayrı devlet altına sokan militarist milliyetçiliğin uzantısı olan ittihatçı ÖDP aymazlığı, Antakya halkının haykırışını engelleyemeyecektir. Dün “Kürt yok” diyordunuz, bu gün ise “Kürtlerden sakının” diye piç bir milliyetçilik bataklığı içindesiniz. Yarın “Araplar yok” diyeceksiniz ve bu halkın kimlik haklarına karşı elinizden gelini polisiye devletinizle yapmaya çalışacaksınız. Bu mitingde ortaya koyduğunuz engeller bunun adıdır. Sizi, Arap halkı adına lanetliyorum, Antakya'nın Türkleşmiş-Araplarıyla (Hatay denge gazetesinin yarım pabuç yazarları gibi) birlikte bu zalim duruşlarınıza karşı mücadeleyi her alanda yürüteceğimizi bilmenizi istiyorum. Halkın iradesini çiğneyen provakatörler tamamıyla sizlersiniz, derin devletinizle, liberal faşistlerinizle Türkiye Arap halkının sesini kısamayacağınızı bilmelisiniz. Erdoğan'ın üçüncü sınıf martavalları olarak siz ve barbar devletiniz bu toprağın sahibi, uygarlığın temsilcisi Arap halkının karşısında er ya da geç boyun eğeceksiniz...,” Dedim.
Bunun üzerine, "Suriye'ye Emperyalist Müdahaleye Hayır… Gün dayanışma günüdür..” adlı facebook sayfasından ( http://www.facebook.com/events/185110981597527/ ) ÖDP Samandağ teşkilatından bir cevap geldi. Birlikte okuyalım;
“Ödp Samandağ ÖDP nin yapacağı bir etkinlikte ,hangi sloganın atılacagı,hangi bayragın taşınacagı ÖDP nin belirleyecegi bir şeydir...Biz sadece partimizin bayragını taşıyacagız...Kendi bayraklarını taşımak isteyenler,kendi etkinliğini organıze etsinler...Miraç Ural Suriye'de yaşayıp,bizim etkinliğimizde hangi bayragın taşınmasının çagrısını yapacagına gelsin kendi etkinliğini organize etsin...Biz kimsenin yanında degiliz ,olmayacagız.Biz bulundugumuz yerde durmaya devam edecegiz...Suriye üzerinde oynanan empeyalist oyunları açıga çıkarmak ve bu senaryolara karşı durmak şiarimizdır.Bu böyle biline....”
BENİM DE CEVABIM ŞU OLDU…
Hatay halkının iradesi, yaşadığı ve bulunduğu toprakların da iradesidir. Bu iradeye rağmen bu topraklarda mitin yapmak sonuçta da görüldüğü gibi komik duruma düşmek olur. I. Antakya mitingi (19 Şubat 2012) Kendiliğinden gelen bir miting, orada halkın iradesi de kendiliğindendi balkonları coşkun sevinci de; posterlerde Beşşar Esad, ellerde Suriye bayrağı anlamlı mesajlar taşıdı. Oysa, bu iradeyi hiçe sayıp ayaklar altına almak isteyen ÖDP bir iflas seremonisi içindeydi. Bu aynı zamanda Samandağ halkının kimliğine de ağır bir yara oldu. Yorumları izleyin, bunu görmekte zorlanmayacaksınız..."Suriye'ye emperyalist müdahaleye hayır" başlığı altında miting düzenleyip Suriye'ye ilişkin hiç bir şey konuşmamak, uğradığı gerici saldırılara, karşı-devrim şebekelerine, siyonist oyunlara, Arap gericisi öbeklere ve bunların komplolarına işaret etmeden, telin etmeden bu mitingin bir göz boyama mitingi olmaktan öte bir anlamı olur mu. Bu iki yüzlülük nede....Mihrac Ural'ın duruşunu, Suriye'de ikamet edip etmemesi üzerinden ele almak (Fransa'da ya da Almanya’da ilticacı sürgün olsam daha mı iyi olurdu????) yerine siz kendi doğrularınızın halkın iradesiyle uyumlu olup olmadığına baksanız daha yerinde değil mi?
Ben ikinci anavatanımdayım, Sürgünüm elimde de değil, her bir kaç yılda yeni davalar açılıyor hakkımda sırf zaman aşımından geri dönüş hakkımı kazanmayayım diye. Bunu neden dile getirip ayıp işliyorsunuz. Son davam,26 Mart 2010 tarihle kovuşturmayla, soruşturma no: 2010/634 esas no: 2011/373 iddianame no 2011?139 Adana özel yetkili ağır ceza mahkemesinde açıldı, 14 yoldaşımla yargılanıyorum... Bu sizi tatmin eder mi? Öyle olmasa ne olur ki...
Buyurun sizler "Suriye bizi hiç ırgalamaz" deyin ve halkınızın önüne çıkın da görelim sizleri. Bugün çıktınız ve sonuçları birlikte görmüş olduk. ÖDP bu mitingde ortaya koyduğu tutumla intihar etti beyler haberiniz olsun.... Yakın gelecekte bunun sonuçlarını da hep birlikte göreceğiz.... Osmanlıcı ittihatçılığın militarist-milliyetçiliğiyle ÖDP’nin derin bağlarını hepimiz biliyoruz. On yıllar geri gidin o günlerde de aynı sorunlarla yüz yüze kaldık, Hatırlatmakla yetiniyorum... Bu akıl Ortak ülkemizin tüm farklılıklarına karşı acımasızca yaklaşan bir akıl, Kürt politikanıza bakın mideniz kaldırır mı? Bilmem ama, özgürlük ve kimlik hakları gasp edilmiş bir Arap devrimcisi olarak benim midemi alt üst ediyor... Suriye'ye gelince, sorunu bir çok makalede tekrarla anlattım. Tek tek tüm olayları iç ve diş verileri akademik ölçekte belgelerle kanıtlarla açıkladım. İkinci anavatanım Suriye bu gün dünya şer güçlerinin akıl almaz bir gerici, karşı-devrimci saldırısı altındadır. Bu tamamıyla Suriye'nin direnme çizgisine karşı bedel ödetme hareketidir. Suriye'nin bu rolünü bilmeden ne Suriye'nin dostu olunur ne de Suriye'nin biz gibi dostlarını anlamanız mümkün olur; ucuzca bizleri "Suriye'nin adamları, muhabaratları, Esad'ın militanları" sayarsınız o kadar (Açıkça yazmasanız da eleştirinizde bu çirkin ifadenin ruhu dolaşıyor); bu da Özel Harp dairesinin dili olur çıkar....
Suriye'nin halkçı yönetimi ve direnme etkinliğini, onu arkasında durduğu bayrağını ve liderini bu mitingde simgesel olarak taşamadan, siz neyin Suriye desteğini yapmış olursunuz, kimi aldatıyorsunuz... Kendi reklamınız için halkın iradesini istismar etmeniz siyasi bir ayıp değil mi? Bu halk sizin köleniz mi? Bu akılla, cahil cühela olan kimi solcuların marjinal bile olmayan hallerine düşmüyor musunuz? Bana göre ÖDP'nin yasakçılığı, Erdoğan iktidarının polisiye devlet yasakçılığıyla bir arada Hatay Arap halkına ve burada yaşayan tüm halkların iradesine tecavüz etmiştir. "Bizim mitingi biz, sizin miting siz yapın" diyerek bu sorumluluktan kurtulacağını sananlar, siyasi toyluk içindedirler. Bu tıfıllara önerim, halka çağrı yapmayın, bu halk miting yerine gelir ve iradesini ortaya koyarak sizleri rezil eder...
Halkın siyasal iradesini bilmeden miting yapmaya kalkışmak, halkın iradesini hoyratça yönlendirme icazeti anlamına gelmiyor bu böyle biline...Ben bu halkın bir insanıyım, Suriye'de olup olmamanın ne anlamı var, iletişim dünyasının etkinlikleriyle, çağdaş bilgi dönüşümleriyle, ÖDP’nin Ankara'daki merkezinden çok daha Antakya'nın içindeyim... Bu demagojilere sarılarak Mihrac Ural'a saldırmak ayıplıdır, zayıflıktır.
Mihrac Ural sürgünde bedel ödüyor, itirafçıların, MİT ajanlarının karalamalarına muhatap oluyor bunlara ortak olmayın. Buna rağmen ben Samandağ halkına inanıyorum ve güveniyorum. Bu halk benim halkım. Samandağ ve Antakya Türkiye Arap halkının Kabe’sidir. Bu Kabe'de vaftiz olmayanlar beri gelsin... İttihatçı milliyetçilik yaparak toprağın dilini, toprağın ve halkın sesini kimse kısamaz. Ben ne kendin ne de siyasal yaklaşımlarım için değil halkımın kimlik hakları için konuşuyorum, tarihin kirli cilveleriyle iki ayrı devlet altında yaşamaya mahkum edilmiş aynı halkın ortak reflekslerinin dile getirmesinden söz ediyorum. Bu halkın ruhu bu gerçeklerle siyasal iradesini dile getiriyor. Bu gün, aynı zamanda Suriye'de sivil, çoğulcu, katılımcı özgürlük ve demokrasiyi esas alan bir anayasa referandumu onaylandı. Böylece, ikinci anavatanımız Suriye, onur ve övünç duyacağımız bir siyasal sisteme kavuştu. Bu ülkenin, neden yok edilmek istendiği bu noktada çok açıktır. Bu nedenle Suriye'yi savunuyoruz ne Esad'ın kara kaşı ne de kara gözü için.
Biz Suriye halkıyla aynı halk olduğumuz kadar özgürlük ve demokraside attığı ileri adımlar nedeniyle de savunuyoruz. Bölgemizde savaş istemiyoruz bunun için bu mitingler burada yapılıyorsa bu ülkenin simgeleri neden yasak olsun, bir akıllı çıksın da bunu anlatsın. Küba'yı Amerika’ya karşı savunursak Castro'nun posterlerini, Küba'nın bayraklarını taşımak ne kadar normal ise Suriye’nin bayrağını ve demokrat liderinin posterlerin taşımak o kadar normaldir. Sizin burada ortaya koyduğunuz tepkiyi bu nedenle küçümsüyorum. Haksızsınız kaçamak yaparak olayı şahsileştirmenin kirli söylemlerine yamanıyorsunuz. Siz bu tutumunuzla,Türkleşmiş-Arap rolü oynuyorsunuz ( Türk halkına tüm saygımı belirterek, kendisi ve simgelerini tenzih ederek ) Türk milliyetçisi, ittihatçı militaristlerin Araplar arasındaki kolları olarak davranıyorsunuz. Önermelerimde halktan yana, yasal ve meşru hakları kollanmaktan yana olmayan tek bir satır bulamazısınız. Siz demokrat iseniz bu görüşlere saygı duyun bunu da bu halkın farklı siyasal duruşu olarak içselleştirmeye çalışın; demokrat olmanın kıstası farklılıkların eşitliği değil mi? Ama siz yasakçısınız, siz üstten dayatmacısınız, bunun için tutumunuz Erdoğancı polis devletinin baskıcı ve yasakçı tutumundan hiçte farklı değildir. Bırakın halk istediğini söylesin, istediği posteri taşısın, istediği pankartı, bayrağı dalgalandırsın…Türk kardeşlerimiz de gelsin Türk bayrağıyla buna destek versin saygı duyalım. Bunda ne var? Sizi anlamak mümkün değil.
Ben halkımın kimlik haklarını savunuyorum, bu benim en doğal hakkım değil mi? Ben Arap'ım siz de Türkleşmiş-Arap olun, benim için sorun değil, herkes özgürce bu topraklarda siyasal duruş sergilesin. Ama Arap halkının yerlisi olduğu toprakta, siyasal iradesinin sesini kısmaya çalışmayın bunun altından kalkamazsınız
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder