26 Mart 2010 Cuma
TANIDIK GÖZLER
Zeki BAYTERİN
26 Mart 2010
Çoğu zaman yazmaya isteksizliğin birinciyle başlarım.Düşünmek yazmaktan daha mı kolay öğreniliyor ne?Bazen’de öylesine güzel dökülüyorki kelimeler kalemin ucundan akıveriyor kağıda uğraş istemeden.Bazı zamanda çokça olduğu gibi tıkanıp kalıyorsun işlemez oluyor kalem elinde inatlaşıyor.Varsa saçlarını yolasın,yoksa başını duvarlara vurasın geliyor.Bölük pörçük yaşanmışlıkları bir araya getirmekte yeni acemilikler yaşıyor insan.Bir bilinse ne zor dayatılan çirkinliklere burun kıvırmak.
Tercih hakkın nadas’a bırakılmış toprak gibi azalıyor.Yarım kalmışlıkları tamamlama isteği en sonu kök söktürmek istemişsindir.Yarın’a bırakıyorsun,yaban’a atıyorsun,suçlusun,kanında duyumsuyor yazıyorsun yüreğin hafifliyor.Gözlerinizi beynimde her canlandırdığımda ayrı ayrı uç duygularla çalkalanıyor.İçim coşkuyu,sevda’yı ve ölümü bir arada duyumsuyorum.O zaman bazen çocuksu bakıyor,elimi uzatıp dokunmak istiyorum onlara.
Bazen şimşekler çakıyor bakmaya korkuyorum.Yinede en çok göz kapaklarınız yarı kapalıyken yüzlerinizde belirsizde olsa bir gülümseme beliriyor ya, işte o anı düşlemeye doyamıyorum.Ne olurdu hep öyle bakabilseydiniz?Göz göze gelsemde uzaktan gözlediğim gözleriniz ne çok şey anlatıyor çevrenize biliyor musunuz?Ve ne çok değiştiriyor.
Yaşanılanların anlamlarını.Bir devrim bildirisi gibi keskin ve ateşli hemen ardından bir karşı devrim bildirisi gibi ihanet dolan vefa’nın zirvesinden vefasızlığın uçurumuna,sevginin aydınlığından sevgisizliğin karanlığına,dostluğun sıcaklığından düşmanın donduruculuğuna gidiş gelişleri gözlerinizde izlemek öyle olağan ki güneşli bir havada birden korkunç bir gök gürlemesi ile yağmura tutulmak gibi,doğa gibi olağan ve gözlerinizden beyninizdeki düşünceleri okumak.Oysa siz hala susarak düşüncelerinizi sakladığınızı sanıyorsunuz.Gözleriniz var oldukça ve baktıkça gizleyemeyeceksiniz düşüncelerinizi.Öyle ise suskunluğunuz niye?Konuştuğunuzda ise gözleriniz beyninizin sansürlediği sözlerinizi yalanlıyor,bunu sizde biliyorsunuz.
Kimileri bir ayağını kaldırır yalan söylerken.Yazısı silinmiş tura gibidirler.Böyle kurtulamazsınız yalanlarınızın anlaşılmasından.İki gözünüzüde kapatsanız,hiç açmasanız o zamanda gözlerinizdeki anlamı hiç aramadan bilmek mümkün olacak yalanı yaşadığınız.
Ne zaman gözlerinizi kapatsanız düşlerken olmayacak şeyleri bir çeşit yalan yaşamıyor musunuz?En uzun göz kapatışınızda rüyalarınızda dahi en uzun yalanları yaşadığınızı sizde biliyorsunuz.Ve artık etrafınızdakilerde.Öyleyse açın artık gözlerinizi karanlığı aydınlatan güneş gibi yalansız bakın o zamana kadar gözlerinize elveda
26 Mart 2010
Çoğu zaman yazmaya isteksizliğin birinciyle başlarım.Düşünmek yazmaktan daha mı kolay öğreniliyor ne?Bazen’de öylesine güzel dökülüyorki kelimeler kalemin ucundan akıveriyor kağıda uğraş istemeden.Bazı zamanda çokça olduğu gibi tıkanıp kalıyorsun işlemez oluyor kalem elinde inatlaşıyor.Varsa saçlarını yolasın,yoksa başını duvarlara vurasın geliyor.Bölük pörçük yaşanmışlıkları bir araya getirmekte yeni acemilikler yaşıyor insan.Bir bilinse ne zor dayatılan çirkinliklere burun kıvırmak.
Tercih hakkın nadas’a bırakılmış toprak gibi azalıyor.Yarım kalmışlıkları tamamlama isteği en sonu kök söktürmek istemişsindir.Yarın’a bırakıyorsun,yaban’a atıyorsun,suçlusun,kanında duyumsuyor yazıyorsun yüreğin hafifliyor.Gözlerinizi beynimde her canlandırdığımda ayrı ayrı uç duygularla çalkalanıyor.İçim coşkuyu,sevda’yı ve ölümü bir arada duyumsuyorum.O zaman bazen çocuksu bakıyor,elimi uzatıp dokunmak istiyorum onlara.
Bazen şimşekler çakıyor bakmaya korkuyorum.Yinede en çok göz kapaklarınız yarı kapalıyken yüzlerinizde belirsizde olsa bir gülümseme beliriyor ya, işte o anı düşlemeye doyamıyorum.Ne olurdu hep öyle bakabilseydiniz?Göz göze gelsemde uzaktan gözlediğim gözleriniz ne çok şey anlatıyor çevrenize biliyor musunuz?Ve ne çok değiştiriyor.
Yaşanılanların anlamlarını.Bir devrim bildirisi gibi keskin ve ateşli hemen ardından bir karşı devrim bildirisi gibi ihanet dolan vefa’nın zirvesinden vefasızlığın uçurumuna,sevginin aydınlığından sevgisizliğin karanlığına,dostluğun sıcaklığından düşmanın donduruculuğuna gidiş gelişleri gözlerinizde izlemek öyle olağan ki güneşli bir havada birden korkunç bir gök gürlemesi ile yağmura tutulmak gibi,doğa gibi olağan ve gözlerinizden beyninizdeki düşünceleri okumak.Oysa siz hala susarak düşüncelerinizi sakladığınızı sanıyorsunuz.Gözleriniz var oldukça ve baktıkça gizleyemeyeceksiniz düşüncelerinizi.Öyle ise suskunluğunuz niye?Konuştuğunuzda ise gözleriniz beyninizin sansürlediği sözlerinizi yalanlıyor,bunu sizde biliyorsunuz.
Kimileri bir ayağını kaldırır yalan söylerken.Yazısı silinmiş tura gibidirler.Böyle kurtulamazsınız yalanlarınızın anlaşılmasından.İki gözünüzüde kapatsanız,hiç açmasanız o zamanda gözlerinizdeki anlamı hiç aramadan bilmek mümkün olacak yalanı yaşadığınız.
Ne zaman gözlerinizi kapatsanız düşlerken olmayacak şeyleri bir çeşit yalan yaşamıyor musunuz?En uzun göz kapatışınızda rüyalarınızda dahi en uzun yalanları yaşadığınızı sizde biliyorsunuz.Ve artık etrafınızdakilerde.Öyleyse açın artık gözlerinizi karanlığı aydınlatan güneş gibi yalansız bakın o zamana kadar gözlerinize elveda
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder