8 Mayıs 2009 Cuma
ANAYASA İÇİN KISA BİR NOT
Mihrac Ural
8 Mayıs 2009
Anayasasız toplum en demokratik toplumdur. Ancak tarihiyle yüzleşmemiş toplumlar mahalle baskısı ve diktatörlüklere araklanmış kapılarıyla böyle bir süreci kaldıramaz. Demokratik bir anayasa demokratik bir toplum kuruluşu algısıyla yapılmalıdır. Bunun için, öncelikle farklılığımızı içselleştirmelidir. Bunun ikamesi için kendini mağdur sayanların etkin katılımı gereklidir.
Erdoğan Aydın Diyarbakır grupta okuduğum yazısında, demokratik anayasa için önemli göndermeler yapmış. Farklılığımızın etkin olacağı, diğerleriyle sayısal değil bir eşit olarak katılacağı bir anayasa oluşumuyla yönelmemiz gerek. Ortak ülkemizin ayrı varlıklarının kendi geçmişlerinden bu güne ve geleceğe uzanan kararlı yaşam çizgilerini, gelecek kuşaklara güven ve barış içinde iletme haklarını, kurum ve kuruluşlarını teminat altına alan bir anayasa oluşturulması önemle ele alınmalıdır.
Demokratik bir devletin, farklılıkların eşitliği ve adaleti koşullarında oluşturulması elbette ki bir anayasa ile sınırlı değildir. Anayasalar zaten konservatiftir. Var olanı tespit eder. Detay değil başlıktır. Anayasasız bir toplum en idealidir. Ancak geçmişiyle yüzleşmemiş, dolaysıyla oturmamış toplumlarda anayasasız bir süreç, mahalle baskılarından diktatörlüklere kadar her kapıya açıktır. Bu nedenle daha çok demokratik sonuç için, farklılıklarımızın mücadele zenginliğiyle özgürlük ve demokrasi sürecine daha çok katılım gerekmektedir. Fırat’ın ötesinden gelen başarı Torosların güneyinden de gelmelidir. İstanbul'u Diyarbakır'a ve Antakya'ya bağlamadan bu mümkün değildir. Fırat’ın ötesini berisine, Torsların güneyini kuzeyine bağlamak için öncelikle kendini mağdur sayanların bu istenci göstermesi gerekli.
Yeni anayasanın daha çok demokratik olması için mağdurların bu sürece daha çok katılmasını öncelikli bir hedef olmalıdır. Anayasaları bir aydın tartışmasından çıkarıp, farklılıklarımızın taleplerini de içeren bir çerçevede en demokratik ve en özgür şekilde yapılandırılması gereklidir. Başkasından beklemek değil, sahip olmak için istemeye ve bu istencin gereklerini yerine getirmeyi bir sorumluluk olarak algılamalıyız.
8 Mayıs 2009
Anayasasız toplum en demokratik toplumdur. Ancak tarihiyle yüzleşmemiş toplumlar mahalle baskısı ve diktatörlüklere araklanmış kapılarıyla böyle bir süreci kaldıramaz. Demokratik bir anayasa demokratik bir toplum kuruluşu algısıyla yapılmalıdır. Bunun için, öncelikle farklılığımızı içselleştirmelidir. Bunun ikamesi için kendini mağdur sayanların etkin katılımı gereklidir.
Erdoğan Aydın Diyarbakır grupta okuduğum yazısında, demokratik anayasa için önemli göndermeler yapmış. Farklılığımızın etkin olacağı, diğerleriyle sayısal değil bir eşit olarak katılacağı bir anayasa oluşumuyla yönelmemiz gerek. Ortak ülkemizin ayrı varlıklarının kendi geçmişlerinden bu güne ve geleceğe uzanan kararlı yaşam çizgilerini, gelecek kuşaklara güven ve barış içinde iletme haklarını, kurum ve kuruluşlarını teminat altına alan bir anayasa oluşturulması önemle ele alınmalıdır.
Demokratik bir devletin, farklılıkların eşitliği ve adaleti koşullarında oluşturulması elbette ki bir anayasa ile sınırlı değildir. Anayasalar zaten konservatiftir. Var olanı tespit eder. Detay değil başlıktır. Anayasasız bir toplum en idealidir. Ancak geçmişiyle yüzleşmemiş, dolaysıyla oturmamış toplumlarda anayasasız bir süreç, mahalle baskılarından diktatörlüklere kadar her kapıya açıktır. Bu nedenle daha çok demokratik sonuç için, farklılıklarımızın mücadele zenginliğiyle özgürlük ve demokrasi sürecine daha çok katılım gerekmektedir. Fırat’ın ötesinden gelen başarı Torosların güneyinden de gelmelidir. İstanbul'u Diyarbakır'a ve Antakya'ya bağlamadan bu mümkün değildir. Fırat’ın ötesini berisine, Torsların güneyini kuzeyine bağlamak için öncelikle kendini mağdur sayanların bu istenci göstermesi gerekli.
Yeni anayasanın daha çok demokratik olması için mağdurların bu sürece daha çok katılmasını öncelikli bir hedef olmalıdır. Anayasaları bir aydın tartışmasından çıkarıp, farklılıklarımızın taleplerini de içeren bir çerçevede en demokratik ve en özgür şekilde yapılandırılması gereklidir. Başkasından beklemek değil, sahip olmak için istemeye ve bu istencin gereklerini yerine getirmeyi bir sorumluluk olarak algılamalıyız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder