10 Şubat 2009 Salı
ARAPLARIN EFSANEVİ KAHRAMANI İMAD MUĞNİYE
Somer SULTAN / Levent
thesultanpost@hotmail.com
İki efsana bir arada. İkisi de İsrail'e diz çökertti. İMAD MUĞNİYE, HİZBULLAH LİDERİ HASAN NASRALLAH'LA
İsminin çok az sayıda bilinmesine rağmen, ABD bu kahramanın başına Usama bin Laden'in başına biçtiği ödülü biçiyordu; ödül 25 milyon $. Kimsenin haberi olmadan. İmad Muğniye bir Lübnanlı direnişçidir. Bu direnişçinin bütün hayatı gizlilikte geçmişti. Nerde olduğunu bilenler çok azdı, resmini gören hemen hemen yoktu. Şam'da bir toplantıdan ayrılırken suikasta uğradıktan sonra gerçek açığa çıktı. Kod adı "Haccı Rıdvan" olan İmad Muğniye, Hizbullah'ın en önemli askeri yöneticisiydi. Arapların Che Guavera’sıydı…
Yıllarca süren gizlilik hayatında, Hizbullah adına en başarılı silahlı eylemlerin arkasında durduğu anlaşıldı. Dünyanın değişik toplam 42 ülkesinde aranıyordu. Hizbullah'ın en önemli başarıları olan 2000 ve 2006'daki zaferleri, sonradan anlaşıldı ki İmad Muğniye, bir avuç gerillanın İsrail ordusunu mağlup etmesinde baş mimardır. Öyle ki İsrail'in "mirkava" adlı tank sanayisinin en modern sürümünü komik durumuna düşüren ve Güney Lübnan'ı "Mirkava mezarlığı"na dönüştüren zafer, İmad Muğniye'ye ait bir sanat eserinden başka bir şey değildir. Bu gizli savaşta, Muğniye, kendini hedef alan provokasyonlardan kurtulurken, direnişçi iki kardeşini geride bıraktı.
EFSANEVİ KAHRAMAN İMAD MUĞNİYE ÖLÜMÜNDEN SONRA YAYINLANAN İLK FOTOĞRAFI
Özellikle de, gerilla savaşlarında bir büyük başarı sayılan, askeri fakültelerde öğretilen ve İsrail ile Hizbullah arasında 2006 savaşını başlatan, 2 İsrail askerinin esir alma eylemi, büyük önder Muğniye'ye ait bir başka başarı örneğidir (sadık söz eylemi). Bu eylemi anlatmak, bilim kurgu literatürünü anımsatabilir mahiyettedir. Nitekim, başta askeri önderi Muğniye olmak üzere, direnişin gösterdiği profesyonellik ve sabır, onu gerilla savaşlarının kuşkusuz efsanesi haline getirmiştir.
Bu eylemde hedef, düşmanın elinde kalan ve çoğu Hizbullah partili olmayan direnişçilerin özgürlüğüne kavuşturmak için, düşmanın askerlerinden bir kaçını rehin almak.
Nasrallah'ın anlattığına göre, Muğniye'nin son başarısı, 2006 savaş sonuçlarını değerlendirmesi, kusurları düzeltmesi ve olası bir savaşta uygulanacak yeni stratejiler geliştirmesidir.
O'nu tanıyan ama suskun kalan, direnişe yakın, bir kaç gazeteci var. Ancak O şehit olduktan sonra, bu gazeteciler yavaş yavaş konuşmaya başladılar. Böylece çağımızın gizli kahramanı hakkında biraz daha bilgi ediniyorduk. Bu gazetecilerden en önemlisi İbrahim El-Emin'in, "direnişin sihirbazı İmad Muğniye, şehit oldu" adlı makalesinden bir kaç alıntı sunacağım:
Daimi arayışı; "İsrail'i yok etme yolları"
«İmad Muğniye anlatıyor: Onların gözünde korkuyu gördük, hezimeti de. İlk füzelerimiz Hayfa'yı bombalamaya başladığında etrafımdakilere dedim ki: Savaşı kazandık!»
«İnsanların arasında gizlenmişti. Daima bir arayış içerisindeydi; "İsrail'i yok etme yolları". Bu, çocuksu bir düş değildi O'nun için. Çok ciddi bir hedefti. Bu hedefle alay edenlere de çok sinirlenirdi»
«2000 yılında İsrail'in çekilmesinden bir kaç gün geçmemişti ki "Haccı" düşmanla ateş hattını yeniden çizmeye başladı. Filistin, sabah akşam aldığı nefes haline geldi. İsrail ordusunun deneyimine hayrandı, düşmanın yaptığı her şeyde kullanabilinecek bir kusur bulma hevesindeydi. Arayışlara yoldaşlarını katar, kusuru bulana en büyük ödül verilirdi; şehitliğin kapılarını aralayacak bir eyleme katılma fırsatı»
«Hasan Nasrallah O'nu çok severdi. Aklına hayrandı. Birlikte çatışma bölgelerinde uzun zamanları paylaştılar»
«Her şey açığa çıktı. sihirbaz, perdenin arkasından çıktı, çocukluğundan beri bildiği yola devam etti, Hasan Nasrallah isimli yoldaşını çok zor bir yükle birlikte arkasında bıraktı»
Yazının tam metnini okumak için:
http://www.al-akhbar.com/ar/node/63799
"Haccı" ismi direnişçileri titretiyor
C.I.A de bir sorumlu olan ve uzun bir süre boyunca İmad Muğniye'nin izini sürmekle meşgul olan Robert Bayle şunları söylemiş O'nun hakkında: «gördüğm en tehlikeli teröristtir kendisi. En güçlü sinme imkânlarına sahiptir. Rus istihbaratından bile üstündü. Çünkü O bir kapıdan girer başkasından çıkar, arabasını her gün değiştirir, telefonla kesinlikle randevu vermezdi. Ne yapacağını kimse tahmin edemez. Kendisi, terörün efendisi, kutsal kasedir. 1983 den beri arıyoruz O'nu»
Cad Nasrallah adlı gazeteciye ait bir makaleden şu alıntıları yapıyorum:
«Direnişçiler, Hasan Nasrallah ismini duyduklarında gözleri parlardı, "Haccı" ismiyse, direnişin en üst komutanları dahil, herkesin titremesine yetiyordu»
«Direnişte bir kumutan bana anlattı: bazı direnişçiler Hasan Nasrallah'a küçük şakalar yapabilirdi ama "Haccıyla" şaka yapma fikri korkuturdu bizi. Ben, birinde bir şaka yaptım, ondan bana beyaz bir kâğıt üstüne imza atmasını istedim. "Haccı" aldı kâğıdı ve üzerine imzayı attı. Bize dedi ki: alın imzam, birisi benim imzamı taklit etme cesaretinde bulunsun bakalım, O'nu nerde olursa olsun yakalardım»
«2006 zaferi kutlamalarında yakın bir yer almaya çalışıyordum, bir baktım gözlüklü, kısa ve dolgun bir adam, bir gence verilen görevleri uygulanmasının öneminden bahsediyordu. Sonra bana bakıp "mösyö Cad, bir şey lazım mıydı?" diye sordu. Ben de gazetecilerin yanında bir yer almak istediğimi belirttim O’na. Ön safta Seyit Hasan Nasrallah'ın yanına oturmam için bir gençle göndendi beni: "Eğer birisi bir şey sorarsa, Haccı'nın isteğidir! Dersiniz".
Evet, düne kadar direnişin askeri komutanının elini sıktığımı bilmiyordum»
Yazının tam metnini okumak için:
http://www.al-akhbar.com/ar/node/63767
İmad, kendi kanının intikamının planını kendi çizmiş
"Ortadoğu'nun kara kutusu" lakabı verilen, Çakal Karlos ve Vedii Haddad gibi devrimcilere yardımcılık yapan gazeteci yazar Enis Nakkaş, El-Arabiya televizyonuna verdiği demeçte İmad Muğniye'nin yakın bir dostu olduğunu söyleyerek O'nun hakkında bazı bilinmeyenleri anlattı:
İlk tanışmalarından şöyle bahsediyor: «80'lerde Fetih'in askeri kanadında bir mevki deydim. O zamanda, İmad, bir kaç gencin başında bana gelip, Fetih'e üye olmadan silahlı mücadelede onları çalıştırmamızı istedi. Sonradan anladım ki, bu gençler, İslami bir kesimden gelmiş, kendi öğretilerini bırakmadan direnişe katılmak istiyorlarmış»
«Haccı Rıdvan, aslında futbolu çok severdi. Zaman bulduğunda, Beyrut'un güney mahallesi sokaklarında top oynardı (Hizbullan'ın egemen olduğu, Şii çoğunluklu bir mahalle). Tabii oyun arkadaşları O'nun kim olduğunu bilmezlerdi. Bazen eşiyle beraber, çarşıya alış verişe çıkardı»
İmad Muğniye'nin düzenlediği öne sürülen saldırıların gerçekten O'na mı ait olduğu hakkında, Enis Nakkaş'ın cevabı kısaca "Bilmiyorum"du. Sonra ekliyor «ben dahil onunla samimi olan bütün arkadaşlar, bu soruyu sormanın aslında, haddi aşmak olduğunu biliyorduk. Hiç birimiz bunu O'na sormadık»
Askeri liderine yapılmış sabotaja karşı, Hizbullah'ın vereceği yanıt hakkında (buna intikam denilebilir. Ya da Hizbullah'ın izlediği islami öğretilerce "Kısas" kavramı da kullanılabilir) kesinlikle bir yanıt verileceğini. Ve bu yanıtın aslında, planını İmad Muğniye'nin çizdiği bir saldırı olacağını, emin bir şekilde anlatıyor Enis Nakkaş.
Onlara pişmanlık duyma fırsatı bile vermiyeceğiz
Gazeteci İbrahim El-Emin, yukarıda ele alddığım makalesinden başka bir makalesinde şu olayı anlatıyor:
«"Haccı"nın cenaze merasimine Hasan Nasrallah, güvenlilik nedenleri yüzünden katılamamıştı. Ancak kesin kaynaklardan bildim ki, herkes gittikten sonra, aynı gecede, mezara kendi gelmiş. Fatiha okuyup, yoldaşının mezarının yanı başında biraz oturup derin düşüncelere daldı. Sonra elini mezarın üzerine koyup dedi ki: Ey İmad kardeş, yemin etmeme lüzum yok ama onlara pişmanlık duyma fırsatı bile vermeyeceğimizden emin olabilirsin»
Aynı anlamı, Nasrallah, Muğniye'nin anısına düzenlenen tören sırasında da tekrarladı: «Katil siyonistlere, bütün dünyanın duyacağı bir şekilde sesleniyorum: eğer bu tür açık savaşları istiyorsanız, savaşa hazırız!... intikamımızın zamanını ve mekanını biz seçeceğiz»
Ve son bomba: Gazee zaferinin arkasında yine İmad Muğniye duruyor
Yine gazeteci İbrahim El-Emin anlatıyor: 2006 G. Lübnan savaşı biter bitmez İmad Muğniye Lübnan savaş deneyimini Gazze’ye taşıma kaygısını yaşadı. Öyle de oldu büyük sayıda Gazze’li Direniş’çiler Suriye, İran ve Lübnan’a gelip gitmeye başladılar, deneyim biriktirdiler. Bir yıldan kısa bir zamanda Gezze’de durum radikal bir değişime uğramış oldu. Muğniye ile sıkı ilişkide olanlar şöyle dediğini söylüyorlar: «Filistin halkı yüce bir halk olduğunu göstermiştir, Gazze ve etraflarında yeraltı bir şehir kurdukları için değil ama bütün zorluklara rağmen işgale direnecek kadar güçlü bir iradesi olduğu için»
Yani Gazze zaferi armasında yine İmad Muğniye’nin dehası var
Baba, senin oğlun olduğumla övünmeyi hep istemişimdir
Muğniye'nin ailesi, gizliliğe ve kamuflaja alışmış bir ailedir. Babalarının kimliğini hep saklamışlardır. Evlerine, yabancıları sokmazlarmış. Direnişin gizli toplumunda onlara yönelen hayranlık bakışlara gerekli mütevaziliği, fuzuli gözlere de gerekli tutarlılığı gösterebilmişlerdir.
Muğniye'nin anma töreninde büyük oğlu Cihat, bir konuşma yaptı: «ilk defa, büyük mücahit önder İmad Muğniye oğlu Cihat olduğumu onurla açık olarak haykırıyorum... ben O'nun tüfeğine gözlerimi açtım... Bütün zorlukları onunla beraber aştım. onda hep, şefkatli ve sevecen babayı gördüm»
thesultanpost@hotmail.com
İki efsana bir arada. İkisi de İsrail'e diz çökertti. İMAD MUĞNİYE, HİZBULLAH LİDERİ HASAN NASRALLAH'LA
İsminin çok az sayıda bilinmesine rağmen, ABD bu kahramanın başına Usama bin Laden'in başına biçtiği ödülü biçiyordu; ödül 25 milyon $. Kimsenin haberi olmadan. İmad Muğniye bir Lübnanlı direnişçidir. Bu direnişçinin bütün hayatı gizlilikte geçmişti. Nerde olduğunu bilenler çok azdı, resmini gören hemen hemen yoktu. Şam'da bir toplantıdan ayrılırken suikasta uğradıktan sonra gerçek açığa çıktı. Kod adı "Haccı Rıdvan" olan İmad Muğniye, Hizbullah'ın en önemli askeri yöneticisiydi. Arapların Che Guavera’sıydı…
Yıllarca süren gizlilik hayatında, Hizbullah adına en başarılı silahlı eylemlerin arkasında durduğu anlaşıldı. Dünyanın değişik toplam 42 ülkesinde aranıyordu. Hizbullah'ın en önemli başarıları olan 2000 ve 2006'daki zaferleri, sonradan anlaşıldı ki İmad Muğniye, bir avuç gerillanın İsrail ordusunu mağlup etmesinde baş mimardır. Öyle ki İsrail'in "mirkava" adlı tank sanayisinin en modern sürümünü komik durumuna düşüren ve Güney Lübnan'ı "Mirkava mezarlığı"na dönüştüren zafer, İmad Muğniye'ye ait bir sanat eserinden başka bir şey değildir. Bu gizli savaşta, Muğniye, kendini hedef alan provokasyonlardan kurtulurken, direnişçi iki kardeşini geride bıraktı.
EFSANEVİ KAHRAMAN İMAD MUĞNİYE ÖLÜMÜNDEN SONRA YAYINLANAN İLK FOTOĞRAFI
Özellikle de, gerilla savaşlarında bir büyük başarı sayılan, askeri fakültelerde öğretilen ve İsrail ile Hizbullah arasında 2006 savaşını başlatan, 2 İsrail askerinin esir alma eylemi, büyük önder Muğniye'ye ait bir başka başarı örneğidir (sadık söz eylemi). Bu eylemi anlatmak, bilim kurgu literatürünü anımsatabilir mahiyettedir. Nitekim, başta askeri önderi Muğniye olmak üzere, direnişin gösterdiği profesyonellik ve sabır, onu gerilla savaşlarının kuşkusuz efsanesi haline getirmiştir.
Bu eylemde hedef, düşmanın elinde kalan ve çoğu Hizbullah partili olmayan direnişçilerin özgürlüğüne kavuşturmak için, düşmanın askerlerinden bir kaçını rehin almak.
Nasrallah'ın anlattığına göre, Muğniye'nin son başarısı, 2006 savaş sonuçlarını değerlendirmesi, kusurları düzeltmesi ve olası bir savaşta uygulanacak yeni stratejiler geliştirmesidir.
O'nu tanıyan ama suskun kalan, direnişe yakın, bir kaç gazeteci var. Ancak O şehit olduktan sonra, bu gazeteciler yavaş yavaş konuşmaya başladılar. Böylece çağımızın gizli kahramanı hakkında biraz daha bilgi ediniyorduk. Bu gazetecilerden en önemlisi İbrahim El-Emin'in, "direnişin sihirbazı İmad Muğniye, şehit oldu" adlı makalesinden bir kaç alıntı sunacağım:
Daimi arayışı; "İsrail'i yok etme yolları"
«İmad Muğniye anlatıyor: Onların gözünde korkuyu gördük, hezimeti de. İlk füzelerimiz Hayfa'yı bombalamaya başladığında etrafımdakilere dedim ki: Savaşı kazandık!»
«İnsanların arasında gizlenmişti. Daima bir arayış içerisindeydi; "İsrail'i yok etme yolları". Bu, çocuksu bir düş değildi O'nun için. Çok ciddi bir hedefti. Bu hedefle alay edenlere de çok sinirlenirdi»
«2000 yılında İsrail'in çekilmesinden bir kaç gün geçmemişti ki "Haccı" düşmanla ateş hattını yeniden çizmeye başladı. Filistin, sabah akşam aldığı nefes haline geldi. İsrail ordusunun deneyimine hayrandı, düşmanın yaptığı her şeyde kullanabilinecek bir kusur bulma hevesindeydi. Arayışlara yoldaşlarını katar, kusuru bulana en büyük ödül verilirdi; şehitliğin kapılarını aralayacak bir eyleme katılma fırsatı»
«Hasan Nasrallah O'nu çok severdi. Aklına hayrandı. Birlikte çatışma bölgelerinde uzun zamanları paylaştılar»
«Her şey açığa çıktı. sihirbaz, perdenin arkasından çıktı, çocukluğundan beri bildiği yola devam etti, Hasan Nasrallah isimli yoldaşını çok zor bir yükle birlikte arkasında bıraktı»
Yazının tam metnini okumak için:
http://www.al-akhbar.com/ar/node/63799
"Haccı" ismi direnişçileri titretiyor
C.I.A de bir sorumlu olan ve uzun bir süre boyunca İmad Muğniye'nin izini sürmekle meşgul olan Robert Bayle şunları söylemiş O'nun hakkında: «gördüğm en tehlikeli teröristtir kendisi. En güçlü sinme imkânlarına sahiptir. Rus istihbaratından bile üstündü. Çünkü O bir kapıdan girer başkasından çıkar, arabasını her gün değiştirir, telefonla kesinlikle randevu vermezdi. Ne yapacağını kimse tahmin edemez. Kendisi, terörün efendisi, kutsal kasedir. 1983 den beri arıyoruz O'nu»
Cad Nasrallah adlı gazeteciye ait bir makaleden şu alıntıları yapıyorum:
«Direnişçiler, Hasan Nasrallah ismini duyduklarında gözleri parlardı, "Haccı" ismiyse, direnişin en üst komutanları dahil, herkesin titremesine yetiyordu»
«Direnişte bir kumutan bana anlattı: bazı direnişçiler Hasan Nasrallah'a küçük şakalar yapabilirdi ama "Haccıyla" şaka yapma fikri korkuturdu bizi. Ben, birinde bir şaka yaptım, ondan bana beyaz bir kâğıt üstüne imza atmasını istedim. "Haccı" aldı kâğıdı ve üzerine imzayı attı. Bize dedi ki: alın imzam, birisi benim imzamı taklit etme cesaretinde bulunsun bakalım, O'nu nerde olursa olsun yakalardım»
«2006 zaferi kutlamalarında yakın bir yer almaya çalışıyordum, bir baktım gözlüklü, kısa ve dolgun bir adam, bir gence verilen görevleri uygulanmasının öneminden bahsediyordu. Sonra bana bakıp "mösyö Cad, bir şey lazım mıydı?" diye sordu. Ben de gazetecilerin yanında bir yer almak istediğimi belirttim O’na. Ön safta Seyit Hasan Nasrallah'ın yanına oturmam için bir gençle göndendi beni: "Eğer birisi bir şey sorarsa, Haccı'nın isteğidir! Dersiniz".
Evet, düne kadar direnişin askeri komutanının elini sıktığımı bilmiyordum»
Yazının tam metnini okumak için:
http://www.al-akhbar.com/ar/node/63767
İmad, kendi kanının intikamının planını kendi çizmiş
"Ortadoğu'nun kara kutusu" lakabı verilen, Çakal Karlos ve Vedii Haddad gibi devrimcilere yardımcılık yapan gazeteci yazar Enis Nakkaş, El-Arabiya televizyonuna verdiği demeçte İmad Muğniye'nin yakın bir dostu olduğunu söyleyerek O'nun hakkında bazı bilinmeyenleri anlattı:
İlk tanışmalarından şöyle bahsediyor: «80'lerde Fetih'in askeri kanadında bir mevki deydim. O zamanda, İmad, bir kaç gencin başında bana gelip, Fetih'e üye olmadan silahlı mücadelede onları çalıştırmamızı istedi. Sonradan anladım ki, bu gençler, İslami bir kesimden gelmiş, kendi öğretilerini bırakmadan direnişe katılmak istiyorlarmış»
«Haccı Rıdvan, aslında futbolu çok severdi. Zaman bulduğunda, Beyrut'un güney mahallesi sokaklarında top oynardı (Hizbullan'ın egemen olduğu, Şii çoğunluklu bir mahalle). Tabii oyun arkadaşları O'nun kim olduğunu bilmezlerdi. Bazen eşiyle beraber, çarşıya alış verişe çıkardı»
İmad Muğniye'nin düzenlediği öne sürülen saldırıların gerçekten O'na mı ait olduğu hakkında, Enis Nakkaş'ın cevabı kısaca "Bilmiyorum"du. Sonra ekliyor «ben dahil onunla samimi olan bütün arkadaşlar, bu soruyu sormanın aslında, haddi aşmak olduğunu biliyorduk. Hiç birimiz bunu O'na sormadık»
Askeri liderine yapılmış sabotaja karşı, Hizbullah'ın vereceği yanıt hakkında (buna intikam denilebilir. Ya da Hizbullah'ın izlediği islami öğretilerce "Kısas" kavramı da kullanılabilir) kesinlikle bir yanıt verileceğini. Ve bu yanıtın aslında, planını İmad Muğniye'nin çizdiği bir saldırı olacağını, emin bir şekilde anlatıyor Enis Nakkaş.
Onlara pişmanlık duyma fırsatı bile vermiyeceğiz
Gazeteci İbrahim El-Emin, yukarıda ele alddığım makalesinden başka bir makalesinde şu olayı anlatıyor:
«"Haccı"nın cenaze merasimine Hasan Nasrallah, güvenlilik nedenleri yüzünden katılamamıştı. Ancak kesin kaynaklardan bildim ki, herkes gittikten sonra, aynı gecede, mezara kendi gelmiş. Fatiha okuyup, yoldaşının mezarının yanı başında biraz oturup derin düşüncelere daldı. Sonra elini mezarın üzerine koyup dedi ki: Ey İmad kardeş, yemin etmeme lüzum yok ama onlara pişmanlık duyma fırsatı bile vermeyeceğimizden emin olabilirsin»
Aynı anlamı, Nasrallah, Muğniye'nin anısına düzenlenen tören sırasında da tekrarladı: «Katil siyonistlere, bütün dünyanın duyacağı bir şekilde sesleniyorum: eğer bu tür açık savaşları istiyorsanız, savaşa hazırız!... intikamımızın zamanını ve mekanını biz seçeceğiz»
Ve son bomba: Gazee zaferinin arkasında yine İmad Muğniye duruyor
Yine gazeteci İbrahim El-Emin anlatıyor: 2006 G. Lübnan savaşı biter bitmez İmad Muğniye Lübnan savaş deneyimini Gazze’ye taşıma kaygısını yaşadı. Öyle de oldu büyük sayıda Gazze’li Direniş’çiler Suriye, İran ve Lübnan’a gelip gitmeye başladılar, deneyim biriktirdiler. Bir yıldan kısa bir zamanda Gezze’de durum radikal bir değişime uğramış oldu. Muğniye ile sıkı ilişkide olanlar şöyle dediğini söylüyorlar: «Filistin halkı yüce bir halk olduğunu göstermiştir, Gazze ve etraflarında yeraltı bir şehir kurdukları için değil ama bütün zorluklara rağmen işgale direnecek kadar güçlü bir iradesi olduğu için»
Yani Gazze zaferi armasında yine İmad Muğniye’nin dehası var
Baba, senin oğlun olduğumla övünmeyi hep istemişimdir
Muğniye'nin ailesi, gizliliğe ve kamuflaja alışmış bir ailedir. Babalarının kimliğini hep saklamışlardır. Evlerine, yabancıları sokmazlarmış. Direnişin gizli toplumunda onlara yönelen hayranlık bakışlara gerekli mütevaziliği, fuzuli gözlere de gerekli tutarlılığı gösterebilmişlerdir.
Muğniye'nin anma töreninde büyük oğlu Cihat, bir konuşma yaptı: «ilk defa, büyük mücahit önder İmad Muğniye oğlu Cihat olduğumu onurla açık olarak haykırıyorum... ben O'nun tüfeğine gözlerimi açtım... Bütün zorlukları onunla beraber aştım. onda hep, şefkatli ve sevecen babayı gördüm»
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder