26 Mart 2010 Cuma
Sol’cu Olmanın Kriterleri!
Nurettin KURTULUŞ
26 Mart 2010
Sol’cu Olmanın Kriterleri!
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1960–1980 yılları arasındaki yaklaşık yirmi yıllık süreç Devrim içeren Sol mücadelenin-kavganın gelenek bırakan-bırakabilecek onurlu izleridir.
Burada, Devrimcilerin-Sol’cuların ortak ilkeleri 68 hareketinin dönüm noktası olan “Yankee Go Home” ile başlar, “Tam Bağımsız Türkiye” ile devam eder.
Dünyayı bir ateş topu gibi saran 1968 kuşağının ülkemizdeki yankıları gençliği-emekçileri bir araya getirerek USA emperyalizmine iç ve dış işbirlikçilerine karşı tam bir cephe oluşmasına neden olur.
Bu insanları birbirlerine bağlayan ve mücadele birliğini sağlayan neden USA İmparatorluğunun dünyaya-insanlığa meydan okuyan kanlı tutumunun Türkiye’ye de erktekilerin müsaadesiyle girmesi, bağımlılıkları onaylaması NATO-CENTO-IMF-DB ve AB gibi sömürgeci odaklara ülkeyi teslim etmesi karşısında tavır alınmasıydı.
Devrimcilerin-Sol’cuların-Sosyalistlerin-Komünistlerin birçok örgüt da partide bölünmelerine karşın ortak ilkeleri vardı bu da Türkiye’de Barış-Demokrasi ve insanca ortak yaşamanın koşullarını yaratmaktı.
Solcu olmanın kriteri (kıstası-ölçütü) yukarıda anlatılanların içinde bulmak mümkündür…
Sıkışan USA Emperyalizmi iki 12 ile Mart ve Eylül’de üniformalı faşizm yani yukarıdan aşağıya “karşı devrimle” bu sürece son vermeye çalışmış, kısmen de başarmıştır…
O iki 12’de Anadolu insanı neler çekmiştir-çekmektedir, neler yaşamıştır-yaşamaktadır tüm bunları burada tekrara gerek görmüyorum, istatistikler-belgeler biliniyor heryerde yayınlandı okundu…
12 Eylül’le başlayan “Korku İmparatorluğu”nun Amerikancı “ÖZEL EĞİTİMLE” yetiştirdiği 40 yaş ve altı çoğunluğu politika-siyaset dışı bıraktığı kuşaklardan düzene uygun kafalar yetiştirerek geleceğini korumaya çalışmaktadır.
Eski kuşak içinde hasbelkader (tesadüfen-rastlantı sonucu)) yer alıp da bugün düzenin kuyrukçusu olan-düzene alkış tutan-düzenin nimetlerinden faydalanan moda bir deyimle Sosyalistlerin Tekne Kazıntısı Liboşlar ya da lümpen (Seviyesiz-sefil) Sol ülkenin bugününü-geleceğini karartanların en büyük destekçisi görünümündedirler…
“Ben bu düzenin tepesinde oturanın yaptığı birçok şeyi canı gönülden destekliyorum… Bir yazımı yayınlamama nedenim korku değil, ben kimseden korkmam Allah'tan başka... Ancak benim yazım yüzünden patronuma ve çalıştığım kuruma zarar gelmesini istemedim.”
Bence, Sosyalizmin sembolü olan “Berlin Duvarı” Yeni Çar Mihail Sergeyeviç Gorbaçov tarafından yıktırıldıktan ve Sosyalist Ülkelerin peşkeş çekilmesinden sonra Sosyalistlerin-Devrimcilerin-Komünistlerin inandırıcı-güven verici alternatif bir toplum projesi üretememesi Karşı Devrimcileri-Liboşları da güçlendirmiş, boş kalan meydanda halkların sırtında dolaşmaya başlanmıştır…
Bu üretimsizlik, eski alışkanlıklardan biri olan kopyacılığın virüsü olduğu da bir gerçek.
Sol ve Sosyalistlerin bir bölümü bugün moda deyimiyle yeni bir yol haritası olan “Avrupa Solu” kuyruğuna takılarak, sözde kitle hareketlerine katılarak-destekleyerek kendi örgüt-partilerini sempati toplayarak güçlendirmektir…
Bu bir bölüm Sol ve Sosyalistlerin 2. uğraşı olan bolca dedikodu üretmesi düzenin ekmeğine yağ sürmekten ileri gitmiyor, aradıkları yeri de bulamıyorlar…
Bir de, son günlerde Barış ve Demokrasi için düzene karşı “yapıcı muhalefet” çizgisini, kırmızıdan sarıya tabii ki bu gidişle yeşile çevirecek olanlar da Sol’cu olmanın kriterleri içine alınabilir mi?
(Bkz: Dedikodukolizm 2007 Eylül’den bugüne onlarca sitede yayınlandı… )
Bunlar da sanırım sözde çağdaş (!) Sol’cu olmanın kriterleri sayılıyor…
HERKES YERİNE
26 Mart 2010
Sol’cu Olmanın Kriterleri!
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1960–1980 yılları arasındaki yaklaşık yirmi yıllık süreç Devrim içeren Sol mücadelenin-kavganın gelenek bırakan-bırakabilecek onurlu izleridir.
Burada, Devrimcilerin-Sol’cuların ortak ilkeleri 68 hareketinin dönüm noktası olan “Yankee Go Home” ile başlar, “Tam Bağımsız Türkiye” ile devam eder.
Dünyayı bir ateş topu gibi saran 1968 kuşağının ülkemizdeki yankıları gençliği-emekçileri bir araya getirerek USA emperyalizmine iç ve dış işbirlikçilerine karşı tam bir cephe oluşmasına neden olur.
Bu insanları birbirlerine bağlayan ve mücadele birliğini sağlayan neden USA İmparatorluğunun dünyaya-insanlığa meydan okuyan kanlı tutumunun Türkiye’ye de erktekilerin müsaadesiyle girmesi, bağımlılıkları onaylaması NATO-CENTO-IMF-DB ve AB gibi sömürgeci odaklara ülkeyi teslim etmesi karşısında tavır alınmasıydı.
Devrimcilerin-Sol’cuların-Sosyalistlerin-Komünistlerin birçok örgüt da partide bölünmelerine karşın ortak ilkeleri vardı bu da Türkiye’de Barış-Demokrasi ve insanca ortak yaşamanın koşullarını yaratmaktı.
Solcu olmanın kriteri (kıstası-ölçütü) yukarıda anlatılanların içinde bulmak mümkündür…
Sıkışan USA Emperyalizmi iki 12 ile Mart ve Eylül’de üniformalı faşizm yani yukarıdan aşağıya “karşı devrimle” bu sürece son vermeye çalışmış, kısmen de başarmıştır…
O iki 12’de Anadolu insanı neler çekmiştir-çekmektedir, neler yaşamıştır-yaşamaktadır tüm bunları burada tekrara gerek görmüyorum, istatistikler-belgeler biliniyor heryerde yayınlandı okundu…
12 Eylül’le başlayan “Korku İmparatorluğu”nun Amerikancı “ÖZEL EĞİTİMLE” yetiştirdiği 40 yaş ve altı çoğunluğu politika-siyaset dışı bıraktığı kuşaklardan düzene uygun kafalar yetiştirerek geleceğini korumaya çalışmaktadır.
Eski kuşak içinde hasbelkader (tesadüfen-rastlantı sonucu)) yer alıp da bugün düzenin kuyrukçusu olan-düzene alkış tutan-düzenin nimetlerinden faydalanan moda bir deyimle Sosyalistlerin Tekne Kazıntısı Liboşlar ya da lümpen (Seviyesiz-sefil) Sol ülkenin bugününü-geleceğini karartanların en büyük destekçisi görünümündedirler…
“Ben bu düzenin tepesinde oturanın yaptığı birçok şeyi canı gönülden destekliyorum… Bir yazımı yayınlamama nedenim korku değil, ben kimseden korkmam Allah'tan başka... Ancak benim yazım yüzünden patronuma ve çalıştığım kuruma zarar gelmesini istemedim.”
Bence, Sosyalizmin sembolü olan “Berlin Duvarı” Yeni Çar Mihail Sergeyeviç Gorbaçov tarafından yıktırıldıktan ve Sosyalist Ülkelerin peşkeş çekilmesinden sonra Sosyalistlerin-Devrimcilerin-Komünistlerin inandırıcı-güven verici alternatif bir toplum projesi üretememesi Karşı Devrimcileri-Liboşları da güçlendirmiş, boş kalan meydanda halkların sırtında dolaşmaya başlanmıştır…
Bu üretimsizlik, eski alışkanlıklardan biri olan kopyacılığın virüsü olduğu da bir gerçek.
Sol ve Sosyalistlerin bir bölümü bugün moda deyimiyle yeni bir yol haritası olan “Avrupa Solu” kuyruğuna takılarak, sözde kitle hareketlerine katılarak-destekleyerek kendi örgüt-partilerini sempati toplayarak güçlendirmektir…
Bu bir bölüm Sol ve Sosyalistlerin 2. uğraşı olan bolca dedikodu üretmesi düzenin ekmeğine yağ sürmekten ileri gitmiyor, aradıkları yeri de bulamıyorlar…
Bir de, son günlerde Barış ve Demokrasi için düzene karşı “yapıcı muhalefet” çizgisini, kırmızıdan sarıya tabii ki bu gidişle yeşile çevirecek olanlar da Sol’cu olmanın kriterleri içine alınabilir mi?
(Bkz: Dedikodukolizm 2007 Eylül’den bugüne onlarca sitede yayınlandı… )
Bunlar da sanırım sözde çağdaş (!) Sol’cu olmanın kriterleri sayılıyor…
HERKES YERİNE
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder