15 Haziran 2011 Çarşamba
"VATAN HANİLERİ"
Mikdat Abuzer
15 Mayıs 2011
Halkımız, Suriye sığınmacılarına “VATAN HAİNLERİ” adını taktı. Bu tanımlama, Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) ikamesi için maşa olan, Amerika-İsrail ve Arap gericiliğinin maşası olara, Erdoğan’ın eş başkanlığında desteklenen, ülkesinde insanlık dışı kanlı katliamlar yaparak, mezhep ayrımcılığı üzerinden ölüm saçan, kimliklere bakarak yerleşim yerine göre ayrım yapıp adam öldüren, kadınları gasp edip parçalayarak nehirlere atan şebekelere verilen isimdir. “VATAN HAİNLERİ” adı, olguları gerçek anlamıyla tanımlıyor.
Bu şebekenin kendi ülkesine karşı yaptığı ihanet, dış güçlerin karanlık odalarında belirlenen tek tip söylem olarak medyaya sunulmaktadır; kurgu, uydurma, abartma montaj hikayeler üretilerek, “ne kadar çok yalan söylenirse o kadar kafalar bulanır” taktiği yapmaktadır. Her bir yalanı ortaya sermek için harcanacak emekler, hiçbir zaman yalan üretimine yetişilemeyeceği hesabıyla hareket edilmektedir. Tümü birbirine benzeyen tekrarlar olayları mantığın en basit verileriyle ele alınca yalanın çehresini açığa çıkarmak güç değildir. Irak işgaline yönelen 2003 savaşı arifesini hatırlayın; aynı büyük yalanların bin katını düşünün varacağınız sonuç Suriye’yi tanımlayacaktır. Suriye’ye karşı bu vatan hainlerinin işlediği cürümün ahlaksızlığıyla ülkemize sığınmaları, kendi vatanına yararı olmayanın ülkemize felaketten başka bir şey getirmeyeceğini hatırlatmak hepimizin görevidir.
Bu durum öylesini komik haller oluşturmaktadır ki, yalanı anlamak için ayrıca bir tanık bulmaya gerek kalmıyor; Suriye ordusu henüz onlarca km uzaktayken, “sınır boyundaki tarlaları ordu yakıyor” söylemleri kurgulamak, Ordu henüz Cisir Şuğur’a girmeden, yakıp yıktığını, tanklarla bombaladığını iddia etmek, elleriyle katlettikleri 120 güvenlik görevlisini uzun uzun, ballandıra ballandıra ve övünerek, zafer kazanmış edalarıyla anlatan aynı insanlar, basın karşısında aldıkları talimat gereği, “ordudaki bölünme nedeniyle, yine ordunun katlettiği insanlar” diye sunmaları, toplu mezarları itirafçılar gösterip olayı tüm yönleriyle anlatmasına karşın bunu 10 gündür ortalıkta olmayan devletin sırtına yıkmak gibi dehşet verici yalan söylemleri bunu anlatmaya yeterlidir. Bu çevrelerde yalan, takkiyecilik “Allah yolunda kafiri aldatmak” adına yapılır. Bunun için de ayeti kerime bile getirilir, “Va mekaru va amkar ullah va Allahu hayrul makirin” (Ve hile yaptılar ve Allah hile yaptı ve Allah en hayırlı hilecidir”. Bu ayeti lafzıyla ele alıp şer için kullanalar, ülkemizde olduğu gibi Suriye’de de aynı familyanın insanlarıdır. İşte bu VATAN HAİNLERİ, köylü kurnazlıklarıyla, deve kuşu misali, kendi ülkelerine ihaneti organize etmeye çalışmaktadırlar. Erdoğan yönetimi ise bunların destekçisi olarak, vekaleti kimden alınmış belli olmayan bir davranışla, ülkemizi bu ele kanıl şebekelere bir misafirhane olarak sunmaktadır.
Bunun bilincinde olan halkımız, “VATAN HAİNİ” sıfatı bu şebekelere layık görmüştür. Bu adı bunlar için her yerde kullanmalıyız. Bu hainlerin duygu sömürüsü yapmalarına müsaade etmemeliyiz. Yüzlerine tükürmeliyiz.
Bilinmesi gereken diğer önemli noktalar ise şudur;
Bunlar "VATAN HAİNİ"dir. Basit bir sayısal ölçüyle bunu size anlatarak, medyanın yalanlarını ortaya çıkarmak zor değil. Ülkemize sığının göçmenlerin 10 000 kişi bulduğunu var sayalım. Yapılan açıklamalarda 1800 erkek gerisi çocuk ve kadın. İşte size eli kanlı eylemlere karışanların sayısı tas tamam budur. Bunu bire bir gözlemlerimle ifade ediyorum. Sayı budur. Cisir el Şuğur ve çevresini yakıp yıkan, kadınlara tecavüz ederek satırlarla doğrayıp Asi Nehrine atan, Alevi diye katlettikleri insanları kepçelerle Asi’ye döken, toplu mezarlara gömen, bir ilçede olası mümkün olan tüm resmi ve kamu yönetim dairelerini ve kurumlarını, ülke servetlerini ve özel mülkleri yakıp yıkan bunlardır. Bu sayı olayların ilk anından itibaren belirlenmiştir. Ne bir siyasi program ne de bir siyasal hareket olarak değil barışçıl muhalefeti bile işkencelerle kendi aralarından tasfiye eden bu güruh, hanice sinsice ve korkakça yaptıkları yıkımın ardından Türkiye’ye kaçtılar. Çünkü ne dayanacakları bir halk kitleleri vardı ne de Suriye’nin halk desteğiyle dik duran direniş çizgisini sarsabilecek durumdaydılar. Yakıp yıktılar ve onları yönlendiren Türkiye derin devletine sığındılar. Erdoğan yönetiminin şemsiyesi altına girdiler; ele geçen silahlar, SİM kartları, itirafçıların dile getirdikleri tek gerçek Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) Eş Başkanı Erdoğan’ın Ülkemizi ve halklarını tarihi büyük kin ve sorumluluk altına soktuğunu göstermektedir.
Erdoğan yönetim, ikiyüzlü politikasıyla Suriye’deki tüm olaylarda parmağı olduğu açığa çıkmıştır. Dini kanlı eylemlerine alet edenler bunlardır. Bu kanlı eylemlere karışmayanlar, olaylardan yaşadığı korkuyla, kin ve intikam şebekelerinin yarattığı dehşetle, çevre köylere sığınanlar, ordunun hakim olduğu her alana, şu an akın akın evlerine dönmektedirler. Dönmeyen, Erdoğan’ın işbirlikçileri Amerikanın-İsrail’in ve Arap gericiliğinin paralarıyla beslenen ve onların emirleriyle vatanlarına ihanet edenlerdir. Bu aynı zamanda bir oyundur. Suriye’yi içteki hainlerle yıkamayacağını anlayanlar, Suriye’nin geniş dost çevresi olan bölge devrimci hareketlerinin aktif savunusuyla yüz yüze kalınca, malum “sivilleri koruma” oyununa başladılar. Bu oyuna dayanarak Suriye’ye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden yaptırım tezgahlamaya başladılar. Ülkemizi yeni bir askeri macera için hazırlayan Erdoğan, bölgemizin kanlı süreçlerini açmak için hesapsızca ve pervasızca ateşe benzin dökmeye başlamıştır. Komşuluğa, dostluğa kardeşliğe ihanetin böylesi ne iğrenç türü tarihte çok azdır. Bu tarz ilişki, Osmanlıcılığın dağılma sürecini hatırlatan şaşkınlıktır. Güçlü olduğu sanısının gerçek dışı yönelimleridir ve sonuç her hatanın sahibeni sert bir şamar olarak dönemsidir.
Her kes yaptığının kefaretini ödeyecektir. Yarın Türkiye yeni bir Sevr’le karşı karşıya gelince bu satırların yazarı bu yazıyı, bu gün akılsızlık eden militarist milliyetçilere bir kez daha hatırlatacaktır. Erdoğan’ın HAİNLERE desteği ülkemiz halkından gerekli yanıtı almakta geç kalmayacaktır. Evi camdan olan kimseyi taşlamasın…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder