17 Kasım 2008 Pazartesi
ANADOLU CUMHURİYETİ
YENER ORKUNOĞLU
Son günlerde burjuva basınında yürütülen bir tartışma var. Bu tartışmada ise Anadolu Cumhuriyeti düşüncesi söz konusu ediliyor. Bir TV proğramında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ‘Kürt Sorunu’ konusundaki tutumu tartışılıyor. Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal TV proğramında şunları söylüyor: ‘Ağabeyim bir keresinde ’ Atatürk ve arkadaşlarının kurdukları devlete 'Türkiye Cumhuriyeti' değil de 'Anadolu Cumhuriyeti' adını verdiklerini düşünelim dedi.’
Aynı şeyleri iki yıl önce vefat eden Reha Mağden, 2004 yılında Birgün gazetesinde bir yazısında dile getirmişti. ‘Tarihte husumet ve Coğrafyada muhabbet’ başlıklı yazısında Reha Mağden şunları yazmıştı:
’Sanıyorum 1992 yılıydı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la bir röportaj yaptım. "Kürtleri, Dicle Fırat boylarına taşıyacağız, su medeniyettir," diyordu. "O zaman sorunları bitecek, bir gün valilerini de seçerler, olur biter."
O zaman bu laflar 'aşırı'ydı, galiba. Ama daha önemlisi, bana teybi kapattırıp, şunları söyledi: "Hani zihnini çalıştır, diye söylüyorum; yoksa öneri değil; mesela Türkiye'nin ismi, Anadolu Cumhuriyeti, olsaydı, bugün yaşadığımız sorunlar olur muydu?"
Kendini ilerici sanan Hürriyet gazetesi köşe yazarı Özdemir İnce, soruya bile tahammül edemiyor ve faşizan bir yaklaşım göstererek şunları yazıyor:
’Cumhurbaşkanı Özal'ın bu sorusunda bir keramet arayanlar çıkabilir. Ama benim için, ‘tarih-coğrafya-yurtbilgisi'nden zerre kadar anlamayan bir yetişkinin çocukça sorusudur. Bir cumhurbaşkanının zihinsel idman olarak kendine ve bir başkasına öneremeyeceği hafiflikte, ‘köşe dönme ideolojisi'ne yaraşır bir soru. Turgut Özal, ne yazık ki, ulusları ve devletleri yaratan ve kuran oluşturucu cevherin (Raison d'etat) ne olduğundan habersiz. Ulusların tarihte oynadığı kurucu rolü de bilmiyor.’
Bu bakış açısıyla Özdemir İnce ne kadar kalıpçı ve doğmatik düşündüğünü sergilemektedir. İnce, ulus denince etnik bir grubu anladığını açığa vurmaktadır. Çeşitli etnik grupları içeren bir ulus anlayışını hayal edemiyor. Ayrıca Kürt sorununa çözüm arayan bir mantıkdan ziyade, sorunu çözümsüz birakan bir mantığı ortaya koyuyor. Faşizan bir konumuna düştüğünü fark edemiyor.
Hem ’Anadolu Cumhuriyeti’ gibi tartışmaya değer bir düşüncenin ’köşe dönme ideolojisi’yle ne ilişkisi var? İnce’nin demogoji yaptığı açık bir şekilde belli oluyor.
Turgut Özal, alt-emperyalist yayılmacı bir politikaya eğilimli idi. Türkiye’yi Ortadoğu’da etkin bir güç haline getirmek istiyordu. İç sorunlarından arınmış bir ülkenin etkin bir alt-emperyalist ülke olabileceğini düşünüyordu. İyice palazlanmakta olan burjuvazinin eğilimlerini yansıtan Özal, Türkiye’deki mevcut statükonun bir ölçüde aşılmasından yanaydı. Özdemir İnce, statükocu bir bakış açısından hareket ettiğinden dolayı, politik olarak Turgut Özal’ın gerisine düşmüştür. Ha bu sözlerimden Turgut Özal’ı övgüler diziyormuşum diye bir sonuç çıkarılmasın. Sosyalist bir projeyi savaunan biri olarak her koşulda kendi projemi esas alırımç Ben sadece Özdemir İnce’nin politik açıdan Özal’a nazaran daha dar görüşlü ve ufuksuz olduğuna dikkat çekmek istedim.
Gelelim yine Anadolu Cumhuriyeti düşüncesine. Reha Mağden yıkarıda adı geçen yazısında ilgiç şeyler de söylüyor
‘Şimdi bir 'tarih ve coğrafya' muhabbetidir gidiyor. Adımızı, tarihten mi alacağız, coğrafyadan mı?
Kimisi, tarihsiz ulus olmaz ve ülkenin adı tarihtendir, diyor.
Kimisi, adını tarihe dayamayan pek çok ülke var, diyor.
Tarihi adlar, coğrafi adlar…
Tarih, bir toprak parçası olmazsa olmazdı. Tarihle ilgisini koparmayanlar da coğrafyalarını özlüyor. Tarihteki husumetler bir toprak parçasının selameti için değil miydi?’
Tarihi, çoğrafyadan ayırmak mümkün değildir. Ama çok-uluslu bir coğrafyadaki tarihi tek bir ulusun (Türk tarihi) tarihi haline getirmek, o coğrafyada yaşayanları görmezlikten gelmek demektir. Özdemir İnce, Anadolu coğrafyasının tarihini sadece Türklerin tarihine indirgemektedir. Oysa Anadolu bir çok uygarlıkların ve halkların ortak bir tarihinin yaşandığı bir yerdir. Ben kendi adıma ’Anadolu Cumhuriyeti’ düşüncesine eleştiri hakkımı saklamak koşuluyla destek veriyorum. Ulusal sorun, ulus teorisi ve ulus kavramları, daha yoğun bir şekilde tartışmayı gerektiriyor.
Son günlerde burjuva basınında yürütülen bir tartışma var. Bu tartışmada ise Anadolu Cumhuriyeti düşüncesi söz konusu ediliyor. Bir TV proğramında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ‘Kürt Sorunu’ konusundaki tutumu tartışılıyor. Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal TV proğramında şunları söylüyor: ‘Ağabeyim bir keresinde ’ Atatürk ve arkadaşlarının kurdukları devlete 'Türkiye Cumhuriyeti' değil de 'Anadolu Cumhuriyeti' adını verdiklerini düşünelim dedi.’
Aynı şeyleri iki yıl önce vefat eden Reha Mağden, 2004 yılında Birgün gazetesinde bir yazısında dile getirmişti. ‘Tarihte husumet ve Coğrafyada muhabbet’ başlıklı yazısında Reha Mağden şunları yazmıştı:
’Sanıyorum 1992 yılıydı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la bir röportaj yaptım. "Kürtleri, Dicle Fırat boylarına taşıyacağız, su medeniyettir," diyordu. "O zaman sorunları bitecek, bir gün valilerini de seçerler, olur biter."
O zaman bu laflar 'aşırı'ydı, galiba. Ama daha önemlisi, bana teybi kapattırıp, şunları söyledi: "Hani zihnini çalıştır, diye söylüyorum; yoksa öneri değil; mesela Türkiye'nin ismi, Anadolu Cumhuriyeti, olsaydı, bugün yaşadığımız sorunlar olur muydu?"
Kendini ilerici sanan Hürriyet gazetesi köşe yazarı Özdemir İnce, soruya bile tahammül edemiyor ve faşizan bir yaklaşım göstererek şunları yazıyor:
’Cumhurbaşkanı Özal'ın bu sorusunda bir keramet arayanlar çıkabilir. Ama benim için, ‘tarih-coğrafya-yurtbilgisi'nden zerre kadar anlamayan bir yetişkinin çocukça sorusudur. Bir cumhurbaşkanının zihinsel idman olarak kendine ve bir başkasına öneremeyeceği hafiflikte, ‘köşe dönme ideolojisi'ne yaraşır bir soru. Turgut Özal, ne yazık ki, ulusları ve devletleri yaratan ve kuran oluşturucu cevherin (Raison d'etat) ne olduğundan habersiz. Ulusların tarihte oynadığı kurucu rolü de bilmiyor.’
Bu bakış açısıyla Özdemir İnce ne kadar kalıpçı ve doğmatik düşündüğünü sergilemektedir. İnce, ulus denince etnik bir grubu anladığını açığa vurmaktadır. Çeşitli etnik grupları içeren bir ulus anlayışını hayal edemiyor. Ayrıca Kürt sorununa çözüm arayan bir mantıkdan ziyade, sorunu çözümsüz birakan bir mantığı ortaya koyuyor. Faşizan bir konumuna düştüğünü fark edemiyor.
Hem ’Anadolu Cumhuriyeti’ gibi tartışmaya değer bir düşüncenin ’köşe dönme ideolojisi’yle ne ilişkisi var? İnce’nin demogoji yaptığı açık bir şekilde belli oluyor.
Turgut Özal, alt-emperyalist yayılmacı bir politikaya eğilimli idi. Türkiye’yi Ortadoğu’da etkin bir güç haline getirmek istiyordu. İç sorunlarından arınmış bir ülkenin etkin bir alt-emperyalist ülke olabileceğini düşünüyordu. İyice palazlanmakta olan burjuvazinin eğilimlerini yansıtan Özal, Türkiye’deki mevcut statükonun bir ölçüde aşılmasından yanaydı. Özdemir İnce, statükocu bir bakış açısından hareket ettiğinden dolayı, politik olarak Turgut Özal’ın gerisine düşmüştür. Ha bu sözlerimden Turgut Özal’ı övgüler diziyormuşum diye bir sonuç çıkarılmasın. Sosyalist bir projeyi savaunan biri olarak her koşulda kendi projemi esas alırımç Ben sadece Özdemir İnce’nin politik açıdan Özal’a nazaran daha dar görüşlü ve ufuksuz olduğuna dikkat çekmek istedim.
Gelelim yine Anadolu Cumhuriyeti düşüncesine. Reha Mağden yıkarıda adı geçen yazısında ilgiç şeyler de söylüyor
‘Şimdi bir 'tarih ve coğrafya' muhabbetidir gidiyor. Adımızı, tarihten mi alacağız, coğrafyadan mı?
Kimisi, tarihsiz ulus olmaz ve ülkenin adı tarihtendir, diyor.
Kimisi, adını tarihe dayamayan pek çok ülke var, diyor.
Tarihi adlar, coğrafi adlar…
Tarih, bir toprak parçası olmazsa olmazdı. Tarihle ilgisini koparmayanlar da coğrafyalarını özlüyor. Tarihteki husumetler bir toprak parçasının selameti için değil miydi?’
Tarihi, çoğrafyadan ayırmak mümkün değildir. Ama çok-uluslu bir coğrafyadaki tarihi tek bir ulusun (Türk tarihi) tarihi haline getirmek, o coğrafyada yaşayanları görmezlikten gelmek demektir. Özdemir İnce, Anadolu coğrafyasının tarihini sadece Türklerin tarihine indirgemektedir. Oysa Anadolu bir çok uygarlıkların ve halkların ortak bir tarihinin yaşandığı bir yerdir. Ben kendi adıma ’Anadolu Cumhuriyeti’ düşüncesine eleştiri hakkımı saklamak koşuluyla destek veriyorum. Ulusal sorun, ulus teorisi ve ulus kavramları, daha yoğun bir şekilde tartışmayı gerektiriyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder