14 Eylül 2011 Çarşamba
HANİ PKK İLE GÖRÜŞÜLMEMİŞTİ
Hasip Yiğitoğlu
14 Eylül 2011
T24 İnternet gazeteciliğin MİT Müsteşarı Hakan Fidan”ın ortam dinlemesine takılan görüşmelerin yayınlamasından sonra Başbakan”ın,PKK ile hükümetin görüştüğünü kanıtlamayan şerefsizdir sözlerinin arkasında durabilecek mi acaba.Her konuşmasında Başbakan”ın özel temsilcisiyim diyen MİT Müsteşarı Hakan Fidan”ın bu konuda ne diyeceği doğal olarak merak edilecektir.
Bu görüşmeler bir kez değil birkaç kez yapılmış.Habere göre OSLO da yapılan bu görüşmeler Oslo 1,Oslo 2,Oslo 3,Oslo 5 başlığı altında yayınlanmıştır.Ayrı zamanlarda yapılan her görüşmenin notları ayrılarak yayınlanmıştır.Gerçi,ses kayıtlarına düşen konuşmalar basit bir ortam sohbetinden öte bir içeriği taşımamaktadır..Türkiye”nin en temel,en hassas olan Kürt sorununa yönelik hiçbir çözüm önerileri konuşmalarda yer almamaktadır.Bir toplumun geleceği bu kadar mı hafife alınır.Sanki Oslo”nun lüks bir restaurantında tesadüf bir buluşmanın magazine edilmiş entelektüel sohbeti niteliğinde, dinlemeye takılan konuşmalar.
Hakan Fidan”ın,Başbakan”ın iyi niyetli olduğu ve çözüm için siyasi her riski almaya hazır olduğunu sık sık belirtmesinden öteye gitmeyen bu konuşmalardan,sorunun çözümüne yönelik her hangi bir ip ucunun olmaması kafaları karıştırmaktadır.İnsanın aklına ister istemez takılıyor,sadece seçim öncesi bir oyalama taktiğidir bu görüşmeler.Zaten seçimden sonra gelinen nokta oyalama şüphesini doğrulamaktadır.30 yıldır bu sorun öteleniyor ve erteleniyor.Her gün denenmiş yeni argümanlar seslendiriliyor.Kara harekatıymış,PKK örgüt içi dengelerin bozulmasını beklemekmiş ,dış güçlerden medet beklemekmiş hangisi denenmedi bu güne kadar.Yapılanlar,yapılanmaya çalışanlar kişisel tatminin ötesine geçmemektedir.Türkiye”nin toplumsal barışı,maalesef kişisel tatminlere kurban edilmektedir.
Kürt sorununun kaynağı,MİT Müsteşarının konuşmalara yansıyan itirafından anlaşılıyor ki ,biliniyor.Ancak etrafında dolaşılıyor.Toplumsal mutabakat demogojisine sığınarak bu sorunun çözülemeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştır artık..Neden bekleniyor,ne bekleniyor.
Eğer Kürtleri kelepir çözüme razı etmek gibi bir amaç varsa ,anlaşılmalıdır ki,Kürtler bu süreci çoktan aşmışlar.Kürtlerin paradikmasını değiştirmek çok zordur.Hatta mümkün değildir.Bu ruh dışa vurmuştur.Kürt kimliği sosyal bir dokuya dönüşmüştür.Ayrıca,dünyamız ve bölgemizin yeni siyasi ikliminden,ülkemizin halklarının etkilenmeyeceği düşünülmemelidir.İnatla bu gerçeği kabullenmemek daha nice genç fidanlarımızın hayatına mal olacaktır,öncelikle düşünülmesi gerekmektedir. Konuşmalarda PKK nın sözcülerinin ısrarlarına rağmen çözüm yönünde yakın zamanlı daha tatmin edici sözler bir türlü telaffuz edilmemiştir.Belki,güven üretecek bir söz bile,baraj düşürülecektir mesajını inandırıcı olarak vermek iklimi değiştirecektir.KCK tutuklamalarıyla ilgili,seçilmiş belediye başkanları,Milletvekili seçilmişler için bir adım atılabilmiş olunsaydı yeni bir iklim süreci başlatılabilirdi. Türkiye”yi anlamak gerçekten çok zor.Devlet refleksleri sadece birilerine uyarlanmış.Keyfiyetin bu ölçülerde kullanıldığı rejimlerin adı demokrasi olabilir mi…..Bir Genelkurmay başkanı çıkıyor darbe yapıyor,bir daha yaparım diyor.Bir başbakan çocuklarımızın boğazlarından keserek ödediğimiz vergilerin paralarını şuna buna dağıtıyor,kime ne,verdiysem verdim diyor.Bir Genel Kurmay başkanı çıkıyor seçilmiş bir hükümete karşı darbe planları seminerlerinin derslerini veriyor .Bir Başbakan Devletin kurumlarını keyfine göre kullanarak devleti kendi siyasi senaryolarına kullanıyor.Bu anlamda daha fazlasını sayabileceğimiz yaşanmış çok örnekler var.Ancak,bugüne kadar bu yetki keyfini kullananlardan,doğru dürüst hesap sorulduğu görülmemiştir.Lafa gelince de,hepsi toplum ve demokrasinin selameti için bu fiillerde bulunmuşlar,adeta alay edercesine….
Daha önceki bir iki yazımda belirttiğim gibi Türkiye”nin sosyo-politik tarihi,dünyanın tüm üniversitelerinde zorunlu ders olarak okutulmalıdır.Böylece insanlığa belki bir hizmette bulunulmuş olur.Tüm insanlığın bu duruma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.Belki,dünyada toplumsal barışın hangi handikaplarla karşılaşabileceğini öğrenerek,insanlar önlemler alırlar.Kimse kimseyi öldürmemiş olur,barış içinde yaşarlar…….
Bu dinlemenin yeni tartışmalara neden olacağı muhakkak.Hatta yazıyı yazarken haber ajanslarına düştü bile.MİT bu gün açıklama yapacağını duyurdu.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,konu üzerinden Başbakan”a,daha önce kullandığı argümanı hatırlatarak,şimdi kim namusuz,Başbakan açıklamalıdır beyanında bulundu.
Haydi kolay gelsin…….
14 Eylül 2011
T24 İnternet gazeteciliğin MİT Müsteşarı Hakan Fidan”ın ortam dinlemesine takılan görüşmelerin yayınlamasından sonra Başbakan”ın,PKK ile hükümetin görüştüğünü kanıtlamayan şerefsizdir sözlerinin arkasında durabilecek mi acaba.Her konuşmasında Başbakan”ın özel temsilcisiyim diyen MİT Müsteşarı Hakan Fidan”ın bu konuda ne diyeceği doğal olarak merak edilecektir.
Bu görüşmeler bir kez değil birkaç kez yapılmış.Habere göre OSLO da yapılan bu görüşmeler Oslo 1,Oslo 2,Oslo 3,Oslo 5 başlığı altında yayınlanmıştır.Ayrı zamanlarda yapılan her görüşmenin notları ayrılarak yayınlanmıştır.Gerçi,ses kayıtlarına düşen konuşmalar basit bir ortam sohbetinden öte bir içeriği taşımamaktadır..Türkiye”nin en temel,en hassas olan Kürt sorununa yönelik hiçbir çözüm önerileri konuşmalarda yer almamaktadır.Bir toplumun geleceği bu kadar mı hafife alınır.Sanki Oslo”nun lüks bir restaurantında tesadüf bir buluşmanın magazine edilmiş entelektüel sohbeti niteliğinde, dinlemeye takılan konuşmalar.
Hakan Fidan”ın,Başbakan”ın iyi niyetli olduğu ve çözüm için siyasi her riski almaya hazır olduğunu sık sık belirtmesinden öteye gitmeyen bu konuşmalardan,sorunun çözümüne yönelik her hangi bir ip ucunun olmaması kafaları karıştırmaktadır.İnsanın aklına ister istemez takılıyor,sadece seçim öncesi bir oyalama taktiğidir bu görüşmeler.Zaten seçimden sonra gelinen nokta oyalama şüphesini doğrulamaktadır.30 yıldır bu sorun öteleniyor ve erteleniyor.Her gün denenmiş yeni argümanlar seslendiriliyor.Kara harekatıymış,PKK örgüt içi dengelerin bozulmasını beklemekmiş ,dış güçlerden medet beklemekmiş hangisi denenmedi bu güne kadar.Yapılanlar,yapılanmaya çalışanlar kişisel tatminin ötesine geçmemektedir.Türkiye”nin toplumsal barışı,maalesef kişisel tatminlere kurban edilmektedir.
Kürt sorununun kaynağı,MİT Müsteşarının konuşmalara yansıyan itirafından anlaşılıyor ki ,biliniyor.Ancak etrafında dolaşılıyor.Toplumsal mutabakat demogojisine sığınarak bu sorunun çözülemeyeceği gün gibi ortaya çıkmıştır artık..Neden bekleniyor,ne bekleniyor.
Eğer Kürtleri kelepir çözüme razı etmek gibi bir amaç varsa ,anlaşılmalıdır ki,Kürtler bu süreci çoktan aşmışlar.Kürtlerin paradikmasını değiştirmek çok zordur.Hatta mümkün değildir.Bu ruh dışa vurmuştur.Kürt kimliği sosyal bir dokuya dönüşmüştür.Ayrıca,dünyamız ve bölgemizin yeni siyasi ikliminden,ülkemizin halklarının etkilenmeyeceği düşünülmemelidir.İnatla bu gerçeği kabullenmemek daha nice genç fidanlarımızın hayatına mal olacaktır,öncelikle düşünülmesi gerekmektedir. Konuşmalarda PKK nın sözcülerinin ısrarlarına rağmen çözüm yönünde yakın zamanlı daha tatmin edici sözler bir türlü telaffuz edilmemiştir.Belki,güven üretecek bir söz bile,baraj düşürülecektir mesajını inandırıcı olarak vermek iklimi değiştirecektir.KCK tutuklamalarıyla ilgili,seçilmiş belediye başkanları,Milletvekili seçilmişler için bir adım atılabilmiş olunsaydı yeni bir iklim süreci başlatılabilirdi. Türkiye”yi anlamak gerçekten çok zor.Devlet refleksleri sadece birilerine uyarlanmış.Keyfiyetin bu ölçülerde kullanıldığı rejimlerin adı demokrasi olabilir mi…..Bir Genelkurmay başkanı çıkıyor darbe yapıyor,bir daha yaparım diyor.Bir başbakan çocuklarımızın boğazlarından keserek ödediğimiz vergilerin paralarını şuna buna dağıtıyor,kime ne,verdiysem verdim diyor.Bir Genel Kurmay başkanı çıkıyor seçilmiş bir hükümete karşı darbe planları seminerlerinin derslerini veriyor .Bir Başbakan Devletin kurumlarını keyfine göre kullanarak devleti kendi siyasi senaryolarına kullanıyor.Bu anlamda daha fazlasını sayabileceğimiz yaşanmış çok örnekler var.Ancak,bugüne kadar bu yetki keyfini kullananlardan,doğru dürüst hesap sorulduğu görülmemiştir.Lafa gelince de,hepsi toplum ve demokrasinin selameti için bu fiillerde bulunmuşlar,adeta alay edercesine….
Daha önceki bir iki yazımda belirttiğim gibi Türkiye”nin sosyo-politik tarihi,dünyanın tüm üniversitelerinde zorunlu ders olarak okutulmalıdır.Böylece insanlığa belki bir hizmette bulunulmuş olur.Tüm insanlığın bu duruma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.Belki,dünyada toplumsal barışın hangi handikaplarla karşılaşabileceğini öğrenerek,insanlar önlemler alırlar.Kimse kimseyi öldürmemiş olur,barış içinde yaşarlar…….
Bu dinlemenin yeni tartışmalara neden olacağı muhakkak.Hatta yazıyı yazarken haber ajanslarına düştü bile.MİT bu gün açıklama yapacağını duyurdu.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,konu üzerinden Başbakan”a,daha önce kullandığı argümanı hatırlatarak,şimdi kim namusuz,Başbakan açıklamalıdır beyanında bulundu.
Haydi kolay gelsin…….
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder