9 Ekim 2008 Perşembe
511 BÖLÜCÜNÜN ÖLÜM DENKLEMİ
Mihrac Ural
mircihan@gmail.com
8 Ekim 2008
511 bölücü bu ülkenin kaderiyle oynamaya kararlı olduğunu ilan etti. Kendi vatandaşının tenkili ve kovuşturulması amacıyla, yabancı ülke ve güçlerden de destek almayı ön gören “sınır ötesi operasyon tezkeresi” onaylandı.
Sınır ötesi operasyon tezkeresi önermesi ve onaylanması, bir kez daha bu ülkede ısrarla kardeş kavgası isteyenlerin mecliste egemen olduklarını gösterdi. Bir kez daha tüm olup bitenden hiçbir şey anlamamış, ilkel milliyetçilerin egemenliği altında yaşadığımız açığa çıktı. En ehveni şerrin savaş çığlıklarıyla, komşu ülke topraklarında güvenlik şeridi kurma nidalarıyla çalkalanan meclis, toplumu germekle kalmıyor farklılıklarımızın bir suç olarak algılanmasına ve bir kıyımla bu farklılığın tasfiyesine davetiye çıkarmamış olmaktadır.
Ortak ülkemizin bir Kürt sorunu vardır. Bu sorunu güvenlik sorunu sayarak yüzlerce milyarlık kamu kaynağı boşana akıtılmıştır. Ekonomik bir sorundur, iş tir aştır denilmiş bu yolda da plansız programsız kamu kaynakları heba edilmiştir. Bu çabaların tümünde de tek bir ilkel akıl hakimdi, Kürt sorununu tefsiye etmek; bunun için de tek yol ulusal özgürlük talebinde olan her Kürt’ü tasfiye etmek olarak algılanmıştır. Bunun tersini yalan ve göz boyamadır.
Bu ülkenin yüksek çıkar kararlarını sokaklar alıyor. Sokakların heyecanı, şaklabanlıkları ve serserilikleri siyasal yönelimlerini belirliyor. Bu ülkenin farklılıklarını hesaba katmayan ölçülerle yapılan siyasal değerlendirmeler yasama kurumu gibi kurumlara yön vererek bir milleten kaderiyle oynamaya dönüşebiliyor.
Bu ülkenin ortak ülküsü yoktur. Üst kimlik bileşeni sorununa çözüm bulamamış olmanın doğal sonucu olarak bu ülke ortak ülküden yoksundur, Bu açıdan ordu kendi vatandaşına elindeki en yıkıcı ve yok edici silahlarla saldırmakla kalmıyor sınır ötesi operasyonlarla da dış güçlerden aldığı desteklerle de ölüm denklemleri dağıtıyor.
Bu inanılmaz algının kaynağında farklılıkları hazmetmemiş, ortak bir ruh birliği, tarih birliği yaratamamış yaşadığı coğrafyayı ve kaynaklarını eşitler olarak paylaşma gibi çağdaşlık bilincini içselleştirmemiş ilkel bir akıl hükmü yatmaktadır. Dünü, Osmanlı’dan çıkıp gelmiş haliyle tarih derslerini bilince çıkaramamış, her defasında ağır bir yenilgiyle daralarak gerilemenin ağır korkularını, sendromlarını aşamamış yetersizlerin yönettiği bir ülkede kaygısız yaşamak artık mümkün değildir: Bu bir kez daha bu yazama mantığı ve egemenliği altında yaşanamayacağı gerçeğini yüzümüzü bir şamar gibi vurmaktadır.
Meşruiyetini halkın gerçekçi dokularından dengelerinden ve renklerinden almamış bir egemenlik sadece diktatörlüktür. Bu rejim parlamento arkasına gizlense de öyledir. Nazilerde parlamenter sistemden geldiler. Faşistler de. Akıllara ziyan bu gelişlerin ilk işi farklılıkları sindirmek ve yok etmek olmuştur. Bugün iktidarıyla muhalefetiyle ortaya konan refleks, bu coğrafyaya ait değildir. Ya da bu coğrafyayı bölmek istencinin bilinçaltındaki reaksiyonlarından ibarettir ki, bu ikincisi kesinlikle doğrudur.
Bu veriler ışığında, ülkemizin yasama kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi vatandaşını katletmek için tarihte, bir kez daha sınır ötesi operasyona ‘evet’ diyen meclis olarak geçecektir. Bu meclis her türlü sağduyusunu yitirmiş bir meclistir. Tezkereye oy verenler bu ülkede farklılıkları askeri zorla yok edeceğini sanan zavallılar olduğunu göstermiştir.
Yeryüzünün bildik tüm askeri silah ve aparatıyla üzerlerine yürünmesine rağmen yok edemedikleri özgürlük hareketini, bu tezkerenin beyhude onaylanışıyla yok edebilecekleri yanılgısına bir kez daha oy verdiler. Sonu gelmez bu kararların bir hiç olduğunu bile bilmeyecek kadar olaylardan ders almamış olanlar gerçekte oynadıkları kirli milliyetçi oyunlarla bu ülkenin tek bölücüleri olduğunu artık gizleyemezler.
mircihan@gmail.com
8 Ekim 2008
511 bölücü bu ülkenin kaderiyle oynamaya kararlı olduğunu ilan etti. Kendi vatandaşının tenkili ve kovuşturulması amacıyla, yabancı ülke ve güçlerden de destek almayı ön gören “sınır ötesi operasyon tezkeresi” onaylandı.
Sınır ötesi operasyon tezkeresi önermesi ve onaylanması, bir kez daha bu ülkede ısrarla kardeş kavgası isteyenlerin mecliste egemen olduklarını gösterdi. Bir kez daha tüm olup bitenden hiçbir şey anlamamış, ilkel milliyetçilerin egemenliği altında yaşadığımız açığa çıktı. En ehveni şerrin savaş çığlıklarıyla, komşu ülke topraklarında güvenlik şeridi kurma nidalarıyla çalkalanan meclis, toplumu germekle kalmıyor farklılıklarımızın bir suç olarak algılanmasına ve bir kıyımla bu farklılığın tasfiyesine davetiye çıkarmamış olmaktadır.
Ortak ülkemizin bir Kürt sorunu vardır. Bu sorunu güvenlik sorunu sayarak yüzlerce milyarlık kamu kaynağı boşana akıtılmıştır. Ekonomik bir sorundur, iş tir aştır denilmiş bu yolda da plansız programsız kamu kaynakları heba edilmiştir. Bu çabaların tümünde de tek bir ilkel akıl hakimdi, Kürt sorununu tefsiye etmek; bunun için de tek yol ulusal özgürlük talebinde olan her Kürt’ü tasfiye etmek olarak algılanmıştır. Bunun tersini yalan ve göz boyamadır.
Bu ülkenin yüksek çıkar kararlarını sokaklar alıyor. Sokakların heyecanı, şaklabanlıkları ve serserilikleri siyasal yönelimlerini belirliyor. Bu ülkenin farklılıklarını hesaba katmayan ölçülerle yapılan siyasal değerlendirmeler yasama kurumu gibi kurumlara yön vererek bir milleten kaderiyle oynamaya dönüşebiliyor.
Bu ülkenin ortak ülküsü yoktur. Üst kimlik bileşeni sorununa çözüm bulamamış olmanın doğal sonucu olarak bu ülke ortak ülküden yoksundur, Bu açıdan ordu kendi vatandaşına elindeki en yıkıcı ve yok edici silahlarla saldırmakla kalmıyor sınır ötesi operasyonlarla da dış güçlerden aldığı desteklerle de ölüm denklemleri dağıtıyor.
Bu inanılmaz algının kaynağında farklılıkları hazmetmemiş, ortak bir ruh birliği, tarih birliği yaratamamış yaşadığı coğrafyayı ve kaynaklarını eşitler olarak paylaşma gibi çağdaşlık bilincini içselleştirmemiş ilkel bir akıl hükmü yatmaktadır. Dünü, Osmanlı’dan çıkıp gelmiş haliyle tarih derslerini bilince çıkaramamış, her defasında ağır bir yenilgiyle daralarak gerilemenin ağır korkularını, sendromlarını aşamamış yetersizlerin yönettiği bir ülkede kaygısız yaşamak artık mümkün değildir: Bu bir kez daha bu yazama mantığı ve egemenliği altında yaşanamayacağı gerçeğini yüzümüzü bir şamar gibi vurmaktadır.
Meşruiyetini halkın gerçekçi dokularından dengelerinden ve renklerinden almamış bir egemenlik sadece diktatörlüktür. Bu rejim parlamento arkasına gizlense de öyledir. Nazilerde parlamenter sistemden geldiler. Faşistler de. Akıllara ziyan bu gelişlerin ilk işi farklılıkları sindirmek ve yok etmek olmuştur. Bugün iktidarıyla muhalefetiyle ortaya konan refleks, bu coğrafyaya ait değildir. Ya da bu coğrafyayı bölmek istencinin bilinçaltındaki reaksiyonlarından ibarettir ki, bu ikincisi kesinlikle doğrudur.
Bu veriler ışığında, ülkemizin yasama kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi vatandaşını katletmek için tarihte, bir kez daha sınır ötesi operasyona ‘evet’ diyen meclis olarak geçecektir. Bu meclis her türlü sağduyusunu yitirmiş bir meclistir. Tezkereye oy verenler bu ülkede farklılıkları askeri zorla yok edeceğini sanan zavallılar olduğunu göstermiştir.
Yeryüzünün bildik tüm askeri silah ve aparatıyla üzerlerine yürünmesine rağmen yok edemedikleri özgürlük hareketini, bu tezkerenin beyhude onaylanışıyla yok edebilecekleri yanılgısına bir kez daha oy verdiler. Sonu gelmez bu kararların bir hiç olduğunu bile bilmeyecek kadar olaylardan ders almamış olanlar gerçekte oynadıkları kirli milliyetçi oyunlarla bu ülkenin tek bölücüleri olduğunu artık gizleyemezler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder