26 Mart 2009 Perşembe
Ulusların Kaderlerini Tayin Etme Hakkı Bilinci
26-03-2009
Recep Yılmaz
Nasıl ki; insanları devrimin aydınlık güneşi ile kucaklıyorsa örgütümüz, kendini oluşturan halkların iç dinamiklerini de aydınlatmakta, ışıtmakta ve geleceğe miras bırakmaktadır.
Bugün, emperyalist ABD nin garantörlüğünde oluşturulan “Ezen Ulus Şovenizmi” sistemli ülkeler, toplumu oluşturan renkleri soldurmak adına elinden geleni yapmaktadır. Oysa insanlık, kendi dokularının renkleriyle var oldukça, gökyüzünü gökkuşağına boğacaktır.
Çağımızda bir hastalık haline gelen “Ulus Şovenizmi” ne karşı mücadeledeki en büyük dayanağımızı Marksizm’in temelinde bulmak, en akılcı ve en onurlu duruş olacaktır.
Tarihsel süreç içerisinde, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın deneyimleri, kazanım ve kaybedişleri, “Ulus Şovenizmi” ne karşı “İlkeli Devrimciler” olarak el atmamıza en büyük neden oluşturmaktadır.
Marksizm’in ulusal sorunları, yaklaşık 100 yıl kadar önce “Her Milletin Kendi Kaderini Tayin Hakkı (KKTH)” programı ile çözmüş ve Marks’tan kaçan, Lenin’den kurtulamamış… Lenin’in de bu programa farklı açılardan bakarak KKTH’ye katkı sunması, KKTH Programının günümüz ve geleceğe ışık tutmasını sağlamıştır.
Günümüzde, kendini “Sosyalist” veya “Komünist” olarak tanımlayan ve hatta Lenist gibi görünenlerin, KKTH’nin başlangıç ve sonraki süreçteki farklı bakış açılarıyla ele alınıp işlenmesini, Marks ile Lenin’i bir bütün olarak görme zorunluluğunu anlamasını bekleyemeyiz. Zaten böyle bir beklentimizde bulunmamaktadır.
Beklentimiz, Lenin’in katkıları ile geliştirilen ve Marksizm’in temel kriterlerinden olan “Her Milletin Kendi Kaderini Tayin Hakkı (KKTH)” programını anlayabilmek ve buna örgütlülüğümüz içerisinde hayat kazandırmaktır.
TC Devleti’nin, kuruluşundan günümüze değin uygulamış olduğu “Ezen Ulus Şovenizmi” Anadolu topraklarında asırlardır birlikte yaşayan halkları asimilasyonla yok etmenin eşiğine getirmesine rağmen, bugün Kürdistan dağlarında binlerce PKK Militanı, kendi kaderlerini belirleme çabasındadırlar. Bu çaba Anadolu topraklarında yaşayan her halk tarafından, belli mücadele şekilleri ile sürdürülmekte ve KKTH, örgütümüzün de içinde bulunduğu birçok örgüt tarafından yaşam kaynağı olarak görülmektedir. Çünkü bizler Marksist, Lenist bir örgüt olarak, ilkeli bir devrimci duruş sergilemekten asla vazgeçmedik ve geçmeye de niyetimiz yok.
Anadolu’nun ilk yerleşik halklarından olan Arapların, bu topraklarda 4 milyonu aşkın nüfusuyla hala yok sayılması, İlkeli Devrimcilerin onur meselsidir. Anadillerinde eğitim-öğretim hakkı bulunmamakta, milli ve kültürel ritüellerini özgürce ifade edememektedirler.
Hatay, Mersin ve Adana’da yaşayan Arap Halkı, toplumsal baskılardan hala kurtulamamıştır. Özellikle alevi inancına sahip Arap Halkı, Ulus Şovenizmciler tarafından dışlanmakta ve psikolojik baskı görmektedirler..
Bir halkı yok sayılması, kimlik haklarının görmezden gelinmesi, insanlık onuru ile bağdaşamaz ve bu haklar, er-geç haklının olacaktır..
Sahtekâr, hilebaz ve Ulus devlet şovenizminin kuklaları olan sözüm ona sözde sosyalistlerin, Marksizm ve Leninizm den bihaber bir şekilde ortalıklarda dolaşmaları, canımızı sıkmaktadır. Ancak süreç bizlerin haklılığını da ortaya koyacaktır.
Yaşasın Halkların KKTH Bilinci!
Recep Yılmaz
Nasıl ki; insanları devrimin aydınlık güneşi ile kucaklıyorsa örgütümüz, kendini oluşturan halkların iç dinamiklerini de aydınlatmakta, ışıtmakta ve geleceğe miras bırakmaktadır.
Bugün, emperyalist ABD nin garantörlüğünde oluşturulan “Ezen Ulus Şovenizmi” sistemli ülkeler, toplumu oluşturan renkleri soldurmak adına elinden geleni yapmaktadır. Oysa insanlık, kendi dokularının renkleriyle var oldukça, gökyüzünü gökkuşağına boğacaktır.
Çağımızda bir hastalık haline gelen “Ulus Şovenizmi” ne karşı mücadeledeki en büyük dayanağımızı Marksizm’in temelinde bulmak, en akılcı ve en onurlu duruş olacaktır.
Tarihsel süreç içerisinde, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın deneyimleri, kazanım ve kaybedişleri, “Ulus Şovenizmi” ne karşı “İlkeli Devrimciler” olarak el atmamıza en büyük neden oluşturmaktadır.
Marksizm’in ulusal sorunları, yaklaşık 100 yıl kadar önce “Her Milletin Kendi Kaderini Tayin Hakkı (KKTH)” programı ile çözmüş ve Marks’tan kaçan, Lenin’den kurtulamamış… Lenin’in de bu programa farklı açılardan bakarak KKTH’ye katkı sunması, KKTH Programının günümüz ve geleceğe ışık tutmasını sağlamıştır.
Günümüzde, kendini “Sosyalist” veya “Komünist” olarak tanımlayan ve hatta Lenist gibi görünenlerin, KKTH’nin başlangıç ve sonraki süreçteki farklı bakış açılarıyla ele alınıp işlenmesini, Marks ile Lenin’i bir bütün olarak görme zorunluluğunu anlamasını bekleyemeyiz. Zaten böyle bir beklentimizde bulunmamaktadır.
Beklentimiz, Lenin’in katkıları ile geliştirilen ve Marksizm’in temel kriterlerinden olan “Her Milletin Kendi Kaderini Tayin Hakkı (KKTH)” programını anlayabilmek ve buna örgütlülüğümüz içerisinde hayat kazandırmaktır.
TC Devleti’nin, kuruluşundan günümüze değin uygulamış olduğu “Ezen Ulus Şovenizmi” Anadolu topraklarında asırlardır birlikte yaşayan halkları asimilasyonla yok etmenin eşiğine getirmesine rağmen, bugün Kürdistan dağlarında binlerce PKK Militanı, kendi kaderlerini belirleme çabasındadırlar. Bu çaba Anadolu topraklarında yaşayan her halk tarafından, belli mücadele şekilleri ile sürdürülmekte ve KKTH, örgütümüzün de içinde bulunduğu birçok örgüt tarafından yaşam kaynağı olarak görülmektedir. Çünkü bizler Marksist, Lenist bir örgüt olarak, ilkeli bir devrimci duruş sergilemekten asla vazgeçmedik ve geçmeye de niyetimiz yok.
Anadolu’nun ilk yerleşik halklarından olan Arapların, bu topraklarda 4 milyonu aşkın nüfusuyla hala yok sayılması, İlkeli Devrimcilerin onur meselsidir. Anadillerinde eğitim-öğretim hakkı bulunmamakta, milli ve kültürel ritüellerini özgürce ifade edememektedirler.
Hatay, Mersin ve Adana’da yaşayan Arap Halkı, toplumsal baskılardan hala kurtulamamıştır. Özellikle alevi inancına sahip Arap Halkı, Ulus Şovenizmciler tarafından dışlanmakta ve psikolojik baskı görmektedirler..
Bir halkı yok sayılması, kimlik haklarının görmezden gelinmesi, insanlık onuru ile bağdaşamaz ve bu haklar, er-geç haklının olacaktır..
Sahtekâr, hilebaz ve Ulus devlet şovenizminin kuklaları olan sözüm ona sözde sosyalistlerin, Marksizm ve Leninizm den bihaber bir şekilde ortalıklarda dolaşmaları, canımızı sıkmaktadır. Ancak süreç bizlerin haklılığını da ortaya koyacaktır.
Yaşasın Halkların KKTH Bilinci!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder