1 Ekim 2011 Cumartesi
AMBARGO SURİYE'YE NE YAPABİLİR
Mikdat Abuze
2 Ekim 2011 - II. Yayımı
Giriş:
Ava giden avlanır diye bir söz var aynen öyle oldu. Suriye’yi bilmiyor, öğrenmemiş de. İhaneti yetmez gibi iki kardeş halkı ve ülkeyi tarihi düşmanlık içine sokmak için kollarını sıvadı Obama’ya söz verdi. “Suriye’ye yaptırım yapacağım” diye kükremiş bay sıçan. Suriye’yi bilmiyor ilkeler ülkesini, direnmenin anavatanının bilmiyor adam. Bölgenin tüm direniş güçlerinin güvenli limanının dik duruşunu anlamamış. Kendisi gibi boynu bükük el-pençe divan durur sanmış. Yaptırım yapamadan kendisi yaptırımı yemiş. Suriye Türkiye mallarına ambargo koyma kararı basını bomba gibi indi. Hadi bakalım bay kükreyen sıçan ne yapacaksın görelim… Suriye’yi bilmiyorsunuz öğreneceksiniz…
Konu;
“Başbakan Erdoğan, New York'un ünlü Waldorf Astoria Oteli'nde yapılan ve yaklaşık 1.5 saat süren görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenledi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Suriye yönetimi Türkiye'ye yönelik bir kara propaganda başlatmış durumda. Artık Suriye yönetimine güvenimiz kalmamıştır. Türkiye de ABD gibi Suriye'ye karşı bazı yaptırımlar uygulayacaktır. Dönüşte değerlendirmeleri daha geniş yapacağım ve Hatay kampını gidip yerinde ziyaret edeceğim. Oradaki yaşam koşullarını görmek istiyorum ve ondan sonra oradaki kampa yönelik de bir program açıklayacağız. Ben mevcut Suriye yönetimiyle görüşmeleri kesmiş vaziyetteyim. Ne yazık ki Suriye yönetimi bizi böyle bir karar olma noktasına getirmiştir.” (http://www.islamigundem.com/turkiyeden-suriyeye-yaptirim-karari-haber-36384.html )
Suriye’yi tanımayan bu aptal adama, Suriye’nin halkçı yönetiminin verdiği cevap, “Türkiye mallarını boykot” oldu. Suriye’de ciddi tahribat yapan, Suriye yerli üretimini baltalayan bu malların girişi artık durdu. Kapanan işletmeler yeniden harekete geçti. Erdoğan’ın liberalizm tavsiyeleriyle çökmeye doğru giden ekonomi, sınıflar arası uçurumların oluşmaya başlaması, işsizlik Türkiye’nin bir taklidi haline gelişe doğru sürükleniyordu. Bu gidiş Suriye’nin ne toplum yapısına ne sistemine uygundu:halkçı yönetimin on yıllar içinde halkı için sunduğu her şey özele doğru kaydıkça yıkıcı etkiler yaratıyordu. Ortaya çıkan bu olayların önemli bir boyutu da Erdoğan’ın parmak izini taşıyor: Buna Erdoğan’ın eli kanlı şebekelerle ortak ölüm denklemleri kurmasını eklediğimizde her şey açıkça ortaya çıkmış olur. Suriye’nin atağı şamar, sözde Suriye’ye yaptırım yapacağını sanan bu aptala bir şok etkisi olacaktır. Suriye’nin güçlü ekonomisi, önlemleri, güçlü para birimi, altın stokları (55 ton ), 100 milyar döviz rezerviyle her şiddeti defedebilecek kadar güçlüdür. Buna son olarak aldığı ciddi önlemleri de eklediğimizde, Suriye siyasette olduğu kadar ekonomide de herkese ders verecek bir ülke olduğunu gösterecektir. Suriye üzerine konuşmak için yeterli olmak gerek, yetersizler oturup okumaları gerek. Erdoğan ne biri ne de ötekidir. Gerisini makaleden takip edelim.
***
Bir türlü başaramadılar. Beşşar Esad Önderliği etrafında kenetlenen Suriye halkına diz çökertemediler. 6 aydır dünyanın tüm şer güçleri, uluslararası şer medyası, ne medya ahlakı ne de ekonomik kaygı duymadan, petrol şirketlerinin akıl almaz desteğiyle 48 TV kanalından, binlerce gazete ve radyodan 24/24 saat üzerinden yalan, abartma, kışkırtma, uydurma, senaryolarla yaptığı yayına rağmen Suriye halkı birliğini korudu ve devletin dik duruşunda tek bir fire vermeden bu ahlaksız saldırılara karşı koydu.
Başlangıçta halkın haklı reform taleplerini hızla ve çok daha ileri adımlarla karara bağlayıp resmi gazetede yayınlayarak halkının kazanımları haline getirilmesine rağmen, uluslararası komplocular bunu yeterli görmeyip, halkın bu kazancı değerlendirmesinin önüne set çektiler. Silaha sarıldılar, kan döktüler. Yol kesme harekatı yaptılar. Suriye’nin halkı yönetimi ısrarla Reformlara devam ettikçe, onlar inatla silahlı saldırıları sürdürdüler.
Ama başaramadılar. Suriye halkı, laik, direnişçi ve halkçı yönetimi etrafında milyonlar üzerine milyonları ekleyerek kenetlendi. Halk son sözünü söyledi; “dünyanın tüm kudretleri toplansa da ambargolarla aç bıraksalar da reform yolunda halkçı yönetiminin arkasında kalacağız” dedi. Suriye’yi sarsamayacaklarını, muhalefet diye özellikle Erdoğan’ın desteğiyle bir türlü bir araya gelmeyen, ilkesiz, çapsız ve döküntü halleri bir türlü toparlanamayınca uluslar arası ambargolara başlandı. İçten yıkanmadıkları bu onurlu ve bağımsız ülkeyi, dış kuşatmalarla yıkabileceklerini sandılar. ambargolar süreci böyle başladı.
Suriye bu kuşatmalara şerbetli bir ülkedir. İMF, kuklası solan ülkelere karşı geçerliliği olan bu ekonomik sıkıştırmaların Suriye’de hiçbir anlamı yoktur; çünkü ne IMF vardır ne de tek kuruş dış borcu bulunuyor. Kaldı ki Suriye bu risklerin stratejik önlemlerini almış bir ülkedir.
Ambargo mekanizmalarıyla ilişkisi olmayan bir ülke, ambargodan hiç etkilenmez.
Suriye Hafız Esad döneminden itibaren, Siyonist İsrail’le 50 yıllık savaş sürecinin tecrübeleriyle, önlem almıştır. Askeri olduğu kadar, besin stratejileriyle bunu pekiştirmiştir. Bu gün Suriye’yi ambargolar karısında dik tutan da budur. Güncel olan bu sorunu altta maddeler halinde okurlarla paylaşıyorum.
Suriye;
1. Dış borcu sıfır olan bir ülkedir.
2. iç üretimi özellikle beslenme ve giyim sektöründe kendi kendine yeterli bir ülkedir
3. Hafız döneminden itibaren devam eden beslenme güvenliği projesi etrafında geliştirilen stratejilerle hiç bir ambargonun etkilemeyeceği önlemler alınmıştır; özel ve kamu sektörü bu doğrultuda dizayn edilmiştir.
4. 100 milyon zeytin ağacına sahip ve dünyada zeytincilik alanında dördüncü ülkedir.
5. Yıllık 400 bin ton (400 milyon kg) zeytinyağı üretimi vardır.
6. 2 yıllık buğday stokları bulunmaktadır (Bu besin güvenliği stratejisi gereği sürekli korunmaktadır)
7. Yıllık 4,5 milyon ton hububat üretimi bulunmaktadır.
8. Yıllık 700 bin ton narenciye üretimi yapar
9. 700 bin tona yakın değişik meyve üretimi yapar.
10. 1 milyon ton dünyanın en kaliteli pamuğunu üretir, (Mısır Nil pamuğu gibi teli en uzun pamuk) Türkiye dahil dünyanın kapıştığı pamuk iplik ve ham bez üretimi yapar( Türkiye'de satılan en kaliteli kumaşlar ham olarak Suriye’den alınıp, boyanarak piyasaya iner)
11. Petrol fazlası olan günlük 200 bin varil şimdiden 2 yıllık üretimi satılmış durumdadır. Sehll AT'nin aldığı kararlara rağmen üretimine ve satışına devam etmektedir. Kaldı ki dünyada 100 devlet bu ambargo kararlarıyla ilgili değildir ve Petrolu kapışa kapışa almaya hazırdır. Çin bu fırsatı beklemekte mega şirketleriyle bölgede petrol arama işleme ve satmaya hazırdır. ABD ve AT bundan çok çekinmektedir (Sudan sendromu)
12. ABD ile ticareti on yıllardır sıfır noktasında tutulmuştur.
13. on yıllardır kademeli olarak doğu toplumlarıyla ekonomik ilişkiler geliştirilmekte, alternatif pazar ve yedek ihtiyaçlar için zemin oluşturulmuştur.
14. Dolar 25 yıldır fiyatı değişmeden korunmuştur. halkın yaptığı son desteklerle dolar ve Euro, Suriye lirası karşısında 3 SL değer kaybetmiştir ( 1 Dolar=47 SL = 1.6 TL)
15. Bunlara ek olarak, 1 lt mazot 15 SL (Türk lirasıyla 50 krş), 2 kg ekmek 15 SL (50 Krş TL), 1kg şeker, 1kg pirinç 10 SL (0,30 Krş TL), eğitim, sağlık bedava; ana okul dahil üniversiteyi bitirene kadar bir ailenin ödeyeceği para 15 000 SL civarındadır (300 Dolar, yaklaşık 500 TL), dünyada sadece üniversite eğitimi için ortalama olarak 100 ile 250 000 Dolar ödenir. Yolu, elektriği, suyu olmayan tek köy bırakmamıştır. Yapılan son katkılarla ortalama bir memurun aylığı 15 000 ile 25 000 civarında olmuştur (Yaklaşık 300 ile 500 dolar, bu da yaklaşık olarak bir ailede ikiden fazla memurun olduğu ve ülkedeki temel besin maddelerinin devlet tarafından desteklendiği göz önüne alınınca yaşam düzeyin daha da net anlaşılmış olur). Sağlıkta, açık kalp ameliyatı dahil tüm sağlık hizmetleri bedavadır; komşu ülkelerden gelen tüm hastalar da aynı şekilde sadece insan olması sağlık ihtiyaçlarını gidermesi açısından yeterli görülür. Ülkede her meslek gurubunun sendikası vardı (işçi,köylü, sanatçı, mühendis, doktor, avukat, memur, zanaatçı, vb..) ve her türden sağlık, eğitim hizmetini ailesiyle birlikte karşılıksız olarak devletten alır. Çok etkin şekilde korunan ekonomik dengeler (Dolar fiyatı ve enflasyon oranlarından belli olun) toplumsal dengenin ve halkın, ülkenin halkçı yönetimi etrafında kenetlenmesinin de temel nedenidir.
16. 55 ton altın rezervi
17. 100 milyar dolar yabancı para rezervi
Şimdi gelsin dünyanın tüm şer güçleri Suriye’yi ambargo altına alsın da bakalım ne çıkacak.
Hiçbir şey çıkmayacaktır.
Suriye’nin yukarıda sunduğum özgün tablosunu, kimse ülkemizin ölçüleriyle kıyaslamasın. Ülkemiz II. Dünya savaşından itibaren yeni sömürgeci çarklar altında batının onursuz dişlisi hale getirilmiştir. En küçük bir ekonomik dalgalanmada, ülkemizin en ücra köşesinde amansız bir sarsıntının olması bundandır. Borç bataklığı IMF reçetelerinin halkı ezen amansız politikaları, iki ucu keskin bıçak gibi halkımızı doğrayıp geçer.
Bağımsız ve onurlu bir ülke olarak Suriye bu tablodan çok uzaktadır. Uzun yıllar içinde oluşturduğu güvenlik sistemiyle Suriye, yöneticileri tarafından onursuzlaştırılmış ülkemizle karşılaştırılması mümkün değildir. Kıbrıs savaşını hatırlayanlar bilir (1974), o küçük ada için girişilen savaşta uzun süreler karartma ile karanlıklar içinde kalmak bir yana ekmek bile piyasadan çekilmiş neredeyse karneye bağlanacak hale gelmişti. Dolar fiyatı fırlamış enflasyon dev rakamlara ulaşmıştı. Hesapsız ekonomi siyasetlerinin II. Dünya savaşından sonra ülkemizi tahrip eden eğilimleri böylesi küçük dalgalanmalarda kendini yıkıcı etkileriyle göstermişti.
Bu günde değişen hiçbir şey yoktur. Ülkemiz bölgenin kirli savaş bataklığına sürükleyenler, her şeyi dışa bağımlı düzenin halkımızın sırtına nasıl bir yıkım yapacağını kestirmek zor değildir. Bu tablo bir kez daha, bağımsız ve onurlu komşularımızdan acil dersler almaya ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Ülkemizdeki sorun türleri Komşumuzdaki sorun türlerinden bin kat daha fazladır ve bin kat daha hassas dengeler üzerinde ip üstünde cambaz gibi risk altındadır. Bunun için evi camdan olan kimseyi taşlamasın diyeceğim.
Suriye bu zor günleri geride bırakacaktır. Bu kesindir. Bununla kalmayacak, sistemi yenileştiren devrim gibi reformlarıyla da bölgemizin en güçlü demokratik ülkesi olacaktır. Bu onurlu komşumuza omuz vermek gerekirken onu arkadan vurmak ahlaksızlıktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder