11 Ekim 2011 Salı
İSRAİL-HİZBULLAH SAVAŞINDAN DERS ALINMALIDIR
Hasip Yiğitoğlu11 Ekim 2011
Umutlarımızın,beklentilerimizin üstünü kapkara bulutlar kaplamış.Hayatımızı zor günler bekliyor. Şiddetin iklimini bir türlü sona değiştiremiyoruz.
Nefeslerimiz daraldı,nefes alamıyoruz artık.Günün her saati savaş konuşuyoruz. Ölüler,çatışmalar,gözaltına alınmalar,tutuklanmalar.Feryatlar,göz yaşları,paralanan ana,baba yürekleri.Gerçekten yaşanmaz bir hal aldı.
Konu savaştan açılmışken birkaç şey söylemeden olmaz.
Neden savaş,niçin savaşıyoruz.Savaşmak için sebep/sebepler ne olabilir.Hangi paylaşılmayan için savaşıyoruz.Öldürmek,ölmek kadar paylaşılmayan ne olabilir.Savaş paylaşılacak bir şey bırakmaz.Paylaşacak bir şey varsa savaşmadan paylaşılabilir ancak.
Halkımızla,komşularımızla savaşıyoruz.Savaş yıkım demek,kan demek, gözyaşı demek.Komşularımızla,arkadaşlarımızla düşmanlık demek.
Şimdi,içte yürekleri kanatan savaş yetmezmiş gibi, Suriye,Libya,Kıbrıs,İsrail”e savaş yapıyoruz,yada savaşa hazırlanıyoruz.Savaşa davetiye çabalarımız var.Her kullanılan sözcük savaşa davet niteliğinde maalesef.
Akıllar sıra,Küresellik oynanıyor.Küresel oyuncu olmanın parametreleri var.Naralarla savaşı fitillemek küresel oyunculuk olabilir mi hiç.Olsa olsa emperyal işgalcilik oyunu denir bu zihniyete.
Siyasi,ekonomik,sosyal,demokratik,askeri,teknik,teknolojik gibi güçlü kriterlere haiz olmakla ancak küresel oyuncu olunabilir.
Ufuk sistemimizi biraz zorlayarak empati yapacak olursak, Türkiye”nin,bu kriterlerden hangisine bağımsız ve güçlü bir şekilde haizdir.
Yakın tarihte öz benliğimizi zedeleyen yaşanmış bir veri var ki, bu durumu anlatmaya yeterde artar.
Amerikalıların,Askerlerimizin kafalarına geçirdikleri çuval trajedisi ve sonrasında verilen devlet tepkisi hala belleklerdedir.Amerika”ya,herhangi bir yaptırımda bulunabildik mi..Tam aksine Amerika”nın küresel facialara neden olabilecek Ortadoğu politikalarına destek verilmiştir.
Halbuki,küresel oyuncu olabilmenin en temel unsuru bağımsız,adil,öz benlikli bir duruş gerektirmektedir.
Kendi insanıyla savaşmak için , Amerikalılardan her gün istihbarat dilenmek,İsrail”den yalvara yakara satın alınan insansız istihbarat uçaklarının bilgi veri akışının İsrail de filtre edilerek ve istenirse Türkiye”ye verilmesi durumu,küresel oyunculuk kriterleriyle örtüşebilir mi.
Daha yakın tarihte,Libya”nın işgal denklemi sürecinde Fransa ile trajikomik küresel oyunculuk yarışı bir başka ironi.Hatırlayınız,önce Libya”ya askeri müdahaleye karşı çıkılmış,sonrada Nato”nun kararlarını uygulayarak askeri müdahalenin odağı haline gelinmiştir.Bu durumu Küresel oyunculukla ilişkilendirmek mümkün mü.
İşgalci,saldırgan Nato güçleri savaş uçaklarının Türkiye”den kalkarak Libya halkına verdiği can kayıplarından başka hanemize tescil edilen bir başka şey oldu mu acaba.Libya”da iç savaş tüm şiddetiyle devam ediyor hala.
Daha yakına gelelim,komşu ülkelerle sıfır sorun politikası meyvelerini vereceği bir sürece gelinince de,birden bire,birkaç hafta içinde tüm komşularımızla savaş hali durumuna geldik.Aklın almayacağı bir hızla politikamızı değiştirmemizin maddi gerekçesi,ulusal çıkarlarımız ,yada küresel oyunculuğumuz olduğu inandırıcı olabilir mi. Göstergelerden anlaşılacağı gibi bu politika,Türkiye”ye ciddi ekonomik ve sosyal kayıplar verecektir.
Bu anlamda Suriye”ye yapılan savaş tehditleri,Suriye”nin iç işlerine müdahale niteliğinde Suriye muhaliflerine verilen destek, Libya”da,Irakta olduğu gibi küresel oyunculuktan uzak ,Emperyal şer odaklarının ülkemiz dahil,bölgenin içine sürükleneceği ve sonucu tahmin edilemeyecek kadar tehlikeli bir denklemin taşeronluğundan başka ne olabilir.
Türkiye”nin bu gün izlediği politika Suriye”de iç savaşı engellemek yerine hızlandırmak olduğu anlaşılmaz olmaktan çıkmıştır..İç savaş yollarının taşları döşenmektedir.Halbuki Suriye”de iç savaş yaşanmadan daha kapsamlı ekonomik,siyasi,kültürel ilişkilerle demokratikleşmesinin yolunun açılmasına yardımcı olunabilirdi.Türkiye”nin gerçek çıkarları açısından bu politikanın izlenmesi gerekiyordu.
Hiç unutulmamalıdır ki,Suriye”de yaşanacak iç savaştan en çok etkilenecek Türkiye olacaktır.
Ortadoğu çelişki Labirentleri arasında dolanmak hiç kolay değildir.bu anlamda, İsrail,Hizbullah savaşından alınacak çok derslerin olduğu kanaatindeyim.
Cumhuriyet tarihimizde ilk kez demokrasiye bu kadar yaklaştığımız bir zamanda,iç ve dış savaştan başka bir şey konuşamamamızın perde arkasında, bilinçli olarak yeni Anayasanın erteletilmesi,ötelenmesi mi hedefleniyor.insan ister istemez bu soruyu soruyor.
Açıkçası böyle izlenim var ve toplumsal bir algıya dönüşüyor.Bu algı tehlikelerin en büyüğüdür.Yeni Anayasa konusunda zaman kaybına neden olacak her girişim yeni savaş argümanı olarak anlaşılmalıdır.
Umutlarımızın,beklentilerimizin üstünü kapkara bulutlar kaplamış.Hayatımızı zor günler bekliyor. Şiddetin iklimini bir türlü sona değiştiremiyoruz.
Nefeslerimiz daraldı,nefes alamıyoruz artık.Günün her saati savaş konuşuyoruz. Ölüler,çatışmalar,gözaltına alınmalar,tutuklanmalar.Feryatlar,göz yaşları,paralanan ana,baba yürekleri.Gerçekten yaşanmaz bir hal aldı.
Konu savaştan açılmışken birkaç şey söylemeden olmaz.
Neden savaş,niçin savaşıyoruz.Savaşmak için sebep/sebepler ne olabilir.Hangi paylaşılmayan için savaşıyoruz.Öldürmek,ölmek kadar paylaşılmayan ne olabilir.Savaş paylaşılacak bir şey bırakmaz.Paylaşacak bir şey varsa savaşmadan paylaşılabilir ancak.
Halkımızla,komşularımızla savaşıyoruz.Savaş yıkım demek,kan demek, gözyaşı demek.Komşularımızla,arkadaşlarımızla düşmanlık demek.
Şimdi,içte yürekleri kanatan savaş yetmezmiş gibi, Suriye,Libya,Kıbrıs,İsrail”e savaş yapıyoruz,yada savaşa hazırlanıyoruz.Savaşa davetiye çabalarımız var.Her kullanılan sözcük savaşa davet niteliğinde maalesef.
Akıllar sıra,Küresellik oynanıyor.Küresel oyuncu olmanın parametreleri var.Naralarla savaşı fitillemek küresel oyunculuk olabilir mi hiç.Olsa olsa emperyal işgalcilik oyunu denir bu zihniyete.
Siyasi,ekonomik,sosyal,demokratik,askeri,teknik,teknolojik gibi güçlü kriterlere haiz olmakla ancak küresel oyuncu olunabilir.
Ufuk sistemimizi biraz zorlayarak empati yapacak olursak, Türkiye”nin,bu kriterlerden hangisine bağımsız ve güçlü bir şekilde haizdir.
Yakın tarihte öz benliğimizi zedeleyen yaşanmış bir veri var ki, bu durumu anlatmaya yeterde artar.
Amerikalıların,Askerlerimizin kafalarına geçirdikleri çuval trajedisi ve sonrasında verilen devlet tepkisi hala belleklerdedir.Amerika”ya,herhangi bir yaptırımda bulunabildik mi..Tam aksine Amerika”nın küresel facialara neden olabilecek Ortadoğu politikalarına destek verilmiştir.
Halbuki,küresel oyuncu olabilmenin en temel unsuru bağımsız,adil,öz benlikli bir duruş gerektirmektedir.
Kendi insanıyla savaşmak için , Amerikalılardan her gün istihbarat dilenmek,İsrail”den yalvara yakara satın alınan insansız istihbarat uçaklarının bilgi veri akışının İsrail de filtre edilerek ve istenirse Türkiye”ye verilmesi durumu,küresel oyunculuk kriterleriyle örtüşebilir mi.
Daha yakın tarihte,Libya”nın işgal denklemi sürecinde Fransa ile trajikomik küresel oyunculuk yarışı bir başka ironi.Hatırlayınız,önce Libya”ya askeri müdahaleye karşı çıkılmış,sonrada Nato”nun kararlarını uygulayarak askeri müdahalenin odağı haline gelinmiştir.Bu durumu Küresel oyunculukla ilişkilendirmek mümkün mü.
İşgalci,saldırgan Nato güçleri savaş uçaklarının Türkiye”den kalkarak Libya halkına verdiği can kayıplarından başka hanemize tescil edilen bir başka şey oldu mu acaba.Libya”da iç savaş tüm şiddetiyle devam ediyor hala.
Daha yakına gelelim,komşu ülkelerle sıfır sorun politikası meyvelerini vereceği bir sürece gelinince de,birden bire,birkaç hafta içinde tüm komşularımızla savaş hali durumuna geldik.Aklın almayacağı bir hızla politikamızı değiştirmemizin maddi gerekçesi,ulusal çıkarlarımız ,yada küresel oyunculuğumuz olduğu inandırıcı olabilir mi. Göstergelerden anlaşılacağı gibi bu politika,Türkiye”ye ciddi ekonomik ve sosyal kayıplar verecektir.
Bu anlamda Suriye”ye yapılan savaş tehditleri,Suriye”nin iç işlerine müdahale niteliğinde Suriye muhaliflerine verilen destek, Libya”da,Irakta olduğu gibi küresel oyunculuktan uzak ,Emperyal şer odaklarının ülkemiz dahil,bölgenin içine sürükleneceği ve sonucu tahmin edilemeyecek kadar tehlikeli bir denklemin taşeronluğundan başka ne olabilir.
Türkiye”nin bu gün izlediği politika Suriye”de iç savaşı engellemek yerine hızlandırmak olduğu anlaşılmaz olmaktan çıkmıştır..İç savaş yollarının taşları döşenmektedir.Halbuki Suriye”de iç savaş yaşanmadan daha kapsamlı ekonomik,siyasi,kültürel ilişkilerle demokratikleşmesinin yolunun açılmasına yardımcı olunabilirdi.Türkiye”nin gerçek çıkarları açısından bu politikanın izlenmesi gerekiyordu.
Hiç unutulmamalıdır ki,Suriye”de yaşanacak iç savaştan en çok etkilenecek Türkiye olacaktır.
Ortadoğu çelişki Labirentleri arasında dolanmak hiç kolay değildir.bu anlamda, İsrail,Hizbullah savaşından alınacak çok derslerin olduğu kanaatindeyim.
Cumhuriyet tarihimizde ilk kez demokrasiye bu kadar yaklaştığımız bir zamanda,iç ve dış savaştan başka bir şey konuşamamamızın perde arkasında, bilinçli olarak yeni Anayasanın erteletilmesi,ötelenmesi mi hedefleniyor.insan ister istemez bu soruyu soruyor.
Açıkçası böyle izlenim var ve toplumsal bir algıya dönüşüyor.Bu algı tehlikelerin en büyüğüdür.Yeni Anayasa konusunda zaman kaybına neden olacak her girişim yeni savaş argümanı olarak anlaşılmalıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder