4 Şubat 2012 Cumartesi
SURİYE SİVİL HALK ETKİNLİĞİ ADANA KONFERANSI
Mihrac Ural – 4 Şubat 2012
Suriye Sivil Halk Etkinliği, Adana’da yaptığı toplantı (1 Şubat 2012) şehrin önemli şahsiyet ve aydınlarını kapsayan bir diyalog toplantısı olarak gelişti. Bu toplantının önemi ve özgünlüğü, İki ülke halklarının hükümetler üstü ilişkisinin bir ilk adımı olmasıydı. Elbette bu adımlar birden çok yerde atılmıştı ve dünyayı meşgul eden Suriye konusu her yerde ilgi görüşüyordu. Ancak Adana toplantısının farklı bir özelliği vardı. O da Suriye Sivil Halk Etkinliği’nin bundan böyle Türkiye’nin farklı şehirlerinde konferanslar verecekti ve Adana toplantısı bunun ilk adımıydı.
Adana konferansı, bu etkinlikler içinde iki ülke gerçekleriyle yüzleşmenin de bir adımı olacaktı. Katılımcıların soruları ve Suriye Sivil Halk Etkinliği heyetinin cevaplarla birlikte Türkiye halkının olaylara bakışını derinlemesine kavrama ihtiyacı bulunuyordu. Heyet temsilcisi Maad Muhammed’in yaptığı açılış konuşması bu nedenle Suriye’deki sorunların genel ve kapsayıcı bir değerlendirmesi oldu.
Maad Muhammed, “ülkemiz üzerinde kurulan komplonun gerçekte tüm bölge üzerine kurgulanmış olan büyük komplonun en sadece bir parçası olduğu”nu ifade ederek sözlerine başladı. Devamla da “Suriye he bir petrol ülkesidir ne de stratejik madenler ülkesidir. Ama Suriye bu gibi maddi güç ve etkinliklerden çok daha etkin olan ve emperyalizme kök söktüren, talan ve çıkar dayatmalarının önünü kesen bir siyasi iradeye sahiptir: Suriye’nin tarihsel geo-strateik serveti bu siyasi iradedir. Bu irade pratik anlamıyla bir siyasi tutum olarak emperyalist çıkarlara bir engeldir bir barikattır. Suriye, bu kararlı siyasi iradenin ortaya koyduğu tutum sayesinde de kimliksiz Arap ülkelerinin tarihsiz ve talihsiz, emperyalist kuklası tutumlarına, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin insanlık dışı biçimde eli kanlı ve silahlı çeteleri destekleyip ülkemizi kanlı bir arenaya çevirme çabasına direnebilmektedir. Suriye’nin çökertilmek istenmesinin tek nedeni budur. Bu aynı zamanda medya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yalan, abartma, kurgu, uydurma hamlelerine basit yayıncılık imkanlarıyla diz çökertebilmiştir. Bunu da halkının siyasal duyarlılığıyla, halkçı yönetimin arkasında duruşu ve liderine sahip çıkışıyla başarılmıştır. Suriye’de ne bir mezhep savaşı ne de iç savaş bulunmaktadır. Ancak dış güçlerin akıl almaz mali desteği, medya kışkırtması, siyasi diplomasi katkılarıyla ülkenin en lümpen kesimleri kanun dışı davranışlara sürmek için tüm olanaklarını seferber ederek, ülkenin barışçıl bir süreç içinde özgürlük ve demokrasi adımlarını atmasının önü kesilmiştir. Ülke kanlı bir sızıntı savaşına sokulmuştur. “Sızıntı savaşı”, düzenli olmayan kontra güçlerle askeri hiçbir değeri olmayan, başarma şansı bulunmayan ama toplumu kas katı hale getiren terör ortamı yaratma ve bunu sürekli kılma olayıdır. Bu komplocu girişimlerle amaçlanan, toplumu bir bütün olarak sinirleri üzerinde yaşayan, en küçük bir olayda şiddetli reflekslere götüren bir ortam yaratmaktır. Bu girişimlerin üzerinde yükseleceği zemin ise yalan ve abartmadır. İşte ülkemizde ki kurguların evveli de ahiri de budur. Suriye, bu haksız bu insafsız yıkım girişimlerine karşı sağlam iradeyle karşı durmaktadır ve bunu tüm bölge halklarının çıkarları adına yapmaktadır” diye açıklamalarını şöyle sürdürdü.
“Suriye’ye yönelen bu ahlaksız savaşın ağırlıklı yanı medya savaşıdır. Yalan ve abartma kurgu ve uydurma savaşıdır. Dirilerin ölü gösterildiği, azınlığın çoğunluk olarak sunulduğu, mağlubun galip, yıkılmış olanın dik durduğunun iddia edildiği bir yalan okyanusu içinde Suriye’nin bağımsız siyasi iradesi kırılmak istenmektedir. Bunun için öylesine basit, öylesini adi kurgular yapılmaktadır ki, akıllara ziyan önermeleri koca koca haccıları, hocaları kendini aydın sanan kuklaları ‘yeter ki karışıklık yaratın, yeter ki toplumu her köşede gerginliğe götüren küçük, basit işler de olsu onu yapın. Sonuç almanız şart değil ama karıştırın, karışıklık yaratmak için yol ortasında karınızı tokatlayın ki herkes başınıza toplansın, çocuğunuzu acımasızıca şehir meydanında dövün ki ortalıkta karışsın, ekmek alırken, tüp gaz alırken, herhangi bir devlet dairesinde yığılma bulunurken olay çıkartın ve mazlum olduğunuzu ifade ediniz. Gerisini bezi bırakın, yeryüzünün en büyük medya şebekeleriyle bu küçük olayları büyüterek yönetimin başına çökeceğiz’ diyerek sonuç almaya çalışmaktadırlar.”
Maad Muhammed devamla, “Suriye halkı, bu çirkin komploya meydanlara inerek cevap verdi. Milyonları milyonlara ekleyerek yürüdü haykırdı geçit yok dedi. Bu duruş komplocu güçlerin belini kırdı ama kirli amaçlar hala devem ediyor, kulalarının tetikçiliği hala devem ediyor, insan katli, cesetlerin doğranması hala devam ediyor, insan kaçırmaları, fidecilik, hırsızlık, kıyım, yıkım “özgürlük ve demokrasi adı altında gizlenerek yıkıcı faaliyetlere devam ediyor. Bu faaliyetlerin en önemli ayağı da asker kaçaklarını koruyan ve onlara askeri eğitim, lojistik destek sağlayıp ülkemizi kanlı bir arenaya çevirmeye çalışan Erdoğan yönetimi olduğu gerçeğini sizlerle paylaşmayı görev sayıyorum. Siz Türkiye halkına bu gerçeği iletmeyi görev biliyorum. Suriye halkının dostluk kardeşlik mesajı ve salamlarını iletiyorum. Halkımın komşuluk adına, dostluk adına Türkiye halkından beklentisi, hiçbir neden ve gerekçesi olmadan bu vicdansız terör saldırılarını destekleyen, körüklenen Erdoğan yönetimine dur demesidir”
Maad sonuç olarak “Tehlike sadece Suriye’ye yönelik değildir. Tüm bölgenin haritası değiştirilmek, ülkelerin bağımsızlığını sona erdirmek istemektedirler. Birbiriyle bitmeyen kanlı savaşlar içinde olacak kardeşler kıyımın tezgahlamak bu komploların tek amacıdır. Bunu da Ak denizden Kafkaslara enerji, kaynak ve yollarını elde tutmak, tatlı su kaynakları, pamuk ve tahıl ambarlarını denetim altına alma amacıyla dayatmaktadırlar. Bu planlar sonuçta da, İsrail’in korunması ve bölgede tek üstün güç olarak emperyalizm adına bu talan ve çıkarı korumasıyla kendi içinde bir bütün oluşturmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi de (BOP) tas tamam budur” diyerek sözlerini bağladı.
Toplantı sorular bölümüyle devam etti. Katılımcılar, önemli sorular yöneltip, Suriye olaylarının geniş bir açıdan algılamasını sağladı. Bu sorular içinde dikkat çekici olanı ise, Türkiye’ye karşı koyulan tepkiler de Türk bayrağının ve Atatürk resimlerinin neden yakıldığı üzerine odu.
Maad Muhammed Suriye Sivil Halk Etkinliği adına bu sitemli soruya da şu cevabı verdi; “ öncelikle, komşuluk ahlak ve erdemine hiç yakışmayan, hiçbir gerekçesi olmadan eli kanlı Müslüman Kardeşler şebekesi ve asker kaçaklarını destekleyip, kanlı eylemler için ülkemize salan Erdoğan yönetiminin yaptıklarını hatırlamak gerek. Arkasında emperyalistlerin, İsrail, gerici Arap ülkeleri ve Erdoğan yönetiminin olduğu kukla tetikçilerin, Suriye’de yarattığı kıyımlara, acılara karşı halkımızın gösterdiği tepkiyi öncelikle haklı germek gerek. İşte böylesi denetimsiz öfke kesitlerinde sonuçları değil nedenleri kavramak çok önemlidir. Ezelden ebede kadar komşu kalmaya mahkum halklarımızı kimlerin birbirine kırdırmaya yöneldiğini bilmek gerek. Bayrak yakmanın da Atatürk posterini parçalamanın kışkırtıcı nedenleri anlaşılınca, halkımızın ortaya koyduğu tavır mazur görülecektir: Buna rağmen bu tür eylemleri biz de tasvip etmiyor, yanlıştır diyoruz.
“Suriye halkı kendi siyasal simgelerine sahip çıkıp, başkasından saygı beklediği kadar, başkalarının simgelerine saygı duyar. Bu açıdan bu tür tutumları asla tasvip etmez. Devlet başkanı Beşşar Esad’da bunu açıkça dile getirip, gençlere uyarısını yapmıştır ve bu olay bitmiştir. Aynı olayların tekrar etmemesi için görev siz, kardeş Türkiye halkının omzundadır” diyerek toplantı noktalanmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder