16 Mart 2012 Cuma
SURİYE’DE ANAYASA REFERANDUMU VE SAYISAL GERÇEKLER
Mihrac Ural – 27 Şubat 2012 / Pazartesi
26 Şubat 2012 YENİ ANAYASA YENİ SURİYE sürecinin referandumuydu. Suriye halkı Referanduma giderek %89.4 oranında EVET oyu kullanarak yeni anayasayı onayladı. Dünyanın en demokratik ülkelerinden alınan tarihi ve fiili deneylerin sentezi örnekler dikkate alınarak ortaya konan anayasa sivil bir anayasa olarak Suriye tarihine not edildi. Bu anayasa ile Suriye bölgenin en demokratik ülkesi konumuna yükseldi; çoğulcu, katılımcı, özgürlük ve demokrasi ilkeleriyle belirlenmiş çerçevesi, Suriye halkının on yıllardır beklentisi olan siyasal taleplere yerinde bir cevap oldu.
Referandum sonuç verileri isi Suriye içişleri bakanlığı tarafından açıklandı.
“ŞAM – İçişleri Bakanlığı 26-02-2012 tarihinde Suriye Arap Cumhuriyeti yeni anayasa taslağına yapılan referandumun sonuçlarını ilan ederek, yeni anayasanın %89.4 oranla kabul edildiğini açıkladı.
İçişleri Bakanı Muhammed el-Şear bugün düzenlediği basın toplantısında; oy kullanma hakkına sahip toplam 14.589.954 vatandaştan referanduma katılan vatandaşların sayısının %57.4 oranla 8.376.447 vatandaş olduğunu belirtti.
Bakan Şear; referandumda yeni anayasaya evet diyenlerin %89.4 oranla 7.490.319 olduğunu, hayır diyenlerin %9 oranla 753.208 olduğunu ifade ederken %1.6 oranla 132.920 oyun geçersiz sayıldığını açıkladı. (http://www.sana.sy/tur/236/2012/02/27/403003.htm )
Referandum sonuçları önceki tüm seçimlerin tersine en demokratik tarzda ikame edildiği görülmüştür. Artık %99,99’lu sonuçlar yok olmuştur. İsteyen gidip yüz binlerce HAYIR oyu kullanabilmiştir. Bunun olumsuz bir sonucu olmamıştır. Özgür iradeler ne ise o ortaya çıkmıştır. BOYKOT diyenler de referanduma gitmeyerek tavırlarını koymuş bunun da hiçbir olumsuz sonucu olmamıştır.
Sıcak alanlarda yol kesmeler, sandık yakmalar, halkın referanduma gidişini engellemelere rağmen, katılım oranı yeni bir siyasal sistemi böylesi koşullarda yönelen bir ülke için büyük bir başarıdır. Bu başarıyı bir ölçüde Suriye’yi kuşatan tehlikeler, baskılar ve askeri işgal tehditleri altında olması itibariyle de algılamak gerekli.
Yeryüzünün tüm şer odakları, Amerika, Fransa, Almanya, İngiltere olmak üzere İsrail ve Erdoğan iktidarı, Katar, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri dünyanın en büyük mali, medya askeri desteğiyle Suriye’nin halkçı yönetimini yıkmaya çalışmaktadır. Bunu için eli kanlı şebekelere açıkça silah desteği verileceklerini de açıklayarak tarihin en hukuksuz kirli savaş sürecini açmışlardır. Bunun için mezhep kışkırtıcılığında iç savaşa kadar her türden yol denenmiştir; yüzlerce TV kanalıyla küresel ölçekte medya yalan, abartma, kurgu, uydurma haberle dünya kamuoyu bilincini bulandırma girişimi verilmiştir. Bunun da ötesinde her bir TV kanalı, askeri kurmay bürosu gibi çalışarak Suriyeli vatan haini şebekelerinin kanlı eylemlerini organize ve dizayn etmektedir. Bu baskılar altında, ambargolar yeryüzünde bir ülkeye uygulanabileceklerin sınırlarını çok daha fazla zorlayarak Suriye’nin ekonomisi çökertilmeye çalışılmaktadır. Bu korkunç baskılar altında bir yıl dolmadan ülkesinin soğuk savaş artığı, tek partili siyasal rejimini onlarca yasa, kurum ve kuruluşla ve en sonunda bölgenin en demokratik ülkesi konumuna yükselmesine yol açan, özgürlük ve demokrasi ilkeleri üzerinde yükselen bir anayasa ile çoğulcu katılımcı ülke konumuna yükseltmek, gerçek anlamda bir başarıdır. Suriye siyasal tutumlarının bedelini ödeyen bir ülke olarak, her şeye rağmen halkının talepleri yanında olduğunu, hiçbir ikircimliğe sapmadığını, oyalama yapmadığını, tüm yasaları Resmi Gazetede yayınlayarak halkın kazanımları arasına kattığını göstermiş oldu. Suriye halkına sözde “özgürlük ve demokrasi, insan hakları” gibi, Afganistan, Irak, Libya işgallerinden bildiğimiz safsatalarla, kıyım ve yıkım getirmek isteyenlerin ise halkın kazanımlarını engellemek için çırpındıkları açık olmuştur. Suriye’nin yoğun politize olmuş halkı ise yönetim ve lideri arkasında durarak bu oyunlara geçit vermemiştir, her hakkını mümkün olan en yüksek katılım oranlarıyla yerine getirmiştir. Referandumun sayısal sonuçları arasında en önemli belirti de budur.
Referandumun sayısal verileri şu tabloyu göstermiştir. Tüp çırpınışlara rağmen BOYKOT tavrı iflas etmiştir. Bilindiği gibi, toplumda küçümsenmeyecek bir oran hiçbir seçime katılmam eğilimi gösterir. Bu oran ne tepkisinden dolayı nede olumsuz refleksinden dolayı seçimlere katılmaz, bir ihmaldir, vatandaş olma yükümlülüklerine yoğunlaşmama halidir. Çok yaşlı olanlar ve iş yoğunluğu nedeniyle katılmayanlarda bulunur. Bunların oranı doğal olarak bilinmez ve seçimlere katılmayanlar arasında sayılır. BOYKOT diye not edilir.
Suriye anayasası, üçüncü maddesi bu satırların yazarı için de kabul edilmez bir maddedir.
Madde 3 fıkra 1: Cumhur başkanının dini İslam’dır (دين رئيس الجمهورية الإسلام )
“Madde 3 fıkra 2: İslam fıkhı yasamanın başlıca kaynağıdır..( الفقه الإسلامي مصدر رئيسي للتشريع)
Bu maddeler vatandaş olma ilke ve bilinciyle çelişkilidir. Bu nedenle vatan çatısı altında ülkesini koruma kararlılığı olan muhalefetin protestosuna ben de katıldım. Bu maddeleri böylesi bir özgürlük ve demokrasi algısı taşıyan anayasaya oturtmak, yama gibi durmaktadır. Anlaşılır nedenleri olsa da Cumhurbaşkanlığı için “Suriye vatandaşı olması” belirlemesi yeterliydi. Süreç, baskılar, baskı çevreleri bu ülkenin iç dokusuyla oynamak için gösterdikleri çılgınlıklar, bu madenin farklı olup olmaması, sonucu o kadar etkilemeyeceğini belirterek, muhalif şehrimi koymakla yetineceğim. İşte bu madde nedeniyle Hıristiyan Suriye halkını büyük oranda referanduma katılmamayı tercih etti. Oysa, ölümüne en küçük bireyinden en büyük bireyine kadar, bütünüyle yönetimden yana olan bu kesim referandumda rahatsızlığını mesaj olarak böyle göndermiş oldu. Bu da en azından %5’lık bir oranın seçim dışı kalması demekti.
Kürtler, Anayasa oylamasında ezici çoğunlukla EVET oyu kullandı. Kürt bölgelerinde referanduma katılım oranı bu açıdan oldukça belirgin sonuçlar verdi. Kimi Kürt siyasetlerini Referandumu BOYKOT kararlarının etkili olmadığı açığa çıktı. Kürt halkı yeni anayasada kendi hakları için bir ilk adım olan ve önemsediği 9. Madde etrafında daha ileri haklara ulaşılabileceği kanaatiyle Referanduma akın etti.
Madde 9: Anayasa, Suriye toplumsal varlığını oluşturan kültürel farklılığı, tüm oluşumları, türleri ve uzantılarıyla koruması altına alır, vatana ait gelenek olması itibariyle de Suriye Arap Cumhuriyetinin toprak birliği çerçevesinde vatan birliğini güçlendirir. يكفل الدستور حماية التنوع الثقافي للمجتمع السوري بجميع مكوناته وتعدد روافده، باعتباره تراثاً وطنياً يعزز الوحدة الوطنية في إطار وحدة أراضي الجمهورية العربية السورية
Farklılıkları açıkça ifade eden, ülke bütünlüğü içinde “tüm oluşumları”n haklarını garanti altına alan bir demokratik anayasa için Kürtler çoğunlukla EVET dedi. Ancak eli kanlı şebekelerle hiçbir bağı olmayan kimi Kürt siyasal gruplarının BOYKOT kararı alması ve bu hakkını vatandaşlık bilinciyle kullanma seçeneği, seçimlere katılımdaki olumsuz donelerden biriydi.
Bu veriler Referandumun sayısal sonuçlarının en olumsuz haliyle olarak yorumunu içermektedir. Buna göre, seçime her ne nedenle olursa olsun katılmayanlara karşı, “oy kullanma hakkına sahip toplam 14.589.954 vatandaştan referanduma katılan vatandaşların sayısının %57.4 oranla 8.376.447 vatandaş olduğu” açığa çıkmış oldu.
Bu oran. Suriye halkının tercihlerini, Halkçı yönetim ve liderlerine ilişkin destekleri üzerine yaratılan her türden kuşkuyu yok eden bir orandır. Bu oran dünya şer güçlerini suratına indirilmiş bir şamardır. Bu oran bu bölgede bir başka yönetimin asla ulaşamayacağı bir halk desteğinin olduğunun en açık ifadesidir. Halkın iradesini bir yıl içinde ki seçimle sınamış olan Beşşar Esad yönetimi için kuşkulu konuşanlara büyük bir ders olan bu sonuçlar, ülkemiz cahil kimi solcuları için olduğu kadar, Erdoğan iktidarının milliyetçi-militarist saldırganlığına da kapaktır.
Referandum, tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi seçimlere katılan seçmen oranlamasına göre değerlendirilir. Amerikan başkanlık seçimlerinde, Bush 325 civarında bir oy oran farkıyla Başkanlık koltuğuna oturmuştur. Demokrasinin kuralı da budur. Hem demokrasi ısrarı olacak hem de %89.4 oy oranıyla onaylanmış Suriye anayasası ve dolaysıyla yönetimine hala halkın desteği konusunda kuşkuyla bakılacaktır. Bu noktada ısrarlı olanlar sadece kin ve intikam yolunda vahşet kapılarını açmak isteyen siyasal ahlakla uzak-yakın ilişkisi olmayanlardır. Bu şamarı da Solcu geçinin siyasi hokkabazlara, yarım pabuç Erdoğancı HATAY DENGE yazarlarına ve kimi cahil solculara ve ÖDP’nin 26 Şubat 2012 Antakya mitingini milliyetçi yasaklarla kirleten yöneticilere ithaf ederim.
KISSADAN HİSSE
Komşumuz Suriye, ikinci anavatanımız, halkının siyasi taleplerine ikircimsizce, hızla cevap vererek bölgenin en demokratik siyasal rejimini kurmayı başarmıştır. 135 yıldır sivil anayasa oluşturmayan, “açılımlar“ adı altında halkını aldatan, ikiyüzlü iç ve dış politikasıyla tarihi düşmanlıkları halklar arasına eken Erdoğan yönetiminin öncelikle Suriye’nin başarılı demokratik reformları ikame etme sürecinden ders alması gerekmektedir.
Ortak ülkemizi, faşizan bir sivil diktatörlük altında yasakların, kovuşturmaların düşünceyi doğmadan suçlayıp zindanlarda süründürenlerin Suriye derslerinden alacağı çok şey vardır. Suriye bunu Türkiye’ye öğretmeye de e hazırdır. Çünkü, bölgenin bu en tecrübeli siyasallaşmış ülkesi olarak Suriye, halkların kardeşliği için katlandığı özverilerle, Erdoğan yönetimini Türkiye halklarından ayırmasını da bilen yüksek bir algı sahibidir. Halkların kardeşliğini ebedi sayan Suriye yeni anayasasıyla yeni Suriye olarak bölgenin güvenli limanı olmaya devam etmektedir. Ülkemizin böylesi bir komşuya sahip olması onurlu bir kazanımdır.
26 Şubat 2012 YENİ ANAYASA YENİ SURİYE sürecinin referandumuydu. Suriye halkı Referanduma giderek %89.4 oranında EVET oyu kullanarak yeni anayasayı onayladı. Dünyanın en demokratik ülkelerinden alınan tarihi ve fiili deneylerin sentezi örnekler dikkate alınarak ortaya konan anayasa sivil bir anayasa olarak Suriye tarihine not edildi. Bu anayasa ile Suriye bölgenin en demokratik ülkesi konumuna yükseldi; çoğulcu, katılımcı, özgürlük ve demokrasi ilkeleriyle belirlenmiş çerçevesi, Suriye halkının on yıllardır beklentisi olan siyasal taleplere yerinde bir cevap oldu.
Referandum sonuç verileri isi Suriye içişleri bakanlığı tarafından açıklandı.
“ŞAM – İçişleri Bakanlığı 26-02-2012 tarihinde Suriye Arap Cumhuriyeti yeni anayasa taslağına yapılan referandumun sonuçlarını ilan ederek, yeni anayasanın %89.4 oranla kabul edildiğini açıkladı.
İçişleri Bakanı Muhammed el-Şear bugün düzenlediği basın toplantısında; oy kullanma hakkına sahip toplam 14.589.954 vatandaştan referanduma katılan vatandaşların sayısının %57.4 oranla 8.376.447 vatandaş olduğunu belirtti.
Bakan Şear; referandumda yeni anayasaya evet diyenlerin %89.4 oranla 7.490.319 olduğunu, hayır diyenlerin %9 oranla 753.208 olduğunu ifade ederken %1.6 oranla 132.920 oyun geçersiz sayıldığını açıkladı. (http://www.sana.sy/tur/236/2012/02/27/403003.htm )
Referandum sonuçları önceki tüm seçimlerin tersine en demokratik tarzda ikame edildiği görülmüştür. Artık %99,99’lu sonuçlar yok olmuştur. İsteyen gidip yüz binlerce HAYIR oyu kullanabilmiştir. Bunun olumsuz bir sonucu olmamıştır. Özgür iradeler ne ise o ortaya çıkmıştır. BOYKOT diyenler de referanduma gitmeyerek tavırlarını koymuş bunun da hiçbir olumsuz sonucu olmamıştır.
Sıcak alanlarda yol kesmeler, sandık yakmalar, halkın referanduma gidişini engellemelere rağmen, katılım oranı yeni bir siyasal sistemi böylesi koşullarda yönelen bir ülke için büyük bir başarıdır. Bu başarıyı bir ölçüde Suriye’yi kuşatan tehlikeler, baskılar ve askeri işgal tehditleri altında olması itibariyle de algılamak gerekli.
Yeryüzünün tüm şer odakları, Amerika, Fransa, Almanya, İngiltere olmak üzere İsrail ve Erdoğan iktidarı, Katar, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri dünyanın en büyük mali, medya askeri desteğiyle Suriye’nin halkçı yönetimini yıkmaya çalışmaktadır. Bunu için eli kanlı şebekelere açıkça silah desteği verileceklerini de açıklayarak tarihin en hukuksuz kirli savaş sürecini açmışlardır. Bunun için mezhep kışkırtıcılığında iç savaşa kadar her türden yol denenmiştir; yüzlerce TV kanalıyla küresel ölçekte medya yalan, abartma, kurgu, uydurma haberle dünya kamuoyu bilincini bulandırma girişimi verilmiştir. Bunun da ötesinde her bir TV kanalı, askeri kurmay bürosu gibi çalışarak Suriyeli vatan haini şebekelerinin kanlı eylemlerini organize ve dizayn etmektedir. Bu baskılar altında, ambargolar yeryüzünde bir ülkeye uygulanabileceklerin sınırlarını çok daha fazla zorlayarak Suriye’nin ekonomisi çökertilmeye çalışılmaktadır. Bu korkunç baskılar altında bir yıl dolmadan ülkesinin soğuk savaş artığı, tek partili siyasal rejimini onlarca yasa, kurum ve kuruluşla ve en sonunda bölgenin en demokratik ülkesi konumuna yükselmesine yol açan, özgürlük ve demokrasi ilkeleri üzerinde yükselen bir anayasa ile çoğulcu katılımcı ülke konumuna yükseltmek, gerçek anlamda bir başarıdır. Suriye siyasal tutumlarının bedelini ödeyen bir ülke olarak, her şeye rağmen halkının talepleri yanında olduğunu, hiçbir ikircimliğe sapmadığını, oyalama yapmadığını, tüm yasaları Resmi Gazetede yayınlayarak halkın kazanımları arasına kattığını göstermiş oldu. Suriye halkına sözde “özgürlük ve demokrasi, insan hakları” gibi, Afganistan, Irak, Libya işgallerinden bildiğimiz safsatalarla, kıyım ve yıkım getirmek isteyenlerin ise halkın kazanımlarını engellemek için çırpındıkları açık olmuştur. Suriye’nin yoğun politize olmuş halkı ise yönetim ve lideri arkasında durarak bu oyunlara geçit vermemiştir, her hakkını mümkün olan en yüksek katılım oranlarıyla yerine getirmiştir. Referandumun sayısal sonuçları arasında en önemli belirti de budur.
Referandumun sayısal verileri şu tabloyu göstermiştir. Tüp çırpınışlara rağmen BOYKOT tavrı iflas etmiştir. Bilindiği gibi, toplumda küçümsenmeyecek bir oran hiçbir seçime katılmam eğilimi gösterir. Bu oran ne tepkisinden dolayı nede olumsuz refleksinden dolayı seçimlere katılmaz, bir ihmaldir, vatandaş olma yükümlülüklerine yoğunlaşmama halidir. Çok yaşlı olanlar ve iş yoğunluğu nedeniyle katılmayanlarda bulunur. Bunların oranı doğal olarak bilinmez ve seçimlere katılmayanlar arasında sayılır. BOYKOT diye not edilir.
Suriye anayasası, üçüncü maddesi bu satırların yazarı için de kabul edilmez bir maddedir.
Madde 3 fıkra 1: Cumhur başkanının dini İslam’dır (دين رئيس الجمهورية الإسلام )
“Madde 3 fıkra 2: İslam fıkhı yasamanın başlıca kaynağıdır..( الفقه الإسلامي مصدر رئيسي للتشريع)
Bu maddeler vatandaş olma ilke ve bilinciyle çelişkilidir. Bu nedenle vatan çatısı altında ülkesini koruma kararlılığı olan muhalefetin protestosuna ben de katıldım. Bu maddeleri böylesi bir özgürlük ve demokrasi algısı taşıyan anayasaya oturtmak, yama gibi durmaktadır. Anlaşılır nedenleri olsa da Cumhurbaşkanlığı için “Suriye vatandaşı olması” belirlemesi yeterliydi. Süreç, baskılar, baskı çevreleri bu ülkenin iç dokusuyla oynamak için gösterdikleri çılgınlıklar, bu madenin farklı olup olmaması, sonucu o kadar etkilemeyeceğini belirterek, muhalif şehrimi koymakla yetineceğim. İşte bu madde nedeniyle Hıristiyan Suriye halkını büyük oranda referanduma katılmamayı tercih etti. Oysa, ölümüne en küçük bireyinden en büyük bireyine kadar, bütünüyle yönetimden yana olan bu kesim referandumda rahatsızlığını mesaj olarak böyle göndermiş oldu. Bu da en azından %5’lık bir oranın seçim dışı kalması demekti.
Kürtler, Anayasa oylamasında ezici çoğunlukla EVET oyu kullandı. Kürt bölgelerinde referanduma katılım oranı bu açıdan oldukça belirgin sonuçlar verdi. Kimi Kürt siyasetlerini Referandumu BOYKOT kararlarının etkili olmadığı açığa çıktı. Kürt halkı yeni anayasada kendi hakları için bir ilk adım olan ve önemsediği 9. Madde etrafında daha ileri haklara ulaşılabileceği kanaatiyle Referanduma akın etti.
Madde 9: Anayasa, Suriye toplumsal varlığını oluşturan kültürel farklılığı, tüm oluşumları, türleri ve uzantılarıyla koruması altına alır, vatana ait gelenek olması itibariyle de Suriye Arap Cumhuriyetinin toprak birliği çerçevesinde vatan birliğini güçlendirir. يكفل الدستور حماية التنوع الثقافي للمجتمع السوري بجميع مكوناته وتعدد روافده، باعتباره تراثاً وطنياً يعزز الوحدة الوطنية في إطار وحدة أراضي الجمهورية العربية السورية
Farklılıkları açıkça ifade eden, ülke bütünlüğü içinde “tüm oluşumları”n haklarını garanti altına alan bir demokratik anayasa için Kürtler çoğunlukla EVET dedi. Ancak eli kanlı şebekelerle hiçbir bağı olmayan kimi Kürt siyasal gruplarının BOYKOT kararı alması ve bu hakkını vatandaşlık bilinciyle kullanma seçeneği, seçimlere katılımdaki olumsuz donelerden biriydi.
Bu veriler Referandumun sayısal sonuçlarının en olumsuz haliyle olarak yorumunu içermektedir. Buna göre, seçime her ne nedenle olursa olsun katılmayanlara karşı, “oy kullanma hakkına sahip toplam 14.589.954 vatandaştan referanduma katılan vatandaşların sayısının %57.4 oranla 8.376.447 vatandaş olduğu” açığa çıkmış oldu.
Bu oran. Suriye halkının tercihlerini, Halkçı yönetim ve liderlerine ilişkin destekleri üzerine yaratılan her türden kuşkuyu yok eden bir orandır. Bu oran dünya şer güçlerini suratına indirilmiş bir şamardır. Bu oran bu bölgede bir başka yönetimin asla ulaşamayacağı bir halk desteğinin olduğunun en açık ifadesidir. Halkın iradesini bir yıl içinde ki seçimle sınamış olan Beşşar Esad yönetimi için kuşkulu konuşanlara büyük bir ders olan bu sonuçlar, ülkemiz cahil kimi solcuları için olduğu kadar, Erdoğan iktidarının milliyetçi-militarist saldırganlığına da kapaktır.
Referandum, tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi seçimlere katılan seçmen oranlamasına göre değerlendirilir. Amerikan başkanlık seçimlerinde, Bush 325 civarında bir oy oran farkıyla Başkanlık koltuğuna oturmuştur. Demokrasinin kuralı da budur. Hem demokrasi ısrarı olacak hem de %89.4 oy oranıyla onaylanmış Suriye anayasası ve dolaysıyla yönetimine hala halkın desteği konusunda kuşkuyla bakılacaktır. Bu noktada ısrarlı olanlar sadece kin ve intikam yolunda vahşet kapılarını açmak isteyen siyasal ahlakla uzak-yakın ilişkisi olmayanlardır. Bu şamarı da Solcu geçinin siyasi hokkabazlara, yarım pabuç Erdoğancı HATAY DENGE yazarlarına ve kimi cahil solculara ve ÖDP’nin 26 Şubat 2012 Antakya mitingini milliyetçi yasaklarla kirleten yöneticilere ithaf ederim.
KISSADAN HİSSE
Komşumuz Suriye, ikinci anavatanımız, halkının siyasi taleplerine ikircimsizce, hızla cevap vererek bölgenin en demokratik siyasal rejimini kurmayı başarmıştır. 135 yıldır sivil anayasa oluşturmayan, “açılımlar“ adı altında halkını aldatan, ikiyüzlü iç ve dış politikasıyla tarihi düşmanlıkları halklar arasına eken Erdoğan yönetiminin öncelikle Suriye’nin başarılı demokratik reformları ikame etme sürecinden ders alması gerekmektedir.
Ortak ülkemizi, faşizan bir sivil diktatörlük altında yasakların, kovuşturmaların düşünceyi doğmadan suçlayıp zindanlarda süründürenlerin Suriye derslerinden alacağı çok şey vardır. Suriye bunu Türkiye’ye öğretmeye de e hazırdır. Çünkü, bölgenin bu en tecrübeli siyasallaşmış ülkesi olarak Suriye, halkların kardeşliği için katlandığı özverilerle, Erdoğan yönetimini Türkiye halklarından ayırmasını da bilen yüksek bir algı sahibidir. Halkların kardeşliğini ebedi sayan Suriye yeni anayasasıyla yeni Suriye olarak bölgenin güvenli limanı olmaya devam etmektedir. Ülkemizin böylesi bir komşuya sahip olması onurlu bir kazanımdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder