21 Eylül 2008 Pazar
İBRAHİM ÇENET'LE ROPÖRAJ
K. Doğan
" 1968 Devrimci önderlerinden İbrahim Çenet ile yaptığım röportajı siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.
“İbrahim Çenet. 1949 Osmaniye doğumlu. İlköğretim ve liseyi Osmaniyede okudu. İstanbul üniversitesinde hukuk okuduktan sonra. 1974 -75 yıllarında Fransada Sorbon üniversitesinde Fransız dili ve edebiyatı ve Etimoloji okudu. Şairdir. Yeryüzü çocuklarını anlatan “Acı çocuğu krağı çalmaz “ adlı bir anı kıtabı, “Bin çiçekli bahçe” adlı şiir ve kültür sözlüğü kitabı, “Öz “ adlı kısa özlü sözlerden oluşan bir kitabı; “Sümerlerden beri gelen geleneklerimiz” , “Kızılderililer ve Türk Dili” ve de “Kimliğimizin sembollerinden Karacoğlan” adlı kapsamlı çalışmaları var.Osmaniyede kurulu , “ Anadolu Halk Bilimleri ve Kültür Derneği” adlı akadedemik nietelikli bir derneğin yöneticisidir. 2005 yılından beri organize edilen, “Özgür İnsan Ödülü “ nün yürütücülerindendir. Yine 3.sü yapılan Özgür Film festivalinin yürütücülerindendir.Zaman zaman Mersin, Çukurova ve Gaziantep üniversitelerinde ki bilimsel toplantı ve konferansların katılımcılarındandır. Ayrıca İsveçte Halk Üniversitesi ( Folk Üniversitet) ve Upsala Üniversitesinin düzenlediği ders proğramlarında Türk ve İsveç halk kültürü üzerine dersler vermektedir. 1968 – 1998 yılları arasında siyasi görüşlerinden dolayı 7. 5 yıl ceza evinde tutulmuştur. 6 yılda resmi sürgün edilmiştir. Evli ve üç çocuk babasıdır.”
K Doğan
********************************
ROPÖRTAJ:
K Doğan : Türkiye’de bir karışıklık, kaos, kriz var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?
İ.Ç :Evet Türkiyede bir karışıklık bir kriz var. Bunun nedeni içselden daha çok dışsaldır, dışa bağımlılıktır. Bugünkü emperyalizmin ulaştığı boyut bazı ülkeleri kendi karşısına iterken bazılarınıda kendiyle özdeş hale getiriyor. Ne yazık ki bügün Türkiye Başta Amerikan imparatorluğu ile özdeş hale gelmiştir. Son yıllarda emperyalizmin durumu iyi ( yani kötü). Son on yıldır, helede son beş yıldır Türkiyenin durumu daha da kötü. Bunun nedenleri var : 1 - Türkiye emperyalizme bağımlı ve sömürülüyor 2 - Pazar ve sömürü alanları daralan emperyalizm Türkiye halk ve emekçilerine daha çok sömürü planı uyguluyor. 3 - Durumu bozulan Türkiye işbirlikçileri ve egemenleri halde ki hükümetleri vasıtasıyla akıl almaz yolsuzluk, sömürü ve talan uyguluyor. 4 - Yer yüzünde emperyalizme tepkilerin artması ve yeni odakların oluşmasıyla Türkiye daha da sıkışıyor.
K.D : Türkiyenin Emperyalizmle özdeşleştiğini artık herkes biliyor; ancak emperyalizm gerçekten geriliyormu ?
İ.Ç :Kesinlikle evet. Bu apaçık ortada. ABD süper güçtü ( daha hala öyle) . Neden: Zengin! Niye zengin ? Çok mal satıyor. Ne satıyor: Otomobil, tank, beyaz eşya, cephane. Peki Hindistan kendi arabasını kendisi yapmaya başladıysa ondan araba az alacak. Brezilya kendi tankını kendisi yapmaya başladıysa, İran cephanesini kendisi dolduruyorsa senden almayacak bunu. Bu durum devamlı büyüyerek gidiyor. Çin ve başkalarıda başlı başına olgular. Peki bu durum ne sonuç doğuruyor ? Altmış seksen yıllık dev Amerikan dünya şirketleri küçülmekle kalmıyor birer beşer iflas ediyorlar. Amerikan ekonomisi küçülüyor, ona bağlı diğer uydu ekonomilerde çöküyor. Beş ay önce beş-altı Amerika kıta ülkesi IMF den tümden ayrıldığını açıkladı. Üç ay önce on yedi Orta ve Güney Amerika ülkesi Kübada toplanarak Emperyalizmin enerji zincirinden çıktıklarını açıkladılar. İran senin kontrolünden çıkmış durumda, Çin kendisini sömürttürmüyor. Rusya başlı başına bir olgu vb. Bunları herkes günlük basından takip ediyor.Emperyalizmin hızla çökmekte olduğuna en canlı örneklere devam edelim : 1991 den beri ABD nin süper güç, Global( küresel) güç durumu bugün hangi durumda? Orta ve Güney Amerikada Başta Küba ve Venezüella olmak üzere Bolivya, Ekvator, Nikaragua bir arkadan Brezilya, Arjantin gibi ülkeler Emperyalizmim denetimi dışına çıkmakla kalmayıp apayrı sosyalist sistemsel bloklaşmaya gidiyor. Venezuella valisi, belediye başkanı olmayan komünsel şehirle kuruyor. Bolivyada Che Guevara nın hayalleri gerçek oluyor. Bir başka bloklaşma Asyada oluşuyor. Rusya, K. Kore, Kazakistan hatta Çin ve İran vb ülkeler şu veya bu şekilde ayrı bir bloklaşmaya gidiyor.
K.D: Bunlar neyin sonucu ve bu durumun sonucu nereye gidiyor?
İ.Ç : Bu durumlar emperyalizmin ulaştığı korkunç tehlikenin sonuçlarıdır. Sömürü-sömürülmeme, kölelik-özgürlük vb. sonuçlarıdır. Üçüncü dünya savaşının hem sebebi hemde sonuçlarıdır.
K.D: Üçüncü dünya savaşının sonucu sözü biraz açıkta kaldı galiba. Üçüncü dünya savaşı çıkarmı demek istiyorsunuz?
İ.Ç : Hayır hayır, bunu çokları söylüyor. Bence 1992 den beri özelliklede 2001 den beri şiddetli bir dünya savaşı var. Bu savaşların biçimi, şekli, şiddeti zaman ve mekana göre değişiklikler gösterir, gösteriyorda. Görüyorsunuz; soğuk, az sıcak, çok sıcak, her türlü acaip savaş tüm şiddetiyle devam ediyor. Sadece Afganistan, Irak , Gürcistan vb. ile sınırlamayalım bu savaşı. Renkli devrimler, Suikastlar, darbeler, sürekli havada gezen işkence uçakları gördüğümüz, göremediğimiz, bildiklerimiz, bilmediğimiz çok şey bunun kanıtı. Kukla hükümetler, İncirlik üssünde ki 94 tane atom başlıklı bomba vb. küçüklü büyüklü olgular neyin nesi.
K.D: Peki bu üçüncü dünya savaşının sonu nereye gider ?
İ.Ç : Sonu gözükmeye başladı bile. İyiye gider, gidiyorda. Hayır ben ikna olmadım, bu sürmekte olan üçüncü dünya savaşının sonunun iyiye gideceğini nasıl anlayayım: Birinci dünya savaşının sonucu nasıl iyiye gittiyse, ikinci dünya savaşının sonucu nasıl dahada iyiye gittiyse bu sürmekte olan üçüncü dünya savaşının sonucuda daha da iyiye gidecek.
K.D: Bu 3. dünya savaşının Türkiye neresinde ve Türkiyede iyileşme belirtileri varmı?
İ.Ç : Ne yazık ki bu savaşın Türkiye tam ortasında. Bu savaştan üzgünüm ki Türkiye çok zararlı çıkacak.
K.D : Türkiye bu savaşın nasıl tam ortasında ve neden zararlı çıkar ?
İ.Ç : Türkiye başta ABD olmak üzere, bir çok yere saldırı karakolu olarak ülkemizi kullanıyor. Yada ülke yöneticilerimiz bunun gönüllü uygulayıcısıdır . Afganistana, Iraka, Gürcistana, Filistine vb. saldırılar hep buradan yapılır. Az önce söyledim İncirlik üssünde 94 tane atom başlıklı bomba olduğunu basından öğreniyoruz. Büyü Orta Doğu ( BOP ) projesi Türkiyeden yönetilir. Yani Afganistandan Fas a kadar ülkelerin sınırlarını yeniden değiştirme ( sömürü temelliğinde ) projesi uygulama masası Türkiyedir.
K.D : Büyü Orta Doğu ( BOP ) projesinin bugün ki durumu nedir ?
İ.Ç : Bu proje emperyalizmin , Bush un en önemli projesiydi. Bu çöllük ülkelerin kükürt, fosfat, enerjisi olan ülkelerin petrol, doğal gaz vb. varlıklarına el koymak, bu ülkelerin haritalarını bile kendi çıkarına göre değiştirmek önemli hedefleriydi.Afganistanda neredeyse işgalciler yeniliyor. Iraktada öyle. İranı işgal etmeleri zor gözüküyor. Gürcistanda bir darbe aldılar. Pakistanda Amerikan uşağı, darbeci Pervez Müşerref gitti. vb. Yani bunları Emperyalistlerin kendileri kabul ediyor.
K.D : Günümüzde , dünyada solun durumu nedir, nereye gidiyor ?
İ.Ç : Bence çok azda olsa ileriye gidiyor. Daha da ileriye gideceği gözüküyor. Neden, Nasıl ? Belli sebeblerle 1990 lardan sonra solda, halkların gelişiminde bir düşüş yaşandı. Az önce söylediğimiz gibi son on yılda özelliklede son beş yılda emperyalizmin acımasız saldırılırı yüzünden halklarda bir kıpırdanma görülüyor. Küba , Venezuella ve bir takım Orta ve Güney Amerika ülkelerinde ki sürekli halk devrimleri, sosyalist uygulamalar bunu sonuçlarıdır. Kuzey Kore ve Çinin başarılarıda bunun bir değişik sonuçlarıdır. Gene az önce anlattığımız Büyük Orta Doğu projesinin çoküşüde halkların bir zaferidir. Bu durum katlanarak gidiyor. Yani Global kapitalizm kırılıyor. Evrensel sol kımıldıyor diyoruz.
K.D : Böyle bir yer yüzünde ve bu durumda ki Türkiyede emekçi halk ve devrimciler ne yapmalı ?
İ.Ç : Emekçi halklar umutlarını kesmeden, işin zorluğuna aldırmadan onur ve yaşam kavgalarına devam etmeliler. Emperyalist sömürü ve politikası doğası gereği geçicidir, sonsuz değildir.Bilime göre madde durdurulamaz. Onu durdurduğunu sansan bile o gerçekte durmuyordur. O enerji bir gün yolunu bulduğunda, önce ki durdurduğunu sandığın gücüde katlayarak hızla ilerler. Geçtiğimiz bir yüz yıl içerisinde bu bir kaç kez böyle oldu. Bugünden sonra da böyle olması bilimin gereğidir. Bu durumda halklar umutsuzluğa kapılmadan, onur ve insanlık kavgasının küçüğü büyüğü demeden bir araya gelmeli, örgütlenmeli, insan olduklarını kanıtlamalıdır. Az da olsa, yavaşta olsa bunu yapanlarda var. Görünen güçlü bir ilerleme olmasada bu gibi örgütlenmeler bir araya gelerek daha güzel bir birleşme ve geleceğin habercisi olurlar.
K.D : Yer yüzünün geleceğini nasıl görüyorsunuz , neden ?
İ.Ç : Kesinlikle güzel bir gelecek görüyorum. Bu bilimin gereğidir. On yirmi yıl bir insan ömrü için uzun olabilir, ancak bir toplumun ömrü için uzun zaman değildir. Önümüzde ki zaman bu durgunluğuda katlayarak gelişir. Bunun belirtileri şimdiden gözüküyor. İnsanlar bu onur kavgasında şimdiden ve sıkıca çaba sarfetmeliyiz.
K.D : Çağımızın ideolojisi nedir, ne olmalıdır, neden ?
İ.Ç : Çağımızın ideolojisi kesinlikle Marksizmdir. Neden ? Aksini söylesek ne olur ? O zamam emeğin en yüce değer olduğunu inkar edilmiş olur. Emperyalizmim acımasızlığı, onursuzluğu inkar edilmiş olur. Bir ülkede ki burjuva ve halklararası dengesizlik görülmemiş olur. O halde insanlığın bulduğu ( oluşturduğu ) bu marksist ideolojiyi uygulamak gerekir. Bu uygulamanın adı, odakları ve bence sembol isimleride vardır. Bu başta Lenin olmak üzere Mao ÇeTung, Ho Şi Minh, Che Guevara, Mahir Çayan gibi büyük dehaların yoludur. Global kapitalizm kırılıyor, evrensel sol kımıldıyor.İnsanlık güzelliklere gidiyor, hep birlikte bayrama gider gibi buluşalım güzellik ırmaklarında!Hep birlikte hoş geldik ! Hoş geldiniz güzellikler ırmağına !
" 1968 Devrimci önderlerinden İbrahim Çenet ile yaptığım röportajı siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.
“İbrahim Çenet. 1949 Osmaniye doğumlu. İlköğretim ve liseyi Osmaniyede okudu. İstanbul üniversitesinde hukuk okuduktan sonra. 1974 -75 yıllarında Fransada Sorbon üniversitesinde Fransız dili ve edebiyatı ve Etimoloji okudu. Şairdir. Yeryüzü çocuklarını anlatan “Acı çocuğu krağı çalmaz “ adlı bir anı kıtabı, “Bin çiçekli bahçe” adlı şiir ve kültür sözlüğü kitabı, “Öz “ adlı kısa özlü sözlerden oluşan bir kitabı; “Sümerlerden beri gelen geleneklerimiz” , “Kızılderililer ve Türk Dili” ve de “Kimliğimizin sembollerinden Karacoğlan” adlı kapsamlı çalışmaları var.Osmaniyede kurulu , “ Anadolu Halk Bilimleri ve Kültür Derneği” adlı akadedemik nietelikli bir derneğin yöneticisidir. 2005 yılından beri organize edilen, “Özgür İnsan Ödülü “ nün yürütücülerindendir. Yine 3.sü yapılan Özgür Film festivalinin yürütücülerindendir.Zaman zaman Mersin, Çukurova ve Gaziantep üniversitelerinde ki bilimsel toplantı ve konferansların katılımcılarındandır. Ayrıca İsveçte Halk Üniversitesi ( Folk Üniversitet) ve Upsala Üniversitesinin düzenlediği ders proğramlarında Türk ve İsveç halk kültürü üzerine dersler vermektedir. 1968 – 1998 yılları arasında siyasi görüşlerinden dolayı 7. 5 yıl ceza evinde tutulmuştur. 6 yılda resmi sürgün edilmiştir. Evli ve üç çocuk babasıdır.”
K Doğan
********************************
ROPÖRTAJ:
K Doğan : Türkiye’de bir karışıklık, kaos, kriz var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?
İ.Ç :Evet Türkiyede bir karışıklık bir kriz var. Bunun nedeni içselden daha çok dışsaldır, dışa bağımlılıktır. Bugünkü emperyalizmin ulaştığı boyut bazı ülkeleri kendi karşısına iterken bazılarınıda kendiyle özdeş hale getiriyor. Ne yazık ki bügün Türkiye Başta Amerikan imparatorluğu ile özdeş hale gelmiştir. Son yıllarda emperyalizmin durumu iyi ( yani kötü). Son on yıldır, helede son beş yıldır Türkiyenin durumu daha da kötü. Bunun nedenleri var : 1 - Türkiye emperyalizme bağımlı ve sömürülüyor 2 - Pazar ve sömürü alanları daralan emperyalizm Türkiye halk ve emekçilerine daha çok sömürü planı uyguluyor. 3 - Durumu bozulan Türkiye işbirlikçileri ve egemenleri halde ki hükümetleri vasıtasıyla akıl almaz yolsuzluk, sömürü ve talan uyguluyor. 4 - Yer yüzünde emperyalizme tepkilerin artması ve yeni odakların oluşmasıyla Türkiye daha da sıkışıyor.
K.D : Türkiyenin Emperyalizmle özdeşleştiğini artık herkes biliyor; ancak emperyalizm gerçekten geriliyormu ?
İ.Ç :Kesinlikle evet. Bu apaçık ortada. ABD süper güçtü ( daha hala öyle) . Neden: Zengin! Niye zengin ? Çok mal satıyor. Ne satıyor: Otomobil, tank, beyaz eşya, cephane. Peki Hindistan kendi arabasını kendisi yapmaya başladıysa ondan araba az alacak. Brezilya kendi tankını kendisi yapmaya başladıysa, İran cephanesini kendisi dolduruyorsa senden almayacak bunu. Bu durum devamlı büyüyerek gidiyor. Çin ve başkalarıda başlı başına olgular. Peki bu durum ne sonuç doğuruyor ? Altmış seksen yıllık dev Amerikan dünya şirketleri küçülmekle kalmıyor birer beşer iflas ediyorlar. Amerikan ekonomisi küçülüyor, ona bağlı diğer uydu ekonomilerde çöküyor. Beş ay önce beş-altı Amerika kıta ülkesi IMF den tümden ayrıldığını açıkladı. Üç ay önce on yedi Orta ve Güney Amerika ülkesi Kübada toplanarak Emperyalizmin enerji zincirinden çıktıklarını açıkladılar. İran senin kontrolünden çıkmış durumda, Çin kendisini sömürttürmüyor. Rusya başlı başına bir olgu vb. Bunları herkes günlük basından takip ediyor.Emperyalizmin hızla çökmekte olduğuna en canlı örneklere devam edelim : 1991 den beri ABD nin süper güç, Global( küresel) güç durumu bugün hangi durumda? Orta ve Güney Amerikada Başta Küba ve Venezüella olmak üzere Bolivya, Ekvator, Nikaragua bir arkadan Brezilya, Arjantin gibi ülkeler Emperyalizmim denetimi dışına çıkmakla kalmayıp apayrı sosyalist sistemsel bloklaşmaya gidiyor. Venezuella valisi, belediye başkanı olmayan komünsel şehirle kuruyor. Bolivyada Che Guevara nın hayalleri gerçek oluyor. Bir başka bloklaşma Asyada oluşuyor. Rusya, K. Kore, Kazakistan hatta Çin ve İran vb ülkeler şu veya bu şekilde ayrı bir bloklaşmaya gidiyor.
K.D: Bunlar neyin sonucu ve bu durumun sonucu nereye gidiyor?
İ.Ç : Bu durumlar emperyalizmin ulaştığı korkunç tehlikenin sonuçlarıdır. Sömürü-sömürülmeme, kölelik-özgürlük vb. sonuçlarıdır. Üçüncü dünya savaşının hem sebebi hemde sonuçlarıdır.
K.D: Üçüncü dünya savaşının sonucu sözü biraz açıkta kaldı galiba. Üçüncü dünya savaşı çıkarmı demek istiyorsunuz?
İ.Ç : Hayır hayır, bunu çokları söylüyor. Bence 1992 den beri özelliklede 2001 den beri şiddetli bir dünya savaşı var. Bu savaşların biçimi, şekli, şiddeti zaman ve mekana göre değişiklikler gösterir, gösteriyorda. Görüyorsunuz; soğuk, az sıcak, çok sıcak, her türlü acaip savaş tüm şiddetiyle devam ediyor. Sadece Afganistan, Irak , Gürcistan vb. ile sınırlamayalım bu savaşı. Renkli devrimler, Suikastlar, darbeler, sürekli havada gezen işkence uçakları gördüğümüz, göremediğimiz, bildiklerimiz, bilmediğimiz çok şey bunun kanıtı. Kukla hükümetler, İncirlik üssünde ki 94 tane atom başlıklı bomba vb. küçüklü büyüklü olgular neyin nesi.
K.D: Peki bu üçüncü dünya savaşının sonu nereye gider ?
İ.Ç : Sonu gözükmeye başladı bile. İyiye gider, gidiyorda. Hayır ben ikna olmadım, bu sürmekte olan üçüncü dünya savaşının sonunun iyiye gideceğini nasıl anlayayım: Birinci dünya savaşının sonucu nasıl iyiye gittiyse, ikinci dünya savaşının sonucu nasıl dahada iyiye gittiyse bu sürmekte olan üçüncü dünya savaşının sonucuda daha da iyiye gidecek.
K.D: Bu 3. dünya savaşının Türkiye neresinde ve Türkiyede iyileşme belirtileri varmı?
İ.Ç : Ne yazık ki bu savaşın Türkiye tam ortasında. Bu savaştan üzgünüm ki Türkiye çok zararlı çıkacak.
K.D : Türkiye bu savaşın nasıl tam ortasında ve neden zararlı çıkar ?
İ.Ç : Türkiye başta ABD olmak üzere, bir çok yere saldırı karakolu olarak ülkemizi kullanıyor. Yada ülke yöneticilerimiz bunun gönüllü uygulayıcısıdır . Afganistana, Iraka, Gürcistana, Filistine vb. saldırılar hep buradan yapılır. Az önce söyledim İncirlik üssünde 94 tane atom başlıklı bomba olduğunu basından öğreniyoruz. Büyü Orta Doğu ( BOP ) projesi Türkiyeden yönetilir. Yani Afganistandan Fas a kadar ülkelerin sınırlarını yeniden değiştirme ( sömürü temelliğinde ) projesi uygulama masası Türkiyedir.
K.D : Büyü Orta Doğu ( BOP ) projesinin bugün ki durumu nedir ?
İ.Ç : Bu proje emperyalizmin , Bush un en önemli projesiydi. Bu çöllük ülkelerin kükürt, fosfat, enerjisi olan ülkelerin petrol, doğal gaz vb. varlıklarına el koymak, bu ülkelerin haritalarını bile kendi çıkarına göre değiştirmek önemli hedefleriydi.Afganistanda neredeyse işgalciler yeniliyor. Iraktada öyle. İranı işgal etmeleri zor gözüküyor. Gürcistanda bir darbe aldılar. Pakistanda Amerikan uşağı, darbeci Pervez Müşerref gitti. vb. Yani bunları Emperyalistlerin kendileri kabul ediyor.
K.D : Günümüzde , dünyada solun durumu nedir, nereye gidiyor ?
İ.Ç : Bence çok azda olsa ileriye gidiyor. Daha da ileriye gideceği gözüküyor. Neden, Nasıl ? Belli sebeblerle 1990 lardan sonra solda, halkların gelişiminde bir düşüş yaşandı. Az önce söylediğimiz gibi son on yılda özelliklede son beş yılda emperyalizmin acımasız saldırılırı yüzünden halklarda bir kıpırdanma görülüyor. Küba , Venezuella ve bir takım Orta ve Güney Amerika ülkelerinde ki sürekli halk devrimleri, sosyalist uygulamalar bunu sonuçlarıdır. Kuzey Kore ve Çinin başarılarıda bunun bir değişik sonuçlarıdır. Gene az önce anlattığımız Büyük Orta Doğu projesinin çoküşüde halkların bir zaferidir. Bu durum katlanarak gidiyor. Yani Global kapitalizm kırılıyor. Evrensel sol kımıldıyor diyoruz.
K.D : Böyle bir yer yüzünde ve bu durumda ki Türkiyede emekçi halk ve devrimciler ne yapmalı ?
İ.Ç : Emekçi halklar umutlarını kesmeden, işin zorluğuna aldırmadan onur ve yaşam kavgalarına devam etmeliler. Emperyalist sömürü ve politikası doğası gereği geçicidir, sonsuz değildir.Bilime göre madde durdurulamaz. Onu durdurduğunu sansan bile o gerçekte durmuyordur. O enerji bir gün yolunu bulduğunda, önce ki durdurduğunu sandığın gücüde katlayarak hızla ilerler. Geçtiğimiz bir yüz yıl içerisinde bu bir kaç kez böyle oldu. Bugünden sonra da böyle olması bilimin gereğidir. Bu durumda halklar umutsuzluğa kapılmadan, onur ve insanlık kavgasının küçüğü büyüğü demeden bir araya gelmeli, örgütlenmeli, insan olduklarını kanıtlamalıdır. Az da olsa, yavaşta olsa bunu yapanlarda var. Görünen güçlü bir ilerleme olmasada bu gibi örgütlenmeler bir araya gelerek daha güzel bir birleşme ve geleceğin habercisi olurlar.
K.D : Yer yüzünün geleceğini nasıl görüyorsunuz , neden ?
İ.Ç : Kesinlikle güzel bir gelecek görüyorum. Bu bilimin gereğidir. On yirmi yıl bir insan ömrü için uzun olabilir, ancak bir toplumun ömrü için uzun zaman değildir. Önümüzde ki zaman bu durgunluğuda katlayarak gelişir. Bunun belirtileri şimdiden gözüküyor. İnsanlar bu onur kavgasında şimdiden ve sıkıca çaba sarfetmeliyiz.
K.D : Çağımızın ideolojisi nedir, ne olmalıdır, neden ?
İ.Ç : Çağımızın ideolojisi kesinlikle Marksizmdir. Neden ? Aksini söylesek ne olur ? O zamam emeğin en yüce değer olduğunu inkar edilmiş olur. Emperyalizmim acımasızlığı, onursuzluğu inkar edilmiş olur. Bir ülkede ki burjuva ve halklararası dengesizlik görülmemiş olur. O halde insanlığın bulduğu ( oluşturduğu ) bu marksist ideolojiyi uygulamak gerekir. Bu uygulamanın adı, odakları ve bence sembol isimleride vardır. Bu başta Lenin olmak üzere Mao ÇeTung, Ho Şi Minh, Che Guevara, Mahir Çayan gibi büyük dehaların yoludur. Global kapitalizm kırılıyor, evrensel sol kımıldıyor.İnsanlık güzelliklere gidiyor, hep birlikte bayrama gider gibi buluşalım güzellik ırmaklarında!Hep birlikte hoş geldik ! Hoş geldiniz güzellikler ırmağına !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder