18 Şubat 2012 Cumartesi
ANTAKYA MİTİNGİ İÇİN BİR ÖNERİ ve SURİYE’DE BU CUMA
Mihrac Ural -17 Şubat 2012 / Cuma İdlip / Cisir el Şuğur
Tüm gücümüzle 19 Şubat 2012 / Pazar Doğrular ilkokulları önünde saat:13.00 Suriye için mitingde yerimizi alacağız. Çağrım bu bölgenin insanı erdemlerini taşıyan herkesedir.
ÖNERİM
Bu makalem, 19 Şubat 2012’de, SURİYE’Yİ KORULAYIM diye benim isimlendirdiğim Antakya mitingi üzerine 3. Çağrı yazısıdır. Bu mitingi beni takip eden tüm okurlar seven, dostum olan ve tüm yoldaşlarımı en etkin şekilde yaşlı çocuk demeden katılmaya davetimi yenileyeceğim. Yeri göğü inletmenizi ayaklarınızı yere basarken, binlerce yılın adına sizi bir bilinç olarak, bir kimlik olarak bir kültür dokusu olarak var eden uygarlıklar adına yürümenizi tavsiye edeceğim.
Özellikle kadınlarımıza kızlarımıza çağrım var. Siz öne çıkın her biriniz bu toprakların direnme sembolü imparatoriçem Zenubya’nın kızları ve kadınları olarak dik yürüyüp karanlık güçlere meydan okuduğunuzu ilan edin. Sinmiş erkeklerinizin, korkak, kaçkın ve kendini bilmezlerin, kimliğini fantastik serserilikle değiştirme çabası içinde olan yarım erkeklerin suratına bir tokat gibi indirin. Bu şamarla uyku sersemlerini kendilerine getirin, özgürlük haykırışlarınızla, ikinci anavatanımız Suriye’ye uzanan ellerin kırılacağını gösterin. Zılgıt çekin sık sık, eri göğü inletin bu zılgıt sesi hepimiz için bir mesaj bir şifre olsun buna davet ediyorum sizleri ve öneriyorum…
Antakya miting sonrası (bildik nedenlerle faşizan sivil diktatörlüğün valileri bu etkinliği yasaklasa da), 30-40 kişi de olsa Atatürk anıtının önünde PORTESTO BEKLİYİŞİ yapınız. Bu eylem yasal hakkınızdır. Bu eylem onurlu bir “eylemsizlik eylemidir”. Gandi gibi en inatçı, en karırlı en dik duran sessizlikle öfkenin sınırlanırda olduğumuzun mesajını veren bir eylem olmalıdır. Bu sessizliğinizle, kahredici zulmün, bıçağı kemiğe dayayan kalleşliklerin. Dostluğa, komşuluk ilişkilerini hiçbir neden yokken yapılan ihanetlerin, yüreklerimizde yarattığı dev fırtınalarla ezileceğini gösteren bir meydan okuyuş sessizliği olarak gündeme gelsin. Buradan başlayalım, siz Arap kadını, Türk-Kürt kadını bu adımla, bölgenin öncüsü olduğunu ortaya koyacaksın… Erkekler de sıra sıra dizilerek bu yolu yürüyecektir…
Bu toprakların kadını ve kızları görev sizdedir öncülük sizdedir laikliğinizin açık göğüsleme meydan okuma sırası sizdedir…
"İKİ HALKIN KARDEŞLİĞİ İÇİN, SURİYE'YE ASKERİ SALDIRI İÇİN HAZIRLANANA EMPERYELİSTLERE, ERDOĞAN YÖNETİMİNE VE SİYONİST ARAP KARL VE EMİRLİKLERİNE KARŞI PORETSTO BEKLEYİŞİ" adı altında bir gece, sadece bir gece, sabaha kadar, yağmur da olsa çamur da olsa bekleyerek protestomuzu ilan edelim.
SICAK BÖLGEDEN HABER
Bu gün Cuma. Tatil ve ibadet günü. Suriye’nin vatan hainleri, emperyalist-siyonist Arapların kışkırtmalarıyla sokaklara salınan eli kanlı şebekeleri, bu cumayı da yakıp yıkma cuması, kan dökme ve ayaklanma cuması olarak ilan ettiler. Bir haftadır, her hafta boyu olduğu gibi 7/24 askeri karargah gibi çalışan uluslararası medya etkinlikleriyle Suriye’nin altını üstüne getireceklerin söyleyip durdular. Dünya şer medyası, her zamanki gibi gergin ortamlar yaratarak, bu Cuma gününün kana bulanacağını ifade ve ilan etti. Cama namazını, Camiyi, ibadetin zorunlu kıtlığı topluluğu kalkan gibi kullanarak, korkakça toplu ibadetten çıkan katılanların arkasına sinerek kanlı provokasyonlarını haykıracaklarını sandılar. Her hafta olduğu gibi bu hafta da korku salmak istediler. Ancak bir kez daha iflas ettiler. Suriye halkı bu Cuma da sert tokadını vurarak “Suriye’yi vatan hainlerine geçit yapmayacağız ibadetimizi yapacak laik ülkede tüm farklılıklarımızla barış içinde bir arada yaşayacağız; liderimiz Beşşar Esad ve halkçı yönetimimizin reform çabalarının arkasında duracağız.” Dediler.
Evet tam bir yıldır çılgınlığın yalan ve abartmanın katliamların yakıp yıkmaların her türünü denediler, ama olmadı Suriye halkı Halkçı yönetiminin yanında reformların arkasında durduğunu ilan etti. Her Cuma günü olduğu gibi, bu Cuma da iflas ettiler. Ama bir kez daha başaramadılar. Bir kez daha yalan, abarta, uydurma senaryolarının çehresi açığa çıktı. Suriye’nin İnançlı halkı bu şebekelere ve ihanetlerine dur dedi. Çağrılarını elinin tersiyle itti. Halk ibadetini yaptı ve evine döndü. 14 ili 6432 köyü 200 nahiyesi olan komşumu Suriye’de sorunlu olan noktalar 10 nokta değildir. Ama abartı mekanizması, Türkiye’de medyası gibi İstanbul’daki münferit birkaç kap kaç olayını merkezi haber yaparak, tüm ülke kapkaç olmuş gibi veriyor. Gerçek ise, çürümüşlerin ne gücü ne de siyasal, sosyal ekonomik kültürel yaşama etkisi bu değildir. Bu haberlerin tek amacı, kışkırtıcı bir erginlik ve korku ortamlı yaratmaktır; derler ki “haber kopeğin insanı ısırması değil insanın köpeği ısırmasıdır” yani milyonda biri öne çıkartıp reytingi kapma olayı ve kirli amaçlar için kamuoyunu yönlendirme oyayıdır. Suriye üzerine oynanan oyunda tas tamam budur.
Suriye artık bu çirkeflere rağmen yolunu belirledi demokrasiyi güçlüce yöneldi. Onlarca yazsa kurum ve kuruluş yanı sıra Anayasa da tamamlandı. 9 gün sonra (26 Şubat 2012 ) Anayasa referandum gündemde. Suriye halkı tüm mozaik dokusuyla, bu referandumda yerini alarak kararını verecektir.; kimseyi temsil etme gücünde olmayanlar ise yine bin bir karanlık bahaneyle dıştan verilen talimatla “boykot” diyecektir. Ancak kervan yürümeye devam edecektir.
Suriye, ne soğuk savaş ürünü II: dünya ülkeleri ne de Doğu Avrupa sosyalist ülkeleri gibi değil, iç evrimini başararak çoğulcu katılımcı demokrasiye geçiyor, eski sistemini müthiş bir halk desteğiyle nitelikçe 21. Yüzyıla taşıyor. Suriye 7000 yıllık uygarlık tarihine ve algılarına yakışır biçimde yönetiminin önderliğinde halkına en özgür ve en demokratik hakları sunuyor. 135 yıldır bir sivil anayasa oluşturamamış Türkiye ve eli kanlı iktidarı bundan ders alsın öğrensin. Bu gelişmeler ayrıca kimin kimden derse alması gerektiğinin de açık ifadesidir.
Bu gelişmeler ülkemiz kimi cahil, ırkçı-milliyetçi solu kesimleri içinde önemli bir medrese niteliğindedir. Suriye bölgenin en demokratik ülkesi olma yolunda hızla son adımlarını atıyor. Bu satırları eli kanlı şebekelerin sırtını Erdoğan iktidarına verdiği gergin ve sıcak temas alanlarından, bölge devrimcisi olarak ben ve düşünce arkadaşlarımız her şeye hazır olarak yerimizi aldığımız İdlip ve Cisir eş- Şuğur’dan yazıyorum; bu dağların tüm inançları ve etnik dokularından yerli halkının selamlarını iletiyorum. Kitrin’den, Gavrgo’dan, Der-Siman’dan, Cemiliye’den, Bidama’dan, Zambakiye’den, Adar ve Zoftan, Zerzur ve Mizri’den selam taşıyorum. On yıllar önce, ülkemiz demokrasi mücadelsi uğruna sınırları aşıp geldiğim ve bu güne kadar en derin saygı ve sevgiyle bağlar kurduğum bu alanların farklılıklarıyla bir bütün teşkil eden halkından selam iletiyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder