15 Haziran 2011 Çarşamba
SURİYE”DEN GÖÇ EDENLERE BASIN YASAĞIMI VAR
Hasip Yiğitoğlu
15 Haziran 2011
Bu günlerde Hatay ,ulusal ve Uluslar arası ajansların,insan hakları savunucusu kuruluşların adeta istilasına uğradı.Heyetler halinde gelmişler önemli bir kısmı.Bu ziyaretlerinin nedeni,malumunuz gibi Suriye”den göçlerle ilgilidir.Ne var ki,görüşme fırsatı bulduğum birkaç kuruluşun ortak kanısı bilgi kirliliğidir.Hepsinin ortak kanaati,göç eden Suriye”li vatandaşlarla neden görüştürülmek istenmemesidir.Şu zamana kadar,bildiğim kadarıyla görüşme izni almış herhangi bir kuruluş,yada basın mensubu olmamıştır.
Açıkçası,bu durum kafa karıştırıcı olmakla birlikte,bir takım şüpheleri de artırmaktadır.Gizlenmek istenen ne olabilir gibi bir soru akla takılıyor ister istemez.
Göç edenlerin sayısı bile gizlenmiştir.Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek”in,dün açıklamalarına kadar kaç kadın,kaç çocuk,kaç erkeğin göç ettiği bilinmemekteydi.
Bakanın açıklamalarından anladığımız kadarıyla göç eden erkeklerin oranı,kadın ve çocuk oranına göre ancak YÜZDE 10 lar civarındadır.Bu durum bir çok soru işaretlerine neden olmaktadır.Dikkat çekici bir durum değil midir !
Göç edenlerin kaçta kaçı yaralı,hangi silahlarla yaralandığı gibi sorular konusunda hiçbir bilgi verilmemektedir.Yetkililer yalnızca her türlü ilgiyi gösterdiklerini söylemekle yetinmektedirler.
Bazı haber ajanslarından anladığımız kadarıyla da,erkeklerin kadın ve çocuklarını bırakarak geriye dönüş yaptıklarıdır.Bu durum endişeleri daha da arttırmaktadır.
Bölgemiz tıkanmak istenmektedir.Eğer bir tıkanma meydana gelirse,herkes iyi bilmelidir ki,bu sorunu ancak savaş çözebilir.Bu savaş denetlenemeyecek kadar acılı sonuçlara neden olacaktır.
Suriye,Türkiye coğrafyası,etnik,inanç yönden iç içe girmiştir.Her iki ülkenin kültürel,sosyal etnik,inanç anlamda insan mozaiği hemen hemen aynıdır.
Bildiğimiz gibi,İkinci dünya savaşı sonrasında emperyalistler tarafından,800 km lik sınırın kalemle çizilmiş olması aileleri birbirinden ayırmıştır.Sınır şehirlerinde yaşayan halkların her iki ülkede akrabalık bağları vardır.
Bu reel durum,her iki ülkeye bazı sorumluluklar yüklemiştir.Hatta daha fazlası, her iki ülkenin birbirlerine güvenerek,sırtlarını vermeleri gerekmektedir.
Şimdi,aynı emperyal güçler bölgemizi yeniden dizayn etmeğe çalışmaktadırlar.Büyük Ortadoğu projesi adı altında,sözüm ona özgürlük vaadiyle ülkelerin haritaları değiştirilmek istenmektedir.Irak”ın işgali,Haririnin öldürülmesi,İsrail”in Lübnan”ı işgal girişimleri 2006 Lübnan savaşı,Gazze savaşı,onlarca ufak tefek çatışmalar.
Bölgede tek,tek ülkelerin kendi sorunlarını aşacak dinamiklerinin gelişmesine fırsat verilmemiştir.İsrail tehdidiyle nefes almaları bile önlenmiştir.
Halkların kendi kendisiyle yüzleşerek sorunlarını çözecek refleksleri kazanmalarına engel olacak iç ve dış çatışmalar hep kurgulanmıştır.Bu bağlamda onlarca yıl süren savaşlara neden olunmadı mı !.Irak”ta olduğu gibi acımasız kitle katliamlarına neden olmuştur.Irak”ta Bir milyondan fazla insan katledilmiş,bir milyondan fazla babasız kalan çocuk,bir milyondan fazla dul kalmış kadın var.Bir milyon dan fazla Amerikalı işgalcilerin tecavüzüne uğrayarak hamile kalmış kadınlar var şuan Irak”ta..Bu veriler uluslar arası insan hakları kuruluşlarının sitelerinde açıkça yayınlanmaktadır.
Kapı komşumuz Suriye”de yaşananlara,birazda bu yönde bakmak gerekmez mi !
İç çatışmaları körükleyerek,kaos yaratılarak etnik ve inanç çatışmalarına neden olacağı belli iken,yapılması gereken ateşin üzerine benzinle gitmek olmamalıdır.Böylesi bir savaşın denetlenebilirliği olamaz.Düşmanlıklara neden olacak her davranıştan sakınılmalıdır.
Suriye”de yaşananlar,Tunus”ta,Mısır”da gelişen özgürlük hareketlerinin bölgeyi sarmalamasının önünün kesilmesi yönünde bir denklem olarak karşımıza çıkartıldığını söylemek yanlış olur mu acaba !
Bu görüşlerimden Suriye”nin sorunlu bir ülke olmadığını söylediğim anlaşılmamalıdır.Suriye bir Ortadoğu ülkesidir ve her Ortadoğu ülkesi gibi,Demokratik ,sosyal ve ekonomik sorunları vardır.Türkiye”de ne kadar Kürt sorunu varsa,Suriye”de o kadar Kürt sorunu vardır.Ülkemizde ne kadar Alevi sorunu varsa,o kadar Sunni sorunu vardır.Kendi ülkemizde,nasıl kanın durdurulması için gayret gösteriyorsak,komşumuz ve orada yaşayan akrabalarımız açısından kanın durdurulması için gayretlerimiz olmalıdır.
Bu kan bir an önce durdurulmalıdır.Geç kalınmamalıdır.Aksi halde ABD ve İsrail”i kapımızda bulabiliriz.Sonrası hiçte yabancı olmadığımız felaketleri yaşayabiliriz.
Ülkemizin alması gereken tutum bu gerçeklerin yaşanmaması için olmalıdır.Ne var ki,bilgi kirliliğinin dezenformasyonu halka travma yaşatmaktadır şuan.
Yaşadığımız bölgenin hassas olmasına dikkat ederek her provokasyondan sakınmalıdır.Hatay”ın denge hassasiyeti dikkate alınarak yetkililerin sağlıklı enformasyon yapmaları gerekmektedir.
Ve en önemlisi,Türkiye”yi arka bahçe olduğu izlenimi bir an önce bertaraf edilmelidir.Aksi halde,halklar arasında ciddi düşmanlıkların oluşacağını bilelim.
Gelin hep beraber,Alevi,Sunni,Hıristiyan,Türk,Arap,Kürt biz Hatay halkı savaş istemediğimizi herkese ilan edelim.
Biz Suriye halkıyla saygı temelinde iyi komşuluk ilişkileri ve barış içinde yaşamak istiyoruz diyelim.
Demokratik kamuoyu oluşturmak için herkese görev düşmektedir.
hasipyigitoglu@hotmail.com
15 Haziran 2011
Bu günlerde Hatay ,ulusal ve Uluslar arası ajansların,insan hakları savunucusu kuruluşların adeta istilasına uğradı.Heyetler halinde gelmişler önemli bir kısmı.Bu ziyaretlerinin nedeni,malumunuz gibi Suriye”den göçlerle ilgilidir.Ne var ki,görüşme fırsatı bulduğum birkaç kuruluşun ortak kanısı bilgi kirliliğidir.Hepsinin ortak kanaati,göç eden Suriye”li vatandaşlarla neden görüştürülmek istenmemesidir.Şu zamana kadar,bildiğim kadarıyla görüşme izni almış herhangi bir kuruluş,yada basın mensubu olmamıştır.
Açıkçası,bu durum kafa karıştırıcı olmakla birlikte,bir takım şüpheleri de artırmaktadır.Gizlenmek istenen ne olabilir gibi bir soru akla takılıyor ister istemez.
Göç edenlerin sayısı bile gizlenmiştir.Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek”in,dün açıklamalarına kadar kaç kadın,kaç çocuk,kaç erkeğin göç ettiği bilinmemekteydi.
Bakanın açıklamalarından anladığımız kadarıyla göç eden erkeklerin oranı,kadın ve çocuk oranına göre ancak YÜZDE 10 lar civarındadır.Bu durum bir çok soru işaretlerine neden olmaktadır.Dikkat çekici bir durum değil midir !
Göç edenlerin kaçta kaçı yaralı,hangi silahlarla yaralandığı gibi sorular konusunda hiçbir bilgi verilmemektedir.Yetkililer yalnızca her türlü ilgiyi gösterdiklerini söylemekle yetinmektedirler.
Bazı haber ajanslarından anladığımız kadarıyla da,erkeklerin kadın ve çocuklarını bırakarak geriye dönüş yaptıklarıdır.Bu durum endişeleri daha da arttırmaktadır.
Bölgemiz tıkanmak istenmektedir.Eğer bir tıkanma meydana gelirse,herkes iyi bilmelidir ki,bu sorunu ancak savaş çözebilir.Bu savaş denetlenemeyecek kadar acılı sonuçlara neden olacaktır.
Suriye,Türkiye coğrafyası,etnik,inanç yönden iç içe girmiştir.Her iki ülkenin kültürel,sosyal etnik,inanç anlamda insan mozaiği hemen hemen aynıdır.
Bildiğimiz gibi,İkinci dünya savaşı sonrasında emperyalistler tarafından,800 km lik sınırın kalemle çizilmiş olması aileleri birbirinden ayırmıştır.Sınır şehirlerinde yaşayan halkların her iki ülkede akrabalık bağları vardır.
Bu reel durum,her iki ülkeye bazı sorumluluklar yüklemiştir.Hatta daha fazlası, her iki ülkenin birbirlerine güvenerek,sırtlarını vermeleri gerekmektedir.
Şimdi,aynı emperyal güçler bölgemizi yeniden dizayn etmeğe çalışmaktadırlar.Büyük Ortadoğu projesi adı altında,sözüm ona özgürlük vaadiyle ülkelerin haritaları değiştirilmek istenmektedir.Irak”ın işgali,Haririnin öldürülmesi,İsrail”in Lübnan”ı işgal girişimleri 2006 Lübnan savaşı,Gazze savaşı,onlarca ufak tefek çatışmalar.
Bölgede tek,tek ülkelerin kendi sorunlarını aşacak dinamiklerinin gelişmesine fırsat verilmemiştir.İsrail tehdidiyle nefes almaları bile önlenmiştir.
Halkların kendi kendisiyle yüzleşerek sorunlarını çözecek refleksleri kazanmalarına engel olacak iç ve dış çatışmalar hep kurgulanmıştır.Bu bağlamda onlarca yıl süren savaşlara neden olunmadı mı !.Irak”ta olduğu gibi acımasız kitle katliamlarına neden olmuştur.Irak”ta Bir milyondan fazla insan katledilmiş,bir milyondan fazla babasız kalan çocuk,bir milyondan fazla dul kalmış kadın var.Bir milyon dan fazla Amerikalı işgalcilerin tecavüzüne uğrayarak hamile kalmış kadınlar var şuan Irak”ta..Bu veriler uluslar arası insan hakları kuruluşlarının sitelerinde açıkça yayınlanmaktadır.
Kapı komşumuz Suriye”de yaşananlara,birazda bu yönde bakmak gerekmez mi !
İç çatışmaları körükleyerek,kaos yaratılarak etnik ve inanç çatışmalarına neden olacağı belli iken,yapılması gereken ateşin üzerine benzinle gitmek olmamalıdır.Böylesi bir savaşın denetlenebilirliği olamaz.Düşmanlıklara neden olacak her davranıştan sakınılmalıdır.
Suriye”de yaşananlar,Tunus”ta,Mısır”da gelişen özgürlük hareketlerinin bölgeyi sarmalamasının önünün kesilmesi yönünde bir denklem olarak karşımıza çıkartıldığını söylemek yanlış olur mu acaba !
Bu görüşlerimden Suriye”nin sorunlu bir ülke olmadığını söylediğim anlaşılmamalıdır.Suriye bir Ortadoğu ülkesidir ve her Ortadoğu ülkesi gibi,Demokratik ,sosyal ve ekonomik sorunları vardır.Türkiye”de ne kadar Kürt sorunu varsa,Suriye”de o kadar Kürt sorunu vardır.Ülkemizde ne kadar Alevi sorunu varsa,o kadar Sunni sorunu vardır.Kendi ülkemizde,nasıl kanın durdurulması için gayret gösteriyorsak,komşumuz ve orada yaşayan akrabalarımız açısından kanın durdurulması için gayretlerimiz olmalıdır.
Bu kan bir an önce durdurulmalıdır.Geç kalınmamalıdır.Aksi halde ABD ve İsrail”i kapımızda bulabiliriz.Sonrası hiçte yabancı olmadığımız felaketleri yaşayabiliriz.
Ülkemizin alması gereken tutum bu gerçeklerin yaşanmaması için olmalıdır.Ne var ki,bilgi kirliliğinin dezenformasyonu halka travma yaşatmaktadır şuan.
Yaşadığımız bölgenin hassas olmasına dikkat ederek her provokasyondan sakınmalıdır.Hatay”ın denge hassasiyeti dikkate alınarak yetkililerin sağlıklı enformasyon yapmaları gerekmektedir.
Ve en önemlisi,Türkiye”yi arka bahçe olduğu izlenimi bir an önce bertaraf edilmelidir.Aksi halde,halklar arasında ciddi düşmanlıkların oluşacağını bilelim.
Gelin hep beraber,Alevi,Sunni,Hıristiyan,Türk,Arap,Kürt biz Hatay halkı savaş istemediğimizi herkese ilan edelim.
Biz Suriye halkıyla saygı temelinde iyi komşuluk ilişkileri ve barış içinde yaşamak istiyoruz diyelim.
Demokratik kamuoyu oluşturmak için herkese görev düşmektedir.
hasipyigitoglu@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder