23 Eylül 2009 Çarşamba
DÖNÜŞÜM ve DİRENENLER
Yener Orkunoğlu
y.orkunoglu@googlemail.com
Türkiye’deki baskıcı oligarşik sistemin dönüşümünü zorunlu hale getiren
iki neden vardır. 1. Dış koşullar; 2. İç koşullar.
Dış koşulların etkisi ikilidir: Birincisi, 1990’lı yıllardan sonra
dünyada çok şeyler değişti. Sermayenin küreselleşmesi son 10 yılda daha
da hızlandı. Bu durum, küresel sermayenin ihtiyaçlarına göre devletlerin
iç siyasal ve toplumsal yeniden örgütlenmelerini zorunlu kılmaktadır;
İkincisi, Iraktan çekilmeyi planlayan ABD yönetimi, Ortadoğu’da
Türkiye’ye taşaronluk görevi vermeyi amaçlıyor. Ama bunun için
Türkiye’nin kendi içindeki sorunları halletmesini ‘istemektedir’.
İç koşullar hakkında ise söylenecek çok şeyler var. Ancak bir kaç
noktaya değinmekle yetineceğim.
Devlet ile PKK arasında yaklaşık 30 yıl süren bir savaş var. Çözüme
götürmeyen savaşın acı sonuçları gözler önünde. T.C devleti PKK’yi yok
edebilmek için her yolu denedi ve hala denemektedir. Öyle bir durum
yaşanıyor ki, hem yönetenler hem de yönetilenler durumdan hoşnut
değiller.
Dönüşümün zorunluluğu artık yaygın bir kabul görüyor. Faşizan
eğilimleri olan ve gücünü kısmen kooperatizmden alan sistem artık
herkesin gözlerinin önünde fiilen çözülmüştür. Tutucu liberaller dahi
dönüşümü kabul etmenin , Kürt sorununu çözmenin zorunluluğunu
görmektedirler.
Ancak Türkiye’de demokratik dönüşümün olmasına direnenler var. 1930’lu
yılların kafasında olan bu kesim son zamanlarda umutsuzca da olsa
direnişini daha da artırmıştır ve artıracaktır.
***
Demokratik dönüşüme direneceklerin başında, askeri bürokrasi
gelmektedir. Bu savaşta 400 milyar dolar harcanmış ve 30 binden fazla
insan yaşamını kaybetmiştir. Kendi imtiyazlarını kaybetme korkusuyla
yaşana askeri bürokrasi, ‘irrasyonal politikası’ nedeniyle bu durumu
görebilecek durumda değildir. İmtiyazları kaybetme korkusu, rasyonal
politikayı devre dışı bırakmış gözükmektedir. Askeri bürokrasi, ancak
kendi imtiyazlarına dokunmayan bir ‘değişimden’ yana olabilir.
Türkiye devletinin en büyük sorunu, kendini irrasyonalizmden
kurtaramamış olmasıdır. Bu nedenle rasyonal bir analiz yapmaktan
yoksundur. Bu nedenle PKK’yi gerçekten analiz etmekten yoksundur. PKK,
‘terörist’ örgüt, PKK gerillalar ıda ‘aldatılmış gençler’ olarak
değerlendirilmektedir. Sorun böçyle yaklaşan bir mantığın açılımının
nasıl olabileceğine artık siz karar verin.
30 yıldır süren bir sorunun, bir kaç ayda çözülebileceğini umut etmek,
kendini aldatmaktır. Siyasal dönüşüm sorunu, güç sorunudur. Türkiye’de
deverimci ve demokrat güçler, örgütlü olarak aktiv bir şekilde toplumun
demokratikleşmesini gerçekleştirmedikçe, kısa vadade çözüm
beklenilmemelidir.
Demokratik bilinç ve demokratik kurumlar öyle birden bire oluşmuyor.
Avrupa bunun için yüzyıllarını verdi. Ama tarihde öyle dönemler vardır
ki, bir yıl içinde on yıllar boyunca elde edilemeyen gelişme ve
başarılar olabilir. Ama böyle bir durum, bir tarafta hedefte ve
amaçlarda net olmayı, diğer tarafta düşünsel, politik ve örgütsel
hazırlığı gerektirmektedir. Türkiye’de devrimci ve demokratik güçleri
büyük sorumluluklar beklemektedir.
y.orkunoglu@googlemail.com
Türkiye’deki baskıcı oligarşik sistemin dönüşümünü zorunlu hale getiren
iki neden vardır. 1. Dış koşullar; 2. İç koşullar.
Dış koşulların etkisi ikilidir: Birincisi, 1990’lı yıllardan sonra
dünyada çok şeyler değişti. Sermayenin küreselleşmesi son 10 yılda daha
da hızlandı. Bu durum, küresel sermayenin ihtiyaçlarına göre devletlerin
iç siyasal ve toplumsal yeniden örgütlenmelerini zorunlu kılmaktadır;
İkincisi, Iraktan çekilmeyi planlayan ABD yönetimi, Ortadoğu’da
Türkiye’ye taşaronluk görevi vermeyi amaçlıyor. Ama bunun için
Türkiye’nin kendi içindeki sorunları halletmesini ‘istemektedir’.
İç koşullar hakkında ise söylenecek çok şeyler var. Ancak bir kaç
noktaya değinmekle yetineceğim.
Devlet ile PKK arasında yaklaşık 30 yıl süren bir savaş var. Çözüme
götürmeyen savaşın acı sonuçları gözler önünde. T.C devleti PKK’yi yok
edebilmek için her yolu denedi ve hala denemektedir. Öyle bir durum
yaşanıyor ki, hem yönetenler hem de yönetilenler durumdan hoşnut
değiller.
Dönüşümün zorunluluğu artık yaygın bir kabul görüyor. Faşizan
eğilimleri olan ve gücünü kısmen kooperatizmden alan sistem artık
herkesin gözlerinin önünde fiilen çözülmüştür. Tutucu liberaller dahi
dönüşümü kabul etmenin , Kürt sorununu çözmenin zorunluluğunu
görmektedirler.
Ancak Türkiye’de demokratik dönüşümün olmasına direnenler var. 1930’lu
yılların kafasında olan bu kesim son zamanlarda umutsuzca da olsa
direnişini daha da artırmıştır ve artıracaktır.
***
Demokratik dönüşüme direneceklerin başında, askeri bürokrasi
gelmektedir. Bu savaşta 400 milyar dolar harcanmış ve 30 binden fazla
insan yaşamını kaybetmiştir. Kendi imtiyazlarını kaybetme korkusuyla
yaşana askeri bürokrasi, ‘irrasyonal politikası’ nedeniyle bu durumu
görebilecek durumda değildir. İmtiyazları kaybetme korkusu, rasyonal
politikayı devre dışı bırakmış gözükmektedir. Askeri bürokrasi, ancak
kendi imtiyazlarına dokunmayan bir ‘değişimden’ yana olabilir.
Türkiye devletinin en büyük sorunu, kendini irrasyonalizmden
kurtaramamış olmasıdır. Bu nedenle rasyonal bir analiz yapmaktan
yoksundur. Bu nedenle PKK’yi gerçekten analiz etmekten yoksundur. PKK,
‘terörist’ örgüt, PKK gerillalar ıda ‘aldatılmış gençler’ olarak
değerlendirilmektedir. Sorun böçyle yaklaşan bir mantığın açılımının
nasıl olabileceğine artık siz karar verin.
30 yıldır süren bir sorunun, bir kaç ayda çözülebileceğini umut etmek,
kendini aldatmaktır. Siyasal dönüşüm sorunu, güç sorunudur. Türkiye’de
deverimci ve demokrat güçler, örgütlü olarak aktiv bir şekilde toplumun
demokratikleşmesini gerçekleştirmedikçe, kısa vadade çözüm
beklenilmemelidir.
Demokratik bilinç ve demokratik kurumlar öyle birden bire oluşmuyor.
Avrupa bunun için yüzyıllarını verdi. Ama tarihde öyle dönemler vardır
ki, bir yıl içinde on yıllar boyunca elde edilemeyen gelişme ve
başarılar olabilir. Ama böyle bir durum, bir tarafta hedefte ve
amaçlarda net olmayı, diğer tarafta düşünsel, politik ve örgütsel
hazırlığı gerektirmektedir. Türkiye’de devrimci ve demokratik güçleri
büyük sorumluluklar beklemektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder