18 Şubat 2012 Cumartesi
ADEM KÜTÜK ANISINA; ÖLÜM ADIN KALLEŞ OLSUN
Mihrac Ural – 17 Şubat 2012 / Cuma
Adem Kütük, bir yaman devrimci, Devrimci Yol’cu zindan arkadaşım. Seni rahmetle anıyorum ruhun şad olsun (1960 - 16 Şubat 2012 Adana)
Adem Kütük’ü Adana ceza evine nakledildikten sonra tanıdım. Hoş geldin demek üzere yoldaşlarımın kaldığı koğuşa geldi. Çayımı içti, sohbet ettik. Giderken “özel olarak konuşabilir miyiz?” dedi, buyur dedim; “Birkaç gün sonra önemli bir konu konuşacağız, sen yorgunsun biraz rahatla dedi” .
Adıyaman zindanından, Adana’ya Numune hastanesine nakledilmiştim. Çelimsiz bir gençtim. Yetersiz beslenmenin, sıkıntı ve baskıların altın da baygınlık geçirmiştim. Kontrole gelmiştim. Bir süre sonra hastaneden sağlam raporuyla Adıyaman ceza evine gönderilmek üzere, emaneten Adana cezaevine sevk edildim.
Birkaç gün sonra farklı sol siyasi çevrelerden üç arkadaş ziyaretime geldi. Aralarında Adam Kütük de vardı. 1980 Mayıs ayı başlarında bir gündü. “kaçış hazırlığı yapıyoruz, her siyasetten en ağır mahkum ve tutukluların birlikte kaçışını gerçekyleştirdeceğiz Bunun için epey çalıyştık ve tünel açtık ilere sefhadayız. Ayrıntıları konuşup sizlerinde hazır olmasın istiyoruz” dedi. Nefesim açıldı, özgürmlük rüzgarları kapladı bedenimi. Isparta zindanı isyanından beri gittiğim bir dizi zindandan firar arayışı içinde oldum. İşkencede ser verdim sır vermedim, buna rağmen beklemeye değer hiç bir şey yoktu, firar etmek özgürlüktü, mücadeleye yeniden katılmaktı.
Tünel çalışmaları düzenli gitti. Bodrum katıydı, foseptik depolar yüzülerek aşılıp tünel kazıları yapılıyordu. Bu çalışmalar sürecinde sona doğru yaklaşıldıkça, heyecan artmıştı, Ancakher zamanki gibi Devrimcilerin talihsizliği gelip çatmıştı. Yine Devrimci –Yol'dan İsmail Şahin yoldaş tünel kazısı sırısanda, sıyrık elektrik tellerine değiyor ve elektirk çarpsaından ölüyor. Ama biz ölüp ölmediğini kestiremedik, vucuda sıcaktı, kurtarırız diye, kaçışı riske atarak, hastaneye taşınması için kapı altına verdik. Her tarfı balçıktı, topraklar tırnaklarında sırtında açık izler bırıkmıştı.
Yapacak bir şey kalmadı. O an kaşıç heyeti karar verdik. Tünel patlatılacaktı, yanı açık havaya, nereye vardıysa oradan açılacaktı. Dikey kazı başladı. Klavuz olarak ilk gözcüler önden çıkacaktı. Oysa tünel tüm zindanı boşaltmak için, sıkıyonetim komutanlarına meydan okamak, kazılmış, siyasi bir tokat olarak hazırlıklar yapılmıştı.
Tünel, dikey açıldı. Çıka çıka Adana ceza evinin çevresindeki cadenin tam ortasına çıktı. Oysa 10 mt daha kazı yapılsa, kiraya alınan bahçeli eve çıkılacaktı oradna da tüm mahkum ve tutuklular kamyonlarla taşınarak özgürlüğe ulaşılacaktı. Zindanın meşhur kedisi bile özgür olacaktı. İlk elden klavuz olarak bir ekip çıkacaktı. Öyle yaptık Adem bu ekibin içindeydi. Gözcüler yerden çıkmaya başlayınca, mahalle köpeklerinin havlaması akıl almaz bir tesadüftü. İşte o an olanlar oldu. Jandarma fark etti ve kurşun yağmuru başladı. Gözcüler dört kişiydi, onlar çıktı ve geride kalanen ağır mahkumlar gerisin geriye zindana. koğuşlara gittik. Ama silah sesleri kesilmedi. Bizler de silahlıydık. Her siyasi örgütün kendine göre yeterli silahı vardı. Zulalar patlatıldı. Jandarmanın koşuları basması engellendi. Çatışmalar oldu; kapı altında bizler jandarmanın G3'lerinden çıkan kurşunlara hedef oldu tüm demir kapılar elek gibi olmuştu ölümden döndük. Yanımda Adana Acilciler hareketinin tüm yiğitleri vardı.Kocavezirliler, pazarın yiğitleri... Üç gün, kanlı üç gün, analar babalar dışarda cesetlerimizi arıyorlardı. Kanlı bir süreçti, acımasızdı kahrediciydi ama orda da yılmadık dik durduk
O kesiti bilenler, anılarında bu kanlı çatışmayı iyi hatırlarlar;
“Adana Cezaevindeki tünelli kaçış ise benzerlerine göre son derece kanlı bir öyküydü. 150 metrelik tüneli açma aşamasında İsmail Şahin isimli bir mahkum elektrik çarpması sonucunda hayatını kaybetti. Mahkûmların tünelden çıktıkları fark edilince çatışma çıktı. Dört mahkûm öldü. 7 Haziran 1980 tarihinde Mustafa Özenç, Adem Kütük, Erdal Aykaç, Mahmut Hızlı firar etmeyi başardı.” (İnönü Alpat yazdı... "O duvar o duvarınız vız gelir bize vız" Mersin Yaşam sitesi)
Adem ve üç arkadaşı özgürdü. Biz ise çatışmanın ortasındaydık. Zindanı yaktık, çatışmada diğer bölümlerden ölüm haberleri geldi. Üç gün dayandık, sonra sahaya indirdiler, yere serdiler ve dipçiklerle botlarla üzerimizden geçtiler, kırdılar döktüler. Üzüm ezer gibi ezdiler. Ama irdemezi kıramadılar, kolylar bacaklar kırıldı ama onur asla...Başaramadılar, ayağa kalktığımız an, ilk işimiz yeniden firar etmek üzerine yoğunlaştı. Kısasüre sonra 27 ağır hükümlü ve tutuklu, görüş kabinlerine geceden sızacak bir yol bulup firara ettik (31 Temmuz 1980). Biz de Adana zindanına "O duvar o duvarınız vız gelir bize vız" diye yazdık. Adamin anısı dün ve bu gün yaşadığmız acılar içinde anlamlı yerini böylece almış oldu.
Adem'i anerken, çifte acı yaşıyorum.Bu acıları her dost kaybında tekrarla yaşıyorum.. Bir dost daha elveda deyip gidiyor bu acı, bir de tabutuna omuz verememenin, cenazesine katılamamanın acısı.Lanet olsun kolum kanadım kırık annemin, babamın cenazelerine bile gidemedim toprak, su serpemedim. Acım büyük dostları. Ruhun şad olsun Adem Kütük.
Adem Kütük, bir yaman devrimci, Devrimci Yol’cu zindan arkadaşım. Seni rahmetle anıyorum ruhun şad olsun (1960 - 16 Şubat 2012 Adana)
Adem Kütük’ü Adana ceza evine nakledildikten sonra tanıdım. Hoş geldin demek üzere yoldaşlarımın kaldığı koğuşa geldi. Çayımı içti, sohbet ettik. Giderken “özel olarak konuşabilir miyiz?” dedi, buyur dedim; “Birkaç gün sonra önemli bir konu konuşacağız, sen yorgunsun biraz rahatla dedi” .
Adıyaman zindanından, Adana’ya Numune hastanesine nakledilmiştim. Çelimsiz bir gençtim. Yetersiz beslenmenin, sıkıntı ve baskıların altın da baygınlık geçirmiştim. Kontrole gelmiştim. Bir süre sonra hastaneden sağlam raporuyla Adıyaman ceza evine gönderilmek üzere, emaneten Adana cezaevine sevk edildim.
Birkaç gün sonra farklı sol siyasi çevrelerden üç arkadaş ziyaretime geldi. Aralarında Adam Kütük de vardı. 1980 Mayıs ayı başlarında bir gündü. “kaçış hazırlığı yapıyoruz, her siyasetten en ağır mahkum ve tutukluların birlikte kaçışını gerçekyleştirdeceğiz Bunun için epey çalıyştık ve tünel açtık ilere sefhadayız. Ayrıntıları konuşup sizlerinde hazır olmasın istiyoruz” dedi. Nefesim açıldı, özgürmlük rüzgarları kapladı bedenimi. Isparta zindanı isyanından beri gittiğim bir dizi zindandan firar arayışı içinde oldum. İşkencede ser verdim sır vermedim, buna rağmen beklemeye değer hiç bir şey yoktu, firar etmek özgürlüktü, mücadeleye yeniden katılmaktı.
Tünel çalışmaları düzenli gitti. Bodrum katıydı, foseptik depolar yüzülerek aşılıp tünel kazıları yapılıyordu. Bu çalışmalar sürecinde sona doğru yaklaşıldıkça, heyecan artmıştı, Ancakher zamanki gibi Devrimcilerin talihsizliği gelip çatmıştı. Yine Devrimci –Yol'dan İsmail Şahin yoldaş tünel kazısı sırısanda, sıyrık elektrik tellerine değiyor ve elektirk çarpsaından ölüyor. Ama biz ölüp ölmediğini kestiremedik, vucuda sıcaktı, kurtarırız diye, kaçışı riske atarak, hastaneye taşınması için kapı altına verdik. Her tarfı balçıktı, topraklar tırnaklarında sırtında açık izler bırıkmıştı.
Yapacak bir şey kalmadı. O an kaşıç heyeti karar verdik. Tünel patlatılacaktı, yanı açık havaya, nereye vardıysa oradan açılacaktı. Dikey kazı başladı. Klavuz olarak ilk gözcüler önden çıkacaktı. Oysa tünel tüm zindanı boşaltmak için, sıkıyonetim komutanlarına meydan okamak, kazılmış, siyasi bir tokat olarak hazırlıklar yapılmıştı.
Tünel, dikey açıldı. Çıka çıka Adana ceza evinin çevresindeki cadenin tam ortasına çıktı. Oysa 10 mt daha kazı yapılsa, kiraya alınan bahçeli eve çıkılacaktı oradna da tüm mahkum ve tutuklular kamyonlarla taşınarak özgürlüğe ulaşılacaktı. Zindanın meşhur kedisi bile özgür olacaktı. İlk elden klavuz olarak bir ekip çıkacaktı. Öyle yaptık Adem bu ekibin içindeydi. Gözcüler yerden çıkmaya başlayınca, mahalle köpeklerinin havlaması akıl almaz bir tesadüftü. İşte o an olanlar oldu. Jandarma fark etti ve kurşun yağmuru başladı. Gözcüler dört kişiydi, onlar çıktı ve geride kalanen ağır mahkumlar gerisin geriye zindana. koğuşlara gittik. Ama silah sesleri kesilmedi. Bizler de silahlıydık. Her siyasi örgütün kendine göre yeterli silahı vardı. Zulalar patlatıldı. Jandarmanın koşuları basması engellendi. Çatışmalar oldu; kapı altında bizler jandarmanın G3'lerinden çıkan kurşunlara hedef oldu tüm demir kapılar elek gibi olmuştu ölümden döndük. Yanımda Adana Acilciler hareketinin tüm yiğitleri vardı.Kocavezirliler, pazarın yiğitleri... Üç gün, kanlı üç gün, analar babalar dışarda cesetlerimizi arıyorlardı. Kanlı bir süreçti, acımasızdı kahrediciydi ama orda da yılmadık dik durduk
O kesiti bilenler, anılarında bu kanlı çatışmayı iyi hatırlarlar;
“Adana Cezaevindeki tünelli kaçış ise benzerlerine göre son derece kanlı bir öyküydü. 150 metrelik tüneli açma aşamasında İsmail Şahin isimli bir mahkum elektrik çarpması sonucunda hayatını kaybetti. Mahkûmların tünelden çıktıkları fark edilince çatışma çıktı. Dört mahkûm öldü. 7 Haziran 1980 tarihinde Mustafa Özenç, Adem Kütük, Erdal Aykaç, Mahmut Hızlı firar etmeyi başardı.” (İnönü Alpat yazdı... "O duvar o duvarınız vız gelir bize vız" Mersin Yaşam sitesi)
Adem ve üç arkadaşı özgürdü. Biz ise çatışmanın ortasındaydık. Zindanı yaktık, çatışmada diğer bölümlerden ölüm haberleri geldi. Üç gün dayandık, sonra sahaya indirdiler, yere serdiler ve dipçiklerle botlarla üzerimizden geçtiler, kırdılar döktüler. Üzüm ezer gibi ezdiler. Ama irdemezi kıramadılar, kolylar bacaklar kırıldı ama onur asla...Başaramadılar, ayağa kalktığımız an, ilk işimiz yeniden firar etmek üzerine yoğunlaştı. Kısasüre sonra 27 ağır hükümlü ve tutuklu, görüş kabinlerine geceden sızacak bir yol bulup firara ettik (31 Temmuz 1980). Biz de Adana zindanına "O duvar o duvarınız vız gelir bize vız" diye yazdık. Adamin anısı dün ve bu gün yaşadığmız acılar içinde anlamlı yerini böylece almış oldu.
Adem'i anerken, çifte acı yaşıyorum.Bu acıları her dost kaybında tekrarla yaşıyorum.. Bir dost daha elveda deyip gidiyor bu acı, bir de tabutuna omuz verememenin, cenazesine katılamamanın acısı.Lanet olsun kolum kanadım kırık annemin, babamın cenazelerine bile gidemedim toprak, su serpemedim. Acım büyük dostları. Ruhun şad olsun Adem Kütük.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder