8 Haziran 2011 Çarşamba
DEMOKRASİ İLE ALDATMAK (2)
Mehmet Yavuz
8 Haziran 2011
Talat Paşa; dış güçlerce dayatılan ıslahattan ne anlamak gerektiğini acı bir saptamayla dile getirir anılarında.
Şöyle yazıyor:
‘’ Devleti Âliye’nin ıslahat yapması hiçbir vakit cidden arzu edilmemişti. Antlaşmalarda zikredilen ıslahat kelimesi müdahale manasınadır. Bir devletin ilerlemesi ve idaresinin ıslahı, o devletin siyaseten, iktisaden bağımsız olmasına bağlıdır …’’
Tarihe ilgi duyanlar; içsel olmayan ıslahat dürtmeleriyle Osmanlı saltanatının nasıl bir oyuncak haline getirildiğine tanıktırlar.
Dün olduğu gibi bugün de dış müdahalelerin bahanesi; ISLAHAT tır.
Günümüz emperyalist güçlerinin Büyük Ortadoğu Projesiyle (BOP) tasarladığı yeni Ortadoğu haritalarını oluşturma stratejilerindeki en önemli silahı; geçmiş ıslahat hareketlerinin de ana sloganı olan demokrasidir.
Bu gerçeği görmemek için insanın ya kör, ya da en hafif tanımlamayla emperyalizmin figüranı olması gerekir.
Buradan yola çıkarak Kaddafi’ye, Esad’a aba altından sopa gösterircesine DEMOKRASİ çağrısı yapan başbakanın Türkiye’sinde olup bitenleri şöyle bir hatırlayalım.
İleri demokrasinin var olduğu iddia edilen ülkemizde bugün, iktidarı elinde tutanları eleştirmek çok riskli bir eylem haline gelmiştir.
Başbakan hakkında kitap yazmak, bir bahaneyle içeri tıkılmanın gerekçesi olabilmektedir. Ergun Poyraz’ın beş yıldır neden tutuklu olduğunun gerçek sebebini başbakan şöyle itiraf etmiştir:
“O kişi benim özel hayatımı yazdı, mahremiyetime dil uzattı, nasıl affedeyim.”
Hınç ve linç kavramları normal demokraside yoktu ama örnekler gösteriyor ki bu kavramlar; ileri demokrasinin temel cezalandırma yöntemi olmuş.
İleri demokrasi; üniversite sınavlarındaki şifreyi protesto eden gençleri anlayacağına, karşılarına onbinlerle ifade edilen başka bir gücü dikmekle tehdit etmektedir.
İleri demokrasi; parasız eğitim talebiyle başbakanı protesto eden iki genci, yasadışı örgüt üyesi oldukları bahanesiyle ondört aydır mahpushanede süründürmektedir.
İleri demokrasi; işyerleri ellerinden alınıp kazanılmış hakları yok edilen onbinlerce TEKEL işçisini kucaklayacağına, onları gaz bombalarıyla zehirleyip, cop ve tazyikli sularla hizaya getirmeye çalışmaktadır. Referandum sonrası oluşturulan yeni hukuk yapısıyla da ileri demokrasi; bu işçilerle destekçilerini ‘’ HAK TALEBİNDE BULUNDUKLARI ’’ için yargısal tehditle adam etmeye çalışmaktatır..
İleri demokrasi; sağlık alanındaki düzenlemeleri protesto için sokağa çıkmak zorunda kalan onbinlerce sağlık çalışanının talep ve uyarılarına hiç kulak asmamıştır.
Halbuki demokrasi; halkın kararlara katılımı değil midir ?
Bu anlamda Kaddafi’ye, Esad’a ‘’ halkın sesine kulak ver ’’ derken, kendisi neden halkının sesine kulak tıkamaktadır ?
Kendi halkının sesine kulak tıkayan, onları görmezden gelen; başka ülkelere hangi hakla DEMOKRASİ çağrısı yapar ?
Ayinesi bu tür eylemler olanın demokrasi çağrısı ne kadar samimidir ?
Hele de serde BOP şapkası, çantada BOP projeleri var ise…
Görünen o ki, ileri demokrasi; hızla faşizme götüren bir aldatmadır.
Bu yalanı 12 Haziran'da Türkiye'de bozmak, Ortadoğu ülkeleri için biçilen demokrasi desenli kefeni de yırtmaktır.
8 Haziran 2011
Talat Paşa; dış güçlerce dayatılan ıslahattan ne anlamak gerektiğini acı bir saptamayla dile getirir anılarında.
Şöyle yazıyor:
‘’ Devleti Âliye’nin ıslahat yapması hiçbir vakit cidden arzu edilmemişti. Antlaşmalarda zikredilen ıslahat kelimesi müdahale manasınadır. Bir devletin ilerlemesi ve idaresinin ıslahı, o devletin siyaseten, iktisaden bağımsız olmasına bağlıdır …’’
Tarihe ilgi duyanlar; içsel olmayan ıslahat dürtmeleriyle Osmanlı saltanatının nasıl bir oyuncak haline getirildiğine tanıktırlar.
Dün olduğu gibi bugün de dış müdahalelerin bahanesi; ISLAHAT tır.
Günümüz emperyalist güçlerinin Büyük Ortadoğu Projesiyle (BOP) tasarladığı yeni Ortadoğu haritalarını oluşturma stratejilerindeki en önemli silahı; geçmiş ıslahat hareketlerinin de ana sloganı olan demokrasidir.
Bu gerçeği görmemek için insanın ya kör, ya da en hafif tanımlamayla emperyalizmin figüranı olması gerekir.
Buradan yola çıkarak Kaddafi’ye, Esad’a aba altından sopa gösterircesine DEMOKRASİ çağrısı yapan başbakanın Türkiye’sinde olup bitenleri şöyle bir hatırlayalım.
İleri demokrasinin var olduğu iddia edilen ülkemizde bugün, iktidarı elinde tutanları eleştirmek çok riskli bir eylem haline gelmiştir.
Başbakan hakkında kitap yazmak, bir bahaneyle içeri tıkılmanın gerekçesi olabilmektedir. Ergun Poyraz’ın beş yıldır neden tutuklu olduğunun gerçek sebebini başbakan şöyle itiraf etmiştir:
“O kişi benim özel hayatımı yazdı, mahremiyetime dil uzattı, nasıl affedeyim.”
Hınç ve linç kavramları normal demokraside yoktu ama örnekler gösteriyor ki bu kavramlar; ileri demokrasinin temel cezalandırma yöntemi olmuş.
İleri demokrasi; üniversite sınavlarındaki şifreyi protesto eden gençleri anlayacağına, karşılarına onbinlerle ifade edilen başka bir gücü dikmekle tehdit etmektedir.
İleri demokrasi; parasız eğitim talebiyle başbakanı protesto eden iki genci, yasadışı örgüt üyesi oldukları bahanesiyle ondört aydır mahpushanede süründürmektedir.
İleri demokrasi; işyerleri ellerinden alınıp kazanılmış hakları yok edilen onbinlerce TEKEL işçisini kucaklayacağına, onları gaz bombalarıyla zehirleyip, cop ve tazyikli sularla hizaya getirmeye çalışmaktadır. Referandum sonrası oluşturulan yeni hukuk yapısıyla da ileri demokrasi; bu işçilerle destekçilerini ‘’ HAK TALEBİNDE BULUNDUKLARI ’’ için yargısal tehditle adam etmeye çalışmaktatır..
İleri demokrasi; sağlık alanındaki düzenlemeleri protesto için sokağa çıkmak zorunda kalan onbinlerce sağlık çalışanının talep ve uyarılarına hiç kulak asmamıştır.
Halbuki demokrasi; halkın kararlara katılımı değil midir ?
Bu anlamda Kaddafi’ye, Esad’a ‘’ halkın sesine kulak ver ’’ derken, kendisi neden halkının sesine kulak tıkamaktadır ?
Kendi halkının sesine kulak tıkayan, onları görmezden gelen; başka ülkelere hangi hakla DEMOKRASİ çağrısı yapar ?
Ayinesi bu tür eylemler olanın demokrasi çağrısı ne kadar samimidir ?
Hele de serde BOP şapkası, çantada BOP projeleri var ise…
Görünen o ki, ileri demokrasi; hızla faşizme götüren bir aldatmadır.
Bu yalanı 12 Haziran'da Türkiye'de bozmak, Ortadoğu ülkeleri için biçilen demokrasi desenli kefeni de yırtmaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder