23 Nisan 2012 Pazartesi
EKMEĞİN DİRENİŞİ
Mihrac
Ural – 23 Nisan 2012 / Pazartesi
Halkın
ekmeğiyle oynamak, dünyasal ve semavi yasaları çiğnemektir. Bu nedenle ekmekle
oynanmaz o kutsaldır diye kadim insan topluluklarının oluşturduğu kültürel
algılar, tüm diriliğiyle bu gün de gerçekçiliğini korumaktadır. Bu nedenle
söylenmiş atasözü az değildir. Bunu çok
anlamlı kılan bir atasözünü biz Araplar “katı3 el a3nak vala katı3 el arzak”
( boynunu kes rızkını-ekmeğini- kesme) diye günlük yaşamımızda sık sık
kullanırız. “Ekmek kokusu” bir başka tutkudur (Ekmek kokusu, benim tutkularımda
yeri, çok başkadır); kıtlıkla bereketin simgesidir. Buğdayı bereket, arpayı
kıtlık simgesi yapan halk söylencelerinin anlamı da buradadır.
Tam
öyle bir şey. Suriye’de yürüyen kıyımın vicdansızlığı ve ahlaksızlığı üzerine
çok şey yazdım eli kalem tutan tüm yüreklerde bu vahşet dayatmasını yazdı. Ama
bu, başka bir şey; Halkın ekmeğiyle oynamak, canıyla oynamaktır boyun kesmekten
de ağır bir cürümdür. Eli kanlı şebekeler, dış güçlerin vatan hainlerinin kirli
ve karanlık amaçlarının birer maşası olarak buna da cüret ettiler. Suriye
halkının devlet destekli ucuz ekmeğin tek ham maddesi buğdayın yüklü olduğu
trene bombalı saldırı düzenleyerek, açlık, kıtlık yaratma barbarlığına da yöneldiler.
Bununla, bir yandan askeri eylem koymuş olacaklar, bir yandan korku salacaklar,
bir yeniden devlete meydan okuyacaklar, halkı ürkütecekler, insanları, hatta
cesetleri parça parça doğrayıp dehşet salacaklar ve sonunda halkın ekmeğiyle
oynayacaklar. İflasların birbirini kovaladığı bu seremonide, eli kanlı
şebekelerin içine düştüğü açmaz artık doğrudan halkı hedef alan şaşkın
eylemlere kadar uzanmış oldu. Buğday taşıyan tern bombalanarak raydan çıkıp
devrilmesine ve buğdayın un fabrikalarına ulaşması engellenmiş oldu.
BUĞDAYDAN EKMEĞE
Suriye’de
ekmek algısı, özellikle devlet ve yönetim açısından, dünyadaki benzerlerine
göre ekmek algısından çok farklı bir boyuta sahip. Bu ülkede ekmek, herhangi
bir meta değildir, pazarla, pazarlıkla ilgili bir boyutun dışına çıkarılmıştır.
Tanrısal bir lütuf gibi, hesabı yapılmadan üretilen ve Hz İsa gibi bitip
tükenmeden dağıtılabilin yaşamsal bir beslenme kaynağıdır. Baas’çıların yaptığı
bir ton olumlu ve bir ton olumsuzluk içinde, en kutsanacak veri ekmektir; pazar
ekonomisinin her türden etkisi dışına çıkarmaktır. Suriye’de ekmek, dokunulmazlar
arasındadır, insana ait olan ve kimsenin üzerinde oynamaya hakkı bulunmayan bir
kırmızı çizgidir ekmek…
Sondan
başlayarak anlatmaya çalışayım. Suriye vatandaşı 2 kg ekmeği 15 SL’ye alır (28
Kuruş TL). Ekmeğin ham maddesi buğday. Devlet buğdayı ham haliyle üreticiden,
birinci sınıf ve ikinci sınıf diye 18-20 SL karşılığı satın alır. Devlet,
vatandaşına ekmek sunmak üzere kilo başına 10-12 SL zararla işe başlar. Buna,
taşıma, ayıklama, öğütme, kepeğin dışlanması ve ulaştırma süreçlerini
eklediğimizde, 10-12 SL bir ek daha geldiği belirleniyor. Yani Suriye halkçı
yönetimi vatandaşına ekmeği en uygun ve dokunulmaz bir fiyatla ulaştırmak için
kilo başına yaklaşık olarak 22 SL zarara uğrar. Buna, “ekmeğe devletin
patlığı destek” adı veriliyor. Yani 1 kg ekmek 30-32 SL civarında maliyeti
varken, Suriye devleti vatandaşına bu ekmeği 7,5 SL karşılığı veriyor. 30
yıldır da fiyatı değişmeyen birçok temel gıda maddesinden bir de işte bu ekmek.
Devlet,
köylüsüne dünya piyasalarının üzerinden bir bedel ödeyerek buğdayı satın
alıyor. Yeryüzünün tüm ülkelerinde tarım ürünleri pazarda, arz-talep dengesine
bağlı olarak üretici tarafından tüccarlara satılır. Ama Suriye’de üretici, buğdayı devlete satmak için sıraya dizilir.
Çünkü Suriye devleti, halkçı yönetimin iktidarında olmanın gereklerini yerine
getirirken, piyasadaki rekabette buğdaya en yüksek bedeli ödeyerek halkına en
ucuz ekmeği sunmaya çalışır. Suriye devleti halkına, desteklediği ve koruması altına aldığı ekmeği
en ucuza fiyata sunma kararlılığı gösterir. Buğdayın un ve ekmek olana kadarki
serüveni ise yüksek maliyetle sonuçlanır. Buna rağmen Suriye’nin halkçı
yönetimi, kilo başına 20-22 SL zarara rağmen vatandaşını ekmeksiz bırakmaz.
EKMEĞİN
DİRİNEŞİ
Suriye’nin
siyasal duruşu kadar ekmeği de bu açıdan direniyor demek yanlış olmayacaktır.
Bu ülke, yaşamın her alanında böylesi direniş odaklarıyla halkın direnme
bilincini güçlendirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu, Suriye’nin yakın
dönem tarihini oluşturan en önemli çizgilerden biridir. Bu noktada, halkın
ekmek hakkının yolunu eşkıyalar kesti demek tam yeridir. Eli kanlı şebekeler,
dış güçlerin yıkmak istediği Suriye ekonomisinin en temel dayanklarından biri
olan ekmeğe saldırıyor. Bu, tıpkı Suriye halkçı yönetimin liderleri Beşşar
Esad'la gerçekleştirdikleri reform paketinin yolunu kesmek gibidir; Suriye'yi
bölgenin en demokratik ülkesi konumuna yükselten reform paketi, resmi gazede
yayınlanarak halkın müktesabatı haline gelmesi karşısında çaresiz kalan dünya
şer güçleri, bu hakkın kullanılmasını engellemek için, eli kanlı şebekeleri
Erdoğan iktidarı maşasıyla salması gibidir. Hepsi yol kesme peşindedir;
ilerlemeyi durdurma, insana, insanlığa, halka, halklara, bölge ve coğrafyalara
yönelik karanlık çıkar amaçlarını ikame etme çabasıdır. Siyasettin,
ekmekle yollar böyle kesişiyor. Her
ikisinide de halkın hakları gasp ediliyor. Meşruiyetin her soy ve boydan
sınırlarını yıkan "Muhalefeti silahlandırma tezi budur.
Bu
açıdan bakınca, direnmeyi bölgemizden yok etmek isteyen dünya şer güçlerinin
hedefleri arasına Suriye vatandaşının ekmeğini de almış olması oldukça
manidardır. Bu aynı zamanda eli kanlı şebekelerin kaçınca sınıf bir kukla
olduklarının da önemli göstergesi. Vatan ihaneti diye bir şey varsa o da
tamamıyla budur.
SONUÇ
Bu
savaşta direnme güçler zaferden zafere koşuyor. Suriye halkının emkmeği de tüm
baskılara, kahrdedici ihanetlere rağmen direnerek zafer kazanıyor. Bu ekmeği
yemesine rağmen ona ihanet edenlere inat o da direniyor. Suriyede, karşılıksız
eğitim sistemi halk lehine direniyor, Suriye'de karşılıksız sağlık da halk
lehine direnmeye devam ediyor. Suriye'nin dostları yüryüzünün her köşesinde
onun için direniyor. Biz Türkiyeli devrimcileri de Sureyi için elde silah
direnmenin orta yerindeyiz barikatlerde, hedeklerde ölümüne bu ülkeyi ve
halkını dış güçlerin şerrinden korumaya kararlıyız.
Suriye,
hepimiz adına BOP ahmaklığının kolunu kanadını farklı dönemlerde kırarak bugüne
geldi. Bölgede ikame edilmesine geçit vermedi.Bu gün de bu oyunun birinci
perdesini zaferle kapattı. 1. Siyasi zafer kazandı ( Anayasa dahil, reform
pakatenin halkının kazanımları arasına koydu) 2. Askeri zafer kazandı (Humus'a çöreklenmiş
Wahabi-Selefi şebekelerin ve ortakları vatan haini kuklaların karşı-devrimci
askeri gücü yerle bir edildi. İdlip ve özellikle Canudiye beldesinin
tamizlenmesiyle bu zafer noktalandı) 3. Diplomasi zaferi kazandı ( Kofi Annan
palnıyla, bir yıldır Suriye halkçı yönetimi gayri-meşru ilan eden dünya şer
güçleri, tek meşru gücün bu yönetim olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı) 4.
Mali zafer ( Suriye ekonomisinin dahileri özellikle Merkez Bankası Hakimi,
piyasada karborsacılıkla ekonomiyi çökertmek isteyenlere unutamayacakları
tarihi bir tokat attı. Doları dalgalanmaya bırıktı. Dolar 47 SL'den 110 SL'ye
kadar tırmandı. Karaborsacılar bayram yaptı, maliye ha çöktü ha çökecek
dediler. Dolar satın almaya yüksek fiat vermeye başladılar. Merkez bankası tam
bu sırada, doların psikolojik sınırları zorladığı bir sırada, piyasaya 3 milyar
dolar saldı (3 000 000 000 $ ). Devlet dolarını en yüksek kurdan sattı. Dolar
bu büyük yığılma karşısında 70 SL'ye düştü. Tam 40 SL farkla düştü. Tarihte
ender rastlanır bir piyasa oyunu oynandı. Devlet kasasına, bu kan emici sülük karaborsacıların cebinden tam 1 miylar
200 milyon dolar çekmiş oldu. Devlet, bu zor cenhennemi koşullarda bile,
böylesine yüklü bir kazancı net olarak elde etmesi bir mali zafer oldu)
İşte,
Suriye ekmeğinin hikayesi de budur. Bu makaleyi "ekmek kokusu"na olan
tutukumla yazdım, yazdırana buradan yoğun duygularımı iletiyorum. İkimizin
de ikinci anavatanı Suriye için ölümüne
direneceğimizi bir kez daha bun-rdan da ilan ederim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder