1 Haziran 2011 Çarşamba
HAYAT TARZI KUTUPLAŞTIRILIYOR
Hasip Yiğitoğlu
1 Haziran 2011
Türkiye alarm veriyor..Kutuplaşma giderek yayılıyor.Başbakan elinden geldiğince siyaset mekanizmasını çalıştırmamaya gayretleri içindedir.Sorunların etrafında dolanarak gündem kaydırıyor.En tehlikelisi,söylemler hayat tarzı kutuplaşmasına neden olmaktadır..Toplum nerdeyse yarı yarıya bölünmüş bir görüntü içindedir..Gerilim her gün daha çok yükseliyor.Bu durum böyle devam etmemelidir.
Birileri bir şeyler mi çeviriyor.Algıları,beklentileri kutuplaşma kanallarına taşımak isteyenler var.Gerilimi arttırarak seçimden sonra diyalog kanallarının tıkanmasının teoremi gibi geliyor..Açıkçası seçimden sonra siyasilerin birbirlerinin yüzüne bakmayacak olmalarından,sorunların çözümü yönünde öteleme,erteleme gibi bir durumu çağrıştırıyor.Kürt sorununda toplumun algı ve beklentilerini etkileyerek kaos yaratılmak istenmektedir.
Siyasi kutuplaşmadan çok AKP tabanını betonlaştırıyor. Çözümü kolaylaştıracak yeni siyasi reflekslerin önünün kesilmesi mi,hedefleniyor acaba.Her tartışmayı,bilerek ve isteyerek din referansına getirerek bağlıyor.Laikler ve muhafazakarlar arasında,en tehlikelisi hayat tarzı kutuplaşmasına oynuyor.Kürt meselesi etrafında dolanarak bir başka kutuplaşmaya neden olunmaktadır.
Hem medya hem siyasiler bu süreçten nema umarak, tehlikeli bir oyunun içindedirler.Kendilerince siyaset dili yerine kutuplaşma dili kullanılarak,seçimde başarı sağlanarak,gerçek sorunlar aş,iş,özgürlük,demokrasi gibi temel beklentilerin unutturulacağı sanılmaktadır.
Bu anlamda seçim sonuçlarının siyasette radikal değişiklerin yapılacağı konusunda ciddi güvensizliklere neden olunmaktadır. Bu güvensizlik,meydanlara yansıyor.Meydanlar iç savaş görüntüsü veriyor.İnsanların taleplerinin karşılanmayacağı endişelerine neden olunmaktadır.Şimdi,halk kendi programını uygulama hazırlıkları yapmaktadır.Doğu ve Güneydoğu bölgesi belediye başkanlarının kendi Özerkliklerini kuracakları kararı almalarının sebebi yaratılan güvensizlikten değil midir !
Peki bu durum toplumu nereye götürüyor.Birbirimizi ötekileştirerek şiddet reflekslerini yükseltiyoruz.Manevi bir kırılma noktasına davetiye çıkartılmaktadır.
Bu bakkal Kürt”tür,Alevi”dir,Türk”tür, alış veriş yapılmamalıdır gibi bir süreci hayal etmek bile tüyleri dikenleştiriyor.Arkasından yaşanacakları tahmin etmek zor olmamalıdır.
Ya,bu kadın mini eteklidir homurtusunun arkasından gelecekleri hiç düşünmek istemiyorum.Belki bir jiletle başlayacak,ancak arkasından ne gelecek, hayal edebiliyor musunuz ! Tarihimiz bu olaylarla sabıkalıdır zaten.Tophane”de yaşananlar daha belleklerdedir.Salon basıldı,eserler kırıldı,her taraf dağıtıldı.
Başbakan şu UCUBE heykeli yıkın,kırın emri vermedi mi !
Şimdi toplumun büyük bir kısmı, meşru yollarla bu zihin algısının etkilerinin değişmeyeceği kanaatini taşıyor.Bu olağan üstü hali yaşamak istemeyenler,kendi kuralları için,çabalarının yol haritasını zor tahmin edilebilir bir hal almaktadır.Bu olağan üstü hali bozmak için,olağan dışı şeyleri yapma zorunluluğunda olduklarını hissedebilirler.Bu durum herkes açısından hiçte sağlıklı olmayacaktır.
Her tarafa evrilebilecek bir durumla karşı karşıyız.Siyasetin dili değiştirilmelidir.Siyasetin dili projeler olmalıdır.Niteliksiz siyaset reflekslerinden kurtulmanın başka bir yolu yoktur.Ne acıdır ki,Türkiye siyasi projeleri olmayan partilerle yönetildi hep.Sistem zihniyeti milliyetçilik,yönetici siyasi partilerin hepsinin paradigması olmuştur.Hal böyle olunca da siyasi partilerin tabanı da milliyetçi bir duruş göstermektedir.Bu veriler geleceğimizi bekleyen tehlikeleri işaret ediyor aslında.
Bu algı ve zihniyet kalıplarından kurtulmak için herkesin mücadele etmesi gerekiyor.Sorunlarımızın tarifini yapmamız lazım.Sorunların etrafında değil,merkezine inerek çözüm projeleri üretilemese,tehlike hiçbir zaman geçmeyecektir.Ve sonuç olarak bu süreç bölünmeye kadar gidecektir.Hem de bölünme ikiden fazla olabilecektir.
hasipyigitoglu@hotmail.com
1 Haziran 2011
Türkiye alarm veriyor..Kutuplaşma giderek yayılıyor.Başbakan elinden geldiğince siyaset mekanizmasını çalıştırmamaya gayretleri içindedir.Sorunların etrafında dolanarak gündem kaydırıyor.En tehlikelisi,söylemler hayat tarzı kutuplaşmasına neden olmaktadır..Toplum nerdeyse yarı yarıya bölünmüş bir görüntü içindedir..Gerilim her gün daha çok yükseliyor.Bu durum böyle devam etmemelidir.
Birileri bir şeyler mi çeviriyor.Algıları,beklentileri kutuplaşma kanallarına taşımak isteyenler var.Gerilimi arttırarak seçimden sonra diyalog kanallarının tıkanmasının teoremi gibi geliyor..Açıkçası seçimden sonra siyasilerin birbirlerinin yüzüne bakmayacak olmalarından,sorunların çözümü yönünde öteleme,erteleme gibi bir durumu çağrıştırıyor.Kürt sorununda toplumun algı ve beklentilerini etkileyerek kaos yaratılmak istenmektedir.
Siyasi kutuplaşmadan çok AKP tabanını betonlaştırıyor. Çözümü kolaylaştıracak yeni siyasi reflekslerin önünün kesilmesi mi,hedefleniyor acaba.Her tartışmayı,bilerek ve isteyerek din referansına getirerek bağlıyor.Laikler ve muhafazakarlar arasında,en tehlikelisi hayat tarzı kutuplaşmasına oynuyor.Kürt meselesi etrafında dolanarak bir başka kutuplaşmaya neden olunmaktadır.
Hem medya hem siyasiler bu süreçten nema umarak, tehlikeli bir oyunun içindedirler.Kendilerince siyaset dili yerine kutuplaşma dili kullanılarak,seçimde başarı sağlanarak,gerçek sorunlar aş,iş,özgürlük,demokrasi gibi temel beklentilerin unutturulacağı sanılmaktadır.
Bu anlamda seçim sonuçlarının siyasette radikal değişiklerin yapılacağı konusunda ciddi güvensizliklere neden olunmaktadır. Bu güvensizlik,meydanlara yansıyor.Meydanlar iç savaş görüntüsü veriyor.İnsanların taleplerinin karşılanmayacağı endişelerine neden olunmaktadır.Şimdi,halk kendi programını uygulama hazırlıkları yapmaktadır.Doğu ve Güneydoğu bölgesi belediye başkanlarının kendi Özerkliklerini kuracakları kararı almalarının sebebi yaratılan güvensizlikten değil midir !
Peki bu durum toplumu nereye götürüyor.Birbirimizi ötekileştirerek şiddet reflekslerini yükseltiyoruz.Manevi bir kırılma noktasına davetiye çıkartılmaktadır.
Bu bakkal Kürt”tür,Alevi”dir,Türk”tür, alış veriş yapılmamalıdır gibi bir süreci hayal etmek bile tüyleri dikenleştiriyor.Arkasından yaşanacakları tahmin etmek zor olmamalıdır.
Ya,bu kadın mini eteklidir homurtusunun arkasından gelecekleri hiç düşünmek istemiyorum.Belki bir jiletle başlayacak,ancak arkasından ne gelecek, hayal edebiliyor musunuz ! Tarihimiz bu olaylarla sabıkalıdır zaten.Tophane”de yaşananlar daha belleklerdedir.Salon basıldı,eserler kırıldı,her taraf dağıtıldı.
Başbakan şu UCUBE heykeli yıkın,kırın emri vermedi mi !
Şimdi toplumun büyük bir kısmı, meşru yollarla bu zihin algısının etkilerinin değişmeyeceği kanaatini taşıyor.Bu olağan üstü hali yaşamak istemeyenler,kendi kuralları için,çabalarının yol haritasını zor tahmin edilebilir bir hal almaktadır.Bu olağan üstü hali bozmak için,olağan dışı şeyleri yapma zorunluluğunda olduklarını hissedebilirler.Bu durum herkes açısından hiçte sağlıklı olmayacaktır.
Her tarafa evrilebilecek bir durumla karşı karşıyız.Siyasetin dili değiştirilmelidir.Siyasetin dili projeler olmalıdır.Niteliksiz siyaset reflekslerinden kurtulmanın başka bir yolu yoktur.Ne acıdır ki,Türkiye siyasi projeleri olmayan partilerle yönetildi hep.Sistem zihniyeti milliyetçilik,yönetici siyasi partilerin hepsinin paradigması olmuştur.Hal böyle olunca da siyasi partilerin tabanı da milliyetçi bir duruş göstermektedir.Bu veriler geleceğimizi bekleyen tehlikeleri işaret ediyor aslında.
Bu algı ve zihniyet kalıplarından kurtulmak için herkesin mücadele etmesi gerekiyor.Sorunlarımızın tarifini yapmamız lazım.Sorunların etrafında değil,merkezine inerek çözüm projeleri üretilemese,tehlike hiçbir zaman geçmeyecektir.Ve sonuç olarak bu süreç bölünmeye kadar gidecektir.Hem de bölünme ikiden fazla olabilecektir.
hasipyigitoglu@hotmail.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder