22 Haziran 2012 Cuma
SURİYE’Yİ SAVAŞ UÇAKLARIYLA DENEDİLER ve CEVAPLARINI ALDILAR...
Mihrac Ural - 22 Haziran 2012 / Cuma
Saat 11: 45 sonrasıydı. Deniz kasabası basitteki evimizin geniş balkonunda oturuyordum. Tam karşımda deniz kenarına yakın bir alanda, Bassit kasabasının mezarlığı görünüyordu. Filistin davası için şehit düşmüş yoldaşlarımın mezarları ve onlar için yaptırdığım anıt mezar net olarak görülüyordu. Onları düşündüm, 1983 yıllarıydı. Suriye ‘de o kesitte, bugünün olaylarını çağrıştıran olaylar yaşanıyordu. Yoldaşlarım, aynı saflaşma ve vuruşmalarda şehit olmuşlardı. Dün ve bu günü birbirine böylesi duygularla bağlarken, aniden bir savaş uçağının deniz yüzeyine yakın seyrettiğini gördüm. O an birden kıyamet kopmuş gibi, Bassit kasabasının yüksek tepelerinde yer alan uçuk füze rampaları ve yerdeki hava savunma rampaları ateşe başladı. Suriye kendi hava sahasını korumada inanılmaz bir duyarlılık ve kararlılıkla, Türk ordusunun mütecaviz savaş uçağını yaylım ateşine tutu. Uçağın yara aldığını gördüm ve hızla irtifa kaybederek balıkçı barınağının ardından gelen Wadi kandil deniz kenarındaki köyün açıklarında denize gömüldü… İkinci bir uçağın daha olduğu ve onu da düşürüldüğünü söyleyen çok insan vardı. Bu haber de bir iki saat sonra doğrulandı.
Ayrıca 17:30 civarında, iki savaş uçağının keşif amaçlı olarak, denizi yalayarak geldiği haberi ulaştı. Bu uçaklara da ağır ateş açıldığı halkın çıplak gözle olaylara tanık olduğu bildirildi.
Düşen iki uçağın pilotlarının Suriye deniz kuvvetleri tarafından kurtarılarak esir alındığı haberini de bu satırları yazarken aldım..
Defalarca yazdım, Suriye’nin halkçı ordusu her tecavüze hazırdır, Amerikan kuklası Türk ordusu ise her savaşta hezimete mahkumdur diye.
Kimse bu cümleden Türk ulusu ya da halkına yönelik en küçük bir olumsuz anlam çıkarmasın, tenzih ederim. Türk ulusunun, Türk halkının ordusu bu değildir. Emperyalizme karşı savaşan Türk halkının ordusu bitirildi, yok edildi. II. dünya savaşı ardından NATO ya girebilmek için çırpınanların başlattığı bir süreçle, bu ordu içi kof bir ordu haline geldi. Türkiye’nin en ucuz ihraç malı askeri haline getirildi...
Türk ordusu son tasfiyelerle de artık Yeni Osmanlının militarist yayılmacı ordusu olmaya adaydır. Bunun ilk deneylerini Suriye üzerine yapmaya hazırlanırken, Erdoğan yönetimi aptal çocuk gibi parmaklarını ikinci kez ateşte yaktığı görülmektedir.
Önceki yazılarımda sıklıkla dile getirdim, Türk ordusu mahalle kavgası bile yapmaktan acizdir. İstifa eden genelkurmay başkanı Koşener’in basına yansıyan gizli toplantıdaki sözleriyle, bu ordunun komuta ve erat düzeyinde nasıl hazırlıksız, nasıl dağınık, nasıl korkak ve amaçsız-ülküsüz olduğu yetirince göz önünü serilmişti.
Türk ordusunun bu kof durumu, her askeri olayda yeniden açığa çıkmaktadır. 30 yıldır kendi vatandaşı olan Kürt halkına karşı sürdürülen savaşta, hafife aldığı, üç beş eşkıya dediği, gerilla karşısında hiç bir başarı göstermemiş olan, 1683 II. Viyana kuşatmasından bu yana, hiç bir devletler arası savaşta başarı kazanamamış olan, sürekli hezimete uğramış bir Türk ordusu durmaktadır. Bu başarısızlıklar dizisi, bu ordunun yayılmacı militarist bir ordu olmasındandır. Saldırgan, haksız, yayılmacı karakterdeki tüm orduların tarihi kaderi de budur. Dolaysıyla, tecavüze uğrayan halklar, ülkeler savunma halinde, haklı bir direnme savaşı vermiş ve bu orduya hezimet üzerine hezimet tattırmıştır. Bu gün Suriye’nin direme tutumuyla ortaya çıkan tehlikeli tabloda, tek suçlu taraf Erdoğan yönetiminin denetim altına aldığı, Amerikan kuklası Türk ordusudur…
İşte bu ordu bu kez daha kirli amaçlarını hiçbir sorun yaşamadığı komşumuz Suriye üzerine dayatmak istemiştir. Savaş uçaklarını salmıştır ve cevabını almıştır…
Türk ordusu Amerikan- İsrail- İngiliz-Fransız-Katar -Suudi gerici güçlerinin kışkırtmasıyla, düne kadar hiçbir sorumuz olmayan kader birliğimizin ikinci yarısı olan komşumuza karşı eli kanlı şebekeleri karadan salarak kıyım yaptırırken havadan da savaş uçaklarını salarak tecavüzde bulunmaya çalışılmıştır. Bu bir savaş senaryosunun kukla Türkiye devleti tarafından hayata geçirilmesidir. Hiç nedeni yokken gençlerimiz katledilmekte esir edilmesine göz yumulmaktadır. Komşumuzla barış yerine savaşa girme hezeyanı hezimetle sonuçlanmıştır.
Erdoğan boyunu aşan işlere kalkışmış ve cevabını almıştır. Bu ona ders olsun, Suriye ordusu 50 yıldır dünya şer güçlerine karşı savaşan bir halk ordusudur ve savaşa şerbetlidir. Kimse bileğini bükememiştir; çünkü halkına ve haklı davalara dayanmaktadır. Tecavüz edenler ise hep hüsrana uğramıştır…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder