23 Ekim 2011 Pazar
VAN DEPREMİ (23 Ekim 2011)
Mikdat Abuzer - 24 Ekim 2011
Mikdat Abuzer - 23 Ekim 2011
Van depremi dolaysıyla hepimizin acısı büyük. İnsan ölümünün her türü acı veriyor. Ancak daha acısı, ırkıçların, milliyetçilerin hayasızlık ve vicdansızlıklarıdır. O çok ayrı yürek yakıyor. Doğal bir felakete sığınarak Kürt halkına karşı yaptıkları beddualar çirkin bir ahlaksızlık olarak sergileniyor. Bunları lanetliyorum. Bunlarla kavgamız var sürüyor, özgürlük ve demokrasi ikame edilene kadar da sürecek diyorum.
Ama sözüm düşmanlarımıza değil düşman olmak isteyen akılsızlara, Türkleşmiş Araplara olacaktır.
Türkleşmiş Araplara, Kraldan çok kralcı olanlar, mazlum olmalarına rağmen mazlumdan yana olmak yerine zalimin kuklası olmaya çırpınanlardır. Ötekileştirilmiş, ötelenmiş, asimile edile edili içi dışına çıkmış, inancı bile bin bir biçimde her gün horlanan, dili alfabesi katledilmiş olan ama kendini bilmeyen akıntının içinde şaşkınca bir yerlere yamanarak var olabileceğini sanan aptallara sesleneceğim.
19 Ekim 2011 sabahı Çukurca mevkiinde, 24 askerin ölümüyle patlak veren ırkçı-milliyetçe hezeyanların kuyruğuna takılan, kraldan çok kralcılara sesleneceğim. Bu ölümlerin nedeninin sorgulamadan, devletin, iktidarın tarihsel rolüne bilmeden, ölüm karşısındaki şaşkınlıkla, sokaklara dökülen duygularla kendinden geçenlerin yanlış yönelimlerine kapılanlara bir çift sözüm olacak. Bu konuyu deteylarıyla, Mihrac Ural, 20 Ekim 2011 tarihli "ÖLÜMÜN KISIR DÖNGÜSÜNDE SUÇLU KİM?" başlıklı makalesinde ele aldı (bkz. http://mirural.blogspot.com/ ). Ben konunun devamını ele almak istiyorum. Aynı edepsizliği Van depremi dolaysıyla tekrrar etmek isteyenlare sözlerimi yönelteceğim. Çünkü bu aptallığı deprem dolaysıyla Kürt halkına bir kez daha dil uzatmaya çalışan ırkçı-milliyetçilere ortak olan Türkleşmiş Arapların abesle iştigallerini doğmadan onlara cevap vermenin doğru olduğuna inanıyorum.
Öncelikle, herkes bilmeli ki, Türkiye Arap halkı özgürlük ve demokrasi mücadelesinde olduğu kadar bu acı günde de Kürt halkının, tüm ezilen ve zor durumda olan halkların yanında olmaya devam edecektir. Türkleşmiş Arap olmanın onursuzluğunu taşımak isteyenlere buradan bir kez daha seslenmek isterim. Dönüp tarihlerine, çektikleri çilelere, dillerinin, alfabelerinin yok edilişine baksınlar, kimi görecekler onu bilince çıkarsınlar. Türkiye egemen etnik milliyetçiliğinin, egemen ulus hoyratlığıyla, her türden lojistik destek sağladığı eli kanlı Müslüman kardeşler şebekelerinin Suriye'de genç kardeşlerinizi nasıl katlettiklerini, cesetlerini parçalayıp Asi nehrine nasıl attıklarını hatırlatacağım.
Kürt düşmanlığıyla ilgisi ve çıkarı olmamasına rağmen şaşkınca katkı yapan bu çeverlere "ülkemizde süren kirli savaşın, ölüm denklemlerinin nedeni nedir ? Suçlu Kim?" diye kendi kendilerine sormalarını isteyeceğim; Fethullahçı derin devletin, İsrail-Amerika ortaklığıyla bu bölgede, Türk'ü, Kürt'ü Arap'ı birbirine kırdırmak için yaptığı kirli senaryo ve komploları hatırlatacağım. Bu gün Suriye'ye savaş açmak isteyenrlerin kim olduğunu soracağım? Bu şovenlere karşı, Suriye'ye savaş açılırsa onun yanında savaşırız diyenlerin kim olduğunu bilip bilmediklerini soracağım? Bilmiyorlarsa şu linke bir göz atsınlar da öğrensiler diyeceğim (http://www.firatnews.org/index.php?rupel=nuce&nuceID=51085 ) Ülkemiz gençlerini asker-gerilla, Türk-Kürt demeden nasıl da kirli bir savaşa zorlayarak ölüme mahkum ettiklerini ve bunun tek sorumlusunun iktidar gücü olduğunu belirteceğim. Türk'ün de Kürt'ün de anasının bu devlet ve bu iktidar tarafından ağlatıldığını unutmayın diyeceğim.
Biraz akıl yürütün beyler biraz akıl. Hiç bir insanın, hiç bir halkın durduk yerde dağlara çıkıp savaşmayacağını birazcık düşünerek tespit etmeniz zor değil. Baskı ve zulüm olmayan bir yerde ölümü kimsenin istemeyeceğini akıl etmek bu gerçeği bilmek için yeter de artar. Dönün bakın, komşumuza ders vereceğini sanan AKP'nin şaşkın başkanı, Başbakan Erdoğan, ekibiyle birlikte komşumuz Suriye'de Kürtlerin neden devletle savaşmadığını sorgulasın, bunu öğrensin. Devletin vatandaşına iyi niyetle yaklaştığı için hiç bir Kürt'ün Suriye devletine karşı savaşa girişmediğini, demokratik haklarını, uğrandığı baskılara rağmen) barışçıl yollarla istemekle yetindiği için bir kirli savaş ortamına sürüklenmediklerini görürüz. Buna karşı, ülkemizde 200 yıldır Kürtlerin devletten çektiği acıları hatırlatırım. Bu acıların sonucu dağlara çıkmak zorunda kaldıklarını da. Gitsinler Suriye'den ders alsınlar, 4 ayda 12 temel yasa çıkararak, anayasa değişikliğine başlayarak, halkının demokratik taleplerini karşılayan yönetime baksınlar. Halkçılık nasıl olur oradan öğernsinler; 88 yıldır bir sivil anayasa yapamamış olmanın onursuzluğuyla yaşayacaklarına, iflas etmiş iç ve dış siyasetleriyle daha çok kan dökeceklerine istifa etsinler. Yapamayan çeksin gitsin yapabilenler gelsin diye bu halk da ortaya çıksın, güvenlik önlemi, askeri baskı, savaş, sınır ötesi operasyon denemedik hiç bir şey bırakmayan bu aptal iktidarlara "bir de barışı deneyin" desin, "diyalogu paylaşmayı ortak değerleri bulmayı deneyin" desin. Arapların öncelikle bu temel verileri bilmeleri gerek. Yoksa hep şaşkın kalacak haklarının nerede olduğunu bile göremeyecektir.
Sokaklara, vatan, millet sakarya, tek bayrak, tek dil diye Kürtlerin üzerine yürümek isteyen ırkçı Türklerle omuz omuza olan Türkleşmiş Araplara, saçmalamayın, bu yaptığınız abestir, kendi kendinizi, hak ve taleplerinizi inkar etme durumuna düşüyorsunuz diyeceğim. Bu akılla giderseniz yarın, bu devlet üzerinize yürüyünce çevrenizde dost bulamayacaksınız diye uyarıyorum. Bu devletin, bu iktidarın despotluğunu hedef almayan hiç kimse, ne demokrat olabilir ne de kendi haklarını savunabilir diyeceğim. Hele hele doğal bir afet nedeniyle, Kürtlere dil uzatmanın akılla, vicdanla algılanabilir bir yanı olmadığını belirteceğim.
Bu ülke, birimizin değil hepimizin, egemen ulus milliyetçliğinin bölücülüğü, bu ülkeyi kendisinin harası yapmış kimseye hak vermez hale gelmiştir. Doalyasıyla ülke herkese zindan olmuş ama egemenlere hortumlanacak servete dönüşmüştür. Bundan hepimiz zarar görürken, birbirimize düşmek kimin işine yarar onu bir düşünün diyeceğim. Batakalığı yaratan bu devlettir, bu devletin ırkçı-milliyetçi statüleridir, Kürtler değil. Bölücü olan da bu devlettir bu iktidardır. Araplar, Aleviler siz siz olun yanlış yöne düşmeyin. Unutmayın, Kürt'leri de Arap'ları da hatta Türk'leri de ezen bu devlettir bu iktadardır. Bunun tersini söyleyen kim olursa olsun o bu devletin işbirlikçisidir bu iktidardan nemalannadır. Ve bu böye devam ettikçe, ortak ülkemiz sorunlarından çıkamaz, devlet de iktidar da halkları birbirine düşman ederek hüküm sürmeye devam eder.
Satırlarımı sonlarken, herkesi olanakları ölçeğinde Van depreminden zarar gören, insanlık paydasındaki kardeşlerimize yardıma çağırıyorum...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder