14 Eylül 2012 Cuma
MİHRAC URAL'IN BBC RÖPORTAJI
Mihrac Ural’la BBC’nin yaptığı röportaj;
“Suriye'de isyancılara karşı savaşan
Türkiyeliler”
Mahmut Hamsici
BBC Türkçe
Suriye'de yaşanan
gelişmelerin, önemli oranda Arap nüfusa sahip Hatay ve çevresindeki yansımaları
son dönemde Türkiye basınında geniş yer buldu.
Bazı basın organları
yerel halkın, Beşar Esad yönetimi karşıtı isyancıların Hatay'daki varlığından
rahatsız olmasını öne çıkarırken bazılarıysa ortada bir rahatsızlığın değil,
Esad yanlılarının kışkırtmalarının olduğunu öne sürdü.
Hatay'da son dönemde
gerçekleştirilen iki önemli etkinlik de farklı basın organları tarafından bu
iki farklı tavır doğrultusunda değerlendirildi.
25-26 Ağustos'ta
Hatay'a bağlı Yeşilpınar Belediyesi tarafından düzenlenen 'Barışa Çığlık'
etkinliğiyle, 1 Eylül'deki barış mitingini, kimi basın organları Suriye'deki
savaşa tepki olarak kamuoyuna yansıtırken kimileriyse provokasyon olarak
aktardı.
Yeni Şafak ve Sabah onu
manşetlerine taşımıştı
Bu ikinci kesimdeki
basın oranlarından Yeni Şafak ve Sabah gazeteleri,
manşetten verdikleri haberlerde 'bu provokasyonları THKP-C (Türkiye Halk
Kurtuluş Partisi Cephesi) Acilciler örgütünün lideri Mihraç Ural yürütüyor'
iddiasında bulundu.
Bu haberler Hatay’da
Suriyeli muhaliflerin sokaklarda karşılıklar çıkardığı ve halın da bundan tedirgin
olduğu yönündeki haberlerle, içinde muhaliflere silahlı eğitim verildiği iddia
edilen Apaydınlar kampıyla ilgili olarak Türkiye basınında yayımlanan haberleri
takiben yayımlandı.
BBC Türkçe'nin Suriye
üzerinden telefonla ulaştığı Mihraç Ural, hakkındaki suçlamaları yanıtlamanın
yanısıra kendisinin aktif olarak yer aldığını söylediği çatışma alanına ilişkin
gözlemlerini ve içinde yer aldığı yeni örgütü Mukaveme Suriye'yi anlattı.
'Lazkiye'deyim, 32
yıldır Hatay'a gelmedim'
Ural, Alevileri kışkırttığı
ve Hatay'a gelip gittiği iddialarını yalanlarken, 'Lazkiye'de olduğunu', 32
yıldır da Hatay'a ayak basmadığını, Türkiye'ye dönmek istediğini, ancak
hakkındaki soruşturmaların zamanaşımından düşmesini önlemek için sürekli
davalar açıldığı için dönemediğini belirtiyor.
Suriye istihbarat
teşkilatı El Muhaberat'a yakın olduğu iddialarını da reddeden Ural, "Tam
tersine Suriye zaman zaman bize baskı yaptı, 'Türkiye bizim komşumuz, bu
topraklardan Suriye'ye zarar veremezsiniz' dedi. Ve biz sorumluluklarımızı
üstlenmek için zaman zaman Suriye'nin dış politikasını zorlayan işlere
kalkıştık çünkü halkımızı yalnız bırakmayacaktık" diyor.
Ural, Suriye'de rejimin
sıkı bir savunucusu izlenimi verdiği konusunda ise, durumun pek de göründüğü
gibi olmadığını söylüyor.
Anlattıklarına göre,
Suriye kendisini dört kez tutuklamış.
1999'da Öcalan
Suriye'yi terkettikten sonra Türkiye'nin talebi üzerine tutuklandıktan sonra
bir yıl hücrede kaldığını söylüyor.
2000'de hücreden
çıkttığını ama "Türkiye'yle biz bugün dostuz. Artık Türkiye'ye karşı
topraklarımızdan herhangi bir yanlış istemiyoruz" uyarısına maruz
kaldığını anlatıyor.
'Apo'yla 19 yıl
birlikte yaşadım'
Öcalan'la yakın bağına
ilişkin haberler, Ural'ın yalanlamadığı iddialardan.
"Apo'yla 19 yıl
boyunca Suriye'de birlikte yaşadım'' diyor Öcalan için ve ''Aynı sofrada yedik,
aynı evde yatıp kalktık. Dünyada tanıdığım en az milliyetçi olan adamıdır''
diye kendisinden bahsediyor, 'bölücü' olmadığını savunuyor Öcalan'ın.
Bölünme konusu, başka
bir bağlamda, ama bu kez de Nusayrileri hedef alan bir suçlamayla gündeme
gelmişti.
'Alevi devleti iddiası
cahillik'
AKP Gaziantep
milletvekillerinden Şamil Tayyar, Hatay ve civarında Suriye'ye olası müdahaleye
karşı çıkanları ve bu yöndeki protesto gösterilerini Nusayri devleti kurma
planlarının bir parçası olarak nitelemişti.
Ural, iddiayı en basit
ifadeyle coğrafya ve kültür bilmemek olarak değerlendiriyor ve "Bunu iddia
etmek cahilliktir. Asi nehrinin geçtiği bütün ova, Sünni ovasıdır. Aleviler
dağdan itibaren sahile doğru uzanırlar. Alevilerin dağın alt kısımlarıyla bir
ilgileri yok, bağlantıları yok. Dünyada en son olarak devlet kurmak isteyecek
birileri olursa onlar da Alevilerdir. Alevilikte şeriatçılık yoktur. Alevilik
insan merkezli evrimci bir inanç topluluğudur. Şeriat ne anlama gelir? Kanun
yapmak, yani anayasa... Peki yeryüzünde bir akıllı var mıdır ki şeriat yapınca
savcı, kolluk kuvveti cezaevi olmadan yönetebilsin? Oysa Alevi'nin böyle bir
derdi yok. Alevi'nin derdi Tanrısına, insana hürmet etmektir, saygı göstermektir.
Böylesine Sünni bir şeriat algısı olmayanbir topluluğun devlet kurma iddiası
olamaz'' görüşünü dile getiriyor.
'THKP-C Acilciler
örgütünün genel sekreteriyim'
THKP-CAcilciler, Mahir
Çayan ve arkadaşlarının kurduğu THKP-C örgütünün, hemen hemen tüm liderlerinin
1972’de Kızıldere olayında öldürülmesini takip eden yıllarda bu hareketi
izleyerek kurulan örgütlerden biriydi.
Silahlı mücadeleyi
benimseyen örgüt, çıkışında yayımladığı ‘Türkiye Devriminin Acil Sorunları’
broşürü nedeniyle THKP-C Acilciler adıyla anıldı.
Ural, Türkiye'de bazı
yayın organlarında gündeme getirilen ‘Acilciler’ bağını inkar etmiyor.
1986'da örgütün genel
sekreterliğine getirildiğini, Soğuk Savaş’ın bitimine paralel bir şekilde
siyasi evrilmenin yaşandığını anlatıyor.
''Bu siyasi evrimin
sonucunda Acilciler örgütü barışçı, demokratik mücadeleyi esas alan bir yol
izlemeye çalıştı. 22 yıldır Acilciler örgütü, dünyanın hiçbir yerinde ve
ülkemizde kayıtsız, şartsız bir biçimde herhangi bir silahlı mücadeleye
girişmedi. Ama halkımızın haklaı için hukuk çerçevesinde, bir demokrasi, hukuk,
insan hakları mücadelesi yürütmektedir" görüşlerini savunuyor Ural.
'Mukaveme Suriye'
sınırdan sızmalara karşı mücadele ediyor'
Ural, Suriye'de şu anda
faaliyette bulunan örgütün ise Acilciler olmadığını, 'yeni bir direniş
hareketi' olduğunu kaydediyor.
Mukaveme Suriye'’ adlı
hareketin kurucuları arasında Türkiyelilerin de bulunduğunu vurgulayan Ural,
örgütün özellikle ‘Türkiye'den ayrıldıktan sonra bölgede giden ve geri
dönemeyen Türkiyeli devrimcilerin öncülüğünde’ kurulduğunu aktarıyor.
''Türkiyeli Kürt,
Suriyeli Kürt, Türkiyeli Sünni, Suriyeli Sünni, Türkiyeli Şii, Suriyeli Şii,
Türkiyeli Arap, Suriyeli Arap hepimiz elbirliğiyle Mukaveme Suriye'yi inşa
ettik."
Ural'ın anlatımlarına
göre, hareket Suriye'nin içişlerine karışmıyor, muhalefetle de sorunları yok,
ama vatansever oldukları sürece.
Örgütün sınırdan
sızdırıldığını iddia ettiği yabancılara ve kendi ifadesiyle 'vatan hainlerine'
karşı bir mücadele çizgisine sahip olduğunu belirtip hareketin başında
kendisinin de bulunduğunu vurgularken, ''Mihraç Ural'ın başında bulunduğu
Mukaveme Suriye'nin savaşı bütün bölge halkı adına bir savaştır. Şu anda sadece
sınır bölgelerinde faaliyetteyiz" diyor.
'Adana, Hatay ve
Mersin'den gençler savaşmak için Suriye'ye gelmek istiyor'
Ural'ın bir iddiası da,
Adana'da Nusayri nüfusun yoğun olduğu Adana, Hatay ve Mersin'den gençlerin
bölgeye savaşmak için gitmeye çalıştıkları.
Bu iddiayı bağımsız
kaynaklarca doğrulamak mümkün değil.
Ural, bu gençleri geri
çevirdiklerini belirterek, şu görüşleri dile getiriyor: "Biz böyle bir
çağrı yapmadık. Gelip katılmak isteyen binler var. Bölgemizin sınırları suni
sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Bu harita gerçekçi bir harita değildir. Bu
haritanın yaşaması mümkün değildir. Biz hiç kimseye herhangi bir çağrı
yapmadık. Gelmek isteyenler sürekli heyetler göndererek yanımıza gelerek gelmek
istediklerini belirtiyorlar. Adana, Mersin, Hatay yörelerinden gençler arasında
çok yoğun bir talep var. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve İsveç'ten buraya
gelmek için çok yoğun bir talep var. Yoğun olarak Arap Alevileri gelmek
istiyor, ama sadece onlar değil. Biz buna şu anda olumlu yanıt vermiyoruz.
Suriye halkı kendi gücüyle zafer kazanacaktır. Onlara bulunduğunuz ülkelerde
Suriye dostları olarak etkinliklere katılmanız yeterlidir diyoruz."
'Esad yönetimiyle resmi
ilişkimiz yok'
Ural, örgütün Esad
yönetimiyle ilişkisine ilişkin iddialarıysa yalanlıyor.
Ancak, örgüt üyelerinin
arkasında Beşar Esad posterleriyle çekilmiş görüntüleri hatırlatıldığında ise
''Biz burada tamamen halk komiteleri olarak varız. Bu, emperyalizme karşı tavır
alma refleksiyle ortaya çıkmış bir siyasi yapıdır ve bu siyasi yapı çok geniş
bir çevrede onay göremeye başladı. Ve devletin bize zaman zaman burada bunu
yapın, şurada şunu yapmayın gibi müdahalelerine karşı tavır aldığımızda halk da
bizim yanımızda oldu. Şu 2000'e yakın militanımız var. Bu örgüt, İdlib'in
ilçesi olan Serkin'den, Kesab'ın en uç noktasına kadar bu sınır boyundaki
sızmalara karşı savunma hareketi olarak yerini almaktadır" görüşünü
savunuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)