3 Nisan 2012 Salı
BİRİNCİ PARDE KAPANIRKEN
Mihrac Ural – 2 Nisan 2012 / Pazartesi
Suriye olaylarının birinci perdesi kapanıyor. 2. Perde aynı figüranlarla uzun sayılmayacak bir geçiş sürecinden sonra yeniden sahnelenecektir. ABD Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu sorumlusu Fieldman’nin “Esad yönetimini yıkamadık ama sarsarak vidalarını gevşettik” sözü birinci perdenin özeti olmuştur. Bu bir yanıyla iflasın itirafıdır ancak diğer yanıyla da inatla bu yıkım için yeniden yola. koyulacaklarının da işaretidir.
Birinci perde üç sahnede kapanmıştır.
Birincisi; ABD-İngiltere-Fransa-Katar ve Suudi Arabistan önderliği, Erdoğan yönetiminin tetikçiliği ve 74 devletin katılımıyla, ilki Tunus’ta, ikincisi İstanbul’da 1 Nisan 2012 tarihinde bağlanan “Suriye’nin Dostları Konferansı”nda (siz bunu Suriye’nin düşmanları olarak okuyun), son nefesini vermiştir. Bu konferans, hezimetin son nefesidir. Suriye’yi sürekliliği olan bir kaosta tutabilecek, irili ufaklı sokak, mahalle çevre çatışmalarının sürdürülmesini sağlayacak malı, askeri destek kararlarıyla kapanmıştır. Oyunun ikinci perdesi başlayana kadar ortamı, kabul edilebilir bir sıcaklıkta tutmayı hedeflemiştir. Artık Suriye, yılda bir ya da birkaç yılda bir yüz yüze kaldığı komplolarla değil, kesilmeden devam eden çatışmaların devamlılığıyla, iç kanamayla yaşatılacaktır.
Suriye halkı yönetimiyle ve bölge ve dünyadaki dostlarıyla kuşatacak, bu baskıların etkisini en aza indirerek ikinci perdede sahnelenmek istenin oyunlara karşı güç toplamaya çalışacaktır.
İkincisi; Suriye, halkı ve yönetimi, ordusu ve güvenlik güçleri, bölge eve dünyadaki dostlarıyla, içte ve dışta birinci perdede dünya şer güçlerinin sahnelemek istedikleri karşı-devrimci, gerici, oyunları askeri olduğu kadar, siyasal açıdan da hezimete uğratmıştır. Kıran kırana yürüyen savaşta, Suriye’nin halkçı yönetimi, halkının demokratik taleplerini fazlasıyla yerine getirmiş, “devrim gibi reformları” Resmi Gazetede yayınlayarak resmileştirip, kazanımları arasına koymuştur. Yerel seçimlerini bu en zorlu süreçte yapmış ve süreci demokratik bir anayasa oluşturarak halk oyuna sunup %89.4 gibi oldukça anlamlı ve yüksek bir oyla onaylatmıştır. Parlamento seçimleri ise 7 Mayıs olarak açıklayıp, içte ve dışta bulunan tüm şer güçlerini, eli kanlı şebekeleri sadığa davet etmiştir; aramızda tek hakem Suriye halkıdır demiştir.
Üçüncüsü; Suriye sorunu üzerine bir yıldır ortak bir görüşe ulaşamayan BM Güvenlik Konseyi üyeleri oybirliğiyle başkanlık bildirgesi yayınlayarak Annan Palnı’nı onaylamış ve çatışmanın taraflarını diyaloga, siyasi çözüme davet etmiştir.
6 maddelik plan, Suriye’nin birinci perdeyi zaferle sonuçlandırdığını uluslar arası bir beyanla tespit etmiştir. Sorunların çözümü, meşru Suriye hükümetinin önderliğinde, denetiminde ve yönlendirmesinde gerçekleşeceğini onaylamıştır. Bir yıldır yönetimi gayri-meşru ilan eden başta ABD olmak üzere dünya şer güçleri kendilerinin de altında imzası olan bu planla iflaslarını da resmi olarak ilan etmiş oldular. Bu plan, silahlı şebekelere karşı meşru güvenlik güçlerinin cevap verme hakkını içerdiği gibi, gözlemcilerin konuşlandırılmasında tek muhatabın Suriye hükümeti olduğunu teyit etmiştir.
Her üç sahne, kendi algılarıyla sürecin ikinci perdesi için bir çıkış noktası olacağı açıktır. Bu satırların yazarı bölgedeki deney ve gözlemlerine dayanarak, ikinci perdenin zaman boyutu itibariyle Fransız ve ABD seçimleri ardından, fiili boyutu itibariyle bu dönemde Suriye’ye dayatılan iç kanamanın yeterli görülmesini bağlı olacaktır. Ancak gerileyen ve ağır darbelerle beli bir daha doğrulması güç olan eli kanlı ve silahlı şebekelerin, uzun bir süre iç kanamayı ölüme götürme şanslarının olmayacağını burada belirlemek isterim. Erdoğan yönetiminin tetikçiliği ise işlevsiz kalacak, Suriye başardıkça iktidarı sarsılarak yıkılmaya mahkum olacaktır; bu noktada sık sık belirlediğim bölge olaylarının artık ülkemizin iç olayı olduğu gerçeğini tekrar vurgulamak isterim. Bu aynı zamanda, “bu gün hepimiz Suriyeli olmalıyız” çağrılarımın da gerekçesidir.
HATIRLATMALAR
Suriye olaylarının evrensel boyutunda dünya güçler dengesinin etkinlik alanlarını yeniden dizayn etme boyutu da bulunmaktadır. Akdeniz üzerinden Kafkaslara uzanan bu bölgede petrol, doğal gaz, tahıl, pamuk tatlı su, yer altı ve üstü diğer servetlerin talanı ve talan yollarının denetim bu olaylarda önemli bir unsurdur. Suriye’nin, tüm bölge halkları adına, yarım asırdır sürdürdüğü direnme etkinliği bu projeler önünde engel oluşturmuştur. Bu engelin yıkılması için on yıllardır farklı adlar altında yeniden organize edilen hamlelerin en kapsamlısı böylece sahnelenmiştir.
Farklı isimlerle Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bu bölgenin alınyazısına kader gibi dayatılmıştır; yenildikçe, farklı biçimlerde yeniden doğup bölge halklarının tüm dinamiklerini eriten, iflas etse de geride bıraktığı acılarla yıkım oluşturan bu projelerin sonuncusu, yeryüzünün tüm şer güçlerini birleştirip Suriye’nin halkçı yönetimini çökertmeye girişmiştir. Kanlı süreç, Suriye halkının yönetimini destekleyen milyonların haykırışıyla bu gidişe dur demiştir; tarihin en kapsamlı mali, askeri ve medya baskısı altına alınan Suriye, destansı bir direnmeyle bu vahşetin birinci perdesini zaferle kapatmıştır. Bir yıllık süreçte; 1. Mezhep çatışması komplosu, 2. Kurtarılmış bölge kurdurma taktiği, 3. Coğrafi bölünme taktiği yerle bir edilmiş, 4. Orduyu bölme taktikleri boşa çıkarılmış, 5. Meydanları ele geçirip, Libya senaryosunu tekrar etme çabalarına geçit verilmemiştir. 6. Ambargolar işlevsiz kılınmış 7. Türkiye kaynaklı sınır sızıntılarıyla ulaşılmak istenen “silahtan arındırılmış bölgeler” taktiği ağır bir askeri darbeyle çökertilmiş sınırlar hala hassas bölge olmasına karşı tehlike büyük oranda aşılmıştır.
Bundan sonrası ikinci perde. Bu perdenin açılmaması, bölge insanı olarak dayanışmamızı katlayarak yoğunlaştırmalıyız, daha çok Suriyeli olarak duruş sergilemeli ve irili ufaklı demeden destek etkinliklerimizi harekete geçirmeliyiz. Suriye bizim için de mücadele ederken onu yalnız bırakmamalıyız…
Suriye olaylarının birinci perdesi kapanıyor. 2. Perde aynı figüranlarla uzun sayılmayacak bir geçiş sürecinden sonra yeniden sahnelenecektir. ABD Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu sorumlusu Fieldman’nin “Esad yönetimini yıkamadık ama sarsarak vidalarını gevşettik” sözü birinci perdenin özeti olmuştur. Bu bir yanıyla iflasın itirafıdır ancak diğer yanıyla da inatla bu yıkım için yeniden yola. koyulacaklarının da işaretidir.
Birinci perde üç sahnede kapanmıştır.
Birincisi; ABD-İngiltere-Fransa-Katar ve Suudi Arabistan önderliği, Erdoğan yönetiminin tetikçiliği ve 74 devletin katılımıyla, ilki Tunus’ta, ikincisi İstanbul’da 1 Nisan 2012 tarihinde bağlanan “Suriye’nin Dostları Konferansı”nda (siz bunu Suriye’nin düşmanları olarak okuyun), son nefesini vermiştir. Bu konferans, hezimetin son nefesidir. Suriye’yi sürekliliği olan bir kaosta tutabilecek, irili ufaklı sokak, mahalle çevre çatışmalarının sürdürülmesini sağlayacak malı, askeri destek kararlarıyla kapanmıştır. Oyunun ikinci perdesi başlayana kadar ortamı, kabul edilebilir bir sıcaklıkta tutmayı hedeflemiştir. Artık Suriye, yılda bir ya da birkaç yılda bir yüz yüze kaldığı komplolarla değil, kesilmeden devam eden çatışmaların devamlılığıyla, iç kanamayla yaşatılacaktır.
Suriye halkı yönetimiyle ve bölge ve dünyadaki dostlarıyla kuşatacak, bu baskıların etkisini en aza indirerek ikinci perdede sahnelenmek istenin oyunlara karşı güç toplamaya çalışacaktır.
İkincisi; Suriye, halkı ve yönetimi, ordusu ve güvenlik güçleri, bölge eve dünyadaki dostlarıyla, içte ve dışta birinci perdede dünya şer güçlerinin sahnelemek istedikleri karşı-devrimci, gerici, oyunları askeri olduğu kadar, siyasal açıdan da hezimete uğratmıştır. Kıran kırana yürüyen savaşta, Suriye’nin halkçı yönetimi, halkının demokratik taleplerini fazlasıyla yerine getirmiş, “devrim gibi reformları” Resmi Gazetede yayınlayarak resmileştirip, kazanımları arasına koymuştur. Yerel seçimlerini bu en zorlu süreçte yapmış ve süreci demokratik bir anayasa oluşturarak halk oyuna sunup %89.4 gibi oldukça anlamlı ve yüksek bir oyla onaylatmıştır. Parlamento seçimleri ise 7 Mayıs olarak açıklayıp, içte ve dışta bulunan tüm şer güçlerini, eli kanlı şebekeleri sadığa davet etmiştir; aramızda tek hakem Suriye halkıdır demiştir.
Üçüncüsü; Suriye sorunu üzerine bir yıldır ortak bir görüşe ulaşamayan BM Güvenlik Konseyi üyeleri oybirliğiyle başkanlık bildirgesi yayınlayarak Annan Palnı’nı onaylamış ve çatışmanın taraflarını diyaloga, siyasi çözüme davet etmiştir.
6 maddelik plan, Suriye’nin birinci perdeyi zaferle sonuçlandırdığını uluslar arası bir beyanla tespit etmiştir. Sorunların çözümü, meşru Suriye hükümetinin önderliğinde, denetiminde ve yönlendirmesinde gerçekleşeceğini onaylamıştır. Bir yıldır yönetimi gayri-meşru ilan eden başta ABD olmak üzere dünya şer güçleri kendilerinin de altında imzası olan bu planla iflaslarını da resmi olarak ilan etmiş oldular. Bu plan, silahlı şebekelere karşı meşru güvenlik güçlerinin cevap verme hakkını içerdiği gibi, gözlemcilerin konuşlandırılmasında tek muhatabın Suriye hükümeti olduğunu teyit etmiştir.
Her üç sahne, kendi algılarıyla sürecin ikinci perdesi için bir çıkış noktası olacağı açıktır. Bu satırların yazarı bölgedeki deney ve gözlemlerine dayanarak, ikinci perdenin zaman boyutu itibariyle Fransız ve ABD seçimleri ardından, fiili boyutu itibariyle bu dönemde Suriye’ye dayatılan iç kanamanın yeterli görülmesini bağlı olacaktır. Ancak gerileyen ve ağır darbelerle beli bir daha doğrulması güç olan eli kanlı ve silahlı şebekelerin, uzun bir süre iç kanamayı ölüme götürme şanslarının olmayacağını burada belirlemek isterim. Erdoğan yönetiminin tetikçiliği ise işlevsiz kalacak, Suriye başardıkça iktidarı sarsılarak yıkılmaya mahkum olacaktır; bu noktada sık sık belirlediğim bölge olaylarının artık ülkemizin iç olayı olduğu gerçeğini tekrar vurgulamak isterim. Bu aynı zamanda, “bu gün hepimiz Suriyeli olmalıyız” çağrılarımın da gerekçesidir.
HATIRLATMALAR
Suriye olaylarının evrensel boyutunda dünya güçler dengesinin etkinlik alanlarını yeniden dizayn etme boyutu da bulunmaktadır. Akdeniz üzerinden Kafkaslara uzanan bu bölgede petrol, doğal gaz, tahıl, pamuk tatlı su, yer altı ve üstü diğer servetlerin talanı ve talan yollarının denetim bu olaylarda önemli bir unsurdur. Suriye’nin, tüm bölge halkları adına, yarım asırdır sürdürdüğü direnme etkinliği bu projeler önünde engel oluşturmuştur. Bu engelin yıkılması için on yıllardır farklı adlar altında yeniden organize edilen hamlelerin en kapsamlısı böylece sahnelenmiştir.
Farklı isimlerle Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bu bölgenin alınyazısına kader gibi dayatılmıştır; yenildikçe, farklı biçimlerde yeniden doğup bölge halklarının tüm dinamiklerini eriten, iflas etse de geride bıraktığı acılarla yıkım oluşturan bu projelerin sonuncusu, yeryüzünün tüm şer güçlerini birleştirip Suriye’nin halkçı yönetimini çökertmeye girişmiştir. Kanlı süreç, Suriye halkının yönetimini destekleyen milyonların haykırışıyla bu gidişe dur demiştir; tarihin en kapsamlı mali, askeri ve medya baskısı altına alınan Suriye, destansı bir direnmeyle bu vahşetin birinci perdesini zaferle kapatmıştır. Bir yıllık süreçte; 1. Mezhep çatışması komplosu, 2. Kurtarılmış bölge kurdurma taktiği, 3. Coğrafi bölünme taktiği yerle bir edilmiş, 4. Orduyu bölme taktikleri boşa çıkarılmış, 5. Meydanları ele geçirip, Libya senaryosunu tekrar etme çabalarına geçit verilmemiştir. 6. Ambargolar işlevsiz kılınmış 7. Türkiye kaynaklı sınır sızıntılarıyla ulaşılmak istenen “silahtan arındırılmış bölgeler” taktiği ağır bir askeri darbeyle çökertilmiş sınırlar hala hassas bölge olmasına karşı tehlike büyük oranda aşılmıştır.
Bundan sonrası ikinci perde. Bu perdenin açılmaması, bölge insanı olarak dayanışmamızı katlayarak yoğunlaştırmalıyız, daha çok Suriyeli olarak duruş sergilemeli ve irili ufaklı demeden destek etkinliklerimizi harekete geçirmeliyiz. Suriye bizim için de mücadele ederken onu yalnız bırakmamalıyız…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder