16 Mart 2012 Cuma
ÖDP MERKEZİ ANTAKYA HALKINDAN ÖZÜR DİLEMELİ, ÖDP SAMANDAĞ YÖNETİCLERİ İSTİFA ETMELİDİR
Mihrac Ural – 29 Şubat 2012
26 Şubat 2012 / Pazar Antakya’da ÖDP’nin düzenlediği “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayır demek” mitingi, yasakların mitingi olarak belirdi. Bir yandan Erdoğan iktidarının faşizan sivil diktatörlük yasaklarını dayatan vali ve polis, diğer yandan aynı akılla yasakçılığı sürdüren mitingi organize komitesi, ÖDP için ciddi bir talihsizlik oldu. Bu konuyu üç gündür tartışıyoruz. İyi niyetli dostum Rıza Aydın’da, beni sakinleştirecek ( o beni sinirli sanıyor oysa ÖDP yi iyi biliyordum bu sonuca da şaşırmadım), ikna önermeleriyle, yorum ve izahatlarıyla yazılarıma yorumlar indiriyor. Bunların sonuncusu şu oldu birlikte okuyalım.
“Dün Sevgili Mihrac'ın ÖDP'nin Antakya mitingi ile ilgili yazdıklarındaki hatanın nereden kaynaklandığını düşündüm. Sanırım Mihrac Antakya halkının Suriye halkı ile kökenlerinin birliği, iki halkın ayrılmak zorunda bırakılması konusu ile ÖDP nin "Yurtta sulh dünyada sulh" politakasına uygun olarak komşumuz Suriye ile İrana Türkiyenin saldırmamasını, Emperyalislerin bu ülkelere saldırmasında Türkiye'yi bir üst olarak kullanmaması politikasına karşı çıkılmasını karıştırıyor. Yani Hatay bölgesinde yaşayan halkın Suriyedeki halkla manevi tarihsel bağları konusu ayrı bir konudur ama Türkiyenin ABD emperyalizminin isteği doğrultusunda onlarla beraber Suriye ile İran'a saldırması konusu daha başka bir konudur. Bence ÖDP bir prensip olarak Türkiyenin ABD emperyalizminin çıkarları için emperyalistlerle beraber bu komşularımıza saldırmasına karşı çıkıyor. Bunu bu komşu ülkelerimizin rejimlerini çok iyi bulduğu savunduğu için yapmıyor bunu kendi ülkemizin bu emperyalist emellere alet edilmemesi için yapıyor. Uömarım Mihrac bunu düşünüp yazdıklarını gözden geçirir.”
(http://www.facebook.com/people/Fidel-%C3%87ay/100000588825496#!/profile.php?id=100002585630850)
CEVABIMDIR
Değerli Rıza Aydın,dönüp dolaşıp bana ÖDP’nin politikasını anlatmaya çalışıyorsun ama farkında olmadan onun hatasına düşüyorsun. Üstelik senden hiç beklemediğim bir önyargılı yaklaşımla bunu yapmanı yadırgadığımı belirteceğim. İlginç olan bir şeyde Türk yoldaşlar nerede bir Arap devrimcisi görseler akılların hemen Suriye’yi kayıracağı hele hele Arap Alevi kökenli ise onun, Suriye üzerin ortaya konacak izlenimlerin, iki ayrı devlette yaşamaya mahkum edilmiş aynı halkın baz alındığını sanısına varıyorlar. Tarihin karanlık cilveleriyle iki ayrı devlet altına bölünmüş haliyle yaşayan aynı halk gerçek olsa da hiçbir gözlemimiz bu esas üzerinde olmadığını sadece Suriye üzerine yazdığım yüzlerce makale ve yorumda ortaya koymaya çalıştım. Ama okumuyorsunuz kardeşim ya da iyi izlemiyorsunuz olay böyle olunca ciddi olmayan ve daha çok ön yargıyı çağrıştıran eleştirilerle bizleri muhatap ediyorsunuz. Bunun yapılmamasını temenni ederim özellikle materyalist medresede birlikte diz çürüttüğüm yoldaşların buna çok dikkat etmesi gerek; egemen güçler zaten ayrıcalıklı eziyor birde yoldaşlarımız suçlanmasın… Rızacığım sana bu nedenle “SEN DE Mİ RIZA” demeyeceğim…
Konumuz 26 Şubat 2012 ÖDP mitingi. Benim iddiam ÖDP milliyetçi yasakçılık yapmıştır. Bunu da çok çirkin bir biçimde yapmıştır. Antakya halkını aldatarak, kandırarak Erdoğan’ın polisi ve valisiyle suç ortaklığı halinde yapmıştır. Bu miting Suriye’ye emperyalist müdahaleye karşı destek mitingi olarak ilan edilmiştir. Her şey bir yana Suriye bu mitingde hangi simgelerle gösterilmiştir söyler misin? Bir ülkede yönetimi beğenirsen ya da beğenmesin bu bir yana (buna döneceğim), bir ülkenin bayrağı onu simgeliyorsa ve bu miting bu ülke için gündeme geliyorsa bu ülkenin simgesi olmadan yapılan miting ne anlama gelir? Beşşar Esad’ın posterini de bir kenara koy. Kendimizi kandırmayalım Rıza…
Sen zorladın ben de konuyu açayım, ÖDP Antakya halkını Samandağ ÖDP yöneticilerinin şarlatanlığıyla kandırmaya gelmiştir. Bu yüzden de bu örgüt adına yapılan açıklamada, bana karşı “bu bizim mitingimizdir istediğimizi yaparız” diyecek kadar zıvanadan çıkmış halkımızı köle, halka çağrıyı da emir haline getirmiştir. Ben de bunları, Türk halkını tenzih ederek neme nem TÜRKLEŞMİŞ ARAP olduklarını suratlarına vurmak zorunda kaldım. Kalktılar utanmadan, beni Suriye’de ikamet etmemden dolayı neredeyse Suriye’nin muhabaratı, adamı ilan edecek karalamayla olayı şahsileştirmek istediler. Konuyla ilgisi olduğu ve için bilinç altı derinliklerinde bu algı olduğu için bunları sana yazmak zorunda kalıyorum; demem o ki ÖDP li bilinç altı dünden bu güne gelen bir ittihatçı-milliyetçi çizgi izlemeye devam ediyor. Sende biraz daha zorlasam sanırım aynı şeyleri söylemek üzere gibi duruyorsun…
Değerli dostum, Ben materyalist felsefenin algılarıyla doğrularını biçimlendiren bir kavrayışı esas alırım laikim ve demokratım da. Beni hiçbir ülkenin ne yönetimi ne şahısları ilgilendirir, beni ilgilendiren halkıdır ve bu halkın bölgedeki konumu ve ülkemin halklarıyla ilgisidir. Ama okumadığınız beni dikkatlice izlemediğiniz için, hem bana hem de Suriye’ye karşı haksız bir konumdasınız… Suriye beni direnen bir ülke olduğu için ilgilendirir. Suriye beni bölgenin devrimci anavatanı olduğu için, tüm bölge devrimcileri, komünistler, sosyalistlerinin de ortak kanısı bu olduğu için ilgilendirir. Suriye, 2 milyon Iraklı mülteciyi (Kürt Arap Şii Sünni, Hıristiyan, Aşuri, Ezidi, Keldani vd) kucaklayan bir anavatan olduğu için ilgilendirir, 12 Eylül 1980 rejiminin zulmünden kaçan Türkiyeli tüm devrimcileri kucakladığı için ilgilendirir, İsrail’e, Amerika ve tüm emperyalistleler boyun eğmediği için ilgilendirir, Lübnan direnişine tam desteği ve Filistin devrimci direme güçlerine sonsuz öz veriyle sunduğu ve başına ne geldiyse bu yüzden geldiği için ilgilendirir. Bu ülke tüm bölge adına direnen bur ülkedir bunu için ela alışımın temel verisi budur. Sizin sandığınız yada bene haksızca yükümlendirmeye çalıştığın iki ülkede ortak halkın olması iddian kökten yanlıştır ve kabul edemem.. Çünkü bilmiyorsun Suriye’de Resmi olarak Alevi kelimesi bile yasaktır. Alevilik yoktur… Sünnilik ise devletin resmi ve bakanlı mezhebidir. 10 bin cami de 40 yıldır Alevi iktidarı suçlamalarına rağmen her hafta okunan Cuma hutbelerinde sadece Sünnilik vaaz edilir, okullarda din dersi de sadece Sünniliktir, Devlet kesesinden NUR TV bu mezhep için 7x24 yayın yapar. Türk yoldaşlar nedense Mihrac Ural adı geçti mi, kriz çarpmış gibi Araplık ve Alevilik çağrışımı içinde sarsılıyorlar; bunu yapanla onurlu inan gözüyle baktığımı inkar etmedin beni siyasal yönelimlerimi bu perdeden çok daha geniş bir alanda yaptığımı söylemeliyim bunu da yazılarım yetirince açık olarak ortaya koymaktayım; ama anlamak istemeyene de beni izlemeden, alıntısız eleştiri yapana bunu tekrarla söylemek zorunda değimli… Rızacığım ben de artık bu örtülü eleştirilere karşı tepkili olmaya başladım, sakın sen de yapma…
Suriye’nin direnmeci laik yönetimini aylakta tutan laik demokrat çoğunluk olan Sünnilerdir ve Suriye’nin Alevileri de bu yönetimin destek kitlesi olarak yer alan farklılıklar gibi bir unsurdur. Ne ötesi d-ne de berisidir. Devlet içinde de %15 e yakın kitlelerinin haklarını almamıştır. Sünnilik resmen var olmasına karşı Alevilik yasaktır ve Alevcilik adıyla bir şey yapmaya kalkışan derhal tutuklanarak, askeri mahkemede tutukluluk hali hüküm alana kadar ”Na3ra taifi” adı altında yarımcılık kışkırtıcısı olarak hüküm giyer… Bu nedenle, benim algılarım da bildiğim bu veriler gereği, senin sandığın bir Antakyalılarla Suriye’deki bağlantılarına ilişkin bir şey yoktur. Bu görüşünü dostluğumuz adına derhal değiştirmeni tavsiye ederim.
Suriye direnen bir ülke olduğu için desteklenmelidir üstelik hem halkı hem ülkesi hem yönetimi ve lideriyle desteklenmelidir. Ama ÖDP, bilinçaltındaki milliyetçiliğiyle bunu asla içselleştirmediği için, Türk halkını tenzih ederek suçladığım TÜRKLEŞMİŞ-ARAP olan Samandağ ÖDP’nin kendini halkını kandırmak için, bu halkın Suriye’ye olan desteğini kullanmak için, sıradan bir meyde reytingi kazanımı için bu mitingi organize ettiği açığa çıkmıştır. Bana gelince, ÖDP’ye ön yargılı olmadığım tersini sevinçle karşıladığım miting kararını, bir gün önce (25 Şubat 2012) yayınladığım ve hala duvarımda olun “ÇAĞRI” başlıklı yazımda, “bu mitingi tüm gücümüzle destekleyeceğiz” demem yeter de artar. Rızacığım şimdi kimin ön yargılı olduğun anladın mı…
“Yurtta sulh Cihanda Sulh” şiarı Atatürk’e ait. Atatürk için kanaatlerim ise çok açık, siyasi eleştiri hakkım mahfuz kalmak kaydıyla derim ki; Atatürk Türk ulusunun tarih sahnesine sunduğu gelmiş geçmiş en büyük liderdir. Bu ulus kendi liderinin değerini eli kanlı şebekelerin destekçisi Erdoğan’ı iktidar yaparak anlamadığını göstermesine rağmen bu öyledir. Bu nedenle beni eleştirecek, Kürt, Türk Arap çok insan var ama gerçekler budur. Ben de bu lidere saygı gösteriyorum, Arap halkının her mitingde, kim isterse Atatürk posteri ve Türk bayrağı taşımasından asla rahatsızlık duymam. Dolaysıyla bu şiar’a sahip çıkacak bir ÖDP, öncelikle başka ulusların simgesine saygı duymayı öğrenmelidir. En azından bunu bayrağıyla gelecek Suriyeli katılımcılar için, Suriye’ye gönül vermiş devrimciler için yasakla karşılamaması gereklidir. Ama ÖDP’nin cahil aklı, Suriye(yi bilmeyen takip etmeyen anlamayan medya etkisi altında esir düşmüş algıları, Suriye de “diktatörlük rejimi vardır” noktasına saplanmıştır; bu batıklıkta, Erdoğan’ın valisi ve polisiyle aynı yasakçılığı yapması kaçınılmaz olmuştur. Olay budur Rıza ….
Benim önerim ÖDP özür dilemelidir. Zaten sol adını kimse kalmadı ortalıkta birde ÖDP bunu yapmasın. Merkezi bir özür yazısı yazmalıdırlar, Antakya halkında bunu yapmaları gerek ve ÖDP Samandağ yöneticileri derhal halkı aldatan girişimlerinden dolayı da istifa etmeleri gerek. Siyaseti olayların hacmi ölçeğinde yürütmesini bilmeyenlerin istifası erdemdir…
Mihrac Ural’a şahsi saldırı ise bu gerçeği örtemez, Mihrac Ural hayatının her zerresini bu halkın vicdanı ve çıkarları için adamıştır. Bu halk da herkese yeri ve zamanı gelince değerini verecektir. Halkı hakem koymak en doğru olandır…
Rıza, ortak ülkemizde yasakçılık bir milliyetçi hastalıktır; İttihatçı-milliyetçilikle, İslami-milliyetçilik aynı madalyonun birer yüzüdür. Gerisi ise teferruattır…
26 Şubat 2012 / Pazar Antakya’da ÖDP’nin düzenlediği “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayır demek” mitingi, yasakların mitingi olarak belirdi. Bir yandan Erdoğan iktidarının faşizan sivil diktatörlük yasaklarını dayatan vali ve polis, diğer yandan aynı akılla yasakçılığı sürdüren mitingi organize komitesi, ÖDP için ciddi bir talihsizlik oldu. Bu konuyu üç gündür tartışıyoruz. İyi niyetli dostum Rıza Aydın’da, beni sakinleştirecek ( o beni sinirli sanıyor oysa ÖDP yi iyi biliyordum bu sonuca da şaşırmadım), ikna önermeleriyle, yorum ve izahatlarıyla yazılarıma yorumlar indiriyor. Bunların sonuncusu şu oldu birlikte okuyalım.
“Dün Sevgili Mihrac'ın ÖDP'nin Antakya mitingi ile ilgili yazdıklarındaki hatanın nereden kaynaklandığını düşündüm. Sanırım Mihrac Antakya halkının Suriye halkı ile kökenlerinin birliği, iki halkın ayrılmak zorunda bırakılması konusu ile ÖDP nin "Yurtta sulh dünyada sulh" politakasına uygun olarak komşumuz Suriye ile İrana Türkiyenin saldırmamasını, Emperyalislerin bu ülkelere saldırmasında Türkiye'yi bir üst olarak kullanmaması politikasına karşı çıkılmasını karıştırıyor. Yani Hatay bölgesinde yaşayan halkın Suriyedeki halkla manevi tarihsel bağları konusu ayrı bir konudur ama Türkiyenin ABD emperyalizminin isteği doğrultusunda onlarla beraber Suriye ile İran'a saldırması konusu daha başka bir konudur. Bence ÖDP bir prensip olarak Türkiyenin ABD emperyalizminin çıkarları için emperyalistlerle beraber bu komşularımıza saldırmasına karşı çıkıyor. Bunu bu komşu ülkelerimizin rejimlerini çok iyi bulduğu savunduğu için yapmıyor bunu kendi ülkemizin bu emperyalist emellere alet edilmemesi için yapıyor. Uömarım Mihrac bunu düşünüp yazdıklarını gözden geçirir.”
(http://www.facebook.com/people/Fidel-%C3%87ay/100000588825496#!/profile.php?id=100002585630850)
CEVABIMDIR
Değerli Rıza Aydın,dönüp dolaşıp bana ÖDP’nin politikasını anlatmaya çalışıyorsun ama farkında olmadan onun hatasına düşüyorsun. Üstelik senden hiç beklemediğim bir önyargılı yaklaşımla bunu yapmanı yadırgadığımı belirteceğim. İlginç olan bir şeyde Türk yoldaşlar nerede bir Arap devrimcisi görseler akılların hemen Suriye’yi kayıracağı hele hele Arap Alevi kökenli ise onun, Suriye üzerin ortaya konacak izlenimlerin, iki ayrı devlette yaşamaya mahkum edilmiş aynı halkın baz alındığını sanısına varıyorlar. Tarihin karanlık cilveleriyle iki ayrı devlet altına bölünmüş haliyle yaşayan aynı halk gerçek olsa da hiçbir gözlemimiz bu esas üzerinde olmadığını sadece Suriye üzerine yazdığım yüzlerce makale ve yorumda ortaya koymaya çalıştım. Ama okumuyorsunuz kardeşim ya da iyi izlemiyorsunuz olay böyle olunca ciddi olmayan ve daha çok ön yargıyı çağrıştıran eleştirilerle bizleri muhatap ediyorsunuz. Bunun yapılmamasını temenni ederim özellikle materyalist medresede birlikte diz çürüttüğüm yoldaşların buna çok dikkat etmesi gerek; egemen güçler zaten ayrıcalıklı eziyor birde yoldaşlarımız suçlanmasın… Rızacığım sana bu nedenle “SEN DE Mİ RIZA” demeyeceğim…
Konumuz 26 Şubat 2012 ÖDP mitingi. Benim iddiam ÖDP milliyetçi yasakçılık yapmıştır. Bunu da çok çirkin bir biçimde yapmıştır. Antakya halkını aldatarak, kandırarak Erdoğan’ın polisi ve valisiyle suç ortaklığı halinde yapmıştır. Bu miting Suriye’ye emperyalist müdahaleye karşı destek mitingi olarak ilan edilmiştir. Her şey bir yana Suriye bu mitingde hangi simgelerle gösterilmiştir söyler misin? Bir ülkede yönetimi beğenirsen ya da beğenmesin bu bir yana (buna döneceğim), bir ülkenin bayrağı onu simgeliyorsa ve bu miting bu ülke için gündeme geliyorsa bu ülkenin simgesi olmadan yapılan miting ne anlama gelir? Beşşar Esad’ın posterini de bir kenara koy. Kendimizi kandırmayalım Rıza…
Sen zorladın ben de konuyu açayım, ÖDP Antakya halkını Samandağ ÖDP yöneticilerinin şarlatanlığıyla kandırmaya gelmiştir. Bu yüzden de bu örgüt adına yapılan açıklamada, bana karşı “bu bizim mitingimizdir istediğimizi yaparız” diyecek kadar zıvanadan çıkmış halkımızı köle, halka çağrıyı da emir haline getirmiştir. Ben de bunları, Türk halkını tenzih ederek neme nem TÜRKLEŞMİŞ ARAP olduklarını suratlarına vurmak zorunda kaldım. Kalktılar utanmadan, beni Suriye’de ikamet etmemden dolayı neredeyse Suriye’nin muhabaratı, adamı ilan edecek karalamayla olayı şahsileştirmek istediler. Konuyla ilgisi olduğu ve için bilinç altı derinliklerinde bu algı olduğu için bunları sana yazmak zorunda kalıyorum; demem o ki ÖDP li bilinç altı dünden bu güne gelen bir ittihatçı-milliyetçi çizgi izlemeye devam ediyor. Sende biraz daha zorlasam sanırım aynı şeyleri söylemek üzere gibi duruyorsun…
Değerli dostum, Ben materyalist felsefenin algılarıyla doğrularını biçimlendiren bir kavrayışı esas alırım laikim ve demokratım da. Beni hiçbir ülkenin ne yönetimi ne şahısları ilgilendirir, beni ilgilendiren halkıdır ve bu halkın bölgedeki konumu ve ülkemin halklarıyla ilgisidir. Ama okumadığınız beni dikkatlice izlemediğiniz için, hem bana hem de Suriye’ye karşı haksız bir konumdasınız… Suriye beni direnen bir ülke olduğu için ilgilendirir. Suriye beni bölgenin devrimci anavatanı olduğu için, tüm bölge devrimcileri, komünistler, sosyalistlerinin de ortak kanısı bu olduğu için ilgilendirir. Suriye, 2 milyon Iraklı mülteciyi (Kürt Arap Şii Sünni, Hıristiyan, Aşuri, Ezidi, Keldani vd) kucaklayan bir anavatan olduğu için ilgilendirir, 12 Eylül 1980 rejiminin zulmünden kaçan Türkiyeli tüm devrimcileri kucakladığı için ilgilendirir, İsrail’e, Amerika ve tüm emperyalistleler boyun eğmediği için ilgilendirir, Lübnan direnişine tam desteği ve Filistin devrimci direme güçlerine sonsuz öz veriyle sunduğu ve başına ne geldiyse bu yüzden geldiği için ilgilendirir. Bu ülke tüm bölge adına direnen bur ülkedir bunu için ela alışımın temel verisi budur. Sizin sandığınız yada bene haksızca yükümlendirmeye çalıştığın iki ülkede ortak halkın olması iddian kökten yanlıştır ve kabul edemem.. Çünkü bilmiyorsun Suriye’de Resmi olarak Alevi kelimesi bile yasaktır. Alevilik yoktur… Sünnilik ise devletin resmi ve bakanlı mezhebidir. 10 bin cami de 40 yıldır Alevi iktidarı suçlamalarına rağmen her hafta okunan Cuma hutbelerinde sadece Sünnilik vaaz edilir, okullarda din dersi de sadece Sünniliktir, Devlet kesesinden NUR TV bu mezhep için 7x24 yayın yapar. Türk yoldaşlar nedense Mihrac Ural adı geçti mi, kriz çarpmış gibi Araplık ve Alevilik çağrışımı içinde sarsılıyorlar; bunu yapanla onurlu inan gözüyle baktığımı inkar etmedin beni siyasal yönelimlerimi bu perdeden çok daha geniş bir alanda yaptığımı söylemeliyim bunu da yazılarım yetirince açık olarak ortaya koymaktayım; ama anlamak istemeyene de beni izlemeden, alıntısız eleştiri yapana bunu tekrarla söylemek zorunda değimli… Rızacığım ben de artık bu örtülü eleştirilere karşı tepkili olmaya başladım, sakın sen de yapma…
Suriye’nin direnmeci laik yönetimini aylakta tutan laik demokrat çoğunluk olan Sünnilerdir ve Suriye’nin Alevileri de bu yönetimin destek kitlesi olarak yer alan farklılıklar gibi bir unsurdur. Ne ötesi d-ne de berisidir. Devlet içinde de %15 e yakın kitlelerinin haklarını almamıştır. Sünnilik resmen var olmasına karşı Alevilik yasaktır ve Alevcilik adıyla bir şey yapmaya kalkışan derhal tutuklanarak, askeri mahkemede tutukluluk hali hüküm alana kadar ”Na3ra taifi” adı altında yarımcılık kışkırtıcısı olarak hüküm giyer… Bu nedenle, benim algılarım da bildiğim bu veriler gereği, senin sandığın bir Antakyalılarla Suriye’deki bağlantılarına ilişkin bir şey yoktur. Bu görüşünü dostluğumuz adına derhal değiştirmeni tavsiye ederim.
Suriye direnen bir ülke olduğu için desteklenmelidir üstelik hem halkı hem ülkesi hem yönetimi ve lideriyle desteklenmelidir. Ama ÖDP, bilinçaltındaki milliyetçiliğiyle bunu asla içselleştirmediği için, Türk halkını tenzih ederek suçladığım TÜRKLEŞMİŞ-ARAP olan Samandağ ÖDP’nin kendini halkını kandırmak için, bu halkın Suriye’ye olan desteğini kullanmak için, sıradan bir meyde reytingi kazanımı için bu mitingi organize ettiği açığa çıkmıştır. Bana gelince, ÖDP’ye ön yargılı olmadığım tersini sevinçle karşıladığım miting kararını, bir gün önce (25 Şubat 2012) yayınladığım ve hala duvarımda olun “ÇAĞRI” başlıklı yazımda, “bu mitingi tüm gücümüzle destekleyeceğiz” demem yeter de artar. Rızacığım şimdi kimin ön yargılı olduğun anladın mı…
“Yurtta sulh Cihanda Sulh” şiarı Atatürk’e ait. Atatürk için kanaatlerim ise çok açık, siyasi eleştiri hakkım mahfuz kalmak kaydıyla derim ki; Atatürk Türk ulusunun tarih sahnesine sunduğu gelmiş geçmiş en büyük liderdir. Bu ulus kendi liderinin değerini eli kanlı şebekelerin destekçisi Erdoğan’ı iktidar yaparak anlamadığını göstermesine rağmen bu öyledir. Bu nedenle beni eleştirecek, Kürt, Türk Arap çok insan var ama gerçekler budur. Ben de bu lidere saygı gösteriyorum, Arap halkının her mitingde, kim isterse Atatürk posteri ve Türk bayrağı taşımasından asla rahatsızlık duymam. Dolaysıyla bu şiar’a sahip çıkacak bir ÖDP, öncelikle başka ulusların simgesine saygı duymayı öğrenmelidir. En azından bunu bayrağıyla gelecek Suriyeli katılımcılar için, Suriye’ye gönül vermiş devrimciler için yasakla karşılamaması gereklidir. Ama ÖDP’nin cahil aklı, Suriye(yi bilmeyen takip etmeyen anlamayan medya etkisi altında esir düşmüş algıları, Suriye de “diktatörlük rejimi vardır” noktasına saplanmıştır; bu batıklıkta, Erdoğan’ın valisi ve polisiyle aynı yasakçılığı yapması kaçınılmaz olmuştur. Olay budur Rıza ….
Benim önerim ÖDP özür dilemelidir. Zaten sol adını kimse kalmadı ortalıkta birde ÖDP bunu yapmasın. Merkezi bir özür yazısı yazmalıdırlar, Antakya halkında bunu yapmaları gerek ve ÖDP Samandağ yöneticileri derhal halkı aldatan girişimlerinden dolayı da istifa etmeleri gerek. Siyaseti olayların hacmi ölçeğinde yürütmesini bilmeyenlerin istifası erdemdir…
Mihrac Ural’a şahsi saldırı ise bu gerçeği örtemez, Mihrac Ural hayatının her zerresini bu halkın vicdanı ve çıkarları için adamıştır. Bu halk da herkese yeri ve zamanı gelince değerini verecektir. Halkı hakem koymak en doğru olandır…
Rıza, ortak ülkemizde yasakçılık bir milliyetçi hastalıktır; İttihatçı-milliyetçilikle, İslami-milliyetçilik aynı madalyonun birer yüzüdür. Gerisi ise teferruattır…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder