3 Şubat 2010 Çarşamba
Gaz verme “istemezük”!
Nurettin KURTULUŞ
4 ŞUBAT 2010
“Toplatılmış kıtalar” tarafından “Osmanlının Son Padişahı” “şeyhülislam” “halife” ve “adeta 2.Peygamber” olarak ilân edilen AKePe’nin 2.Başbakanı RTE verilen gazlar karşısında yine “öfkeli hitabet sanatını” kullandı.
İki yıl önce RTE’ye “adeta 2.Peygamber” diyen “gazcılardan” AKePe’nin eski Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser’in istifa etmesini istemek için neden bugüne dek beklendi?
Tam da AKePe’nin ve 2.Başbakanları RTE’nin istediği ve dört elle sarıldığı, ülkeyi meşgul edecek bir yapay gündem çıkmış reddedilir mi?
Yeni Osmanlıcılığın ve de USA’nın senaryosu “ılımlı İslâm’ın” geleceğine yerleştirilen bugünkü Cumhuriyet Türkiye’sinde RTE tarafından “Gelmişler istemezük” ifadesini kullanarak yeni “Yeniçeriler” benzetmesi yapılan Tekel İşçilerinin direnişi toplumun gözlerinden ve dillerinden uzak tutulmak istenebilir mi?
4-C köleliğine yanıt çoktan verilmiştir.
Tekel işçileri bugün kırk bin değil kırk milyondur.
Gerileme devrine çoktan giren AKePe ve 2.Başbakanları RTE Padişah halleri, Sadrazam tasfiyeleri, Paşa kellesi koparmaları gündeme gelmiştir, Türkiye ile beraber çöküşe geçmiştir...
Gaz verenler-yağ çekenler sırasını bekliyor…
“Gazcılar” az değil, başı çeken Lümpen Sol ya da Sosyalistlerin tekne kazıntısı liberal sol liboşlar Tekel İşçilerinin ve diğer emekçilerin ekmek parası-çocuklarının geleceği direnişlerine çamur atmak-lekelemek için yarışıyorlar.
Yarın yalnız kalacaklar.
Dönüş yolları tıkanmıştır…
Ülkeyi en azından ekonomik olarak işgal eden dış güçlerle “can ciğer kuzu sarması” olan iktidar ve başı "iç düşman", "iç tehlike" gördükleriyle “Demokratikleşme Açılımı” senaryoları yaratarak vatandaşlarına karşı yeni bir kutuplaşma-mücadele-kavga-savaş vermenin yollarını aramaktadır.
TBMM’deki saylavların milletin salonunda yaptıkları o utanılacak ve sokak kavgalarını bile geçen yumruklaşmalar sözler ve sesler bu ülkenin kimlere emanet edildiğini-vekâlet verildiğini gösteriyor…
O’nlardan bu ülkenin iyi yönetilmesi beklenebilir mi?
O’nların dertleri dedikodularla birbirlerinin ayağını kaydırmak sandalyelerine çelme takmak olmuyor mu?
“İzansız”
“…şecaat arz ederken sirkatin söyler” merdi Kıpti demeyi unutmuş mu, yoksa utanmış mı?
“Ahlâksızlıktır”
“Terbiyesizliktir”
“Otur yerine, yerine otur”
Bunları geçmişi çok yakın bir tarihte “Sayın Başkan siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?” diyerek, milletin salonunda külhanbeylik yapan AKePe’nin 2. Başbakanı RTE söylüyordu…
Peki, diğerleri çok mu ak pak?
Tencere dibin kara, seninki benden kara…
HERRKES YERİNE
4 ŞUBAT 2010
“Toplatılmış kıtalar” tarafından “Osmanlının Son Padişahı” “şeyhülislam” “halife” ve “adeta 2.Peygamber” olarak ilân edilen AKePe’nin 2.Başbakanı RTE verilen gazlar karşısında yine “öfkeli hitabet sanatını” kullandı.
İki yıl önce RTE’ye “adeta 2.Peygamber” diyen “gazcılardan” AKePe’nin eski Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser’in istifa etmesini istemek için neden bugüne dek beklendi?
Tam da AKePe’nin ve 2.Başbakanları RTE’nin istediği ve dört elle sarıldığı, ülkeyi meşgul edecek bir yapay gündem çıkmış reddedilir mi?
Yeni Osmanlıcılığın ve de USA’nın senaryosu “ılımlı İslâm’ın” geleceğine yerleştirilen bugünkü Cumhuriyet Türkiye’sinde RTE tarafından “Gelmişler istemezük” ifadesini kullanarak yeni “Yeniçeriler” benzetmesi yapılan Tekel İşçilerinin direnişi toplumun gözlerinden ve dillerinden uzak tutulmak istenebilir mi?
4-C köleliğine yanıt çoktan verilmiştir.
Tekel işçileri bugün kırk bin değil kırk milyondur.
Gerileme devrine çoktan giren AKePe ve 2.Başbakanları RTE Padişah halleri, Sadrazam tasfiyeleri, Paşa kellesi koparmaları gündeme gelmiştir, Türkiye ile beraber çöküşe geçmiştir...
Gaz verenler-yağ çekenler sırasını bekliyor…
“Gazcılar” az değil, başı çeken Lümpen Sol ya da Sosyalistlerin tekne kazıntısı liberal sol liboşlar Tekel İşçilerinin ve diğer emekçilerin ekmek parası-çocuklarının geleceği direnişlerine çamur atmak-lekelemek için yarışıyorlar.
Yarın yalnız kalacaklar.
Dönüş yolları tıkanmıştır…
Ülkeyi en azından ekonomik olarak işgal eden dış güçlerle “can ciğer kuzu sarması” olan iktidar ve başı "iç düşman", "iç tehlike" gördükleriyle “Demokratikleşme Açılımı” senaryoları yaratarak vatandaşlarına karşı yeni bir kutuplaşma-mücadele-kavga-savaş vermenin yollarını aramaktadır.
TBMM’deki saylavların milletin salonunda yaptıkları o utanılacak ve sokak kavgalarını bile geçen yumruklaşmalar sözler ve sesler bu ülkenin kimlere emanet edildiğini-vekâlet verildiğini gösteriyor…
O’nlardan bu ülkenin iyi yönetilmesi beklenebilir mi?
O’nların dertleri dedikodularla birbirlerinin ayağını kaydırmak sandalyelerine çelme takmak olmuyor mu?
“İzansız”
“…şecaat arz ederken sirkatin söyler” merdi Kıpti demeyi unutmuş mu, yoksa utanmış mı?
“Ahlâksızlıktır”
“Terbiyesizliktir”
“Otur yerine, yerine otur”
Bunları geçmişi çok yakın bir tarihte “Sayın Başkan siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?” diyerek, milletin salonunda külhanbeylik yapan AKePe’nin 2. Başbakanı RTE söylüyordu…
Peki, diğerleri çok mu ak pak?
Tencere dibin kara, seninki benden kara…
HERRKES YERİNE
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder