3 Şubat 2009 Salı
DAĞLARI KORKU BÜRÜDÜ
Bedreddin Mahir
3 Şubat 2009
Davos'taki Başbakan Erdoğan'nın İsrail Cumhurbaşkanı Ş. Perez'e sert çıkışı çok önemliydi diye düşünüyorum. Bunun Türkiye halkları adına olumlu bir çıkış olduğu kanaatindeyim. Bu çıkışı kimin yaptığının hiç bir önemi yoktur. Başbakan kim olursa olsun bölgemizin insanı olarak hepimizin içinde geçen böylesi bir çıkışı yapmakla yükümlüdür esasında. Bu çıkışın olumlu olması arkasının gelip gelmemesiyle de önemlidir. Arkası gelmeyecek bir çıkış, gösteri olarak tarihte yerini alacaktır.
Hepimiz doğru çıkışları onaylamalıyız. Siyaset doğru olanı daha iyi olanı yapma yarışı olarak algılanmalıdır. Bunu hangi referansla yaptığına bakıp tu kaka diyerek elimizin tersiyle itmemeliyiz. Biz de kendi referanslarımızla doğru tutumları her yerde ikame edebilmeliyiz. Bunu da ön yargılarımızdan bağımsız olarak yapmamız gerekli. Bu tutumların derin dokusunda bir tutarlılık olup olmadığının anlaşılması için de onaylanması gereklidir.
Unutmayın ki Türkiye bir çok bağla, Millet Meclisinden habersiz, askeri anlaşmalarla İsrail'le ilişki halindedir. Davosta takınılan tutum bu tür olumsuz anlaşma ve ilişkilerin sorgulanmasına kadar derinliğine yönelmese, bölgemiz halklarına verilen olumlu mesaj, Türkiye'nin soğuk savaş dönemine, bölgeden yalıtılmış çekinilen emperyalist kuklası bir ülke imajına dönecektir.
AKP Hükümeti sözcüsü Bakan Cemil Çiçek: “İsrail’le ikili ilişkilerimize sadık kalacağız” açıklamasıyla Davos’teki söz düellosunun etkilerini soğutmak isteyen açıklamaları korkunun dağları bürüdüğünü gösterir gibidir. Erdoğan’ın Davos çıkışı, sahiplerini korkutmuş gbidir
Kaygılarımızı haklı çıkartan bu açıklamalar, bu devletin statüleri ve bağımlılıkları koşulunda hiçbir hükümetin tutarlı tutumlarda olamayacağını gösteriyor. AKP zaten bu tutarsızlıkların partisidir, Hükümet olmakla elini taşın altına koyan AKP ve Erdoğan devlet statülerinin önünde boyun eğmekten başka bir tutum geliştirmesi düşünülemezdi. Doğru tutumların bir show haline dönüşme tehlikesi de böylece ortaya çıkmaktadır. Ancak bu bile halkımızın gerçekleri görmesi açısından olumludur diyeceğim.
Olumlu tutuma karşı gelmemek gerek. İlla bulandırmak ve yok saymak siyasetin ilkel yöntemleriyle çalışmak demektir. Olumlu bir tutum gerçekçi dinamiklerden kaynaklanıyorsa bunu sahiplenmek gerek. Doğru tutumunda tutarlı olmak ise bize düşen bir görevdir, zira doğru tutumda kararlı olmayı başka kimseden beklememek gerek.
Doğruyu savunmak ve arkasında durmak her haliyle halkımızın bilincini geliştirecek, bölgedeki rolüne ilişkin önemli dinamikler katacaktır. Bu tutumlardan yola çıkarak Türkiye’nin bölgenin lideri, bölgenin egemeni olacağını düşünmek ise çok saçma ve hayalle iştigaldir. Bölgede eşitler olmanın yolu aranmalıdır. Başka bir perspektifle soğuk savaş döneminin bataklığına düşülür.
Bu açıdan yeni Osmanlıcılık özentilerine çok dikkat edilmelidir. Emperyalistlerin soğuk savaş döneminden kalmış politikalarıyla Türkiye’yi bölgenin “lideri” olacağı aldatmacası, ülkemizin bölgeden uzun süren tecrit olmasını getirmekten başka bir işe yaramamıştır.
Bölgemizde komşularımızla eşit ülkelere olarak, kendi iç özgürlük ve demokrasi ihtiyaçlarımızı çözmüş olarak, bölgede emperyalist emellere karşı sıkı bir dayanışma içinde bulunarak, bölgemizin siyasal özgürlük ihtiyacında olan tüm etnik dokuların ihtiyaçları da karşılanarak yer almalıyız. Bu tutumlar o zaman gerçekçi olur ve hepimiz adına ortak ve güçlendirici bir tutum olur. Bunun için kimin hangi seçimde kaç puan daha çok kazanacağı kaygısıyla hareket etmemeliyiz. Halkların yaşam süreleri her türden siyasetin ve siyasetçinin yaşam süresinden çok daha uzundur.
3 Şubat 2009
Davos'taki Başbakan Erdoğan'nın İsrail Cumhurbaşkanı Ş. Perez'e sert çıkışı çok önemliydi diye düşünüyorum. Bunun Türkiye halkları adına olumlu bir çıkış olduğu kanaatindeyim. Bu çıkışı kimin yaptığının hiç bir önemi yoktur. Başbakan kim olursa olsun bölgemizin insanı olarak hepimizin içinde geçen böylesi bir çıkışı yapmakla yükümlüdür esasında. Bu çıkışın olumlu olması arkasının gelip gelmemesiyle de önemlidir. Arkası gelmeyecek bir çıkış, gösteri olarak tarihte yerini alacaktır.
Hepimiz doğru çıkışları onaylamalıyız. Siyaset doğru olanı daha iyi olanı yapma yarışı olarak algılanmalıdır. Bunu hangi referansla yaptığına bakıp tu kaka diyerek elimizin tersiyle itmemeliyiz. Biz de kendi referanslarımızla doğru tutumları her yerde ikame edebilmeliyiz. Bunu da ön yargılarımızdan bağımsız olarak yapmamız gerekli. Bu tutumların derin dokusunda bir tutarlılık olup olmadığının anlaşılması için de onaylanması gereklidir.
Unutmayın ki Türkiye bir çok bağla, Millet Meclisinden habersiz, askeri anlaşmalarla İsrail'le ilişki halindedir. Davosta takınılan tutum bu tür olumsuz anlaşma ve ilişkilerin sorgulanmasına kadar derinliğine yönelmese, bölgemiz halklarına verilen olumlu mesaj, Türkiye'nin soğuk savaş dönemine, bölgeden yalıtılmış çekinilen emperyalist kuklası bir ülke imajına dönecektir.
AKP Hükümeti sözcüsü Bakan Cemil Çiçek: “İsrail’le ikili ilişkilerimize sadık kalacağız” açıklamasıyla Davos’teki söz düellosunun etkilerini soğutmak isteyen açıklamaları korkunun dağları bürüdüğünü gösterir gibidir. Erdoğan’ın Davos çıkışı, sahiplerini korkutmuş gbidir
Kaygılarımızı haklı çıkartan bu açıklamalar, bu devletin statüleri ve bağımlılıkları koşulunda hiçbir hükümetin tutarlı tutumlarda olamayacağını gösteriyor. AKP zaten bu tutarsızlıkların partisidir, Hükümet olmakla elini taşın altına koyan AKP ve Erdoğan devlet statülerinin önünde boyun eğmekten başka bir tutum geliştirmesi düşünülemezdi. Doğru tutumların bir show haline dönüşme tehlikesi de böylece ortaya çıkmaktadır. Ancak bu bile halkımızın gerçekleri görmesi açısından olumludur diyeceğim.
Olumlu tutuma karşı gelmemek gerek. İlla bulandırmak ve yok saymak siyasetin ilkel yöntemleriyle çalışmak demektir. Olumlu bir tutum gerçekçi dinamiklerden kaynaklanıyorsa bunu sahiplenmek gerek. Doğru tutumunda tutarlı olmak ise bize düşen bir görevdir, zira doğru tutumda kararlı olmayı başka kimseden beklememek gerek.
Doğruyu savunmak ve arkasında durmak her haliyle halkımızın bilincini geliştirecek, bölgedeki rolüne ilişkin önemli dinamikler katacaktır. Bu tutumlardan yola çıkarak Türkiye’nin bölgenin lideri, bölgenin egemeni olacağını düşünmek ise çok saçma ve hayalle iştigaldir. Bölgede eşitler olmanın yolu aranmalıdır. Başka bir perspektifle soğuk savaş döneminin bataklığına düşülür.
Bu açıdan yeni Osmanlıcılık özentilerine çok dikkat edilmelidir. Emperyalistlerin soğuk savaş döneminden kalmış politikalarıyla Türkiye’yi bölgenin “lideri” olacağı aldatmacası, ülkemizin bölgeden uzun süren tecrit olmasını getirmekten başka bir işe yaramamıştır.
Bölgemizde komşularımızla eşit ülkelere olarak, kendi iç özgürlük ve demokrasi ihtiyaçlarımızı çözmüş olarak, bölgede emperyalist emellere karşı sıkı bir dayanışma içinde bulunarak, bölgemizin siyasal özgürlük ihtiyacında olan tüm etnik dokuların ihtiyaçları da karşılanarak yer almalıyız. Bu tutumlar o zaman gerçekçi olur ve hepimiz adına ortak ve güçlendirici bir tutum olur. Bunun için kimin hangi seçimde kaç puan daha çok kazanacağı kaygısıyla hareket etmemeliyiz. Halkların yaşam süreleri her türden siyasetin ve siyasetçinin yaşam süresinden çok daha uzundur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
saygı değer usta... kutsal bir mücadelede şehit düşen vedat yoldaş ve diğer şehit yoldaşları n anısı önünde saygıyla eğiliyorum vedat yoldaşın kardeşinin etkinliklerde timsah göz yaşlarından bahsetmesi bizleri yaraladı ben ve ben gibi düşünenler her zaman onların izinde yürüme azmindeyiz. şehitlere verilmiş bir sözümüz var ölene kadar onları anacağız ve can verdikleri uğurda bizde can vermeye hazırız.. ruhları şad olsun...sevgi ve saygılarımla yoldaş adnan
Merhaba Adnan arkadaş,ben Vedat'ın kardeşiyim.Söz konusu yazımdaki bir cümlem seni incitmiş herhalde kusura bakma.Ben o yazının altında açık adresimi yazarak isteyen arkadaşlarların benimle görüşebileceğini yazmıştım ama malesef bu kısım site yöneticisi tarafından çıkarılmış.Adresim yayınlanmış olsaydı direk bana eleştirilerini yollardın ve ben çok memnun olurdum.o zaman timsahım gözyaşlarının neden kullandım daha iyi anlardın Ben yine adresimi yazıyorum.İlgilenşirsen eğer yazışırız.Selamlar. mitaterdal1481@gmail.com
Yorum Gönder