19 Ağustos 2009 Çarşamba
DEMOKRASİNİN İKİLİ NİTELİĞİ VE SOSYALİSTLER
Yener Orkunoğlu
19 Ağustos 2009
‘Kürt Açılım’ı politikanın gündeminin birinci maddesi olmaya devam ediyor. Her sorunun çözümü, demokratik bir zihniyeti ve demokratik bir ortamı gerektirir. Bu nedenle demokrasi konusunu genel ve kısaca ele almakta yarar var.
‘Demokrasi’ sözcüğü, son 150 yılın siyasi literatürünün en yaygın sözcüklerinden biridir. Geçmişte, Liberalizm ve Marksizm arasında bu sözcük etrafında çok yoğun bir ideolojik mücadele yürütülmüştü.
Liberalizmin demokrasi anlayışı şöyle : Demokrasi eşittir kapitalizm, kapitalizm eşittir demokrasi. Liberal görüş, kapitalizmin ötesinde bir demokrasi olamayacağı düşüncesini yaymaya çalışır.
Sosyalistlerin demokrasi konusundaki görüşleri nedir ?
Marks, devlet ve demokrasi hakkında bir yazı yazmak istemişti. Hatta bu yazıyı Kapital’e eklemeyi düşünmüştü. Ömrü yetmedi. Lenin, bu eksikliği gidermeye çalıştı. Ancak o da, siyasal pratiğin gerektirdiği ölçüde bu konuyla uğraştı ve bir eser ortaya çıkardı: ‘Devlet ve Devrim.’ Lenin, bu kitabı üzerinde çalışarak yeniden yayınlamayı düşünmüştü. Ama Ekim Devrimi’nin pratik işleri içinde zamanı olmadı.
Marksist devlet kuramının yetersiz olduğuna inanan Gramschi, Althusser gibi Marksistler devlet konusunu ele aldılar.
ÖZ ve BİÇİM
Demokrasi konusunda yanlış anlayışların arkasında felsefi bir sapma vardır. Bu sapmanın özü şudur: Öz ve biçim arasındaki ilişkinin doğru kavranamaması.
Her devletin özü diktatörlüktür. Doğru. Ama bu, biçimin ihmal edilmesi anlamına mı gelir ? Hayır.
Öz, farklı biçimler alır. Burjuva devletinde bu öz iki biçimde ortaya çıkar: 1-Açık ve çıplak zor biçiminde; 2- Demokratik bir biçimde. Örneğin, faşizm, burjuva diktatörlüğünün en açık, en çıplak ve en gaddar biçimidir. Faşizm, demokratik biçimleri ortadan kaldırır. Burjuva demokrasisi ise, burjuva diktatörlüğünün demokratik biçimidir.
Burjuva devleti, ‘öz olarak burjuva diktatörlüğüdür’ diye, bu devletin biçimleri arasında ayrım yapmamak, vulgar materyalist bir bakış açısıdır.
Geçmişte sosyalistler burjuva demokrasisi hakkında şöyle söylerlerdi: ‘Burjuva demokrasisi burjuvazinin diktatörlüğüdür. Proletarya diktatörlüğü burjuvazinin en demokratik devletinden bin kat daha demokratiktir.’ Bu düşüncede öze vurgu yapılmaktadır. Ancak özü görüp, biçimi dikkate almamak yanlışa götürür. Öz, biçimle birlikte ele alınmalı.
Önceleri, ‘Burjuva demokrasisi bir aldatmacadır,’ diyen Komintern, daha sonra burjuva demokrasisini savunmak gerekir diyerek, sağ bir yanlışa sürüklendi. Bir uçtan diğer uca gidip gelmemek için demokrasi anlayışı doğru bir zemine oturtulmalı.
Doğru demokrasi anlayışı bir pusula gibidir. Siyasal mücadelede yolu şaşırmamak için böyle bir pusulaya ihtiyaç vardır. Demokrasi konusunda doğru bir perspektife sahip olanlar, enerji ve güçlerini asıl hedefler yönünde harekete geçirebilirler.
DEMOKRASİNİN İKİLİ NİTELİĞİ
Önümüzdeki süreçteki sorulardan biri şudur: Burjuva demokratik devleti karşısında sosyalist solun tutumu ne olmalı ?
Bu soruya cevap vermek için burjuva demokratik devletinin ikili niteliğini anlamak gerekir. Bu ikili yapısı anlaşılmadan tutarlı bir çizgi izlenemez.
Burjuva demokratik devletinin ikili yapısı nedir ?
Birincisi, burjuva devlet kurumları; ikincisi, yığınların demokratik hak ve özgürlükleri.
Demokratik hak ve özgürlükleri kazanmak için mücadele etmek, burjuva demokrasisini savunmakla özleştirilemez. Özgürlükleri savunmakla, burjuva demokrasisini savunmak bir ve aynı şey değildir. İkisi arasında ince, ama özsel bir farklılık var. Bu özsel farklılığı anlamayanlar, eninde sonunda sistem partilerinin kuyruğuna takılırlar.
Bu özsel farklılığın anlaşılamaması yüzünden, geçmişte dünya sosyalist hareketi çok büyük yanlışlar yapmıştı. III Enternasyonal, İspanya’da faşizme karşı mücadelede burjuva devletini savunma konumuna düşmüştü
Demokrasi mücadelesi, burjuva demokratik devlet kurumlarını elde etme mücadelesine indirgenemez. Bunu yapan bir sosyalist, sosyal-demokratlaşmaya aday olan bir sosyalisttir.
19 Ağustos 2009
‘Kürt Açılım’ı politikanın gündeminin birinci maddesi olmaya devam ediyor. Her sorunun çözümü, demokratik bir zihniyeti ve demokratik bir ortamı gerektirir. Bu nedenle demokrasi konusunu genel ve kısaca ele almakta yarar var.
‘Demokrasi’ sözcüğü, son 150 yılın siyasi literatürünün en yaygın sözcüklerinden biridir. Geçmişte, Liberalizm ve Marksizm arasında bu sözcük etrafında çok yoğun bir ideolojik mücadele yürütülmüştü.
Liberalizmin demokrasi anlayışı şöyle : Demokrasi eşittir kapitalizm, kapitalizm eşittir demokrasi. Liberal görüş, kapitalizmin ötesinde bir demokrasi olamayacağı düşüncesini yaymaya çalışır.
Sosyalistlerin demokrasi konusundaki görüşleri nedir ?
Marks, devlet ve demokrasi hakkında bir yazı yazmak istemişti. Hatta bu yazıyı Kapital’e eklemeyi düşünmüştü. Ömrü yetmedi. Lenin, bu eksikliği gidermeye çalıştı. Ancak o da, siyasal pratiğin gerektirdiği ölçüde bu konuyla uğraştı ve bir eser ortaya çıkardı: ‘Devlet ve Devrim.’ Lenin, bu kitabı üzerinde çalışarak yeniden yayınlamayı düşünmüştü. Ama Ekim Devrimi’nin pratik işleri içinde zamanı olmadı.
Marksist devlet kuramının yetersiz olduğuna inanan Gramschi, Althusser gibi Marksistler devlet konusunu ele aldılar.
ÖZ ve BİÇİM
Demokrasi konusunda yanlış anlayışların arkasında felsefi bir sapma vardır. Bu sapmanın özü şudur: Öz ve biçim arasındaki ilişkinin doğru kavranamaması.
Her devletin özü diktatörlüktür. Doğru. Ama bu, biçimin ihmal edilmesi anlamına mı gelir ? Hayır.
Öz, farklı biçimler alır. Burjuva devletinde bu öz iki biçimde ortaya çıkar: 1-Açık ve çıplak zor biçiminde; 2- Demokratik bir biçimde. Örneğin, faşizm, burjuva diktatörlüğünün en açık, en çıplak ve en gaddar biçimidir. Faşizm, demokratik biçimleri ortadan kaldırır. Burjuva demokrasisi ise, burjuva diktatörlüğünün demokratik biçimidir.
Burjuva devleti, ‘öz olarak burjuva diktatörlüğüdür’ diye, bu devletin biçimleri arasında ayrım yapmamak, vulgar materyalist bir bakış açısıdır.
Geçmişte sosyalistler burjuva demokrasisi hakkında şöyle söylerlerdi: ‘Burjuva demokrasisi burjuvazinin diktatörlüğüdür. Proletarya diktatörlüğü burjuvazinin en demokratik devletinden bin kat daha demokratiktir.’ Bu düşüncede öze vurgu yapılmaktadır. Ancak özü görüp, biçimi dikkate almamak yanlışa götürür. Öz, biçimle birlikte ele alınmalı.
Önceleri, ‘Burjuva demokrasisi bir aldatmacadır,’ diyen Komintern, daha sonra burjuva demokrasisini savunmak gerekir diyerek, sağ bir yanlışa sürüklendi. Bir uçtan diğer uca gidip gelmemek için demokrasi anlayışı doğru bir zemine oturtulmalı.
Doğru demokrasi anlayışı bir pusula gibidir. Siyasal mücadelede yolu şaşırmamak için böyle bir pusulaya ihtiyaç vardır. Demokrasi konusunda doğru bir perspektife sahip olanlar, enerji ve güçlerini asıl hedefler yönünde harekete geçirebilirler.
DEMOKRASİNİN İKİLİ NİTELİĞİ
Önümüzdeki süreçteki sorulardan biri şudur: Burjuva demokratik devleti karşısında sosyalist solun tutumu ne olmalı ?
Bu soruya cevap vermek için burjuva demokratik devletinin ikili niteliğini anlamak gerekir. Bu ikili yapısı anlaşılmadan tutarlı bir çizgi izlenemez.
Burjuva demokratik devletinin ikili yapısı nedir ?
Birincisi, burjuva devlet kurumları; ikincisi, yığınların demokratik hak ve özgürlükleri.
Demokratik hak ve özgürlükleri kazanmak için mücadele etmek, burjuva demokrasisini savunmakla özleştirilemez. Özgürlükleri savunmakla, burjuva demokrasisini savunmak bir ve aynı şey değildir. İkisi arasında ince, ama özsel bir farklılık var. Bu özsel farklılığı anlamayanlar, eninde sonunda sistem partilerinin kuyruğuna takılırlar.
Bu özsel farklılığın anlaşılamaması yüzünden, geçmişte dünya sosyalist hareketi çok büyük yanlışlar yapmıştı. III Enternasyonal, İspanya’da faşizme karşı mücadelede burjuva devletini savunma konumuna düşmüştü
Demokrasi mücadelesi, burjuva demokratik devlet kurumlarını elde etme mücadelesine indirgenemez. Bunu yapan bir sosyalist, sosyal-demokratlaşmaya aday olan bir sosyalisttir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder