8 Şubat 2010 Pazartesi
LENİN 2
NARODNİZM
Yener Orkunoğlu
8 Ağustos 2010
Bir dönem Rus entelektüelleri arasında en yaygın teori Narodnizm (halkçılık) teori idi. Rusya‘da Marksist teorinin güçlenebilmesi için Narodnik teoriye karşı ideolojik mücadele gerekliydi. Lenin’in ilk dönemdeki baş sorunsalı şu idi: Narodnik teoriye karşı kararlı bir teorik- ideolojik mücadele yürüterek Marksist teoriyi güçlendirmek ve yaymak. Narodnik teoriye karşı Lenin’in nasıl bir mücadele verdiğini ele almadan önce Narodnizmin teorik temelleri ve Narodnizmin geçirdiği teorik evrime kısaca değinmek gerekir.
Narodizm neydi? Neyi savunuyordu? Narodnizm hangi aşamalardan geçti?
‘Narodizm ilk doğduğunda, özgün biçimiyle oldukça iyi kurulmuş bir teoriydi: Halka ait özel bir yaşam biçimi görüşünden hareket ederek, "komüncü" köylünün komünist içgüdülerine inanıyor ve bu nedenle köylülüğe sosyalizmin doğal bir savaşçısı gözü ile bakıyordu. Ama bir yandan teorik işlenmişlikten ve Rus yaşamının olgularının doğrulanmasından, öte yandan da köylünün bu varsayılan niteliklerine dayandırılmış bir siyasal programı uygulamak deneyiminden yoksundu.’ (Lenin, Halkın Dostları Kimlerdir, s. 171)
Narodnizmin üç temel tezi vardı: 1. Rusya’da kapitalizmin gelişme olanağı yoktur. Bu nedenle entelektüeller Rusya için Batı’dakinden farklı yollar aramalı. 2. Köylü ekonomisi (mir sistemi) özel komünal sistem olarak Rusya’ya özgü bir yol olabilir. Dolayısıyla kapitalizmin zulmüne katlanmadan, kapitalizmi yaşamak zorunda olmadan köy komünü (mir sistemi) üzerinden sosyalizme geçiş yaşanmalı; 3. Rus köylüsü (mujik) iç güdüsel olarak sosyalizme eğilim gösterir. Sosyalizmin anahtarı ise köylüleri örgütlemektir.
Birinci tez ile ilgili olarak Narodnikler şu görüşten hareket ediyorlardı: ‘Kapitalist bir ekonomi, dış pazarlar olmadan, var olamaz. Rusya ise dünya pazarında etkin bir şekilde rekabet edecek güçte bir ülke değil. Dolayısıyla Rusya’da kapitalist yol kapalıdır.’
Narodnikler, kendi teorilerin haklı göstermek için Marx’ı tanık gösterdiler.
Bilindiği gibi Marx’ın Kapital’i 1872 yılında Rusça’ya çevrildi ve çok büyük bir ilgi gördü. Kapital’i n yayınlanmasından hemen sonra, ‘Rusya’da kapitalizmin yazgısı’ baş teorik sorun haline gelir. Lenin’in de belirttiği gibi en ateşli tartışmalar bu sorun etrafında yapıldı. Rusya’nın evriminin yolunun kapitalist olduğunu ileri sürenlerle buna karşı olanlar arasında tartışma yaşandı.
Kapital’e ilginin nedeni Rus entelektüellerin kendilerine teorik destek aramalarıdır. Bazıları, kapitalizm yaşanmadan sosyalizme geçmeyi savunurken, Bazıları kapitalizmin kaçınılmaz olarak gelişeceğini ileri sürerler. Narodnizmi terk ederek Marksizm’in tarafına geçen Vera Zasuliç, 1881 yılında Marx’a bir mektup yazarak, Rus entelektüelleri arasındaki tartışmadan Marx’ı haberdar eder. Ve bu tartışmalar konusunda Marx’ın fikirlerin öğrenmek ister. Marx’a bazı sorular sorar: Rusya gibi kapitalist gelişme açısından oldukça geri bir ülkede, sosyalizmin şansı nedir?
Marx’ın bu konuda söyledikleri çok çeşitli şekilde yorumlanmıştır. Marx’ın Rusya’ya ‘özgü yolu’ kabul ettiği ileri sürülmüştür. İlkin şunu belirtelim. Söz konusu olan şey, Rusya ekonomisinin ayrıntılı analizi değil, Rusya’da kapitalizmin gelişip gelişemeyeceğine ait teorik bir tartışmaydı. Marx Vera Zasuliç’e yazmış olduğu dört taslağı içeren mektupta şunları dile getirdi:
‘Şimdi sorunun özüne geliyorum. Rus tarımsal komününün ait bulunduğu arkaik tipin, belli tarihsel koşullarda bu tipin yıkımına (dağılıp yok olmasına) neden olabilecek bir ikiliği özünde taşıdığı görmezlikten gelinemez. Toprağın mülkiyeti ortaklaşadır, ama her köylü Batı’daki küçük köylü gibi tarlasını eker-biçer ve toprağı kendi hesabın işletir (tarlanın ürünlerini mal edinir). Ortak mülkiyet, toprağın parsellere bölünerek işletilmesi, daha önceki çağlarda yararlı bir bileşim oluştururken, çağımızda tehlikeli olmaktadır.’(İtalik Marx’a ait)
Marx, Rusya’daki tarım komününün ikili bir özelliğe sahip olduğunu belirti. Ve ‘bu aynı ikiliğin, zamanla çözülüp dağılmanın tohumu haline gelebileceği belli bir şeydir. Dıştan gelen kötü etkilerden başka komün kendi bağrında bozucu unsurları taşır. Özel toprak mülkiyeti, ortak toprağa karşı saldırının hazırlandığı bir müstahkem mevki biçimini alabilecek olan bir ve avlusu olarak şimdiden oraya sokulmuştur. Bu daha önce görüldü. Ama asıl önemlisi, özel mülk edinmenin kaynağı olarak tarlalarda çalışmadır. Bu taşınabilir malların, örneğin hayvanların, paranın ve bazen de kölelerin yada serflerin birikimine yol açar. Komün tarafından kontrol edilemeyen, hilenin ve rastlantıların kolaylıkla etkin olabileceği bireysel değişimlerin konusu bu taşınabilir mülkiyet, tarımsal ekonomi üzerinde gittikçe ağır basacaktır. İlkel iktisadi ve toplumsal eşitliğin yok edicisi işte budur.’
Marks ayrıca bu ikili konumun karşılaşacağı durumu şöyle vurgular. :’Onun doğuştan taşıdığı ikilik, şu iki alternatife izin verir: ya onun özel mülkiyet unsuru, kollektif mülkiyet unsuruna üstün gelecektir, ya da kollektif unsur, özel mülkiyet unsurunu yenecektir. Her şey komünün içinde bulunduğu tarihsel ortama bağlıdır. ’
Yukarıdaki satırlarda Marx’ın düşüncesinde üç şey açığa çıkmaktadır: 1. Ortak mülkiyet üzerinde, köylünün tahıl ürünlerine bireysel el koyuşu mümkündür. Yani ortak mülkiyet, belirli koşullarda kapitalizmin gelişmesine engel değildir; 2. Köy tarım komünü, ikili bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla, iki türlü gelişme çizgisi mümkündür: ya kollektif mülkiyet yada özel mülkiyet unsuru ağır basar;3.Marx, sadece mülkiyet ilişkilerine bakmaz, aynı zamanda mülkiyet ilişkileri üzerinde nasıl bir üretim yapıldığı, nasıl bir ekonomik yapının işlediğini dikkat çeker. Kısaca Marx, mülkiyet ve üretim ilişkileri arasında ayrım yapar.
Daha ileri sayfalarda Lenin’in mülkiyet ilişkileri ve üretim ilişkilerini ayırdığını göreceğiz. Narodnikler, mülkiyet ilişkileri ve üretim ilişkilerini birbirinden ayırmadan, sadece mülkiyet ilişkilerimden hareket ederek, yanlış sonuçlara varırlar. Narodnikler ve Marksistler arasındaki bu tartışmaya girmeden önce Narodnik hareketin gelişimi konusuna kısaca değinmek gereklidir.
NARODNİK HAREKETİN EVRİMİ
Ünlü Rus düşünürü Alexander Herzen, kapitalizmin, kapitalist endüstrileşmenin dehşetlerine bizzat tanık olmuştu. Herzen’in etkisiyle Narodnik entelektüellerde kapitalizme karşı bir anti-pati oluşmuştu. Dolayısıyla 1850’li yıllarda bazı Narodnikler arasında, kapitalizmin dehşetini yaşamadan, Rusya’daki köylü komünü olan MİR’in sosyalizme doğrudan geçiş için temel olabileceği tartışılıyordu. Marx’ın Kapital’inin I. Cildi 1872 yılında Rusça’ya çevrilmesi, Norodnikler için Rusya’daki kapitalizme karşı iyi bir teorik silah sağladı. Çünkü Marx, kapitalizmi güçlü bir şekilde eleştiriyordu. Narodnikler ise Marx’ı kendilerince yorumluyorlardı, onlara göre Rusya’da kapitalizmin gelişme şansı yoktu.
Narodnik teorinin gelişmesi, iki çizgi boyunca gelişir: Teorik ve pratik çizgi. Teorik alanda Narodnikler şu tez ileri sürdüler: Rusya’da kapitalizmin gelişme olanağı yoktur. 1850’li yıllarda bazı Narodnikler arasında kapitalist sanayileşmenin yarattığı olumsuzlukları yaşamadan, doğrudan sosyalizme geçişi savunuyorlardı. Neden olarak da köylü komünü olarak gördükleri MİR sistemini gündeme getiriyorlardı. Köylü komününün (mir) sosyalizm geçiş için temel olabileceğini söylüyorlardı.
Kendilerini sosyalist olarak gören Narodnikler, mir sistemi (köylü komünü) alanında inceleme ve araştırma yapmaya başladılar. Toprak mülkiyeti biçimini incelemeye koyuldular. Bu alanda çok zengin bir olgusal malzeme toplandı. Ama toplum biliminde sağlam bir yönteme sahip olamadıklarından, bu malzemeyi doğru değerlendiremediler. Ayrıca üretim güçleri ve üretim ilişkilerini ayıracak ve üretim ilişkilerini özel bir biçimde inceleyecek bir teoriden yoksunlardı. Doğru bir yöntem ve teoriden yoksunluk sonucu, köy ekonomisinin gerçek yapısı araştırmacıların gözlerinden kaçıyordu. Araştırmacılar, olguların ayrıntıları ile ilgilendiler. Ortak toprak mülkiyetine önem verirken, bu ortak toprağın nasıl işlendiği ve topraktan elde edilen ürünlere nasıl el konulduğunu incelemezler.
Narodnikler, teorik olarak çok basit bir mantıktan hareket ediyorlardı: ‘Eğer işçilerin toprakları yoksa, kapitalizm vardır; eğer toprakları varsa, kapitalizm yoktur’. Düşük düzeyde olan kapitalizm koşullarında, kapitalizmin, işçiyi topraktan tamamen ayırmadığını bilmiyorlar veya kavrayamıyorlardı.
Öte yandan, mülkiyet ve üretim ilişkilerini birbirlerinden ayırmadıklarından, köy ekonomisini bir bütün olarak ele alıyorlardı. Köylülüğü ‘tek ve türdeş bir topluluk’ olarak değerlendirdikleri için, köy ekonomisi içindeki farklılıkları göremiyorlardı. Araştırmalarını esas olarak köy ekonomisini (mir sistemini) güçsüz kılan olguların (toprak yetersizliği, yüksek ödemeler, köylülerin mağdur durumu) araştırılmasına yöneltmişlerdi.
Narodniklerin yöntemi, Marks’ın eleştirdiği ekonomi politiğin incelenmesinde eleştirdiği ‘nüfus ile işe başlamak’ yöntemine benzetilebilir. Marx ekonomi politiğin yöntemi konusunda Grundrisse’de şunları yazıyordu: ‘Nüfusu, onu oluşturan sınıfları dışarıda bırakarak ele alırsam, sadece bir soyutlamadır. Bu sınıfların dayandığı öğeleri tanımadan ele alırsam, nüfus o zaman boş bir sözdür’.
Marx, sınıfları dikkate almadan nüfus ile araştırmaya başlamanın yanlış olduğunu vurgular. Narodnikler benzer hata yaparlar, köy ekonomisini ve ekonomik yapı içindeki farklılıkları dikkate almadan incelemeye koyulurlar.
Narodnizmin teorileri ve politikası henüz deneyden geçmemişti. Bu yüzden teorilerini gerçekleştirmek için teorilerine uygun pratik mücadele yolları aradılar. Rus köylüsünün iç güdüsel olarak sosyalizme eğilim gösterdiğini ileri süren Narodnikler, bu nedenle ‘halkın arasına gitmek’ düşüncesini yayarlar. Bu düşünceyi de gerçekleştirmeye koyulurlar. Halk gibi yaşamaya, halk gibi giyinmeye başlarlar. Bu konuda Lenin şöyle yazıyor:
“Mujiğin komünist içgüdülerine inanış, doğal olarak sosyalistlerden politikayı bir kenara bırakmalarını ve ’halkın arasına gitmelerini’ istedi. Son derece enerjik ve yetenekli birçok insan bu programı gerçekleştirmeye koyuldu, ama pratik, onları mujiğin içgüdülerinin komünist olduğu fikrinin saflığına inandırdı. Bu arada mujikle değil, hükümetle uğraşmaları gerektiğine karar verildi — ve o zaman tüm etkinlik hükümete karşı bir savaş, o zamanlar yalnızca aydınlar tarafından verilen bir savaş üzerinde yoğunlaştırıldı; işçiler de bazen onlara katılıyordu. Önceleri bu savaş, sosyalizm adına veriliyor ve halkın sosyalizm için hazır olduğu ve salt iktidarın ele geçirilmesiyle, yalnızca politik değil, toplumsal bir devrimin gerçekleştirilmesinin de olanaklı olduğu yolundaki teoriye dayandırılıyordu.”(Lenin, Halkın Dostları Kimlerdir, s. 173)
Ancak ‘halk arasına gitmek’ düşüncesi başarısızlığa uğrar. Bu başarısızlık üç şeyi açığa çıkardı: 1. Narodnikler, köylülerin bilinç düzeyi hakkında hiç bir fikirleri olmadan, köylüleri ayaklandırabileceklerini düşündüler. Gerçi köylünün ekonomik-sosyal durumu içler acısıydı. Ama köylülük kendi sosyal konumunun bilincinde değildi; Çar’a ve dine bağlıydı. 2. Tek başına, halk için iyi duygular beslemek, iyi niyetle halk arasına gitmek vb. düşünceler yetersizdir. 3. İyi örgütlenmiş bir örgüt, parti vb. olmadan politik hareketin başarı şansı yoktur.
Nihayet, köylüler ihbar ederler. Narodnik yöneticiler tutuklanınca hareket çöker. Bu başarısız denemelerin ortaya koyduğu iki önemli sonuç var: Birincisi, iyi örgüt ve parti kuramayan politik hareketler, başarısızlığa mahkumdur; İkincisi, kitlelerde belirli bir bilinç düzeyi olmadan harekete geçmenin sonucu hüsrandır. Bu başarısız deneylerin olumlu sonucu da oldu: Devrimcilerden oluşan ve sıkı örgütlenmiş bir parti anlayışının gerekli olduğu düşüncesinin tohumları atıldı.
Narodnik hareketi, eski ve yeni Narodnikler olarak ayırmak mümkün. Bir başka deyişle Narodnizmin teorik görüşleri esas olarak iki aşamaya ayrılabilir:
Birinci dönem, Herzen ve Çernişevski’nin teori ve öğretilerinin ağır bastığı 1860-70’lı yılları kapsayan dönem. Bu dönemde Herzen ve Çernişevski’nin öğretileri ilerici bir konuma sahiptir.
Bu dönemdeki öğretinin politik programının özü şöyle ifade edilebilir: Sosyalist devrim için köylülüğü kapitalizme karşı harekete geçirmek. Kapitalizmi yaşamak zorunda kalmadan sosyalist bir topluma geçiş. “Rus devrimci demokratları A. I. Herzen, V. G. Biyelinski, N. G. Çernişevski ve N. A. Dobrolyubov, Fransız aydınlanmacıların fikirlerini kabul etmişler, ama otokrasiyi devirmek için yığın savaşımı fikrini, bir köylü devrimi fikrini savunmakla, ütopik sosyalizmin birçok batı Avrupa akımlarının temsilcilerinden ayrılmışlardır. Ama onlar da yanılgıya düşerek sosyalizme giden yolun yarı-feodal köylü topluluğundan geçtiğini sanmışlardır. Rusya'nın ekonomik gelişmesi hâlâ zayıf olduğundan, Çernişevski'nin başını çektiği Rus devrimci demokratları, sosyalist toplumun kurulmasında işçi sınıfının belirleyici rolünü görememişlerdir.“
İlk dönemin Narodnikleri Rusya’ya özgü ütopik sosyalistlerdi. Batı’daki ütopik sosyalistlerden farklı olarak köylülüğe dayanan bir sosyalizm anlayışını savunuyorlardı. Bu dönemin Narodniklerinin ‘hatası’, köylülüğü uyumlu bir türdeş, tek bir bütün olarak kavramalarıydı. Köylülük içindeki uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarını anlamayı başaramamışlardı. Onların ‘hatalarının’ ve ‘başarısızlıklarının’ toplumsal bir temeli vardı: Kapitalizm, kırı henüz parçalamamıştı. Köylülük farklılaşmamıştı. Böyle bir ortamda, ütopik sosyalizmi savunmak anlaşılır bir şeydi. Bu nedenle düşlere kapılmak hoş görülebilir ve doğaldır da. Eski Narodnikler (Çernişevski vb) Rusya’ya özgü ütopik sosyalistlerdi. Kapitalizme ve liberalizme karşılardı.
NARODNİK HAREKETİN YOZLAŞMASI
İkinci dönemde Narodnik hareket 1890’lı yıllardaki teorik bakımdan ilericiliğini kaybederek tutucu bu konuma gelir. 1890 yıllarda Narodnik hareket eski dönemdeki devrimciliğini kaybederek, yozlaşır, reformculuğa yönelir.
Narodniklere karşı teorik mücadeleye başlayan Lenin, ilk kitabında (Halkın Dostları Kimlerdir?) şunları yazar: ‘Son zamanlardaki toplumsal yaşamımızın en tipik ve önemli görüngülerinden biri, genel olarak konuşursak, Narodnizmin küçük-burjuva oportünizmi halinde yozlaşmasıdır.’(Lenin, age. s. 170)
Lenin, bu yeni-Narodnizmi şöyle ifade eder: ‘Ancak bu, hiç de (terimin eski, alışılmış anlamıyla) Narodnizm değildir ve başarısı ve son derece yaygın niteliği, liberalizmimize şiddetle karşı olan toplumsal-devrimci Narodnizmin, bu liberalizmle kaynaşan ve yalnızca küçük-burjuvazinin çıkarlarını ifade eden oportünizme dönüştürülmesi pahasına elde edilmiştir.’(Lenin, age. s. 171)
Yeni-Narodnizm, ilerici niteliğini yitirerek yozlaşır. Yozlaşmasının hem teorik hem de ekonomik-toplumsal nedenleri vardı. Narodnizmin, teorik temelleri zayıftı. Çünkü Narodnizm, ‘köy ekonomisinin özel bir komünal sistem olduğu yolunda salt efsanevi bir fikre dayanıyordu’. Ne var ki bu efsane, gerçeklikle karşı karşıya geldiğinde yıkılır. O eski ütopik devrimci köylü sosyalizmi, yerini küçük burjuvazinin radikal demokratik temsilciliğine bırakır. Yeni Narodnikler, mevcut durumu analiz ederek açıklamak yerine, daha iyi bir geleceği düşlemeyi tercih ederler. Lenin, kendilerin sosyalist olarak adlandıran Yeni Narodnikler hakkında şunları yazıyor: ‘incelemiş olduğumuz küçük-burjuva teoriler, sosyalist teoriler olduklarını iddia ettikleri ÖLÇÜDE, KESİNLİKLE gericidirler.’
Narodnizmin yozlaşarak, reformizme yönelmesinin ekonomik-toplumsal temelleri de var elbette. Lenin, Rusya’da kapitalizmin kırı parçalamasının ve köylülüğü farklılaştırmasının Narodnik hareket üzerindeki etkisini şöyle ifade ediyor:
“Kır gerçekten de parçalanıyor. Üstelik kır çoktandır tamamen parçalanmış bulunuyor. Ve eski Rus köylü sosyalizmi de, bir yandan işçi sosyalizminin yolunu açarak, öte yandan da kaba küçük-burjuva radikalizmi halinde yozlaşarak onunla birlikte parçalanmıştır. Bu değişiklik, yozlaşmadan başka bir şey olarak tanımlanamaz. Köylü yaşamının özel bir toplumsal düzen olduğu ve ülkemizin istisnai bir gelişme yolu tuttuğu öğretisinden, meta ekonomisinin ekonomik gelişmemizin temeli haline geldiğini ve kapitalizme dönüştüğünü artık yadsıyamayan, ama bütün üretim ilişkilerinin burjuva niteliğini görmeyi reddeden, bu sistem altında sınıf savaşımının zorunluluğunu görmeyi reddeden bir tür sulandırılmış seçmecilik doğmuştur. Eski ve yeni Narodnizm arasındaki farkı Lenin şöyle izah ediyor: ‘Köylülüğü sosyalist devrim için modern toplumun temellerine karşı harekete geçirmek üzere hesaplanmış olan bir politik programdan, modern toplumun temelleri korunurken köylülüğün durumunu "iyileştirmek", düzeltmek üzere hesaplanmış olan bir program doğmuştur.’(Lenin, Halkın Dostları Kimler’dir. S. 159 İtalikler Lenin’in)
Yeni Narodnizm, yozlaştıklarını gizlemek için, eski-Narodniklerin, ‘babalarının ideallerinden’ bahsederler. ‘Rusya'da Herzen ve Çernişevski'nin teori ve öğretilerini yarattığı günlere ait gelenekleri, kendilerinin, yalnız kendilerinin koruduğunu iddia ediyorlar.’ (Lenin, age. S. 157) Lenin, yeni türeme Narodniklerin bu iddialarının yanlış olduğunu gösterir. Çünkü Marx, diğer Marksistler bu eski Narodnikler’in yanılgılarına dikkat çekerken, onların Çarlığa karşı fedakarca savaşımlarını büyük saygıyla anmışlardır. Lenin, ilk Rus sosyalistleri hakkında Kautsky’nin sözlerini aktarır: ‘Her sosyalistin bir ozan ve her ozanın bir sosyalist olduğu zaman’. Lenin, yeni Narodnizmi eleştirirken, eski Narodniklere karşı saygısını korur. Yozlaşan ve reformistleşen yeni-Narodnikler Markist teoriye karşı cephe almaya başlar. İşte Lenin’in ilk sorunsalı burada başlıyor. Narodnik saldırılara karşı Marksist teoriyi savunur.
Yener Orkunoğlu
8 Ağustos 2010
Bir dönem Rus entelektüelleri arasında en yaygın teori Narodnizm (halkçılık) teori idi. Rusya‘da Marksist teorinin güçlenebilmesi için Narodnik teoriye karşı ideolojik mücadele gerekliydi. Lenin’in ilk dönemdeki baş sorunsalı şu idi: Narodnik teoriye karşı kararlı bir teorik- ideolojik mücadele yürüterek Marksist teoriyi güçlendirmek ve yaymak. Narodnik teoriye karşı Lenin’in nasıl bir mücadele verdiğini ele almadan önce Narodnizmin teorik temelleri ve Narodnizmin geçirdiği teorik evrime kısaca değinmek gerekir.
Narodizm neydi? Neyi savunuyordu? Narodnizm hangi aşamalardan geçti?
‘Narodizm ilk doğduğunda, özgün biçimiyle oldukça iyi kurulmuş bir teoriydi: Halka ait özel bir yaşam biçimi görüşünden hareket ederek, "komüncü" köylünün komünist içgüdülerine inanıyor ve bu nedenle köylülüğe sosyalizmin doğal bir savaşçısı gözü ile bakıyordu. Ama bir yandan teorik işlenmişlikten ve Rus yaşamının olgularının doğrulanmasından, öte yandan da köylünün bu varsayılan niteliklerine dayandırılmış bir siyasal programı uygulamak deneyiminden yoksundu.’ (Lenin, Halkın Dostları Kimlerdir, s. 171)
Narodnizmin üç temel tezi vardı: 1. Rusya’da kapitalizmin gelişme olanağı yoktur. Bu nedenle entelektüeller Rusya için Batı’dakinden farklı yollar aramalı. 2. Köylü ekonomisi (mir sistemi) özel komünal sistem olarak Rusya’ya özgü bir yol olabilir. Dolayısıyla kapitalizmin zulmüne katlanmadan, kapitalizmi yaşamak zorunda olmadan köy komünü (mir sistemi) üzerinden sosyalizme geçiş yaşanmalı; 3. Rus köylüsü (mujik) iç güdüsel olarak sosyalizme eğilim gösterir. Sosyalizmin anahtarı ise köylüleri örgütlemektir.
Birinci tez ile ilgili olarak Narodnikler şu görüşten hareket ediyorlardı: ‘Kapitalist bir ekonomi, dış pazarlar olmadan, var olamaz. Rusya ise dünya pazarında etkin bir şekilde rekabet edecek güçte bir ülke değil. Dolayısıyla Rusya’da kapitalist yol kapalıdır.’
Narodnikler, kendi teorilerin haklı göstermek için Marx’ı tanık gösterdiler.
Bilindiği gibi Marx’ın Kapital’i 1872 yılında Rusça’ya çevrildi ve çok büyük bir ilgi gördü. Kapital’i n yayınlanmasından hemen sonra, ‘Rusya’da kapitalizmin yazgısı’ baş teorik sorun haline gelir. Lenin’in de belirttiği gibi en ateşli tartışmalar bu sorun etrafında yapıldı. Rusya’nın evriminin yolunun kapitalist olduğunu ileri sürenlerle buna karşı olanlar arasında tartışma yaşandı.
Kapital’e ilginin nedeni Rus entelektüellerin kendilerine teorik destek aramalarıdır. Bazıları, kapitalizm yaşanmadan sosyalizme geçmeyi savunurken, Bazıları kapitalizmin kaçınılmaz olarak gelişeceğini ileri sürerler. Narodnizmi terk ederek Marksizm’in tarafına geçen Vera Zasuliç, 1881 yılında Marx’a bir mektup yazarak, Rus entelektüelleri arasındaki tartışmadan Marx’ı haberdar eder. Ve bu tartışmalar konusunda Marx’ın fikirlerin öğrenmek ister. Marx’a bazı sorular sorar: Rusya gibi kapitalist gelişme açısından oldukça geri bir ülkede, sosyalizmin şansı nedir?
Marx’ın bu konuda söyledikleri çok çeşitli şekilde yorumlanmıştır. Marx’ın Rusya’ya ‘özgü yolu’ kabul ettiği ileri sürülmüştür. İlkin şunu belirtelim. Söz konusu olan şey, Rusya ekonomisinin ayrıntılı analizi değil, Rusya’da kapitalizmin gelişip gelişemeyeceğine ait teorik bir tartışmaydı. Marx Vera Zasuliç’e yazmış olduğu dört taslağı içeren mektupta şunları dile getirdi:
‘Şimdi sorunun özüne geliyorum. Rus tarımsal komününün ait bulunduğu arkaik tipin, belli tarihsel koşullarda bu tipin yıkımına (dağılıp yok olmasına) neden olabilecek bir ikiliği özünde taşıdığı görmezlikten gelinemez. Toprağın mülkiyeti ortaklaşadır, ama her köylü Batı’daki küçük köylü gibi tarlasını eker-biçer ve toprağı kendi hesabın işletir (tarlanın ürünlerini mal edinir). Ortak mülkiyet, toprağın parsellere bölünerek işletilmesi, daha önceki çağlarda yararlı bir bileşim oluştururken, çağımızda tehlikeli olmaktadır.’(İtalik Marx’a ait)
Marx, Rusya’daki tarım komününün ikili bir özelliğe sahip olduğunu belirti. Ve ‘bu aynı ikiliğin, zamanla çözülüp dağılmanın tohumu haline gelebileceği belli bir şeydir. Dıştan gelen kötü etkilerden başka komün kendi bağrında bozucu unsurları taşır. Özel toprak mülkiyeti, ortak toprağa karşı saldırının hazırlandığı bir müstahkem mevki biçimini alabilecek olan bir ve avlusu olarak şimdiden oraya sokulmuştur. Bu daha önce görüldü. Ama asıl önemlisi, özel mülk edinmenin kaynağı olarak tarlalarda çalışmadır. Bu taşınabilir malların, örneğin hayvanların, paranın ve bazen de kölelerin yada serflerin birikimine yol açar. Komün tarafından kontrol edilemeyen, hilenin ve rastlantıların kolaylıkla etkin olabileceği bireysel değişimlerin konusu bu taşınabilir mülkiyet, tarımsal ekonomi üzerinde gittikçe ağır basacaktır. İlkel iktisadi ve toplumsal eşitliğin yok edicisi işte budur.’
Marks ayrıca bu ikili konumun karşılaşacağı durumu şöyle vurgular. :’Onun doğuştan taşıdığı ikilik, şu iki alternatife izin verir: ya onun özel mülkiyet unsuru, kollektif mülkiyet unsuruna üstün gelecektir, ya da kollektif unsur, özel mülkiyet unsurunu yenecektir. Her şey komünün içinde bulunduğu tarihsel ortama bağlıdır. ’
Yukarıdaki satırlarda Marx’ın düşüncesinde üç şey açığa çıkmaktadır: 1. Ortak mülkiyet üzerinde, köylünün tahıl ürünlerine bireysel el koyuşu mümkündür. Yani ortak mülkiyet, belirli koşullarda kapitalizmin gelişmesine engel değildir; 2. Köy tarım komünü, ikili bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla, iki türlü gelişme çizgisi mümkündür: ya kollektif mülkiyet yada özel mülkiyet unsuru ağır basar;3.Marx, sadece mülkiyet ilişkilerine bakmaz, aynı zamanda mülkiyet ilişkileri üzerinde nasıl bir üretim yapıldığı, nasıl bir ekonomik yapının işlediğini dikkat çeker. Kısaca Marx, mülkiyet ve üretim ilişkileri arasında ayrım yapar.
Daha ileri sayfalarda Lenin’in mülkiyet ilişkileri ve üretim ilişkilerini ayırdığını göreceğiz. Narodnikler, mülkiyet ilişkileri ve üretim ilişkilerini birbirinden ayırmadan, sadece mülkiyet ilişkilerimden hareket ederek, yanlış sonuçlara varırlar. Narodnikler ve Marksistler arasındaki bu tartışmaya girmeden önce Narodnik hareketin gelişimi konusuna kısaca değinmek gereklidir.
NARODNİK HAREKETİN EVRİMİ
Ünlü Rus düşünürü Alexander Herzen, kapitalizmin, kapitalist endüstrileşmenin dehşetlerine bizzat tanık olmuştu. Herzen’in etkisiyle Narodnik entelektüellerde kapitalizme karşı bir anti-pati oluşmuştu. Dolayısıyla 1850’li yıllarda bazı Narodnikler arasında, kapitalizmin dehşetini yaşamadan, Rusya’daki köylü komünü olan MİR’in sosyalizme doğrudan geçiş için temel olabileceği tartışılıyordu. Marx’ın Kapital’inin I. Cildi 1872 yılında Rusça’ya çevrilmesi, Norodnikler için Rusya’daki kapitalizme karşı iyi bir teorik silah sağladı. Çünkü Marx, kapitalizmi güçlü bir şekilde eleştiriyordu. Narodnikler ise Marx’ı kendilerince yorumluyorlardı, onlara göre Rusya’da kapitalizmin gelişme şansı yoktu.
Narodnik teorinin gelişmesi, iki çizgi boyunca gelişir: Teorik ve pratik çizgi. Teorik alanda Narodnikler şu tez ileri sürdüler: Rusya’da kapitalizmin gelişme olanağı yoktur. 1850’li yıllarda bazı Narodnikler arasında kapitalist sanayileşmenin yarattığı olumsuzlukları yaşamadan, doğrudan sosyalizme geçişi savunuyorlardı. Neden olarak da köylü komünü olarak gördükleri MİR sistemini gündeme getiriyorlardı. Köylü komününün (mir) sosyalizm geçiş için temel olabileceğini söylüyorlardı.
Kendilerini sosyalist olarak gören Narodnikler, mir sistemi (köylü komünü) alanında inceleme ve araştırma yapmaya başladılar. Toprak mülkiyeti biçimini incelemeye koyuldular. Bu alanda çok zengin bir olgusal malzeme toplandı. Ama toplum biliminde sağlam bir yönteme sahip olamadıklarından, bu malzemeyi doğru değerlendiremediler. Ayrıca üretim güçleri ve üretim ilişkilerini ayıracak ve üretim ilişkilerini özel bir biçimde inceleyecek bir teoriden yoksunlardı. Doğru bir yöntem ve teoriden yoksunluk sonucu, köy ekonomisinin gerçek yapısı araştırmacıların gözlerinden kaçıyordu. Araştırmacılar, olguların ayrıntıları ile ilgilendiler. Ortak toprak mülkiyetine önem verirken, bu ortak toprağın nasıl işlendiği ve topraktan elde edilen ürünlere nasıl el konulduğunu incelemezler.
Narodnikler, teorik olarak çok basit bir mantıktan hareket ediyorlardı: ‘Eğer işçilerin toprakları yoksa, kapitalizm vardır; eğer toprakları varsa, kapitalizm yoktur’. Düşük düzeyde olan kapitalizm koşullarında, kapitalizmin, işçiyi topraktan tamamen ayırmadığını bilmiyorlar veya kavrayamıyorlardı.
Öte yandan, mülkiyet ve üretim ilişkilerini birbirlerinden ayırmadıklarından, köy ekonomisini bir bütün olarak ele alıyorlardı. Köylülüğü ‘tek ve türdeş bir topluluk’ olarak değerlendirdikleri için, köy ekonomisi içindeki farklılıkları göremiyorlardı. Araştırmalarını esas olarak köy ekonomisini (mir sistemini) güçsüz kılan olguların (toprak yetersizliği, yüksek ödemeler, köylülerin mağdur durumu) araştırılmasına yöneltmişlerdi.
Narodniklerin yöntemi, Marks’ın eleştirdiği ekonomi politiğin incelenmesinde eleştirdiği ‘nüfus ile işe başlamak’ yöntemine benzetilebilir. Marx ekonomi politiğin yöntemi konusunda Grundrisse’de şunları yazıyordu: ‘Nüfusu, onu oluşturan sınıfları dışarıda bırakarak ele alırsam, sadece bir soyutlamadır. Bu sınıfların dayandığı öğeleri tanımadan ele alırsam, nüfus o zaman boş bir sözdür’.
Marx, sınıfları dikkate almadan nüfus ile araştırmaya başlamanın yanlış olduğunu vurgular. Narodnikler benzer hata yaparlar, köy ekonomisini ve ekonomik yapı içindeki farklılıkları dikkate almadan incelemeye koyulurlar.
Narodnizmin teorileri ve politikası henüz deneyden geçmemişti. Bu yüzden teorilerini gerçekleştirmek için teorilerine uygun pratik mücadele yolları aradılar. Rus köylüsünün iç güdüsel olarak sosyalizme eğilim gösterdiğini ileri süren Narodnikler, bu nedenle ‘halkın arasına gitmek’ düşüncesini yayarlar. Bu düşünceyi de gerçekleştirmeye koyulurlar. Halk gibi yaşamaya, halk gibi giyinmeye başlarlar. Bu konuda Lenin şöyle yazıyor:
“Mujiğin komünist içgüdülerine inanış, doğal olarak sosyalistlerden politikayı bir kenara bırakmalarını ve ’halkın arasına gitmelerini’ istedi. Son derece enerjik ve yetenekli birçok insan bu programı gerçekleştirmeye koyuldu, ama pratik, onları mujiğin içgüdülerinin komünist olduğu fikrinin saflığına inandırdı. Bu arada mujikle değil, hükümetle uğraşmaları gerektiğine karar verildi — ve o zaman tüm etkinlik hükümete karşı bir savaş, o zamanlar yalnızca aydınlar tarafından verilen bir savaş üzerinde yoğunlaştırıldı; işçiler de bazen onlara katılıyordu. Önceleri bu savaş, sosyalizm adına veriliyor ve halkın sosyalizm için hazır olduğu ve salt iktidarın ele geçirilmesiyle, yalnızca politik değil, toplumsal bir devrimin gerçekleştirilmesinin de olanaklı olduğu yolundaki teoriye dayandırılıyordu.”(Lenin, Halkın Dostları Kimlerdir, s. 173)
Ancak ‘halk arasına gitmek’ düşüncesi başarısızlığa uğrar. Bu başarısızlık üç şeyi açığa çıkardı: 1. Narodnikler, köylülerin bilinç düzeyi hakkında hiç bir fikirleri olmadan, köylüleri ayaklandırabileceklerini düşündüler. Gerçi köylünün ekonomik-sosyal durumu içler acısıydı. Ama köylülük kendi sosyal konumunun bilincinde değildi; Çar’a ve dine bağlıydı. 2. Tek başına, halk için iyi duygular beslemek, iyi niyetle halk arasına gitmek vb. düşünceler yetersizdir. 3. İyi örgütlenmiş bir örgüt, parti vb. olmadan politik hareketin başarı şansı yoktur.
Nihayet, köylüler ihbar ederler. Narodnik yöneticiler tutuklanınca hareket çöker. Bu başarısız denemelerin ortaya koyduğu iki önemli sonuç var: Birincisi, iyi örgüt ve parti kuramayan politik hareketler, başarısızlığa mahkumdur; İkincisi, kitlelerde belirli bir bilinç düzeyi olmadan harekete geçmenin sonucu hüsrandır. Bu başarısız deneylerin olumlu sonucu da oldu: Devrimcilerden oluşan ve sıkı örgütlenmiş bir parti anlayışının gerekli olduğu düşüncesinin tohumları atıldı.
Narodnik hareketi, eski ve yeni Narodnikler olarak ayırmak mümkün. Bir başka deyişle Narodnizmin teorik görüşleri esas olarak iki aşamaya ayrılabilir:
Birinci dönem, Herzen ve Çernişevski’nin teori ve öğretilerinin ağır bastığı 1860-70’lı yılları kapsayan dönem. Bu dönemde Herzen ve Çernişevski’nin öğretileri ilerici bir konuma sahiptir.
Bu dönemdeki öğretinin politik programının özü şöyle ifade edilebilir: Sosyalist devrim için köylülüğü kapitalizme karşı harekete geçirmek. Kapitalizmi yaşamak zorunda kalmadan sosyalist bir topluma geçiş. “Rus devrimci demokratları A. I. Herzen, V. G. Biyelinski, N. G. Çernişevski ve N. A. Dobrolyubov, Fransız aydınlanmacıların fikirlerini kabul etmişler, ama otokrasiyi devirmek için yığın savaşımı fikrini, bir köylü devrimi fikrini savunmakla, ütopik sosyalizmin birçok batı Avrupa akımlarının temsilcilerinden ayrılmışlardır. Ama onlar da yanılgıya düşerek sosyalizme giden yolun yarı-feodal köylü topluluğundan geçtiğini sanmışlardır. Rusya'nın ekonomik gelişmesi hâlâ zayıf olduğundan, Çernişevski'nin başını çektiği Rus devrimci demokratları, sosyalist toplumun kurulmasında işçi sınıfının belirleyici rolünü görememişlerdir.“
İlk dönemin Narodnikleri Rusya’ya özgü ütopik sosyalistlerdi. Batı’daki ütopik sosyalistlerden farklı olarak köylülüğe dayanan bir sosyalizm anlayışını savunuyorlardı. Bu dönemin Narodniklerinin ‘hatası’, köylülüğü uyumlu bir türdeş, tek bir bütün olarak kavramalarıydı. Köylülük içindeki uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarını anlamayı başaramamışlardı. Onların ‘hatalarının’ ve ‘başarısızlıklarının’ toplumsal bir temeli vardı: Kapitalizm, kırı henüz parçalamamıştı. Köylülük farklılaşmamıştı. Böyle bir ortamda, ütopik sosyalizmi savunmak anlaşılır bir şeydi. Bu nedenle düşlere kapılmak hoş görülebilir ve doğaldır da. Eski Narodnikler (Çernişevski vb) Rusya’ya özgü ütopik sosyalistlerdi. Kapitalizme ve liberalizme karşılardı.
NARODNİK HAREKETİN YOZLAŞMASI
İkinci dönemde Narodnik hareket 1890’lı yıllardaki teorik bakımdan ilericiliğini kaybederek tutucu bu konuma gelir. 1890 yıllarda Narodnik hareket eski dönemdeki devrimciliğini kaybederek, yozlaşır, reformculuğa yönelir.
Narodniklere karşı teorik mücadeleye başlayan Lenin, ilk kitabında (Halkın Dostları Kimlerdir?) şunları yazar: ‘Son zamanlardaki toplumsal yaşamımızın en tipik ve önemli görüngülerinden biri, genel olarak konuşursak, Narodnizmin küçük-burjuva oportünizmi halinde yozlaşmasıdır.’(Lenin, age. s. 170)
Lenin, bu yeni-Narodnizmi şöyle ifade eder: ‘Ancak bu, hiç de (terimin eski, alışılmış anlamıyla) Narodnizm değildir ve başarısı ve son derece yaygın niteliği, liberalizmimize şiddetle karşı olan toplumsal-devrimci Narodnizmin, bu liberalizmle kaynaşan ve yalnızca küçük-burjuvazinin çıkarlarını ifade eden oportünizme dönüştürülmesi pahasına elde edilmiştir.’(Lenin, age. s. 171)
Yeni-Narodnizm, ilerici niteliğini yitirerek yozlaşır. Yozlaşmasının hem teorik hem de ekonomik-toplumsal nedenleri vardı. Narodnizmin, teorik temelleri zayıftı. Çünkü Narodnizm, ‘köy ekonomisinin özel bir komünal sistem olduğu yolunda salt efsanevi bir fikre dayanıyordu’. Ne var ki bu efsane, gerçeklikle karşı karşıya geldiğinde yıkılır. O eski ütopik devrimci köylü sosyalizmi, yerini küçük burjuvazinin radikal demokratik temsilciliğine bırakır. Yeni Narodnikler, mevcut durumu analiz ederek açıklamak yerine, daha iyi bir geleceği düşlemeyi tercih ederler. Lenin, kendilerin sosyalist olarak adlandıran Yeni Narodnikler hakkında şunları yazıyor: ‘incelemiş olduğumuz küçük-burjuva teoriler, sosyalist teoriler olduklarını iddia ettikleri ÖLÇÜDE, KESİNLİKLE gericidirler.’
Narodnizmin yozlaşarak, reformizme yönelmesinin ekonomik-toplumsal temelleri de var elbette. Lenin, Rusya’da kapitalizmin kırı parçalamasının ve köylülüğü farklılaştırmasının Narodnik hareket üzerindeki etkisini şöyle ifade ediyor:
“Kır gerçekten de parçalanıyor. Üstelik kır çoktandır tamamen parçalanmış bulunuyor. Ve eski Rus köylü sosyalizmi de, bir yandan işçi sosyalizminin yolunu açarak, öte yandan da kaba küçük-burjuva radikalizmi halinde yozlaşarak onunla birlikte parçalanmıştır. Bu değişiklik, yozlaşmadan başka bir şey olarak tanımlanamaz. Köylü yaşamının özel bir toplumsal düzen olduğu ve ülkemizin istisnai bir gelişme yolu tuttuğu öğretisinden, meta ekonomisinin ekonomik gelişmemizin temeli haline geldiğini ve kapitalizme dönüştüğünü artık yadsıyamayan, ama bütün üretim ilişkilerinin burjuva niteliğini görmeyi reddeden, bu sistem altında sınıf savaşımının zorunluluğunu görmeyi reddeden bir tür sulandırılmış seçmecilik doğmuştur. Eski ve yeni Narodnizm arasındaki farkı Lenin şöyle izah ediyor: ‘Köylülüğü sosyalist devrim için modern toplumun temellerine karşı harekete geçirmek üzere hesaplanmış olan bir politik programdan, modern toplumun temelleri korunurken köylülüğün durumunu "iyileştirmek", düzeltmek üzere hesaplanmış olan bir program doğmuştur.’(Lenin, Halkın Dostları Kimler’dir. S. 159 İtalikler Lenin’in)
Yeni Narodnizm, yozlaştıklarını gizlemek için, eski-Narodniklerin, ‘babalarının ideallerinden’ bahsederler. ‘Rusya'da Herzen ve Çernişevski'nin teori ve öğretilerini yarattığı günlere ait gelenekleri, kendilerinin, yalnız kendilerinin koruduğunu iddia ediyorlar.’ (Lenin, age. S. 157) Lenin, yeni türeme Narodniklerin bu iddialarının yanlış olduğunu gösterir. Çünkü Marx, diğer Marksistler bu eski Narodnikler’in yanılgılarına dikkat çekerken, onların Çarlığa karşı fedakarca savaşımlarını büyük saygıyla anmışlardır. Lenin, ilk Rus sosyalistleri hakkında Kautsky’nin sözlerini aktarır: ‘Her sosyalistin bir ozan ve her ozanın bir sosyalist olduğu zaman’. Lenin, yeni Narodnizmi eleştirirken, eski Narodniklere karşı saygısını korur. Yozlaşan ve reformistleşen yeni-Narodnikler Markist teoriye karşı cephe almaya başlar. İşte Lenin’in ilk sorunsalı burada başlıyor. Narodnik saldırılara karşı Marksist teoriyi savunur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder