26 Haziran 2011 Pazar
YETMEZ AMA
Mustafa köse
21 Haziran 2011
Seçimler bitti. Ateşli ve küfürlü saçma gündem geride kaldı. Bu gün artık seçim sonuçları üzerinde duruyoruz. Parlamento aritmetiğini konuşuyoruz. Toplumsal mesajları doğru okumaya çalışıyoruz.
Birçok eksiğe rağmen seçimler yine de çok önemli. Partiler ve seçim yasalarındaki antidemokratik şartlar aslında bir talihsizliktir. Lakin seçimlerin olaysız bir şekilde bitmesi, seçimlere katılma oranının yüksek olması iyi olmuştur. Nitekim sivillerin etkin olacağı bir parlamenter ortama doğru ilerledik. Sivillerin etkin olacağı ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olacakları demokrasi türü önemli olacaktır. Şimdilik önemli olan bunun böyle olmasıdır. Bu notaya gelmiş olmamızdır. Hiç şüphesiz bundan sonraki dönemi nasıl kullanacağımız önemli olacaktır. Sivillerin parlamentoda gösterecekleri dirayet ve doğru tavır demokratik kaderimizi belirleyecektir.
Basit gibi görünen bu ‘’demokrasi’’ denklemine nedense kolay gelinmedi. Kolay olmadığı gibi demokratikleşmemizin temel sorunu oldu. Bu günkü çatışma ve gerilimin odak noktası buradadır. Bir tarafta devlet ve atanmışlar (vesayetçiler) diğer tarafta siviller.Sivillerin etkin olacağı yeni bir demokrasi.
İttihat ve terakki hareketi askeri güce dayanarak imparatorluğu yönetmek istemişti. Son dönemde bunu başardı. İttihat ve terakki geleneğini devam ettiren Cumhuriyet kadroları aynı yolu seçtiler. Halka güvenmedi. Halkı cahil ve yönetilmesi gerektiğini düşündü. Modern bir toplum yaratacağım diye baskı ve korkutma yolunu seçti. Gelenek, görenek ve farklı inançları tehlike saydı. Yeri gelince de cahil diye gördüğü kesimleri kendi çıkarı için kullandı. Özellikle sosyalist ve Kürt mücadelesine karşı cahil dedikleri kesimlerin dinini ve ırkını öne çıkartıp amaçlarına alet ettiler. Bu kadar darbe başka nasıl olacak ve insan kanı başka nasıl akıtılacaktı. Vesayet kadrosu sivil ürünü her türlü değişime direndi. Zorunlu kalmayınca geri adım atmadı. Mecbur kalır esnemişlerse de yeni oyunlarla süreci tıkamışlardır. Eskiye dönüşü ve bazen daha kötüsünü ikame etmişlerdir.12 Eylül askeri darbesinin pisliklerini hala temizleyemediysek bunun sebepleri derinde aramalı.12 Eylülün Hesabını soramadık. Lakin kaçış yok. O da olacak.
Düne kadar bu böyleydi.Turgut Özal’la başlayan ve bugün devam eden sivillerin ülkeyi yönetme arzusu epey yol aldı. Vesayetçiler sivilleri geriletmek için her oyunu denediler. En fazla da sivillerin rengini, biçimlerini öne çıkartıp olayları abarttılar. Bölünme ve şeriat tehlikesini kullanarak demokrasinin önünü kesmek istediler. Ancak bu oyun tutmadı. Son seçim sivillerin daha da mesafe aldığını gösteriyor. Bundan sonra, seçilenler sorunları çözmek zorunda kalacak. Çağdaş demokrasi normuna yaklaşacağız.
Şimdi siviller daha da ileri gitmelidirler. Bekletilen sorunlara cesur adım atmalılar. Toplumun kanayan yaralarına parmak basmalıdırlar. Yeni ve çağdaş bir anayasa yaparak demokrasi alanını genişletmelidirler.
Her şeye rağmen bu yeni anayasa istenen ve arzulanan ölçüde olmayabilir. Zira vesayetçiler hala çok diri. Ancak bu anayasa mutlaka eski durumdan daha iyi olmak zorundadır. Bu yeni anayasa eskisinden ileride olmaz ise rejim kilitlenecek ve belki eski konumdan daha geriye gidilecektir. Ne var ki, ve ne iyi ki; yeterince karmaşık sorunlu bir iç potansiyelimiz var. Etnik ve dinsel reformlarımız ertelenemez hale gelmiştir. Ayrıca yeterince büyümüş Anadolu sermayemiz bulunuyor. Sanayimiz ekonomik krize tahammül edecek durumda değil. Bunun yanında bir birine bağımlı, küreselleşmiş dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada geriliğin yeri kalmadı.
Sonuç itibariyle yeni anayasamız basit ve kıssa denklem üzerinde olmalıdır. Bu denklem devleti saydam, demokrasiyi şeffaf ve toplumda barışı hedeflemelidir.
Atılacak adımlar şimdilik belki yetmez olacak ama. Mutlu ve güzel bir geleceğe evet demek için önemli olacaktır.
21 Haziran 2011
Seçimler bitti. Ateşli ve küfürlü saçma gündem geride kaldı. Bu gün artık seçim sonuçları üzerinde duruyoruz. Parlamento aritmetiğini konuşuyoruz. Toplumsal mesajları doğru okumaya çalışıyoruz.
Birçok eksiğe rağmen seçimler yine de çok önemli. Partiler ve seçim yasalarındaki antidemokratik şartlar aslında bir talihsizliktir. Lakin seçimlerin olaysız bir şekilde bitmesi, seçimlere katılma oranının yüksek olması iyi olmuştur. Nitekim sivillerin etkin olacağı bir parlamenter ortama doğru ilerledik. Sivillerin etkin olacağı ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olacakları demokrasi türü önemli olacaktır. Şimdilik önemli olan bunun böyle olmasıdır. Bu notaya gelmiş olmamızdır. Hiç şüphesiz bundan sonraki dönemi nasıl kullanacağımız önemli olacaktır. Sivillerin parlamentoda gösterecekleri dirayet ve doğru tavır demokratik kaderimizi belirleyecektir.
Basit gibi görünen bu ‘’demokrasi’’ denklemine nedense kolay gelinmedi. Kolay olmadığı gibi demokratikleşmemizin temel sorunu oldu. Bu günkü çatışma ve gerilimin odak noktası buradadır. Bir tarafta devlet ve atanmışlar (vesayetçiler) diğer tarafta siviller.Sivillerin etkin olacağı yeni bir demokrasi.
İttihat ve terakki hareketi askeri güce dayanarak imparatorluğu yönetmek istemişti. Son dönemde bunu başardı. İttihat ve terakki geleneğini devam ettiren Cumhuriyet kadroları aynı yolu seçtiler. Halka güvenmedi. Halkı cahil ve yönetilmesi gerektiğini düşündü. Modern bir toplum yaratacağım diye baskı ve korkutma yolunu seçti. Gelenek, görenek ve farklı inançları tehlike saydı. Yeri gelince de cahil diye gördüğü kesimleri kendi çıkarı için kullandı. Özellikle sosyalist ve Kürt mücadelesine karşı cahil dedikleri kesimlerin dinini ve ırkını öne çıkartıp amaçlarına alet ettiler. Bu kadar darbe başka nasıl olacak ve insan kanı başka nasıl akıtılacaktı. Vesayet kadrosu sivil ürünü her türlü değişime direndi. Zorunlu kalmayınca geri adım atmadı. Mecbur kalır esnemişlerse de yeni oyunlarla süreci tıkamışlardır. Eskiye dönüşü ve bazen daha kötüsünü ikame etmişlerdir.12 Eylül askeri darbesinin pisliklerini hala temizleyemediysek bunun sebepleri derinde aramalı.12 Eylülün Hesabını soramadık. Lakin kaçış yok. O da olacak.
Düne kadar bu böyleydi.Turgut Özal’la başlayan ve bugün devam eden sivillerin ülkeyi yönetme arzusu epey yol aldı. Vesayetçiler sivilleri geriletmek için her oyunu denediler. En fazla da sivillerin rengini, biçimlerini öne çıkartıp olayları abarttılar. Bölünme ve şeriat tehlikesini kullanarak demokrasinin önünü kesmek istediler. Ancak bu oyun tutmadı. Son seçim sivillerin daha da mesafe aldığını gösteriyor. Bundan sonra, seçilenler sorunları çözmek zorunda kalacak. Çağdaş demokrasi normuna yaklaşacağız.
Şimdi siviller daha da ileri gitmelidirler. Bekletilen sorunlara cesur adım atmalılar. Toplumun kanayan yaralarına parmak basmalıdırlar. Yeni ve çağdaş bir anayasa yaparak demokrasi alanını genişletmelidirler.
Her şeye rağmen bu yeni anayasa istenen ve arzulanan ölçüde olmayabilir. Zira vesayetçiler hala çok diri. Ancak bu anayasa mutlaka eski durumdan daha iyi olmak zorundadır. Bu yeni anayasa eskisinden ileride olmaz ise rejim kilitlenecek ve belki eski konumdan daha geriye gidilecektir. Ne var ki, ve ne iyi ki; yeterince karmaşık sorunlu bir iç potansiyelimiz var. Etnik ve dinsel reformlarımız ertelenemez hale gelmiştir. Ayrıca yeterince büyümüş Anadolu sermayemiz bulunuyor. Sanayimiz ekonomik krize tahammül edecek durumda değil. Bunun yanında bir birine bağımlı, küreselleşmiş dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada geriliğin yeri kalmadı.
Sonuç itibariyle yeni anayasamız basit ve kıssa denklem üzerinde olmalıdır. Bu denklem devleti saydam, demokrasiyi şeffaf ve toplumda barışı hedeflemelidir.
Atılacak adımlar şimdilik belki yetmez olacak ama. Mutlu ve güzel bir geleceğe evet demek için önemli olacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder